Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/268 E. 2022/667 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/268 Esas
KARAR NO : 2022/667

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/02/2018
KARAR TARİHİ : 11/10/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 15/06/2010 tarihinde sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile yaya … ve kucağında bulunan çocuğu …’a çarpması sonucunda yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında yaya olan müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, İzmir 19. Sulh Ceza Mahkemesinin … esas, … Karar numarasıyla yargılamanın yürütüldüğünü, alınan bilirkişi raporuna göre … plakalı araç sürücüsü …’ın tali kusurlu, yaya …’ın ise asli kusurlu bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın davalı sigorta şirketinde kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi bulunduğunu, müvekkilinin belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazminin talep edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00-TL kalıcı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz yerde açıldığını, müvekkilinin adresinin başvuruya ilişkin dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın zaman aşımına uğradığını, bu sebeplerle zamanaşımından davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, kusur, maluliyet durumu ve tazminat miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasını, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınmasına, tazminat raporunun hazineye kayıtlı aktüer aracılığı ile yaptırılmasını ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Trafik kazası tespit tutanağı, kasar raporu, hastane kayıtları, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce kusur bilirkişisinden alınan raporun sonuç kısmına göre; “… … plakalı ticari taksi sürücüsü … trafik işaretlerine uymayarak yayaya ilk geçiş hakkını vermediğinden dolayı %75 kusurlu, Mağdur yaya … kavşaktan geçerken gelen trafiği güveli mesafeden kontrol etmeden geçiş yaptığından dolayı %25 kusurlu olduğu, 3 yaşında annesinin kucağında olan mağdur … kazanın oluşumunda etken olmadığından dolayı kusursuz olduğu…” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tarafların kusur oranının tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumuna yazılan talimat sonucunda düzenlenen rapora göre; “.. A)Sürücü …’ın %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu,
B)Davacı yaya …’ın %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava trafik kazası sonucu oluşan sürekli ve geçici iş gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı sigorta şirketinin sigortalısı … plaka sayılı aracın davacı küçüğü kucağında taşıyan annesi …’a ve davacı küçüğe çarpmak suretiyle yaralanmalarına neden olduğunu ileri sürerek kalıcı ve geçici iş gücü kaybından dolayı uğranılan zararın tazminini talep etmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş, dava öncesi başvuru şartının yerine getirilmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
3-Dava konusu kazanın İzmir ili Konak ilçesinde gerçekleştiği ve mahkememizin haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemesi olarak yetkili olduğu anlaşıldığından yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesi ekinde yer alan 03/01/2018 tarihli … Sigorta A.Ş. Tarafından davacı vekiline hitaben yazılan cevabi yazıdan dava öncesi sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından KTK 97.maddesi bağlamında başvuru şartının yerine getirildiği görülmüştür.
4-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
90. Maddesinde, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun… öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun… düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
5-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
6-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
7-Dosya kapsamında tarafların kusur durumlarının tespiti hususunda bilirkişi raporu alınmış, dosyaya sunulan 01/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının annesi … %25 oranında, davalının sigortalısı olan araç sürücüsü dava dışı … %75 oranında kusurlu bulunmuştur.
Dosyamızda alınan bilirkişi raporunda kusur dağılımı %75-25 olarak gerçekleşmiş ise de, dava konusu kazaya ilişkin olarak İzmir 19.Sulh Ceza Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasına sunulan ve hükme de esas alınan bilirkişi raporunda davacının annesi … asli kusurlu, davalının sigortalısı olan araç sürücüsü dava dışı … tali kusurlu olarak kabul edildiği, bu itibarla her iki bilirkişi raporu arasında çelişki oluştuğu anlaşıldığından çelişkinin giderilmesi için dosya ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek kusur raporu düzenlenmesi talep edilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 28/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının annesi … %25 oranında, davalının sigortalısı olan araç sürücüsü dava dışı … %75 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiş ve bu yönde çelişki giderilmiştir.
Mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 28/11/2019 tarihli raporu hükme esas alınmak suretiyle davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan aracın sürücüsünün %75 oranındaki kusuru ölçüsünde zarardan sorumlu olacağı kabul edilmiştir.
8-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Kusur durumlarının tespiti sonrasında mahkememizce davacı küçüğün geçici ve sürekli maluliyetinin belirlenmesi için hastaneye sevki hususunda 20/02/2020 tarihli celseden itibaren, 2 yıllık süre zarfında pek çok kez davacı vekiline süre verilmiş, davacının maluliyet raporu düzenlenmesi hususunda muayenesinin sağlanması istenilmiş ise de davacının muayene için başvuruda bulunmadığı görülmüştür.
Davacı … kaza tarihi itibariyle 2,5 yaşında olup, kaza nedeniyle sürekli maluliyetinin oluşup oluşmadığının tespiti için mevcut durumunun muayene yoluyla incelenmesi gerektiği açıktır. Zira kaza sonrası görülen tedavilere ilişkin evraklar dosyaya getirtilmiş ise de bu evraklarla sürekli maluliyet tayini yapılmasının geçerli bir sonuç vermeyeceği gibi, iyileşme olgusu da gözetildiğinde muayene külfetini yerine getirmeyen tarafın bu eksiklikten lehine sonuç elde etmesi hukuka uygun değildir. Özellikle davacının yaşı itibariyle, kaza sonucu meydana gelen yaralanması nedeniyle tedavi evrakları üzerinde görülen sürekli maluliyet tayinine neden olabilecek düzeydeki yaralanmalarının, kazanın üzerinden geçen yaklaşık 12 yıllık sürede iyileşip iyileşmediğinin ancak muayene ile belirlenebileceği değerlendirilmiştir.
Davacı vekiline davacının muayenesi ve maluliyet raporu düzenlenmesi için sevk edilmesi hususunda 20/02/2020, 13/10/2020, 19/01/2021, 30/04/2021 tarihlerinde süre verilmiş, davacının hak kaybına uğramaması için talep üzerine son kez 28/09/2021 tarihli celsede “Davacının maluliyet raporunun düzenlenmesi için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Rapor Birimine sevkine, davacı vekiline davacıyı hastaneye sevk için mahkememiz kaleminde hazır etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde davacı asilin mahkememiz kalemine hastaneye sevk edilmek üzere başvuruda bulunmaması ve mahkememiz kaleminden sevk edildiği halde hastaneye gitmemesi nedeniyle raporun düzenlenememesi halinde maluliyet raporuna dayanılmamış sayılacağının ihtarına”, şeklinde ihtaratta bulunulduğu, davacı vekilinin mahkememiz kalemine bu hususta başvurduğu, ancak sonraki süreçte davacının muayene için ilgili sağlık kurumuna başvuruda bulunmadığı görülmüştür.
9-Yukarıda da açıklandığı üzere, davacının maluliyet durumunun belirlenmesi için hakkında Yargıtay uygulamasına uygun şekilde maluliyet raporu düzenlenmesi gerekmekte olup, davacının kaza tarihindeki ve dava tarihindeki yaşı itibariyle fiziki muayene ve kontrolleri yapılmaksızın maluliyet tespitinin mümkün olmadığı, davacının birden fazla kez ihtara rağmen muayenesinin sağlanmadığı, bu itibarla maluliyet raporu deliline dayanılmamış sayıldığı kabul edilmiştir.
10-Dosya kapsamında toplanan deliller itibariyle davacının dava konusu kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş gücü kaybına uğradığının ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Davacının talep konusu maluliyetlerin kaza nedeniyle oluştuğu hususunda ispat külfeti üzerinde olup, davacının sürekli iş gücü kaybına veya geçici iş gücü kaybına uğradığına yönelik ispatın sağlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın peşin olarak alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,80-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza