Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/22 E. 2021/342 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/22 Esas
KARAR NO : 2021/342

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2014
KARAR TARİHİ : 31/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; … Isıtma Soğutma ve tesisat İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.ne müvekkili … Tesisat Klima Taahhüt ve Sıhhi Tesisat katı ve sıvı yakacak ve gıda ltd. Şti. muhtelif yerlerde ihaleler alarak iş yaptığı, işleri eksiksiz olarak yapıp teslim ettiği halde, davalı şirkete tanzim edilen fatura bedellerini ödemediği, müvekkilinin bunun üzerine üç adet fatura bedeline istinaden İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığı, takibe itiraz edildiği itiraz üzerine davalı hakkında itirazın iptali davasının açıldığı ve İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamı ile müvekkili 42.767,48 TL alacaklı olduğu ve icra inkar tazminatına mahkum edildiği, takibe devam edildiği ancak yapılan takip dosyasında şirket merkezi bulunamadığı gibi davalının diğer 2 şirketinin de bulunduğu ve bunlardan da ayrıldığı, diğer yandan davalının borçlu şirketi tasfiye ederek alacaklıları zarara uğratmak için çaba gösterdiği, TTK gereğince davalı şirket müdürünün hukuken sorumlu olduğu ve zararın tazmini gerektiğinde ilişkin hükümleri taşıdığı, şirketin bir mal varlığına rastlanmadığı, bu nedenlerle müvekkilinin icrai takibe dayalı takip çıkışı 42.767,48 TL olan dosya alacağının tamamının davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davanın zamanaşımına uğradığı, zira davaya konu 3 adet faturaya dayandığı, tüm faturaların 2007 yılına ait olduğu, bu nedenle davanın zamanaşımı yönünden reddini, firması ile ilgili açılan İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamı Yargıtay incelemesi sonucunda şirketin haklılığının ortaya çıkacağı, bu nedenlerle ilk olarak zamanaşımı itirazı nedeni ile reddini, sübut bulmayan davanın reddini yargılama giderlerinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; İzmir … Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamı, İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, davalı şirketin 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin genel, geçici mizan, gelir tablosu ve bilançosu, ticaret sicil gazeteleri, ticaret sicil müdürlüğünde bulunan evraklar ve tasfiyeye ilişkin evraklar, tanık, şirketin çalıştığı banka şubesinden 2008,2009,2010,2011,2012 ve 2013 yıllarına ait genel, geçici mizan, gelir tablosu ve bilançosunun celbi, davalının müdür olduğunu gösteren imza sirküleri, gerekli görüldüğü takdirde bilirkişi incelemesi ve yasal diğer delillere dayandığı görülmüştür.
Davalı savunmasını ispata yönelik olarak; İzmir … Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamı, İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, … Ltd. Şti nin ticaret sicil ve vergi dairesi kayıtları, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, tanık ve her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Mahkememizin 20/11/2015 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile “dava dışı şirketin tasfiye halinde olduğunu, henüz tasfiyenin sona ermediği, bu nedenle davacı alacağının şirkete ödenip ödenmeyeceğinin henüz belirli olmadığı, bu aşamada tasfiye memuruna sorumluluk düşmeyeceği” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 10/09/2018 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile, “…uyuşmazlığın tasfiye memurunun sorumluluğuna ilişkin olmayıp, limited şirket müdürünün sorumluluğuna ilişkin olduğu dikkate alınarak anılan kanun maddeleri uyarınca yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş..” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozularak yukarıda belirtilen esasa kaydının yapıldığı, mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edildiği görülmüştür.
