Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/754 Esas
KARAR NO : 2022/160
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2016
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; Müvekkillerinin İstanbul Emlakçılar odasına bağlı profesyonel gayrimenkul şirketi olduğunu ve gayrimenkullerle ilgili danışmanlık hizmeti verdiğini, davalı şirketin yazılı olarak ofis ihtiyacının olduğunu müvekkillerine sunduğunu, müvekkillerinin de çok sayıda alternatif sunup davalı şirketin … isimli bir binada yoğunlaştıklarını ve bina ile ilgili kiralama ve satın alma fiyatlarını ve detaylı mimari çizimlerini talep ettiğini, bu nedenlerle taraflar arasında E-mail yazışmaları mevcut olduğunu, müvekkillerinin … Binasının tümünün kiralanması veya satılması hususunda mülk sahibi ile münhasır tek satıcılık sözleşmesi imzalandığını, davalı şirket adına …’in ilgili yeri görmüş olduğunu ve buna dair 22/05/2015 tarihli Emlak Görme Belgesini imzaladığını, bu protokol göre eğer müşteri emlakçıyı saf dışı bırakarak işleme yapacak olursa satış bedelinin %6’sı +KDV tutarında komisyon ücreti ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilin sonradan öğrenerek davalı şirketin kendilerini saf dışı bırakarak …’da bürolar satın aldığını bu nedenlerle komisyon ücretinin faiziyle talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; Davanın, simsarlık sözleşmesine ilişkin alacak davası olduğunu HMK genel yetki kuralları uyarınca yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkillerinin ikametgah yeri mahkemesi yetkili iken yetkisiz mahkemede açıldığını görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret mahkemesinde görülmesi için yetki itirazının ve davanın yetkisizliği sebebiyle reddini talep etmiştir. Emlak görme belgesinin davalı …’i temsil ve ilzama yetkili olmayan … tarafından imzalandığını, davalı bünyesinde o dönem liman operasyon elamanı olarak çalışan sıradan bir işçi olduğunu, isim ve görev bilgilerini doldurarak imzası alındığını liman operasyon elamanını, davalı şirketin imza yetkilisi olmadığını davacı tacir tarafından bilineceği veya bilinmesi gerektiğini, sıradan yetkisiz bir çalışan tarafından imzalanan emlak görme belgesi’nin davalı şirketi hiçbir şekilde bağlamadığını ve hukuken de tellallık sözleşmesi olarak geçerliliği olmadığını, davacının dosyaya sunduğu mail yazışmalarının içeriğine bakıldığında aracılık hizmetinin sadece kiralama amacına yönelik olduğunu, davacınını dava konusu satışına yönelik hiçbir aracılık faaliyeti göstermediğini, taşınmazın satışının gerçekleştiği tarihte davacının söz konusu taşınmazı satma veya kiralamaya ilişkin herhangi bir yetkisinin bulunmadığını, ve bu nedenle ücret talebinde bulunma hakkı olmadığını, husumet ve dava değeri itirazları uyarınca davanın doğrudan usulden reddi ile haksız olarak açıldığı bu nedenle davanın reddi ile dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı ile mal sahibi arasındaki Münhasır Satış sözleşmesi, davacı ile davalı arasındaki 22/10/2015 tarihli emlak görme belgesi, tapu kayıtları, mail yazışmaları, … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Hiz.Ltd.Şti. Tarafından sunulan faturalar delil olarak değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağı davasıdır.
2-Davacı taraf davalı ile arasında 22/10/2015 tarihli yer görme belgesi ve simsarlık sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı şirketin sözleşmeye konu yeri davacıyı devreden çıkarmak suretiyle satın aldığını, satın alma sırasında davacının aradan çıkartılarak sözleşmede kararlaştırılan ücretin ödenmemiş olduğunu, yer gösterilmesi ile ücrete hak kazanıldığını ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur.
3-Davalı taraf davaya cevaplarında yetki itirazı ileri sürmüş, sözleşme ilişkisini inkar etmiş, satın alınan gayrimenkulün dava dışı … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Hiz.Ltd.Şti. Aracılığı ile alındığını, satın alma tarihinde davacı şirketin münhasır satıcılık sözleşme süresinin sona erdiğini, davacının sadece yer göstermeyle ücrete hak kazanamayacağını, ücrete hak kazanılması için satışın gerçekleştirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
4-Dava konusu uyuşmazlık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520. Ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıklar sırasıyla;
-Taraflar arasında geçerli bir simsarlık sözleşmesi kurulup kurulmadığı,
-Davalı şirketin imzalanan yer gösterme belgesindeki şartlarla bağlı olup olmadığı,
-Davalı şirket sözleşme ile bağlı kabul edildiği takdirde davacı şirketin ücrete veya cezai şart bedeline hak kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı,
Noktalarında toplanmaktadır.
5-Mahkememizce uyuşmazlık konuları hakkında terditli olarak değerlendirme yapılmıştır. Öncelikle geçerli bir sözleşme kurulup kurulmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 520. Maddesinin 3.fıkrasında taşınmazlara ilişkin simsarlık sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir.
Bilindiği üzere tüzel kişiler medeni hak ve yetkilerini temsilcileri aracılığı ile kullanmaktadır. Davacının dayandığı yer gösterme belgesinde imzası bulunan …’in davalı şirket yetkilisi olmadığı her iki tarafın da kabulündedir.
Davacı tarafça her ne kadar davalı şirket yetkililerinin bizzat emlak görmeye gelmesinin beklenemeyeceği, davalı çalışanının yer görmekle görevlendirildiğini, imzalanan sözleşmeden sorumlu olunduğunu ileri sürmüş ise de, davalı çalışanının taşınmazları görmek üzere görevlendirilmesi ile simsarlık sözleşmesi imzalamaya yetkili kılındığı düşünülemez. Zira yer görme işlemi fiilen şirket çalışanı tarafından yerine getirilebilir, yer görme işleminin bir maddi olaya ilişkin olup bunun tespiti davalı çalışanı tarafından imzalanarak kayıt altına alınabilir ise de yer görme belgesi altında yer alan ve kurulacak olan simsarlık sözleşmesine ilişkin detayları ve cezai şart da içeren sözleşme hükümlerinin şirket yönünden bağlayıcı olabilmesi için şirketi temsile yetkile kişilerce imzalanması gerektiği açıktır. Davacı şirket emlak sektöründe faaliyet gösteren bir tacir olup davalının şirket yetkilisi olmadığını, bir hukuki işlem niteliğinde olan sözleşme şartlarının ancak davalı şirketi temsile yetkili kişiler tarafından imzalanması şartıyla geçerli olabileceğini bilebilecek durumdadır. Davacının basiretli bir tacir gibi hareket ederek yer görme belgesinde yer alan şartların geçerli olması için şirket yetkililerince imzalanmasını talep edebilecekken böyle bir talepte bulunmaksızın davalı şirketi borçlandırıcı işlem yapma yetkisi bulunmayan işçisine imzalatması sözleşmeyi geçerli hale getirmeyecektir.
Açıklanan nedenlerle davacı ile davalı arasında geçerli bir simsarlık sözleşmesi imzalanmadığı değerlendirilmiştir. TBK 520/3. Maddesinde taşınmaza ilişkin simsarlık sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması gerektiği düzenlenmiş olup, yazılı sözleşmenin davalı şirketi bağlamayacağı, fiili olarak yer gösterme işlemi gerçekleştirildiği sabit ise de davalının yetkili temsilcisi olmayan ve yetkili temsilci olduğuna dair davacıyı yanıltıcı şekilde hareket ettiği de ileri sürülmeyen işçinin imzaladığı sözleşme nedeniyle davalının özellikle bedel ve cezai şart hükümleriyle bağlı olmayacağı değerlendirilmiştir.
6-Bir an için taraflar arasında simsarlık sözleşmesinin fiilen yer gösterilmiş olması nedeniyle kurulduğu kabul edilse dahi davalı şirketi temsile yetkili bir kişi tarafından sözleşmede yer alan şartların kabul edildiğine dair bir delil sunulmadığı, davalı şirket işçisi tarafından imzalanan yer gösterme belgesinde yer alan sözleşme şartlarının davalı şirket tarafından benimsendiğini gösterir başkaca bir davranış, beyan veya irade açıklaması bulunmadığı gözetilerek cezai şart hükümlerinin davalı açısından bağlayıcı olmayacağı değerlendirilmiştir.
7-Davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme ile davalının bağlı olduğu ihtimalinde davacının ücrete hak kazanıp kazanamayacağının ayrıca irdelenmesi yerinde olacaktır.
Davacı şirketin taşınmaz maliki … Marketleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. İle imzalamış olduğu aracılık hizmetleri sözleşmesinin 08/12/2014-08/12/2015 tarihleri arasında geçerli olduğu, sözleşme ilişkisinin 09/12/2015 tarihi itibariyle sona ermiş olduğu görülmüştür.
Davalı şirket tarafından dava konusu İstanbul ili Maltepe İlçesi 16604 ada 16 parselde kayıtlı 45, 46, 47, 48 nolu bağımsız bölümleri 29/06/2016 tarihinde satın almış olduğu tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 521. Maddesinde simsarın ancak faaliyeti sonucunda sözleşme imzalanırsa ücrete hak kazanacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı tarafça yer görme belgesi 22/10/2015 tarihinde düzenlenmiş olup bu tarihten sonra da aracılık hizmetlerinin devam ettiği ancak taşınmaz maliki ile davacı arasında sözleşme kurulmadığı görülmüştür. Davacı tarafça dosyaya sunulan mail yazışmalarında davacı şirket çalışanı tanık Sibel Dilişen ile davalı şirket çalışanı … arasında 03/06/2015 ve 27/11/2015 tarihleri aralığında bir kısım taşınmaz kiralama ve satışı konularında karşılıklı fiyat teklifleri iletildiği, son mail tarihinin 27/11/2015 olduğu, sonrasında herhangi bir yazışma bulunmadığı görülmüştür.
Davalı taraf satışın dava dışı … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Hiz.Ltd.Şti. Aracılığı ile gerçekleştirildiğini savunmuş olup bu hususta dinlenilen şirket yetkilisi … davalı şirket adına ofis alımı için yer araştırması yapıldığını, kendilerine birçok yer gösterildiğini, davacı şirketin Business İstanbul projesine ilişkin görüşmede davacı şirketin mal sahibini temsilen bulunduğunu, o toplantıda Gold Plazada bulunan yerin veya Business İstanbul’daki yerin satın alınacağına ilişkin beyanda bulunulduğunu bu sırada davacı şirket adına toplantıda bulunanların Gold Plazada bulunan yeri kendilerinin gösterdiklerine ilişkin bir beyanda bulunmadıklarını, davalı şirketin fiyat uygun geldiği için her iki yeri de satın aldığını beyan etmiştir. … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Hiz.Ltd.Şti. Tarafından dosyaya 35.400,00-USD tutarlı ve 11.800,00-USD tutarlı davalı şirket adına düzenlenmiş 2 adet fatura ve 02.04.2016 tarihli taşınmaz aracılık sözleşmesi sunulmuştur.
Tüm bu delillerin birlikte incelenmesi neticesinde, davalı şirket ile dava dışı … Gay.Yat.Dan.Hiz.Ltd.Şti. Arasında taşınmaz aracılık sözleşmesi imzalanmış olduğu, aracı olan … Ltd.Şti.’nin doğrudan mal sahibi olan …..A.Ş. İle temasa geçerek davalı ile satıcı arasında sözleşme kurulmasına aracılık ettiği, bu şekilde davalının 29/06/2016 tarihinde taşınmazı satın almış olduğu, bu durumun aksini ispat eder şekilde davacının yer göstermesi sonrası davalının kasten taşınmaz malikine ulaşarak davacıyı simsarlık ücretinden mahrum bırakmak amaçlı davranışlarda bulunduğunu gösterir herhangi bir delil bulunmadığı görülmüştür.
Yukarıda da izah edildiği üzere simsarın ücrete hak kazanabilmesi için taraflar arasında sözleşme kurulması gerekmektedir. Somut olayda her ne kadar davacı şirket yer gösterme işlemi yapmış ise de taşınmazın satış tarihi yer göstermeden 6 ay sonra gerçekleştirilmiştir. Ayrıca davacı şirketin satış tarihinden çok daha önce taşınmazla ilgili aracılık sözleşmesinin sona erdiği gözetildiğinde davalı şirketi temsilen taşınmaz arayan … Gayrimenkul Yatırım ve Danışmanlık Hiz.Ltd.Şti.’nin doğrudan mal sahibi ile iletişime geçmiş olabileceği, davacı tarafın kurulan sözleşmede kendisinin devreden çıkartılmak maksadıyla kasıtlı harekette bulunulduğunu ispat külfeti altında olduğu ancak buna ilişkin herhangi bir delil sunulamadığı, davalı şirketin daha önce davacı aracılığı ile görmüş olduğu yerle ilgili olarak sonraki bir tarihte başka bir aracı vesilesiyle taşınmazı satın almış olmasının tek başına davacıya ücret talebinde bulunma hakkı vermeyeceği değerlendirilmiştir.
Bir diğer taraftan davacı tarafça talep edilen husus %6 oranındaki cezai şart bedelidir. Cezai şart bedelinin geçerli olabilmesi için öncelikle davalının sözleşme ile sorumlu tutulabilir olması gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere mahkememizce davalının sözleşme ile bağlı olmadığı değerlendirilmiştir. Ancak bir an için sözleşmenin davalı açısından da bağlayıcı olabileceği değerlendirilir ise davacı tarafça davalının sözleşme hükümlerine aykırı hareket ederek taşınmazı edinmiş olduğunu ispat etmesi gerekecektir. Davalı tarafça davacının taşınmaz üzerindeki yetkisi sona erdikten 6 ay sonra taşınmaz satın alınmış olup taşınmaz malikine dava dışı … Ltd.Şti. Tarafından davacı adına ulaşılarak satışın gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı bir kez davacı vasıtasıyla dava konusu yeri görmüş ise de sonraki süreçte aynı yere ilişkin olarak sözleşme kurulması halinde bunun tek başına sözleşmeye aykırılık içermeyecek, somut olayın özelliklerine göre davalı tarafça davacının saf dışı bırakılması şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekecektir. Davalı tarafça dava dışı … Ltd.Şti. Arasında sözleşme imzalanmasından sonra bu şirket tarafından yapılan araştırma ve görüşmeler sonucu taşınmaz satışının gerçekleştirildiğinin savunulduğu, hatta davalının yine dava dışı … Ltd.Şti.’nin simsarlığı ile davacının taşınmaz maliki olarak hareket ettiği Business İstanbul projesinden de taşınmaz satın almış olduğu, davacı tarafın bu hususların aksini gösterir, satış ve aracılık sözleşmelerinin muvazaalı olduğuna dair somut bir delil göstermediği gözetildiğinde davacının cezai şart koşullarının oluştuğu hususunu ispat edemediği değerlendirilmiştir.
8-Dava kısmi olarak 10.000,00-TL üzerinden açılmıştır. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair bir ibare bulunmamakta olup, açıkça muvazaa iddiasında bulunulmadığından belirsiz alacak davasının şartlarının oluşmadığı da gözetilerek davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde “tapudan gelecek cevap ve belirlenecek tutara ıslah yoluyla yükseltmek” ibaresi kullanılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde açıkça satış bedelinin muvazaalı olarak düşük gösterilmiş olabileceği ileri sürülmemiştir. Mahkememizce davacı vekiline dava değerini yükseltmesi aksi takdirde mevcut talep sonucuna göre karar verileceği ihtarında bulunulduktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yapılması talebinde bulunulmuştur. Davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülmeyen muvazaa iddiasına yönelik olarak yine açık bir şekilde olmamakla birlikte delil dilekçesinde tapu kayıtlarının gerçek değerden düşük gösterilmiş olabileceği beyan edilmiştir. Muvazaa iddiasının dava dilekçesi veya cevaba cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerekmekte olup, daha önce dayanılan tapu kaydına ilişkin delil dilekçesinde açıklama yapılarak bu yönde iddianın genişletilmesi mümkün değildir. Kaldı ki bir an için davacının muvazaa iddiasının dinlenebilir olduğu kabul edilse dahi muvazaanın tek başına taşınmaz değerinin tespiti ile kanıtlanabilmesi mümkün değildir. Tarafların taşınmaz satış bedelini piyasa rayiçlerinden düşük miktarda kararlaştırmış olmaları tek başına muvazaa olgusunu ispata yeterli değildir. Kaldı ki davacı tarafça dosyaya sunulan mail yazışmalarında 536m2 için 2.000.000,00-USD teklif sunulabileceği belirtilmiş olup, mail tarihi itibariyle Türk Lirası karşılığı 5.821.000,00-TL’dir. Dosyaya getirtilen 29/06/2016 tarihli taşınmaz satış akitlerinin incelenmesinde ise her bir bağımsız bölümün 2.367.500,00-TL bedel karşılığı olmak üzere toplam 9.470.000,00-TL bedel ile satılmış olduğu gözetildiğinde davacı şirket mail kayıtlarında yer alan taşınmaz bedelinden daha yüksek bir bedel ile taşınmaz satışının gerçekleştirildiği, daha düşük bir bedelle satılmış olsaydı dahi bunun tek başına muvazaa olgusunu ispata yeterli olamayacağı, zira taşınmaz sahibi şirketin ilerleyen aşamalarda iflas etmiş olduğu da gözetildiğinde nakit sıkıntısı içerisinde elinde bulunan taşınmazları daha ucuz fiyata satmış olabileceği, bu nedenle tek başına taşınmaz değeri ile satış bedelinde muvazaanın ispat edilemeyeceği, muvazaayı gösteren başkaca delillerin de bulunması gerektiği gözetilerek taşınmazın değerine ilişkin ayrıca bir bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
9-Davacı vekili dava değerini tapuda gösterilen değerin cezai şart bedeli olan %6’sı karşılığına yükseltmemiş ise de A.A.Ü.T.’nin 5/2. Maddesinde yer alan “Gerek kısmi dava gerekse belirsiz alacak ve tespit davasında mahkemece dava değerinin belirlenmesinden sonra davacı davasını belirlenmiş değere göre takip etmese dahi, yasal avukatlık ücreti, belirlenmiş dava değerine göre hesaplanır.” hükmü gereğince vekalet ücreti toplam satış bedeli olarak belirlenen 9.470.000,00-TL’nin dava dilekçesinde ileri sürülen %6’lık cezai şart bedeli karşılığı olan 568.200,00-TL üzerinden hesaplanmıştır.
10-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere dosya kapsamında davacı ile davalı şirket çalışası arasında yer gösterme belgesi düzenlenmiş ise de şirket çalışanının davalı adına sözleşme imzalama yetkisinin bulunmadığı, yer gösterme işleminin bir fiili durum olduğu ve bunun ispatı açısından işçi tarafından imzalanan belgenin geçerli kabul edilebileceği ancak belge ekinde yer alan sözleşme şartlarının davalı açısından davalıyı temsile yetkili kişilerce imzalanmadıkça bağlayıcı olmayacağı, bu nedenle geçerli bir simsarlık sözleşmesi bulunmadığından davanın reddi gerektiği, bir an için geçerli bir sözleşme kurulduğu düşünülse dahi taşınmaz satış tarihinin yer görme tarihi ve davacının taşınmaz üzerindeki aracılık yetkisinin sona ermesinden 6 ay sonrasında gerçekleştirildiği, davalı adına taşınmaz araştırması yapan dava dışı … Ltd.Şti. Tarafından yer araştırması yapılarak doğrudan taşınmaz maliki ile temasa geçilerek taşınmazın satın alınmış olduğu, aynı şirketin yine davalı adına hareket ederek yine davacı tarafça davalıya önerilen yerlerden olan Business İstanbul projesindeki bir yeri davalının mal sahibi temsilcisi olarak bulunduğu bir ticari ilişki ile davalının satın almasını sağlamış olduğu, bu itibarla davalı şirketin davacı şirketin simsarlık ücreti almasını engelleme kastıyla hareket ettiğini gösterir somut bir delil bulunmadığı, satış tarihinin üzerinden uzun sayılabilecek bir süre geçmiş ve bu süreçte davacı şirketin yerle ilgili bağlantısının devam ettiğini gösterir bir delil sunulamamış olduğu da gözetildiğinde davacının kendisi zararına hareket edildiğini somut delillerle ispatlaması gerektiği halde dosya kapsamında toplanan delillerden davalının davacı zararına muvazaalı olarak hareket ettiğinin ispat edilemediği değerlendirilmekle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 5/2. Maddesi uyarınca mahkememizce tespit edilen gerçek dava değeri üzerinden vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin olarak alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 90,08-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 5/2. maddesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 45.460,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça posta masrafı olarak sarf edilen 127,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa resen iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2022
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır