Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/317 E. 2021/391 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/317 Esas
KARAR NO : 2021/391

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/07/2019
KARAR TARİHİ : 14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; Davacı …’nun şirketin %25,49 oranında ve 5.109.775 adet hisseye sahip Ortağı olduğunu, davalı şirketçe genel kurul toplantılarına ilişkin yükümlülükler yerine getirilmemekte ve müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkının kötü niyetli olarak kullandırtmadığını, davalı şirket yönetimi tarafından müvekkilinin, objektif iyi niyet kuralına aykırı biçimde hissedar olarak hak sahibi bulunduğu kar payı hakkından mahrum bırakılmaya çalışıldığını, davalı şirket yönetimi tarafından, şirket imkanlarından öncelikli olarak çoğunluk pay sahiplerini yararlandırılarak müvekkilinin menfaatlerinin ihlal edilmesine neden olunduğunu, müvekkiline bugüne dek ne Aile Fonu’nun varlığından, ne müvekkilinin de dahil olduğu ikinci kuşak çocuklara sağlanan eğitim imkanından, ne de bahsi geçen eğitim imkanından ikinci kuşak kuzenlerin çocuklarının da faydalanmakta olduğundan söz edildiğini, ailede yer alan tüm diğer hissedarlara sağlanmakta olan haklara ilişkin olarak müvekkiline kasten hiçbir şekilde bilgilendirme yapılmadığını, anılan kaynak davalı şirketin de içinde bulunduğu şirketler grubu tarafından karşılanmakta ve bu şekilde müvekkilin faydalandırmadığı söz konusu olanaklar sebebiyle alacağı kar payı azaltılmakta olduğunu, müvekkili ile birlikte davalı şirket ortaklarının hissedarı bulunduğu başkaca şirketlerde de benzer uygulamalar ile müvekkilinin sindirilmeye çalışıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 531. maddesinde yer alan koşulların gerçekleşmiş olduğu gözetilerek ve açıklanan sebeplerle; Davalı Şirketin öncelikle şirketi borçlandırıcı ve malvarlığını azaltıcı işlem yapmasının tedbiren durdurulmasına, Davalı Şirkete HMK m.389 ve TMK m.427 uyarınca ihtiyati tedbir yoluyla yönetim kayyımı atanmasına, TTK m.531 uyarınca davalı şirketin haklı nedenle feshine, bu taleplerin kabul edilmemesi halinde ise davacı müvekkilinin davalı şirkette sahip olduğu payların karar tarihine yakın tarihteki gerçek değerinin tespit edilerek müvekkiline ödenmesine ve davacı müvekkilinin bu yolla ortaklıktan çıkarılmasına, aksi halde TTK ilgili hükümleri uyarınca duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirketin 1962 yılından bu yana varlığını sürdüren feshini veya TTK nun 531. Maddesi kapsamında durumuna uygun düşen bir çözüme karar verilmesini gerektiren herhangi bir sebep bulunmadığını, artık ABD de yaşamaya başlayan davacının murisi…’den intikal eden mal varlığını nakde dönüştürmeye başladığını, davacının iş bu maksatla şirket hisselerini elden çıkarmak gayesiyle ardı ardına müvekkili şirket aleyhine haksız sebep ve gerekçelerle davalar açtığını, ihtarnameler göndererek genel kurulda sürekli muhalefet şerhi düşerek sanki ortada objektif ve haklı nedenlerden kaynaklanan sürekli ve dayanılmaz hal varmış zehabını yaratmaya çalıştığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, şirketin feshi ve tasfiyesini gerektiren bir neden bulunmadığını. Davacı tarafından 25.09.2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline yönelik olarak dava (İptal Davası) ikame edildiğini, kâr dağıtmadığı iddiasının doğru olmadığını, şirketin son yapılan Genel Kurul’da kar dağıtım kararı alındığını ve kar dağıtımının yapıldığını, önceki yıllarda ise şirketin aktif büyüklüğünü artırıcı işlemler yapılmasının tercih edildiğini ve buna ilişkin kararların bir genel kurul dışında oy birliği ile alındığını, davacının 25.09.2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkan ve yardımcısına ödenen huzur hakkını bir sorun olarak ileri sürdüğünü ve alınan karara muhalif kaldığını, Aile fonu diye bir fon mevcut olmadığı için bu kaynaktan müvekkili şirketin yöneticileri olan aile fertlerinin de haberinin olmadığını, mal varlığının azaltılmasının söz konusu olmadığı, aksine, şirketin bilançosunun her yıl olumlu olarak gelişmekte olduğunu, herhangi bir haklı nedenin mevcut olmadığını, şirketin faal durumda olduğunu, tüm yasal yükümlülüklerini yerine getirmekte ve özvarlığını artırmaya devam etmekte olduğunu, TTK madde 531 niteliği itibariyle istisnai uygulanması gereken bir hüküm olduğunu, sunulan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; … Ürünler Pazarlama Anonim Şirketine ait ticari kayıtlar, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait … E. Sayılı Dava Dosyası, müvekkilin banka kayıtları, müvekkilin iki çocuğunun okul masraflarına ilişkin makbuzlar, Aile Fonu’na ait tüm kayıtlar ve belgeler, müvekkil’in, davalı şirket’in diğer