Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1382 E. 2021/262 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1382 Esas
KARAR NO : 2021/262

DAVA : Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/09/2017
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilim, 17.11.2015 tarihinde … hakimiyetindeki araçta yolcu olarak bulunmakta iken, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m.52/1-b kuralını ihlal ile … ilçesinden … ilçesi istikametinde seyir eder iken, davalı sürücünün kusuru ile tek taraflı olarak, yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilim kazanın ardından … Devlet Hastanesi Acil birimine kaldırılmış, hastanede tedavinin yeterli düzeyde gerçekleştirilemeyeceği gerekçesi ile üçüncü basamak hastaneye sevkinin yapıldığını, yakınları tarafından Özel … Hastanesi’ ne yatırıldığını, kaza neticesinde, boynunda ve sağ kolunun dirsek, orta kemik ve bilek kemiklerinde kırıkların meydana geldiğini, boynunda bulunan kırık, omurganın ilk kemiği olarak bilinen kırığı olup, ameliyat olma ihtimali bulunmaması sebebiyle tedavisi, yaklaşık 6 ay süresince boyunluk takılmak suretiyle gerçekleştirildiğini, ancak müvekkilin uzun süre boyunluk kullanması nedeniyle boynunda kireçlenme meydana geldiğini ve sağlıklı bir şekilde boynunu hareket ettiremediğini, davalı sigorta şirketine, 31.05.2017 tarihli dilekçemiz ile yazılı başvuru yapıldığını, başvuru dilekçesinde henüz hazır olmaması sebebi ile yargılama sırasında mahkememizce ilgili kurumlardın istenilecek olan kati rapor ve maluliyet raporu sunulamadığını, eksik evrak sebebi ile taleplerinin değerlendirilemediğini, talep edilen raporların taraflarınca ilgili kurumlardan istenmesi halinde tedarik sürecinin uzun olması sebebiyle haklarının zamanaşımına uğrayacağı da göz önünde bulundurularak, müvekkilin tedavi giderleri, bakıma muhtaç kaldığı süre, normal yaşam süresinde mahrum kalacağı çalışma gücü kaybının bilirkişi marifeti ile hesaplanarak temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden ve müvekkilin halen içinde bulunmakta olduğu manevi çöküntü izale edilmesi amacıyla hükmedilecek olan manevi tazminatın davalı …’ dan tahsilinin teminini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı … mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile özetle; kazanın yaşandığı gün araç ile …’e geldiğini gören davacının babasının kızınında gideceğini ve kendisiyle gidip gidemeyeceğini sorduğunu, komşusu olduğu için kabul ettiğini, yolculuk sırasında aracın 2 lastiğinin de patlaması nedeniyle aracın hakimiyetinden çıktığını ve yol kenarındaki engebelere çarparak ve tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, ancak söz konusu kazada kendisinin kusurunun bulunmadığını belirterek; davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; “Davacı ile davalı tarafın yaşanan trafik kazasında tarafların kusur oranı, bu kaza nedeniyle davacının tedavi gideri oluşup oluşmadığı, kaza nedeniyle geçici yada kalıcı maluliyetinin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise oran ve süresi, manevi zararının söz konusu olup olmadığı, olmuş ise miktarı, davalıların bu zarardan sorumlu olup olmadığı sorumlu iseler miktarı, taşımanın hatra binaen olup olmadığı hususlarında uyuşamadıkları” şeklinde belirlenmiştir.
Mahkememiz dosyası ile görülmekte olan maddi ve manevi tazminata ilişkin istemli davada sigorta şirketi ile davacı sulh protokolü düzenlendiği ve sulh protokolü gereğince sigorta şirketinin davacıya ödemede bulunduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle maddi tazminata ilişkin istem yönünden dava tefrik edilerek mahkememizin 2020/344 esasına kaydedilmiştir. Maddi tazminat açısından davalı sigorta şirketi sulh protokolü ile davayı kabul ederek davacıya ödemede bulunmuştur. Sigorta şirketi tarafından yapılan kabul ile ödeme diğer davalıya da sirayet edeceğinden her iki davalı yönünden sulh protokolü çerçevesinde feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürmüş oldukları delilleri mahkememizce toplanmıştır.
