Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/302 E. 2022/905 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/302 Esas
KARAR NO : 2022/905
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 01/07/2019
KARAR TARİHİ :22/12/2022
YAZIM TARİHİ :22/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği 01/07/2019 tarihli dava dilekçesi ile; Davacı ile müflis … San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan borç tasfiye protokolü gereğince, ödenmemiş taksitlerden bir tanesi yönünden 64.250,00.-TL asıl alacak ve faiz için İzmir 2.İcra Müdürlüğü’nün … icra sayılı dosyası ile diğer bir tanesi yönünden de yine 64.250,00.-TL asıl alacak ve faiz için İzmir 2.İcra Müdürlüğü’nün …’e sayılı dosyası ile davalı şirket adına icra takibine geçildiğini, söz konusu icra takiplerinden İzmir 2.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı şirket tarafından kısmi itirazda bulunduğunu, davalı borçlu şirket davacı yana cari hesaptan kaynaklanan 53.786,00-TL borçlu olduğunu, takibin kalan kısmına itiraz ettiğini bildirmiş olduğu, icra müdürlüğünün de takibin 53.786,00-TL yönünden devamına karar verdiğini, İzmir 2.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında ise davalı şirket tarafından kısmi itirazda bulunularak takibe konu miktarın 10.463,18.-TL’lik kısmına itiraz ettiğini, icra dosyaları derdestken davalı şirketin iflasına karar verildiğini, İzmir İflas Müdürlüğü’nün … İf. Sayılı dosyası ile iflas işlemlerinin yürütüldüğünü, bunun üzerine söz konusu iki icra dosyasından kaynaklı iflas tarihi itibari ile toplam 193.715,98.-TL’lik davacı yanın alacağının iflas masasına kaydı için 07.03.2019 tarihinde iflas dosyasına başvuru yapıldığını, iflas dairesince düzenlenen sıra cetvelinin taraflarına tebliğ edildiğini, alacak kayıt taleplerinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle reddedildiğini, davacı yanın borç tasfiye protokolü ve cari hesap kayıtları gereğince müflis şirketten alacaklı olduğunu, müflis şirket aleyhine açılan icra takiplerine de kısmen itirazlarda bulunarak alacağın bir kısmı taraflar arasında tartışmasız hale gelmiş olduğunu ve kesinleşmiş olduğunu, davacının, müflisten olan alacağına ilişkin icra takibi yapıldığını, aleyhe kabul anlamına gelmemesi kaydı ile borçlu müflis şirket de borcun tamamına itiraz etmediğini, icra dosyaları ile ilgili herhangi bir menfi tespit davası açılmadığını bu nedenle alacak kayıt taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müflis …’un iflas tarihi olan 16.11.2018 tarihi itibari ile davacının İzmir 2.İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası yönünden 97.117,63.-TL, İzmir 2.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası yönünden 96.598,35.-TL olmak üzere müflis şirketten toplam 193.715,98.-TL alacaklı olduğunu belirterek davanın kabulü ile İzmir İflas Müdürlüğü’nün … İf. Sayılı dosyası üzerinden düzenlenen sıra cetvelinde reddedilen fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 193.715,98.-TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne, iş bu alacak miktarı üzerinden müflisin 2.Alacaklılar toplantısına katılarak oy kullanma hakkının davacıya tanınması yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği 09/07/2019 tarihli cevap dilekçesi ile, İzmir 2. Asliye 16/11/2018 tarih ve … sayılı ilamı ile müflis … San. Tic. Ltd.Şti.’nin 21.02.2019 tarihli 1.Alacaklılar toplantısında müflis şirket iflas idaresi üyeliğine …, … ve … seçilerek atamalarının İzmir 3.İcra Mahkemesi tarafından yapıldığını, iflas tasfiyesinin İzmir İflas Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile yürütülmekte olduğunu, İİK’nun 235. Maddesi uyarınca… “sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflas kararı verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmasının mecburi olduğunu, davacının yasal süre içerisinde iş bu davayı açmadığından davanın reddine, İflas halinde … San .Tic. Ltd şirketi iflas masası vekili olarak davaya kabulüm ile uyaptan vekil kaydımın yapılmasına, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 193.715,98-TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabul talebi istemine ilişkindir.
Davacı taraf iflas masasına yaptığı başvuru dilekçesi ile İzmir 2. İcra Müdürlüğü’ nün … ve … Esas sayılı dosyaları dayanak gösterilerek 193.715,98 TL’ nin masaya kaydını talep ettiği, iflas müdürlüğü tarafından alacak talebinin tamamının reddedildiği, davacı tarafından avans yatırılmadığından red kararının tebliğ tarihinin hakdüşürücü süre yönünden dikkate alınamayacağı bu hali ile davanın 15 günlük hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davalı tarafın arabuluculuk dava şartına yönelik itirazı incelendiğinde;
7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK.’na eklenen (5/A) maddesi; ticari davalarda, dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngörmüştür.
Anılan maddenin (1) numaralı fıkrası şu şekildedir :“Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartıdır.”
Kayıt kabul davasının hukuki niteliği ve gayesi; normal bir eda (alacak) davasıdır. Çünkü, bu dava ile, alacaklı, iflas idaresinin, alacağını (tamamen veya kısmen) haksız olarak reddettiğini iddia ederek, iflas masasının (idaresinin) bu alacağı ödemeye mahkûm edilmesini ister. Fakat, uygulamada, bu dava “kayıt kabul davası” olarak nitelendirilmekte ve dava dilekçesinde, alacaklı, alacağının sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep etmekle yetinmektedir (Y. 19. HD’nin 13/10/2005 ve 4431/10001 sayılı Kararı; Prof. Dr. Baki Kuru: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, 2013, s:1333-1334); bu dâva, maddî hukuk ilişkilerine etkisi olan bir takip hukuku dâvasıdır (Blumenstein, s. 781: Favre, s. 304). Bu sebeple de bu dâvanın sonunda verilen hüküm sadece derdest iflâs muhakemesi bakımından kesin hüküm teşkil eder. Bu bakımdan da bu dâva alacaklı ile borçlu (müflis) arasındaki borç ilişkisini kesin olarak tesbit etmiş sayılmaz (Fritsche II, s. 153). Zira, dava alacaklı ile borçlu arasında cereyan etmiş değildir. Gerçi, müflisin alacağı kabul etmemiş olması kaydı ile, hükme binaen alacaklı tarafından masadan tahsil edilmiş olan parayı sonradan geriye alabilip alamıyacağı tartışmalı bir sorun ise de müflis, alacağın ödenmemiş kısmı için verilmiş olan aciz vesikasına karşı bütün defilerini dermayan edebilir (Jager, 250, N. 8 sondan 2. Kısım). Bu dâva sonunda verilen hüküm ile, ihtilâflı alacağın müflisin aktif masasının tasfiyesinde (paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın taksiminde) nazara alınıp alınmıyacağı; ve nazara alınacaksa ne nisbette nazara alınacağı tesbit edilir (Prof. Dr. Saim Üstündağ: İflâs Hukuku [iflas, konkordato, iptal davaları], İstanbul, 1986, s:140-141).
Kural olarak; iflas, külli icrayı (Generalexecution) bir başka deyişle kollektif tasfiyeyi hedef tutan bir cebri icra yoludur. İflas, iki anlamda külli icra yoludur. Bu takip yolu, bir yandan borçlunun münferit mallarını değil, aksine bütün mallarını kapsar; diğer yandan da borçluya ait olan bu malvarlığı borçlunun bir veya birkaç alacaklısı için değil, bütün alacaklıları yararına olarak tasfiyeye tâbi tutulur (Prof. Dr. Saim Üstündağ: İflâs Hukuku [iflas, konkordato, iptal davaları], İstanbul, 1986, s:1); iflasın tasfiyesine iflas dairesi başlar. İflas idaresinin henüz seçilmediği dönemde (ve basit tasfiyede), iflas masasına giren malvarlığı ile ilgili davalarda tebligat iflas idaresine yapılır. Fakat, iflas tasfiyesine devam etmek ve tasfiyeyi yapıp bitirmek görevi iflas idaresine ve alacaklılar toplanmalarına (yani iflasın özel organlarına) aittir; iflas idaresi, masanın kanuni mümessilidir; İflas Masası Türk-İsviçre Hukuku’nda hak iktisap edebilip, borç altına girebilen taraf ve dava ehliyeti bulunan “sui generis bir hukuk sujesi” teşkil etmektedir (Dr. Selçuk Öztek: İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müracat Yolları, Yayımlanmamış Doçentlik Tezi, İstanbul, (Tarihsiz), s:13); başka bir ifade ile iflas prosedüründe yer alan bir icra organıdır (Prof. Dr. İlhan E. Postacıoğlu: İflâs Hukuku İlkeleri cilt:I. İflas, İstanbul, 1978, s:58-59); iflas idare memurlarının iflas organı olmaları hasebile muamelelerine karşı şikayet yolu açıktır (İİK. m. 227); bu kapsamda; iflas idaresi bir kamu görevi yapmaktadır (İsviçre Federal Mahkemesi 10.09.1968: BGE 94, III s. 95; Prof. Dr. Baki Kuru: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, 2013, s.1305).