ortaklarının ortağı bulunduğu başkaca şirketlere karşı açmış olduğu davalara ilişkin dava dosyaları, dilekçe ekinde yer alan mübrez belgeler, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi, keşif, tanık, yemin, uzman görüşü, isticvap ve her türlü delile dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; davalının ticari defter ve kayıtları, genel kurul belgeleri, keşif ve bilirkişi incelemesi, tanık ve ikamesi mümkün her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının tetkikinde; davacı …’nun 01/11/2019 tarihli dava dilekçesi ile davalı … Ticaret Türk AŞ aleyhine, davalı şirketin 01/08/2019 tarihinde yapılan 01/04/2018-31/03/2019 özel hesap dönemi olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 3,4,5,7 ve 8. numaralı kararlarının iptali istemi ile dava açıldığı, mahkemenin 18/12/2019 tarih … Esas .. Karar sayılı ilamı ile davanın özel dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının tetkikinde; davacı …’nun 24/09/2019 tarihli dava dilekçesi ile davalı … AŞ aleyhine, davalı şirkete özel denetçi tayin edilmesi istemi ile dava açıldığı, mahkemenin 14/10/2020 tarih 2019/406 Esas … Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının tetkikinde;davacı …’nun 08/07/2019 tarihli dava dilekçesi ile davalı … AŞ aleyhine, davalı şirketin haklı nedenle feshine , kabul edilmediği takdirde ortaklıktan çıkarılmasına ve çıkma payı ödenmesine dair açılan davanın derdest olduğu görülmüştür.
Tarafların dosyaya celbini talep ettikleri bilgi ve belgelerin dosyaya teminine müteakiben, uyuşmazlığın tespiti konularında ve davalı şirketin haklı nedenle feshini gerektiren sebeplerin olup olmadığı, var ise davacının haklı nedenle şirketten çıkmasını gerektiren sebeplerin bulunup bulunmadığı ve de ayrılma akçesinin miktarının da hesaplanarak rapor düzenlenmesi hususunda dava dosyasının konusunda uzman … ve SMMM bilirkişisi …’ten oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 17/06/2020 tarihli raporda özetle; davacının, davalı şirketin %25,49 oranda pay sahibi olduğunu, şirketin 31/12/2019 tarihi itibarı ile kaydı özvarlığının (+) 39.852.201,83-TL olduğu, borca batık olmadığı, davalı şirketin 2016,2017 yılını zararla kapattığı için kâr dağıtılmasına 2018 yılı 1.154.051,60-TL kârdan 80.206,43-TL nin dağıtılmasına karar verildiğini, şirketin mali tablolarında aile fonu ödemesi gibi bir ödemeye rastlanmadığı, şirketin kötü yönetildiğine dair bir bulguya rastlanmadığı, davacı hissesinin gerçek değerinin tespiti için teknik bilirkişi gerektiğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Davacı tarafın itirazları dikkate alınarak dava dosyasının ek rapor hazırlaması hususunda yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 12/01/2021 tarihli raporda özetle; kök rapor ile aynı görüşte bulunduklarını, kök raporun davacı vekilinin itirazlarını karşılar nitelikte olduğunu rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; haklı nedenle şirketin feshi, şirketin feshi kabul edilmediği takdirde ortaklıktan çıkma ve çıkma karşılığı ayrılma akçesi istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere,
Davalı şirketin %25,49 oranında pay sahibi bulunan davacının, TTK nun 531. maddesi uyarınca sahip olduğu pay oranı itibarı ile, şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının ortaklığın haklı nedenle feshi sebebi olarak gösterdiği nedenlerin bulunup bulunmadığı, var ise bu nedenlerin ortaklığın feshini gerektirip gerektirmediği noktasında toplandığı,
Mahkememizce tarafların dosyaya sundukları ve celbini talep ettikleri belge ve kayıtların dosyaya teminine müteakip, davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde, ticari nitelikte hesaplama uzmanı hukukçu … ve yeminli mali müşavir … tarafından dosyaya sunulan rapor ve ek rapor içeriklerine göre,
Davacı tarafça, şirketin feshi veyahutta ortaklıktan çıkma istemine ilişkin olarak ileri sürdüğü haklı sebeplerden. Davalı şirketin genel kurul toplantılarına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve genel kurul toplantısına ait bilgi ve belgelerin yer alacağı adrese ilan metninde yer verilmediği, bu nedenle bilgi alma ve inceleme hakkının kısıtlandığı iddiasında bulunmuş ise de, şirket merkezinde belgelerin bulunup bulunmadığına ilişkin herhangi bir iddiada bulunmadığı, genel kurul öncesinde inceleme hakkının kullanılamadığı veya inceleme hakkının engellendiğine ilişkin herhangi başka bir iddiada bulunmadığı, salt çağrı metninde bilgi ve belgelerin yer aldığı adresin çağrı metninde yer almamasının bilgi alma ve inceleme haklarının engellendiği sonucunu doğurmayacağı, davacı pay sahibinin TTK nun 437. maddesinde düzenlenen bilgi edinme hakkının sistematik şekilde sürekli engellendiğine dair bir bulguya rastlanılmadığı görülmüştür.
