Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/398 E. 2022/896 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/398 Esas
KARAR NO : 2022/896
DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/03/2018
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
YAZIM TARİHİ : 20/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği 28/03/2016 tarihli dava dilekçesinde; 12.01.2018 tarihinde meydana gelen ve … idaresindeki … plakalı aracın, bisiklet sürücüsü …’e çarptığını ve adı geçen müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde ağır yaralandığını, davalı araç sahisi ve sürücüsü … hatalı sollama yaparak emniyet şeridinde bisikletiyle seyreden müvekkiline çarptığını, bu kazada davalı sürücü etkili fren,korna ve aykırı davranışı ile asli ve tam kusurlu olduğunu, kazandan sonra olay yerini terk etmesi, alkollü olabileceği konusunda şüphe uyandırdığını, daha 17 yaşında olan müvekkilinin genç ve başarılı sporcu olduğunu, kazadan sonra günlük yaşam standardının düştüğünü, kendisinin milli bisikletçi olduğunu, müvekkiline ait bisikletin tamamen pert olduğunu, bu bisikletin profesyonel yol ve yarış bisikleti olduğunu, kron marka karbon fiberden imal edildiğini, Türkiye’de 2 adet bulunduğu ve kişiye özel bir bisiklet olduğunu ve 30.000-35.000.-TL değerinde olduğunu ve öncelikle … plakalı araçın trafik kaydına tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 200 TL geçici ve 300 TL sürekli iş görmezlik tazminatı ile 200 TL tedavi ve 300 TL bisiklet bedeli olarak toplam 1000 TL maddi tazminat ile 30.000 TL manevi tazminata davalı sigorta yönünden ihbar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte diğer davalı yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline hükmedilmesine, 30.000-TL manevi tazminatın davalı …’dan olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davaya konu talihsiz kaza 12/01/2018 tarihinde müvekkilin mülkiyeti kendisine ait … plaka numaralı araç ile seyir halinde evine doğru giderken meydana geldiğini, Ocak ayında, havanın karanlık olduğu 19:00-19:30 sıralarında, müvekkil seyir halinde ve yağmurlu ve puslu bir havada eve gitmeye çalışırken, karaltı ve bir ses duymuş ancak hava muhalefeti gereği olayı ilk anda anlayamamış ve dikiz aynasından yolu kontrol ettiği halde ne olduğunu göremediğini, müvekkili hem böyle bir neticeye ihtimal vermediğinden hem de şeker hastası olması sebebiyle kendi sağlığından endişe ettiğinden, vaktinde ilacını alabilmek gayesiyle evine gittiğini, müvekkilinin evine gider gitmez oğluna, arabayı kullanırken bir karaltı gördüğünü, çarpma sesine yakın bir ses duyduğunu ancak ne olduğunu görmediğini, kendisini iyi hissetmediğinden inip kontrol de edemediğini söyleyerek durumdan endişe ettiğini söyleyerek oğlundan evlerine yakın noktadaki yere gidip bakmasını söylediğini, Olayın meydana gelişi ve dosya kapsamında tespit edilecek raporlar incelendiğinde; davacı tarafın, müvekkilin niyetine ilişkin mesnetsiz iddialarda bulunduğu ve bunu tazminat hukukundan doğan haklarını zenginleşme aracı görerek hukuki dayanaktan yoksun bir sıra talepte bulunduğunu, davacı yan olaya karışan bisikletin profesyonel yarışçılar tarafından kullanılan bir bisiklet olduğunu, pist için tasarlanan bir araç ile karayolunda seyretmenin muhtemel kazalara sebebiyet vereceği muhakkak olduğunu, ülkemizdeki yol şartları, olay günü meydana gelen hava muhalefeti, görüşün yağmur ve pus sebebi ile minimal eviyelerde olması değerlendirildiğinde pist için tasarlanan ve diğer araçların görmesi için bir ikaz ya da ışıklı teçhizat bulundurmayan bisiklet ile karayoluna çıkılmasının kazanın oluşumunda etkisi tartışmasız olduğunu, bu yönden davacının müteferrik kusuru bulunduğunu, kaza neticesinde yaralanan 17 yaşındaki …, henüz gelir getiren bir işte çalışmamakta olup hastaneden aldığı sağlık raporu sebebiyle eğitim-öğretim döneminde herhangi bir yıl kaybına uğradığına ilişkin bir delilin sunulmadığını, davacının iddia ettiği maluliyet oranının ve maluliyetinin kaza ile ilgisinin ispatlanmasının gerektiğini, davacının maluliyet durumu ve sürekli sakatlık oranının Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile tespit edilmesi gerektiğini belirterek haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde; davaya konu kazanın Hatay ilinde gerçekleştiğini, müvekkilinin adresi ise, dava dilekçesinden de görüleceği üzere İstanbul ili Kadıköy ilçesinde bulunduğunu, haksız fiilde kaynaklı iş bu davanın İzmir Mahkmeleri değil davaya bakmaya yetkili olan İstanbul Mahkemelerinde (İstanbul Anadolu Adliyesi) açılması gerektiğini öncelikle yetkisiz yerde açılan dava dosyasının usulden reddine karar verilmesine, dava konusu olaya ilişkin müvekkili sigorta şirketine dava açılabilmesi için 2918 s. KTK’ un 97. Maddesi gereğince dava açmadan önce başvuru yapması yasada belirtilen 15 günlük sürenin geçmiş olması gerektiğini, kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde … başlangıç ve bitiş tarihli … no’lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğunu, bu poliçedeki kişi başı sakatlık ve ölüm teminatları ise kaza tarihi itibariyle kişi başına 330.000,00TL olduğunu, maddi zararalarda ise poliçe teminatı 33.000TL ile sınırlı olduğunu, belirterek, başvuru şarttı yerine gelmediğinden davanın reddine, davanın yetkisiz yerde açılması sebebiyle davanın usulden reddine, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınmasına, tazminat raporunun hazineye kayıtlı aktüer aracılığı ile yaptırılmasına, davacıların müterafik kusurunun tazminattan indirilmesine, müvekkili şirketin sigortalının kusursuz olması nedeniyle davanın reddine, manevi tazminat talepleri yönünden davanın reddine, dolaylı zararlar poliçe teminatı dışında kaldığından davacının maddi taleplerinin reddine, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı 12/01/2018 tarihli trafik kazasında bisiklet sürücüsü olup davalı, davalı … … plakalı aracın işleteni ve sürücü, diğer davalı ise aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketidir.
Davalı sigorta şirketinin yetki itirazı değerlendirildiğinde;
6100 sayılı HMK.’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “, Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalrda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır Ancak, HMK.’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir.Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, rizikonun, yani kazanın İzmir ilinde gerçekleştiği, davacının yerleşim yerinin de İzmir olduğu anlaşıldığından HMK’ nın 16. Maddesine göre, davalının yetki itirazı mahkememizce kabul edilmemiştir.
CMK’ nın 253. Maddesinde düzenlenen uzlaştırma raporuna ilişkin savunmalar değerlendirildiğinde;
5271 sayılı Ceza muhakemeleri kanunun 253. maddesinde kanunda belirtilen suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulacağı belirtilmiş, aynı yasanın 252/19. maddesinde de “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” düzenlemesi yapılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 17. bendinde “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.”, yine aynı maddenin 19. bendinde ise “…Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, buna göre usulüne uygun uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden,12/01/2018 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … soruşturma sayılı dosyasında soruşturma yapıldığı, soruşturma sırasında dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilerek taraflar arasında uzlaşma sağlanması için uzlaştırmacı görevlendirildiği, 31/05/2018 tarihinde düzenlenen uzlaştırma raporuna göre 70.000,00 TL ödeme karşılığı uzlaşmanın sağlandığı anlaşılmıştır.
Davacının, asıl fail konumunda bulunan araç sürücüsü ile uzlaşması aynı eylemden sigorta poliçesi sebebi ile hukuki sorumluluğu üzerine alan davalı sigorta şirketini ve işleteni kapsamaktadır. Ancak somut olayda, uzlaşmanın hukuki sonuçlarının davacıya usulüne uygun şekilde açıklanmadığı görüldüğünden bu haliyle ortada usulüne uygun yapılmış bir uzlaşmanın varlığından söz edilemeyeceği anlaşıldığından, davacının ceza soruşturmasında verdiği beyanlarının uzlaşmanın şartları bakımından hukuki değer taşımayacağı açıktır.
Davalı … Sigorta A.Ş.’ nin sorumluluğu değerlendirildiğinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesine göre “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3 maddesinde de “sigortacı poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde genel şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta teminat limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde sigorta şirketin sorumluluğunun kapsamı ifade edilmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası motorlu bir aracın kara yolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Kazaya karışan … plakalı araç 08.03.2017-2018 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk trafik sigortası ile davalıya sigortalıdır. Kaza 12/01/2018 tarihinde meydana gelmiş olup, risk periyodu içerisinde olduğundan davacının talep ettiği geçici, kalıcı işgöremezlik tazminatı ile tedavi giderleri ve bisikletin zararından davalı …’ un kusuru oranında sigorta şirketi sorumlu olacaktır.
Davalı …’ un sorumluluğu incelendiğinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, yaşanan trafik kazasında davalı … … plakalı aracın işleteni ve sürücüsü olduğundan kendi kusurundan (TBK madde 49) dava dilekçesi ile talep edilen maddi ve manevi zarar kalemlerinden sorumlu olacaklardır.
TBK’ nın 50. maddesi uyarınca davacılar zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Bu sebeple davacılar bilirkişi deliline dayanmış olup mahkememizce bilirkişilerden kusur, maluliyet ve iyileşme süresi ile zarar bedelinin belirlenmesi için raporlar aldırılmıştır.
İstanbul Adli Tıp 2. Üst Kurulu’nun düzenlediği rapora göre,”Mevcut belgelere göre; … ve … oğlu, 03.07.2000 doğumlu …’in 12.01.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre; Kas İskelet SistemiŞekil 2.3 %11, Tablo 2.1’e göre %1, Tablo 2.2 ve 2.3’e göre %1, Tablo 3.3’e göre %5, Tablo 3.8a ve b’ye göre %10, Balthazar formülüne göre %15, Tablo 3.2’ye göre %8, Balthazard formülüne göre %9 olarak tespit edildiğine göre;
1-Kişinin tüm vücut engellilik oranının %9 (yüzdedokuz) olduğu,
2-İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 3(üç) aya kadar uzayabileceği,
3-Sağ bacağındaki izin estetik cerrahi gerektirip gerektirmediği, estetik cerrahi gerektiriyor ise bunun bedelinin ne olabileceği hususlarında mahallinde müracaat edeceği Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanlarınca belirlenmesinin uygun olduğu “şeklinde mütalaa edilmiştir. Sunulan iş bu rapor kaza tarihinde ki yönetmeliğine göre hazırlandığından mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Mahkememizin 14/12/2021 tarihli celsesinde dosyadaki bulunan kusur raporu dikkate alınmak suretiyle yeniden kusur raporu alınmadan aktüerya Bilirkişisinden alınan rapora göre ” %100 haklılık oranı üzerinden davacı için:
a) 1.501,60 TL SGK kapsamı dışında kalan belgeli tedavi gideri
b) 6.733,10 TL Geçici iş görmezlik tazminatı
c) 1.656,90 TL tedavi amaçlı yol gideri,
d) 249.442,68 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 259.334,28 TL maddi zarar hesaplandığı;Hesaplanan davacı zararlarının poliçenin kişi başı ölüm/sakatlık –tedavi giderleri teminatı kapsamında kaldığı; Dosya kapsamına göre kazalı aracın otomobil vasfında bulunduğu Hukuki durumun ve delillerin taktiri Mahkemenize ait olmak üzere ” şeklinde rapor düzenledi görülmüştür.
Mahkememizin 29/03/2022 tarihli celsesinde bisikletin dava tarihinde değerinin tespiti için Bilirkişinden alınan rapora göre; “•Davaya konu kaza nedeniyle hasarlanarak kullanılamaz hale gelen Kron marka kişiye özel yapım bisikletin 12.01.2018 tarihinde tarihindeki piyasa rayiç değerinin 41.101,20.-TL olabileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
6098 sayılı TBK’ nın 56. maddesi uyarınca hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Kural olarak manevi tazminat yalnız olay sırasında duyulan değil, bütün hayat boyu duyulup ve çekilecek elem ve ızdıraba karşılık olarak takdir edilen bir karşılıktır. Bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma raporu, kaza tarihi, davacının maluliyet ve iyileşme süresi ile milli sporcu olması göz önüne alınarak manevi tazminat talebi makul görülmüş ve tam kabulüne karar verilmiştir.
Tüm bu nedenler ile; davalı Araç sürücüsü kendi kusurundan sorumlu olacağından (TBK madde 49), davalı sürücünün tam kusurlu olduğu İzmir CBS’ nin … soruşturma sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ve kaza anını gösterir video görüntüleri ile sabit olduğundan ATK’ nın 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı asilin maluliyetinin %9 ve iyileşme sürecinin 3 aya kadar uzayabileceği anlaşılmakla, maddi tazminat kalemlerine ilişkin mahkememize sunulan 26/04/2022 ve 21/03/2022 tarihli bilirkişi raporları hükme esas alınarak davada bedel arttırım dilekçesi sunulmadığından maddi tazminat taleplerinin kabulüne, kabul edilen maddi tazminat kalemine davalı sigorta şirketi başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonunda temerrüte düşeceğinden bu tarihten, diğer davalı ise kaza tarihinde temerrüte düşeceğinden kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden (poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere) 15/06/2018 tarihinden itibaren, diğer davalı …’dan ise kaza tarihi olan 12/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
30,000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 12/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 68,31 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 2.049,30 TL karar ve ilam harcının yatan 105,89 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.943,21TL’ nin davalı …’dan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve mahsup edilen 105,89 TL peşin harcın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 35,90 TL başvurma harcı, 353,45 TL posta ve diğer giderler ile 2.770,00 TL bilirkişi ve ATK masrafı olmak üzere toplam 3.159,35 TL yargılama giderinin 101,91 TL’ sinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen bakiye kalan 3.057,44TL’ nin ise davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. Uyarınca maddi tazminat davası yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 1.000,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. Uyarınca manevi tazminat davası yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
9-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda maddi tazminat kalemleri yönünde kesin, manevi tazminata ilişkin tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”