Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/441 E. 2021/306 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/441 Esas
KARAR NO : 2021/306

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı bankanın … Şubesinin … no.lu müşterisi olduğunu, 24.09.2014 tarihli 75.000,00-TL bedelli Ticari Kredisi kullandığını, kredi kullandırıldığında tarafına bilgi verilmeden kredi tahsis ücreti, hesap işletim ücreti adı altında izni ve muvafakati olmadan kesinti yapılarak tahsil edildiğini, davalı bankaya 01.04.2019 tarihinde dava konusu taleplerini ve şikayetlerini ilettiğini, ancak olumsuz yanıt aldığını, kesintilerin yasal dayanağının bulunmadığını, bu nedenle tahsis ücreti ve hesap işletim ücreti olarak alınan toplam 5.011,00-TL’nin tahsil tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; tacir olan davacının imzalamış olduğu sözleşmeler ile bağlı olup davacıdan alınan masrafların taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine uygun olduğunu, davacının bu sözleşmeye uygun olarak yaptığı ödemelerin iadesini isteyemeyeceğini, aksi yönde bir düşüncenin sözleşmeye bağlılık ve irade özgürlüğü ilkesine aykırı olacağını, davacıdan tahsil edilen limitinin tahsis ücreti bilgi ve onayı dahilinde tahsil edildiğini, Bankacılık Hizmetleri sözleşmesinin ilgili maddesinde bu masrafların yer aldığını, Genel Kredi Sözleşmesinin 12.3 maddesinde masrafların kabul ve taahhüt edildiğini, Davacının tacir olduğunu, bankadan ticari kredi kullandığını, davacının Genel Kredi Sözleşmesinin 8. sayfasında sözleşme hükümlerinde mutabık kaldığını beyan ederek imzaladığını, komisyon ödemelerine de herhangi bir ihtirazı kayıt koymadığını, Kredi işlemlerinde komisyon, ücret ve masraf talebinin bankanın yasal hakkı olduğunu, davacının mesnetsiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: Kredi sözleşmesi, banka kayıtları, ödeme dekontları, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Davacı … ile davalı bankanın …/İzmir Şubesi arasında 200.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiştir.
Sözleşme sonunda “Davacı şirket tarafından “ Bu metni daha evvel şubenizden edindim okudum, inceledim,şube personeli tarafından bilgilendirildim hükümlerde tamamen mutabıkım” beyanı yazılmak suretiyle imzalanmıştır.
Sözleşmeye istinaden davacıya 200.000.-TL Kredi limiti tahsis edilmiş ve bu limit dahilinde 25.09.2014 tarihinde …. no.lu kredi hesabından 75.000.-TL Taksitli ticari kredi kullandırılmış, krediden 750.-TL Kredi tahsis ücreti ve 37.50-TL Tahsis ücretine tekabül eden % 5 BSMV , tahsis edilen kredi ile ilgili olarak Kredi Limit Tahsis Ücreti ve dönemsel hesap işletim ücretleri ve ücretlere tekabül eden BSMV tahsil edilmiştir.
750.-TL Kredi Tahsis Ücreti İle ilgili olarak:
Davacı Bankanın BDDK Bildirdiği ve Yayınladığı Güncel Masraf Cetvellerinde 28.06.2014 tarihinden itibaren Kredi tahsis ücretinin % 2 olarak yer aldığı, davacının kullandığı 75.000.-TL krediden % 1 oranında kredi tahsis ücreti tahsil edildiği ve tahsil edilen tutarın bankanın masraf cetvellerinde yayınladığı oranın altında olduğu,
2.428.60-TL Kredi Limit Tahsis Ücreti ile ilgili olarak
Davacı bankanın BDDK Bildirdiği ve Yayınladığı Güncel Masraf Cetvellerinde limit tahsis ücretinin yer aldığı ve yılda bir kez olmak üzere BSMV hariç 12.500.-TL olduğu, ancak bu oranın geçerli olduğu tarihin 31.01.2020 olduğu, davalı bankanın , davacıdan tahsil ettiği masrafın 2015-2016-2018 ve 2019 yıllarına ait olması nedeniyle , alınan iş bu masraf konusunda değerlendirme yapılabilmesi için davacı bankanın belirtilen tarihlerdeki BDDK bildirdiği masraf cetvellerinin dosyaya sunumu ile bir değerlendirme yapılabileceği belirlenmiş nihai takdir sayın mahkemeye bırakılmıştır.
1.767.25-TL Hesap İşletim Ücreti İle ilgili olarak:
Davacı bankanın BDDK Bildirdiği ve Yayınladığı Güncel Masraf Cetvellerinde Tüzel Hesap İşletim ücretinin yer aldığı ve 3 aylık dönemlerde 70.-TL ve bu oranın geçerli olduğu tarihin 31.01.2020 olduğu, davalı bankanın , davacıdan tahsil ettiği hesap işletim ücretlerinin 2014- 2015-2016—2017-2018 ve 2019 yıllarına ait olması nedeniyle , alınan iş bu masraf konusunda değerlendirme yapılabilmesi için davacı bankanın belirtilen tarihlerdeki BDDK bildirdiği masraf cetvellerinin dosyaya sunumu ile bir değerlendirme yapılabileceği belirlenmiş nihai takdir sayın mahkemeye bırakılmıştır.
Tahsil Edilen BSMV Yönünden İnceleme
Tahsil edilen masraf tutarlarına tekabül eden % 5 BSMV tutarının bankanın vergi mükellefi olarak Vergi dairesine ödediği yasal yükümlülük olması ve banka gelirlerine kaydedilmediği için iadesinin mümkün olmadığı Yargıtay kararında da belirtilmiş olup nihai takdir sayın mahkemeye bırakılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava, kredi sözleşmesi uyarınca davacının hesabından yapılan kesintilerin iadesi temeline dayanan alacak davasıdır.
2-Davacı taraf sözleşmeye aykırı olarak izni ve muvafakati dışında fahiş miktarlarda kesinti yapıldığını ileri sürerek yapılan kesintilerin iadesini talep etmiştir.
3-Davalı banka tarafından verilen cevap dilekçesinde yapılan kesintilerin sözleşmeye ve Merkez Bankası tarafından belirlenen limitlere uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
4-Dosyaya davalı banka tarafından uygulanan masraf cetvelleri celb edilmiş, masraf cetvelleri incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporlarına göre davalı bankanın Merkez Bankası tarafından belirlenen masraf limitlerinin altında masraf kesintisi yaptığı, iade edilmesi gereken fazla bir kesintinin bulunmadığı belirtilmiştir.
5-Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacının mesleki amaç kapsamında ticari kredi müşterisi olduğu, çekilen kredinin kullanılmayan kısmının da çekilmeye hazır bir şekilde bekletilmesi nedeniyle davacının kullanmadığı kredi limiti için de kesinti yapıldığının anlaşıldığı, davalı banka ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin 12.3. Maddesinde “Müşteri, işbu Sözleşme uyarınca kullandığı veya kullanacağı krediler nedeniyle komisyon, fon, ücret, kaynak kullanımı destekleme fonu gibi sair teferruat ve ayrıca yasalarca yetkilendirilmiş mercilerce tayin edilen miktar ve oranlarda gider vergisi, sair vergi, resim ve harçları nakden veya hesaptan ödemeyi tahahhüt eder.” şeklinde masraf ve giderlere ilişkin kabul beyanının yer aldığı görülmüştür.
Davacı tarafından fiilen kullanılmamakla birlikte kredi limiti şeklinde tahsis edilmiş bulunan meblağ üzerinden ücret kesintisi yapılmasının haksız olduğu ileri sürülmüş ise de ticari hayat içerisinde bankalar tarafından kredi tahsisi öncesi risk analizleri yapılmasının gerektiği, kredi başvurusu sonuçlanma sürecinin zaman aldığı, bu gibi durumlarda belirli bir kredi limitinin tahsisli olarak bekletilmesi halinde müşteriler tarafından bu limit dahilindeki kredilerin derhal kullanılabildiği, banka tarafından limit dahilinde hazırda bekletilen kredi tutarı için ücret kesintisi yapılmasının makul ve hukuka uygun olduğu, nitekim masraf cetvellerinde de bu türden işlemler için tahakkuk ettirilecek azami ücretlerin belirlendiği anlaşılmakla bu yönde yapılan kesintilerin sözleşmeye ve hukuka aykırı olmadığı değerlendirilmiştir.
6-Davacı ile davalı banka arasında imzalanan sözleşmede masraf ve tahsilatların hesaptan ödenmesinin taahhüt edildiği gözetildiğinde, Merkez Bankası tarafından belirlenen limitleri aşmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilen masraf kesintilerinin sözleşmeye ve hukuka aykırı olmadığı yönünde vicdani kanaat oluşmuştur. Açıklanan nedenlerle haklılığı kanıtlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 29/05/2019 tarihli sarf kararı ile 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın davalı üzerine yükletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin olarak alınan 85,58-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 26,28‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarf edilen 150,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı , dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”