Tarafların dosyaya celbini talep ettikleri bilgi ve belgelerin dosyaya teminine müteakiben, bozma ilamı doğrultusunda davalının dava dışı şirketin acz haline düşürüp düşürmediği, acz haline düşürür iken, davacı alacaklıyı zarara uğratıp uğratmadığı, uğratmış ise ne kadar zarara uğrattığının hesaplanarak belirlenmesi hususunda dosyanın konusunda uzman SMMM bilirkişisi … ve Dr. Öğr. Üyesi …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya ibraz edilen 21/02/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Dava konusu uyuşmazlığın çözümü kapsamında, davacı şirketin İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. – … K. sayılı ve 03.04.2014 tarihli itirazın iptali kararına istinaden dava dışı … Isıtma Soğutma Ltd. Şti.’ye karşı sabit hale gelen 42.767,48.- TL. tutarındaki alacağını tahsil edememiş olmasından doğan zarardan davalı şirket müdürü olan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu konuda davacı şirketin dava dışı borçlu şirket aleyhine icra takibi başlattığı 2010 yılında yürürlükte olan 6762 sayılı (eski) TTK’nın limited şirket müdürlerinin şirket alacaklılarına karşı sorumluluğu hakkında uygulanan hükümlerin, dolayısıyla da Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere 6762 sayılı TTK m. 556 hükmünün atfıyla limited şirketlere de uygulanan TTK m. 336 vd. hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 6762 sayılı eski TTK döneminde verdiği kararlarında, şirket alacaklısının alacağını şirketten tahsil edememiş olmasından kaynaklı zararının doğrudan zarar olduğu, dolayısıyla şirket alacaklılarının doğrudan doğruya zararları için şirket yönetim kurulu üyeleri (limited şirkette şirket müdürü) aleyhine tazminat kendilerine ödenmek üzere sorumluluk davası açabilecekleri ve bunun için alacaklının şirketten olan alacağının yönetim kurulu üyelerinin kusurlu eylem ve işlemlerinden dolayı şirketten tahsil edilememiş olması ya da şirketin iflas etmiş ya da fiilen ödeme güçlüğü içinde bulunmasından dolayı alacağın şirketten tahsilinin imkansız olması şartlarının gerçekleşmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Dava konusu olayda, davacı şirket tarafından dava dışı borçlu şirket aleyhine acılan itirazın iptali davasının yargılaması sonucunda İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. – … K. sayılı ve 03.04.2014 tarihli kararı ile, icra takibinin 42.767,48-TL. asıl alacak üzerinden devamına karar verildiği, bu kararın icrası suretiyle icra takibinin devamına yönelik olarak dava dışı borçlu şirketin adresinde İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla 07.05.2014 tarihinde uygulanan haciz işleminde borçlu şirketin bu adreste bulunmadığının tespit edildiği ve davacı vekilinin talebi üzerine İcra Müdürlüğü tarafından dava dışı borçlu şirket hakkında 14.05.2014 tarihli borç ödemeden aciz vesikasının düzenlenerek davacı şirkete verildiği anlaşılmakla, davacının dava dışı … Isıtma Soğutma Ltd. Şti.’den mahkeme ilamına bağlı alacağını tahsil edemediği ve borçlu şirketin ödemeden aciz hali sebebiyle bu alacağın borçlu şirketten tahsilinin imkansız hale gelmiş olduğu, 6762 sayılı eski TTK m. 338 uyarınca şirket yöneticileri açısından kusur karinesi kabul edildiğinden davalı şirket müdürünün kusursuzluğunu ispatlaması gerektiği halde bu konuda davalı tarafından herhangi bir ispat faaliyetinde bulunulmadığı ve bu nedenle davalının dava dışı borçlu şirketin aciz haline düşmesinde kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve dolayısıyla, dava konusu olayda icra takibinin başlatıldığı tarihe göre uygulanması gereken 6762 sayılı (eski) TTK döneminde Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin verdiği konuyla ilgili kararlara göre, davacı şirketin dava dışı borçlu şirketten olan alacağını tahsil edememiş olmasından doğan zararın davacı açısından doğrudan zarar niteliğinde olması nedeniyle davacı şirketin 6762 sayılı (eski) TTK m. 336 vd. uyarınca bu zararın tazminini doğrudan doğruya borçlu şirketin müdürü olan davalıdan talep edebileceği ve böylelikle davacı şirketin dava dışı borçlu şirketten tahsil edemediği sabit olan 42.767,48.-TL. tutarındaki alacağını elde edememiş olması nedeniyle uğradığı zararı davalıdan talep etmesinin mümkün olduğu sonuçlarına ulaşmak mümkün olup, konuyla ilgili nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu,