İcra ve İflâs Kanunu’nun 226’ncı maddesine göre; iflas idaresi masanın yasal temsilcisidir. Ancak, bu temsil yetkisi; masanın menfaatlerinin gözetilmesi ve tasfiye ile sınırlıdır. İflas İdaresi, davayı organ olarak takip ettiği için, dava ile ilgili bütün işlemleri yapabilir; yani, bütün özel yetkilere (karş: HMK. m.74) sahiptir. Yalnız, iflas idaresinin sulh ve tahkim yetkisi sınırlandırılmıştır (İİK. m. 226/II). Şöyle ki; iflas idaresi, belli bir miktara kadar olan alacaklar (mal varlığı hakları) hakkında, doğrudan doğruya sulh olabilir ve tahkim (sözleşmesi) yapabilir. İflas idaresinin belli bir miktardan fazla alacaklar hakkında sulh olabilmesi veya tahkim (sözleşmesi) yapabilmesi için, ikinci alacaklılar toplanması tarafından, iflas idaresine bu konuda özel bir yetki verilmiş olması gerekmektedir (İİK. m. 226/II). Bu hükümde sadece sulhtan söz edilmekte ise de; kabul (HMK. M. 308 ) ve feragat (HMK. m. 307) bakımından da, iflas idaresinin yetkisinin sulhtaki gibi (belli bir miktar ile) sınırlı olduğu sonucuna varılmalıdır (Prof. Dr. Baki Kuru: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, 2013, s: 1303-1305); bu tasarruflar ikinci alacaklılar toplantısının kararını istihsal etmek zorundadır.
Bu nedenle; cebri icra faaliyeti kamusal bir faaliyettir. Ve icra-iflas organlarının İİK. hükümlerini somut takibe uygulamaları idari niteliktedir; sıra cetveli prosedüründe dahi durum böyledir. İcra ve İflas Kanunu sıra cetvelinin nasıl düzenleceği hususunda hükümler sevk etmiştir. İflas idaresi bu hükümlere uymak zorundadır; uymadığı takdirde her ilgili sıra cetvelini düzenleyen iflas idaresinin bağlı olduğu icra mahkemesine şikayet yoluna başvurabilir; örneğin, iflas alacakları ile ilgili sıra cetveli tanzim edilirken ispatla ilgili temel kurallara uyulmaması şikayet nedenidir (Dr. Selçuk Öztek: İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müracat Yolları, Yayımlanmamış Doçentlik Tezi, İstanbul, (Tarihsiz), s:93-95).
Üçüncü kişinin alacağı; a) borçlu tarafından iflasın açılmasından önce doğmuş olabileceği gibi, b) İflas kararının verilip borçlunun müflis sıfatını almasından sonra müflise veya c) İflas masasına ya da d) iflas masasının kanuni temsilcisi olan iflas idaresine de karşı doğmuş olabilir; bu hallerden her birinde, üçüncü kişinin alacağının tahsili farklı esaslara tabidir. Üçüncü kişinin alacak iddiasının, sıra cetveline geçirilip kabul edilmek gerekirken kısmen veya tamamen reddedilmesi üzerine İİK.’nun m. 235/2 uyarınca, açılacak davaya konu yapılabilmesi için, o alacağın “iflas alacağı” olması gerekir; diğer bir değişle, her alacak sıra cetvelinde yer almayıp, ancak “iflas alacağı” niteliğine haiz olan alacaklar sıra cetveline geçirilir; iflas alacağı, iflas kararının verilmesi ile iflasın açıldığı anda (İİK. m. 165/1) müflise karşı mevcut olan alacak, demektir.
Bu hallerden her birinde, üçüncü kişinin alacağının tahsili farklı esaslara tâbidir. Üçüncü kişinin alacak iddiasının, sıra cetveline geçirilip kabul edilmek gerekirken kısmen veya tamamen ret edilmesi üzerine İİK.’nun 235/2. maddesi uyarınca, davaya konu yapılabilmesi için, o alacağın “iflas alacağı” olması gerekir; diğer bir deyişle, her alacak sıra cetvelinde yer almayıp, ancak “iflas alacağı” niteliğini haiz olan alacaklar sıra cetveline geçirilir.
İflas alacağı, iflas kararının verilmesi ile iflasın açıldığı anda (İİK. m. 165/1) müflise karşı mevcut olan alacak, demektir. Bir alacağın iflas alacağı sayılması için, iflasın açıldığı anda varlığı yeterli olup, para veya paradan gayrı bir şeye ilişkin (İİK. m. 168/1), muaccel veya müeccel (İİK. m. 195/1), şartsız veya şarta bağlı (İİK. m. 197/1), adi (İİK. m. 206/sıra 4) veya imtiyazlı (İİK. m. 206/sıra 1-3) ya da teminatlı veya teminatsız olup olmaması (İİK. m. 185, m. 193 son f. ve m. 206/fıkra 1-4), önemli değildir.
Masaya kayıt ettirilen [iflas kararından önce doğan] iflas alacağının, iflas idaresince tahkik edilerek kısmen veya tamamen reddi halinde; bu kez, iflas alacaklısının, kayıt ve kabul davası açmadan önce, TTK.’nun 5/A maddesine dayalı olarak, ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce zorunlu dava şartı kapsamında arabuluculuğa başvurulması için yasal zorunluluk bulunmadığı; çünkü, yukarıdaki ayrıntılı açıklamalar kapsamında, iflas tasfiyesinin genel paradigmasına, arabuluculuğun niteliğine ve uygulamasına [arabuluculuğa başvurulabilecek özel hukuk uyuşmazlıklarının, ancak, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlere ilişkin olduğu; işbu davanın, 5325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun amaç ve kapsamını düzenleyen 1/2. fıkrasındaki tanıma uygunluğunun da kabulü mümkün görülmediği] aykırı bulunduğu gibi iflas tasfiyesinin kısa zamanda ve en az masrafla sonuçlandırılmasına [tasfiyenin ucuzluğu] ilişkin somut ilkelere de aykırı bulunduğu ve ayrıca, İflas alacağının iflas idaresince bir kez reddettikten sonra, arabuluculuk sürecinde ve diğer alacaklıların katılımı olmaksızın bu kez tamamen ve/veya kısmen kabulünün masanın menfaatine bir temsil biçimi olarak da kabul edilemeceği gibi davacı/iflas alacaklısının bu şekilde yeni süreçlere başvurmak zorunda bırakılması İİK.’nun 235. maddesinden doğan dava hakkını kısıtlamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; kayıt kabul davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulması yönünde bir dava şartı bulunmadığı gibi iflas idaresinin de arabuluculuk görüşmesine katılma yetkisinin bulunmadığı (farklı gerekçeleri ile benzer nitelikte kararlar: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 11/09/2019 tarih ve E:2019/1895 K:2019/1297; Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 25/10/2019 tarih ve E:2019/1849 K:2019/1239; Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 06/12/2019 tarih ve E:2019/89 K:2019/72); bu nedenle, arabuluculuk dava şartının iş bu dava için zorunlu olmadığı değerlendirilmiştir (Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin E:2020/443 K:2020/332)
Bilirkişinden alınan raporun sonuç kısımına göre; “-Davalı şirketin 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK 64/3. Maddesine göre noterden açılış onaylarının/beratlarının ve yevmiye defterlerinin kapanış onayının/beratının yaptırılmış olduğu, Takdiri Sayın Mahkeme’nize ait olmak üzere; davalı şirketin 2014 ve 2015 yılı ticari defterlerinin 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfına sahip olma niteliğinde olduğu,
-Davalı şirketin ticari defter kayıtlarında davacı yana ait kayıtların 120-02-001-035 nolu ve 126-03-01-001 nolu hesaplarda kayıt altına alındığı tespit edilmiştir. 120-02-001-035 nolu hesaba davacı yanın davalı şirketten satın aldığı 14 adet taşınmaza ait davalı şirket tarafından düzenlenen fatura kayıtlarının ve davacı yandan yapılan tahsilat kayıtlarının yapıldığı, 23.01.2014 tarihinde iş bu hesabın kapandığı tespit edilmiştir. 126-03-01-001 nolu hesaba davalı şirket tarafından davacı yana depozito/emanet olarak verilen çek kayıtlarının yapıldığı, iş bu hesabın bakiyesinin 27.04.2015 tarihli 2083 yevmiye madde numaralı muhasebe fişi ile 336-Diğer Ticari Borçlar Hesabına virman yapıldığı , böylece davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre, aksi ispat edilmedikçe, dava tarihi itibari ile davacı yanın davalı şirketten 36.313,18.-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
-Davacı yanın davalı aleyhine İzmir 2.İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyası ile 20.03.2015 tarihinde ve İzmir 2.İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyası ile 20.04.2015 tarihinde icra takibi başlatmış olduğu dava dosyasındaki mevcut belgelerden anlaşılmaktadır. İş bu takip tarihleri itibari ile (20.03.2015 ve 20.04.2015) davalı şirketin (davacı yana vermiş olduğu depozito/emanet çeklerinden dolayı) davacı şirketten 53.786,82.-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
-Taraflar arasında imzalanan borç tasfiye protokolünün hukuki yorumu Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; dava dosyasında bulunan 27.10.2014 tarihli Denizbank dekontunda yer alan bilgilere göre 27.10.2014 tarihinde davacı yanca, dava dışı … İnşaat Elektronik Turizm Yazılım Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin … Iban nolu hesabına 257.000,00.TL yatırıldığı anlaşılmaktadır. İş bu davacı yanca ödenen 257.000,00.-TL’lik işlemle ilgili davalı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kayıt bulunamamıştır.”şeklinde rapor sunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 16/11/2021 tarihli celsesinde icra dosyası geldikten sonra davalının takiplere kısmi itirazları ve kabul ettiği borç ve tasfiye protokolü de dikkate alınarak davacının iflas masasına kaydı gereken alacağı net olarak hesaplattırılması için bilirkişinden alınan ek raporun sonuç kısmına göre; ” Sayın Mahkemeniz tarafından 02.06.2022 tarihli görevlendirmede; tarafımdan kabul ve ret edilen kısımlar dikkate alınmak suretiyle 16.11.2021 tarihli ara kararınızdaki gibi yeniden hesaplama yapılması istenilmiştir. Buna göre; Davacı yanın işlemiş faiz dahil takip tarihi ile alacaklı olduğu tutar aşağıdaki tabloda gösterilmiş olup 64.716,49.-TL’dir.Davalı yanın T.C. 2.İcra Dosyası … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu 10.463,18.-TL’lik itiraza ait tevsik edici belge sunulmadığı, İş bu itirazın yerinde olup olmadığı hakkındaki hukuki yorum Sayın Mahkemenize ait olup, iş bu dosyaya yapılan itirazın yerinde olmadığı kanaat getirildiği takdirde yapılması gereken hesaplama da aşağıdaki tabloda sunulmuştur. Buna göre; davacı yanın işlemiş faiz dahil takip tarihi ile alacaklı olduğu tutar 75.262,96.-TL’dir.”şeklinde ek rapor sunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 02/06/2022 tarihli celsesinde bilirkişi raporunda … esas sayılı takip dosyasında davalı yanca borcun 53.786,82-TL ‘lik kısmına itiraz edildiği, 10.468,18-TL ‘lik kısmın kabul edildiği belirtilerek hesap yapılmış ise de, itiraz dilekçesinde bunun tam tersi olduğu görülmekle, dosyanın bilirkişiye yeniden tevdi ile kabul ve ret edilen kısımlar dikkate alınmak suretiyle bilirkişiden alınan ek raporun sonuç kısmına göre” İzmir 2. İcra Dairesi … Sayılı takip dosyasından kaynaklı 10.532,41.-TL alacaklı, İzmir 2. İcra Dairesi … Sayılı takip dosyasından kaynaklı 64.730,55.-TL alacaklı, toplam olarak 75.262,96.-TL alacaklı olduğu, iş bu alacak tutarının asıl alacak+ takip tarihine kadar olan işlemiş faizden oluştuğu”şeklinde ek rapor sunduğu görülmüştür.
Somut olayda; davacı tarafından müflis ve dava dışı kişi ile şirket aleyhine iflas karar tarihinden (23/11/2018) önce İzmir 2. İcra Müdürlüğü’ nün … ve … Esas sayılı dosyaları üzerinden takip başlattığı, müflisin 53.786,00 TL ile 10.464,00 TL bedeller yönünden takibe itirazının bulunmadığı, borç tasfiye protokolü başlıklı sözleşme nedeniyle davalı müflis ticari defterlerine göre davacının 36.313,18 TL alacaklı olduğu görülmüş ise de; müflisin ödeme emirlerine karşı yapmış olduğu kısmi itirazlar sonucu işlemiş faiz ile birlikte borç miktarının 64.716,49 TL olduğu, iş bu miktarın üzerinde davacı tarafın alacağını gösterir somut delillerin dosyaya sunulmadığı, bilirkişi raporlarına karşı da davacı tarafından itirazın bulunmadığı görülmekle, takip dosyalarının iflas tarihi itibariyle kapak hesapları celp edilmeden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 64.716,49 TL’ nin İzmir İflas Müdürlüğü’ nün … İflas sayılı masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya dair talebin reddine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (80,70 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubu ile eksik harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan ve mahsup edilen 44,40 TL ile 44,40 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 162,70 TL posta ve diğer giderler ile 500,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 662,70 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 221,39 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”