Davacı tarafça, şirketin feshi veyahutta ortaklıktan çıkma istemine ilişkin olarak ileri sürdüğü haklı sebeplerden. Davalı şirket yönetimi tarafından davacının kâr payı hakkından mahrum bırakılmaya çalışıldığı iddiasında bulunulmuş ise de, şirketin 2018 yılını 2.269.887,16-TL, 2019 yılını 6.212.549,07-TL kâr ile kapattığı, davalı şirketin 27/07/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda, 2016 yılı ve geçmiş yıl şirket kârlarından, gerek kanun gerekse ana sözleşmesi gereği ayrılması gereken tutar ve geçmiş yıl zararları da dikkate alınarak kâr dağıtılmamasına oy birliği ile karar verildiği, 25/09/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurulunda 2017 yılı ve geçmiş yıl şirket kârlarından, gerek kanun ve ana sözleşme gereği ayrılması gereken tutar ve geçmiş yıl zararları dikkate alınarak kâr dağıtılmamasına oy çokluğu ile karar verildiği, 30/05/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı olağan genel kurulunda, 2018 yılı faaliyet dönemine ilişkin olarak oluşan net kardan I. Tertip yasal yedek ayrılıp; ödenmiş sermayenin % 5 oranında 1.002.341,20 TL brüt I. Temettünün şirket ortaklarına dağıtılmasını ve bu tutarlar ile dağıtılabilir kâr olan 1.154.051,60 TL’sından 8.911,83 TL’sının II. Tertip kanuni yedek akçe olarak ayrıldıktan sonra II.Temettü olarak şirket hissedarlarına hisseleri oranında brüt 80.206,43 TL dağıtımı yapılmasını ve bakiye dağıtılabilir kar olan 1.064.933,35 TL’nin olağanüstü yedeklere ayrılmasını, kar paylarının en geç 30.06.2019 tarihine kadar yönetim kurulunun uygun göreceği tarihte şirket hissedarlarına ödenmesi hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine toplantıya katılanların oy birliğiyle karar verildiği, davacının şirketin kâr payı dağıtmamaya ilişkin kararının iptalini isteyebileceği, davalı şirketin sürekli olarak kâr payı dağıtmamak suretiyle, ortakların iş bu hakkının sürekli engellendiği ve bu durumun ortaklar arasında güven ilişkisini zedeleyen ve ortağın, ortaklıktan beklentisinden mahrum bırakan ve şirketin feshine veyahutta şirket ortaklığından haklı nedenle çıkmasını gerektirir sebebi oluşturmadığı,
Davacı tarafça, şirketin feshi veyahutta ortaklıktan çıkma istemine ilişkin olarak ileri sürdüğü haklı sebeplerden. Davalı şirketin aile fonu adı altında, ortakların yurt dışında okuyan çocuklarının eğitim giderlerinin karşılandığı, kendi çocuklarına ise bu imkanın sağlanmadığı, bu suretle şirket mal varlığının azaltıldığı iddiasında bulunulmuş ise de, şirket kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, davalı şirketin aile fonu adı altında herhangi bir ödeme kaydına rastlanılmadığı görülmüştür.
Davacı tarafça, şirketin feshi veyahutta ortaklıktan çıkma istemine ilişkin olarak ileri sürdüğü haklı sebeplerden. Şirketin yönetimi tarafından kötü yönetildiği iddia edilmiş ise de, şirketin en son inceleme tarihi olan 31/12/2019 tarihi itibarı ile kaydi öz varlığının müspet 39.852.201,83-TL olduğu, şirketin borca batık olmadığı, 2018 yılını 2.269.887,16-TL ve 2019 yılını 6.212.549,07-TL kârla kapattığı, yapılan iş bu tespitlere göre davalı şirketin kötü yönetildiği, şirket yöneticilerinin şirkete ihanet edip şirketi borca batık hale getirdiği ve bu nedenle şirketin haklı nedenle feshini gerektirir somut bir veriye rastlanılmadığı görülmekle. İş bu nedenle davacı ortağın şirketin haklı nedenlerle feshi ve ortaklıktan çıkma talebine ilişkin iddiasının sübut bulmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Davacı tarafça peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, (Bakiye harç HMK Yönetmeliğinin 46. maddesi gereği terkin sınırları içinde kaldığından harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine yer olmadığına),
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.14/04/2021

Başkan …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Katip …
e -imzalıdır