Diğer yandan, Yüksek Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra konuyla ilgili vermiş olduğu … E. – … K. sayılı ve 15.05.2019 tarihli kararda özetle, limited şirketten alacaklı olan işçinin bu alacağını şirketten tahsil edememiş olması nedeniyle TTK m. 644 atfıyla TTK m. 553 uyarınca şirket müdürü aleyhine açılan sorumluluk davasına ilişkin olarak, “ … Müdür aleyhine açılacak sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Müdürün ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar, ortaklık alacaklılarını ve payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, alacaklıların ve ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur.Bu durum karşısında, dava konusu zararın dolaylı zarar olduğu yönündeki yerel mahkeme kabulü yerinde ise de, dava dışı şirket hakkında iflas durumu da söz konusu olmadığından, TTK 555. maddesine göre dolaylı zarara yönelik alacak talebinin ancak şirkete verilmesinin istenilebilecek olmasına göre, davanın davalı … yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı … yararına bozulması gerekmiştir … “ gerekçelerine yer verilmek suretiyle, şirket alacaklısının alacağını şirketten tahsil edememiş olması nedeniyle meydana gelen zararın alacaklı açısından dolaylı zarar olduğu ve bu sebeple alacaklı tarafından şirket müdürü aleyhine tazminatın şirkete ödenmesi talebiyle dava açılması gerektiği belirtilmiştir. Buna karşılık, yukarıda belirtildiği üzere, dava konusu olayda davacının dava dışı borçlu şirket aleyhine 2010 yılında icra takibi başlattığı ve dolayısıyla zararın doğduğu tarihin 2010 yılı olması nedeniyle, davacının tazminat taleplerinin 6762 sayılı (eski) TTK m. 336 vd. hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, burada bahsi geçen Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi kararında açıklanan 6102 sayılı TTK’ya ilişkin esasların dava konusu olayda uygulanmasının mümkün olup olmadığı konusundaki nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Tarafların itirazları da dikkate alınarak bilirkişi heyeti tarafından dava dosyası ve dava dışı şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak dava dışı şirket müdürü ve ortağı olan davalının davacı şirketin dava dışı şirkette alacağının doğumu tarihinden itibaren alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla şirketin içini boşaltıp boşaltmadığı, şirketi tasfiye edip etmediği, şirketi aciz duruma düşürüp düşürmediği, şirketi terk edip kötü yönetip yönetmediği, bu suretle dava dışı şirkete zararına sebebiyet verip vermediği, vermiş ise ne miktarda ve ne suretle zararına sebebiyet verdiğinin tespiti ile tarafların iddia ve savunmaları ile itirazlarını karşılar mahiyette dosya kapsamına uygun denetime ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor aldırılması hususunda dava dosyasının yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 05/02/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle;
Ticari Defter İncelemelerinden Elde Edilen Sonuçlar:
Davalının taraflarına sunduğu cari hesap ekstrelerine göre; davacı … Tesisat Ltd.Şti.’nin 31.12.2007 tarihi itibariyle dava dışı … Isıtma Ltd.Şti.’nden 2.172,99 TL tutarında alacaklı olduğu, 2018 yılında bu hesaba yapılan … ile … sayılı belgelere istinaden 14.000,00 TL borç kaydı sonrası davacının 11.827,01-TL borçlu konuma geçtiğini, 2009 yılı yasal defter kayıtlarına göre; … Ltd.Şti.’nin 30.01.2009 tarihli 559484 numaralı 13.999,52-TL tutarlı iade faturası sonrası 2.172,51-TL alacaklı konuma geldiğini, bu tutarın 340-01 tali hesaba aktarıldığını,
Davacının takip yaptığı 2010 yılında; davalının temsilcisi olduğu … Isıtma Soğutma Ltd.Şti.’nin varlıklarına bakılmış olup, toplamda 401.257,00-TL tutarında varlığa sahip olduğunun tespit edildiğini, Bu varlıkların;
Şirketin hissedarları; … ve … olup, hisselerinin eşit olduğu, şirketin kayıtlı sermayesi 100.000,00 TL olup bu tutarın 47.500,00 TL kısmının ödendiği, kalan 52.500,00 TL’nin ödenmemiş olduğunun tespit edildiğini,
Şirketin aktifine kayıtlı olan bina mahiyetindeki gayrimenkul ile demirbaşlarının 2013 yılında aktiften çıkarıldığı, kayıtlı net aktif değerlerinin 331-Ortaklar cari hesabına aktarıldığının tespit edildiğini, 01.07.2013 tarih … nolu yevmiye kaydında 252-Binalar hesabının bakiyesinin 56.228,99 TL, 257-Birikmiş Amortismanlar hesabının bakiyesinin 3.372,42-TL’nin fark tutarı olan 52.856,57-TL 331-Ortaklara Borçlar hesabına aktarıldığını, yine 31.12.2013 tarih 7 nolu yevmiye kaydında 255-Demirbaşlar hesabının bakiyesi 13.509,84-TL, 257- Birikmiş Amortismanlar hesabının bakiyesi 3.167,02 TL’nin fark tutarı olan 10.342,82 TL’nın 331-Ortaklara Borçlar hesabına aktarıldığının görüldüğünü, kayıtların dayanağı belgelerin bulunmadığını,
Belirlenen bu unsurların; davalının şirkete ait gayrimenkul ve demirbaşları kendi uhdesine aldığını gösterdiğini
Belirlenen bu hususların mal kaçırmak amacıyla, şirketin içini boşaltmaya yönelik olup olmadığının, davalının şirketi aciz duruma düşürüp, şirketi kötü yönetip yönetmediğine delil teşkil edip etmediğinin değerlendirmesi ile kararının Sayın Mahkemeye ait olduğunu,
Ticari Defter İncelemelerine Göre Davacının Davalıdan Alacaklı Olup Olmadığı Konusunda Varılan Sonuçlar:
Dava dışı borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, davalının sunduğu cari hesap ekstrelerine göre; davacı … Tesisat Ltd.Şti.’nin 31.12.2007 tarihi itibariyle dava dışı … Isıtma Ltd.Şti.’nden 2.172,99-TL tutarında alacaklı olduğu, 2018 yılında bu hesaba yapılan … ile … sayılı belgelere istinaden 14.000,00-TL borç kaydı sonrası davacının 11.827,01-TL borçlu konuma geçtiği ve 2009 yılı yasal defter kayıtlarına göre; … Ltd.Şti.’nin 30.01.2009 tarih … nolu 13.999,52-TL tutarlı iade faturası sonrası 2.172,51-TL alacaklı konuma geldiği tespit edilmiş ise de, kök raporda belirtildiği üzere, davacı şirket tarafından dava dışı borçlu şirket aleyhine acılan itirazın iptali davasının yargılaması sonucunda İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. – … K. sayılı ve 03.04.2014 tarihli kararı ile, icra takibinin 42.767,48.- TL. asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş ve bu kararın icrası suretiyle icra takibinin devamına yönelik olarak dava dışı borçlu şirketin adresinde İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla 07.05.2014 tarihinde uygulanan haciz işleminde borçlu şirketin bu adreste bulunmadığı tespit edilerek davacı vekilinin talebi üzerine İcra Müdürlüğü tarafından dava dışı borçlu şirket hakkında 14.05.2014 tarihli borç ödemeden aciz vesikasının düzenlenerek davacı şirkete verildiğinin görüldüğünü,
Kök raporda belirtildiği üzere, davacının dava dışı … Isıtma Soğutma Ltd. Şti.’den mahkeme ilamına bağlı alacağını tahsil edemediği ve borçlu şirketin ödemeden aciz hali sebebiyle bu alacağın borçlu şirketten tahsilinin imkansız hale gelmiş olduğunun anlaşıldığını,
Bu çerçevede, 6762 sayılı eski TTK m. 338 uyarınca şirket yöneticileri açısından kusur karinesi kabul edildiğinden davalı şirket müdürünün kusursuzluğunu ispatlaması gerektiği halde, yukarıda yer alan ticari defter incelemelerinde, kayıtlı olan bina mahiyetindeki gayrimenkul ile demirbaşlarının 2013 yılında aktiften çıkarıldığı ve kayıtlı net aktif değerlerinin 331-Ortaklar cari hesabına aktarıldığı, 01.07.2013 tr. 8 nl. yevmiye kaydında 252-Binalar hesabının bakiyesi 56.228,99 TL, 257-Birikmiş Amortismanlar hesabının bakiyesi 3.372,42 TL’nin fark tutarı olan 52.856,57 TL 331-Ortaklara Borçlar hesabına aktarıldığı ve yine 31.12.2013 tr. 7 nl. yevmiye kaydında 255-Demirbaşlar hesabının bakiyesi 13.509,84 TL, 257- Birikmiş Amortismanlar hesabının bakiyesi 3.167,02 TL’nin fark tutarı olan 10.342,82 TL’nın 331-Ortaklara Borçlar hesabına aktarıldığı ve belirlenen bu unsurların, davalının şirkete ait gayrimenkul ve demirbaşları kendi uhdesine aldığını gösterdiği hususları tespit edilmiş olup, bu tespitlere göre, davalının dava dışı borçlu şirketin aciz haline düşmesinde kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve dolayısıyla, dava konusu olayda icra takibinin başlatıldığı tarihe göre uygulanması gereken 6762 sayılı (eski) TTK döneminde Yüksek Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin verdiği konuyla ilgili kararlara göre, davacı şirketin dava dışı borçlu şirketten olan alacağını tahsil edememiş olmasından doğan zararın davacı açısından doğrudan zarar niteliğinde olması nedeniyle davacı şirketin 6762 sayılı (eski) TTK m. 336 vd. uyarınca bu zararın tazminini doğrudan doğruya borçlu şirketin müdürü olan davalıdan talep edebileceği ve böylelikle davacı şirketin dava dışı borçlu şirketten tahsil edemediği sabit olan 42.767,48.- TL. tutarındaki alacağını elde edememiş olması nedeniyle uğradığı zararı davalıdan talep etmesinin mümkün olduğu sonuçlarına ulaşmak mümkün olup, konuyla ilgili nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu,
Diğer yandan, kök raporda da belirtildiği üzere, Yüksek Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra konuyla ilgili vermiş olduğu … E. – … K. sayılı ve 15.05.2019 tarihli kararda özetle, limited şirketten alacaklı olan işçinin bu alacağını şirketten tahsil edememiş olması nedeniyle TTK m. 644 atfıyla TTK m. 553 uyarınca şirket müdürü aleyhine açılan sorumluluk davasına ilişkin olarak, “ … Müdür aleyhine açılacak sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Müdürün ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar, ortaklık alacaklılarını ve payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, alacaklıların ve ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur.Bu durum karşısında, dava konusu zararın dolaylı zarar olduğu yönündeki yerel mahkeme kabulü yerinde ise de, dava dışı şirket hakkında iflas durumu da söz konusu olmadığından, TTK 555. maddesine göre dolaylı zarara yönelik alacak talebinin ancak şirkete verilmesinin istenilebilecek olmasına göre, davanın davalı … yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı … yararına bozulması gerekmiştir … “ gerekçelerine yer verilmek suretiyle, şirket alacaklısının alacağını şirketten tahsil edememiş olması nedeniyle meydana gelen zararın alacaklı açısından dolaylı zarar olduğu ve bu sebeple alacaklı tarafından şirket müdürü aleyhine tazminatın şirkete ödenmesi talebiyle dava açılması gerektiği belirtilmiştir. Buna karşılık, yukarıda belirtildiği üzere, dava konusu olayda davacının dava dışı borçlu şirket aleyhine 2010 yılında icra takibi başlattığı ve dolayısıyla zararın doğduğu tarihin 2010 yılı olması nedeniyle, davacının tazminat taleplerinin 6762 sayılı (eski) TTK m. 336 vd. hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, burada bahsi geçen Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi kararında açıklanan 6102 sayılı TTK’ya ilişkin esasların dava konusu olayda uygulanmasının mümkün olup olmadığı konusundaki nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
DEĞERLENDİRME: Dava; Davacının icra takibine dayalı takip çıkışı 42.767,48 TL olan dosya alacağının tamamının davalı şirket ortağı/müdüründen tahsili talebi ile açılan sorumluluk ve tazminat davası olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava dışı … Isıtma Soğutma Ve Tesisat İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne tasfiye memuru olarak atanan davalının, davacı şirket tarafından dava dışı tasfiye halindeki şirket aleyhine açılan dava kapsamında İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı kararı ile davacı lehine hükmedilen 42.767,48-TL alacakla ilgili yapılan takip dosyasında tahsil edilemeyen alacaktan dolayı, davalının şirket yöneticisi olarak görev yaptığı sırada şirketi ve alacaklıları zarara uğratıcı faaliyette bulunup bulunmadığı, bulunmuş ise ne miktarda zarara sebebiyet verdiği, iş bu zarar miktarının davalıdan tahsili ile davacıya alacağına mahsup olarak ödenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyetince, dava dışı şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu düzenlenen rapor içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; davalının davacı alacağının doğumu ve takibinden sonra şirket aktifinde kayıtlı olan bina mahiyetindeki gayrimenkul ve demirbaşları 2013 yılında şirket aktifinden çıkarıldığı, kayıtlara ilişkin belgelerin bulunmadığı, davalının şirkete ait gayrimenkul ve demirbaşları kendi uhdesine aldığı, bu suretle yetkilisi bulunduğu şirketin zararına sebebiyet verdiği kanaatine varılmış ise de, davalının yetkilisi bulunduğu şirketi zararına sebebiyet verdiği eylemlerin, 6102 sayılı TTK nun yürürlüğe girme tarihinden sonra 2013 yılında gerçekleştiği, iş bu nedenle davalının sorumluluğunun 6102 sayılı TTK hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, 6102 sayılı TTK nun 644. maddesi delaleti ile TTK nun 553 ve 555. maddeleri uyarınca dolaylı zarara yönelik alacak talebinin ancak şirkete verilmesi istemi ile şirket yöneticisi hakkında dava açılması gerektiği, iş bu nedenle davacı alacaklının tahsil edemediği alacağını doğrudan şirket yöneticisinden talep edemeyeceği, iş bu zararın şirkete ödenmesi yönünden talepte bulunabileceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
Davanın reddine
Davacı tarafça peşin yatırılan 730,40-TL harçtan 59,30-TL red karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 671,10-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 31/03/2021

Başkan …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Katip …
e -imzalıdır