Tarafların kusur oranına ilişkin bilirkişiden rapor alınmış olup, 23.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı …’nın tam kusurlu olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında Davalının emekli olduğu ve 2018 yılında 1.900,00-TL emekli aylığı aldığı bildirilmiştir.
Davacının maluliyetinin tespiti için … Üniversitesi Adli Sağlık Kurulundan rapor alınmış ve raporda davacının %18,17 oranında iş göremezliğinin bulunduğu tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğu bildirilmiştir.
Dosya İstanbul ATK’na gönderilerek davacının maluliyetine ilişkin rapor alınmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Kurulu 29/06/2020 tarihli raporunda; kişinin tüm vücut engellilik oranının %17 olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği yönünde görüş bildirmiştir.
Toplanan deliller kapsamında, manevi tazminat miktarının belirlenebilmesi için emsal olabilecek manevi tazminata ilişkin Yerel Mahkeme ve Yüksek Mahkeme kararlarına bakıldığında somut ve objektif bir hesaplama yönteminin olmadığı anlaşılmıştır. Benzer olaylar ve benzer davalarda hükme bağlanan tazminat miktarları arasında farklılıklar bulunmaktadır. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta tazminat miktarını belirlemek için doktrindeki yazarların eserlerinden faydalanmaya çalışılmış fakat bunlarda da somut ve bilimsel bir hesaplama yöntemine rastlanılmamıştır.
Somut ve objektif bir şekilde manevi tazminat miktarını hesaplamaya yönelik bir verinin hali hazırda olmadığı gerçeği ile konuyu ele alacak olursak;
Tazminat, haksız ve hukuka aykırı bir eylem veya işlem sonucu uğranılan zararın ödetilmesidir. Zarar ise, geniş anlamda, bir kimsenin isteği ve istenci dışında, malvarlığında eksilme ve kişi varlığında incinme, üzülme, acı çekme, yıpranmadır. Malvarlığının eksilmesine “maddi zarar” ve kişi varlığının etkilenmesine “manevi zarar” denilmektedir.
Maddi zarar, görülebilen ve hesaplanabilen somut bir olgudur. Eğer doğru ve kesin bir hesaplama yapılabilirse, maddi tazminat olarak ortaya çıkar ve hüküm altına alınması kolay olur. Manevi zarar ise, maddi zarar gibi hesaplanamaz. Çünkü kesin hesap unsurları yoktur. Kişi varlığının haksız ve hukuka aykırı eylemden etkilenme derecesini saptamak olanaksızdır.Ayrıca etkilenme derecesi kişiden kişiye değişir. Kimi çok etkilenir, kimi az. Ama kimse ne derece etkilendiğini (ne kadar üzüldüğünü, acı çektiğini) kanıtlayamaz. Bu konuda tanık da dinlenemez. Dinlense de inandırıcı olmaz ve tanık sözlerine dayanılarak yeterli sayılabilecek bir manevi tazminat tutarı belirlenmesi de olanaksızdır.
Manevi tazminat miktarının belirlenmesinde Hakim için zor olan husus bir başkasının acısına değer biçmeye çalışmaktan ileri gelmektedir.
Manevi tazminat miktarına ilişkin Mahkemelerce verilen tazminat miktarlarının farklılıklarının başında, dava açanların ne miktar manevi tazminat isteyeceklerini bilememeleri, istek tutarlarının hiçbir hesaba ve hiçbir ölçüye dayanmamakta oluşu gelmektedir. Kimileri yüksek harç ödemeyi göze alarak, adeta pazarlık kapısını yüksekten açmak istercesine son derece abartılı rakamlar üzerinden dava açarlarken, kimileri de reddedilen manevi tazminat miktarı açısından yargılama gideri ödememek için, çok düşük miktarda manevi tazminat istemekte ve belki de daha yüksek tazminat alabilecekken daha az tazminat alarak hak kaybına uğramaktadırlar.
Manevi tazminat davası açarken tazminat miktarını çok abartanların da, tazminat miktarını az bildirenlerin de bir kusuru bulunmamaktadır. Sorun temel olarak Manevi tazminat miktarın hesaplanma yöntemine ilişkin somut ve objektif bir yasal düzenleme, bilimsel çalışma ve yerleşik Yargı uygulamaları bulunmayışından ileri gelmektedir.
Manevi zarar kavramı ve manevi tazminatın amacı tartışmalı bir konudur. Manevi tazminatın amacı hususunda;” 1- Tatmin Görüşü 2- Ceza Görüşü 3- Telafi Görüşü ” olmak üzere üç ana görüş bulunmaktadır.
1- Tatmin Görüşü : Doktrinde hakim olan ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da benimsenen bu görüş manevi tazminatta, zararın telafi edilmesini veya zarar verenin cezalandırılmasını değil, zarar görende, uğramış olduğu manevi zararı ; acı ve üzüntüleri dindirecek veya hiç olmazsa hafifletip azaltacak bir tatmin fonksiyonu göstermektedir. Her ne kadar, kişi varlığındaki eksilmenin para ile ölçülmesi olanaksız ise de, eksiltilen veya yokedilen değerin yerine yeni bir değer konularak kişi varlığındaki azalma, onun malvarlığı çoğaltılarak ve zarar verenin malvarlığı eksiltilerek bir denge sağlanmış olacaktır.
Yargıtay 17. H.D. bir çok kararında “Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.” gerekçesine yer vererek tatmin görüşünü benimsediğini ortaya koymuştur.
2- Ceza Görüşü : Bazı yazarlar, para olarak ödenen manevi tazminatta zarar vereni cezalandırma fonksiyonu görmektedirler. Zarar görene manevi tazminat ödenmekle, onun “öç alma duygusu” yatıştırılmakta; zarar verenin malvarlığının (tazminat ödemesi nedeniyle) azalması, zarar göreni ruhsal yönden rahatlatmaktadır. Bu görüştekilere göre, manevi tazminat cezalandırıcı ve önleyici bir niteliğe sahiptir.
3- Telafi Görüşü :Bu fikre göre manevi tazminat, şahsiyet hakkına hukuka aykırı tecavüzden doğan acı, elem ve ızdırabın telafisi amacını güder (OĞUZMAN /ÖZ, EREN bu görüşü desteklemektedirler).
Yukarıda belirtilen görüşlerde, maalesef somut ve objektif bir hesaplama ölçütü getirilememiştir. Mahkememizce yapılan araştırmada manevi tazminat miktarını hesaplama ölçütünün birden somut olarak ortaya konulmasının çok zor olduğu görülmüştür. 7/7 sayı ve 22.06.1966 tarihli İçtihadı Birleştirme kararından bu tarafa geçen 55 yıl boyunca Yerel ve Yüksek Mahkemeler her somut olayda daha objektif olabilecek Asgari Ücret veya başka somut bir veriye göre manevi tazminat miktarı belirlemiş olsa idi geçen 55 yılda manevi tazminata ilişkin somut hesaplama yöntemi geliştirmek belki de mümkün olabilirdi. Fakat buna engel olan hususun haksız fiil tarihi ile karar tarihi arasında geçen zaman diliminde paranın alım gücünün değişmesi ve manevi tazminat miktarının kaza tarihine göre belirleniyor olmasından kaynaklandığını söylemek mümkündür. Kaza yada dava tarihine göre değil de karar tarihi itibari ile manevi tazminat miktarının belirlenmesi tatmin duygusu açısından daha isabetli olabilir.
Yargıtay Daireleri tarafından verilen kararlara bakıldığında da benzer olaylara çok farklı miktarlarda manevi tazminat belirlendiği , kimi tazminat miktarı çok bulunurken, kimisi de az bulunarak yerel mahkeme kararlarının bozulması yönünde kararlar verildiği ve Dairelerin kararları arasında bir yeknasaklık olmadığı dairelerin kendi kararları arasında da ölçülülük olmadığı aynı veya benzer olaylara çok farklı tazminat miktarı verildiği ve kararların hiç birisinde somut ve objektif bir kriter belirtilmeyerek soyut kavramlara dayanarak belirsizliğin devam ettiği görülmüştür.
Bunlara örnek vermek gerekirse ;
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6138 Esas 2021/1242 Karar sayılı ilamı ile ; ( 15/08/2013 tarihinde meydana gelen kazada %12,3 sürekli iş göremezlik ve 9 ay Tıbbi İyileşme süresi, davacının %25, Davalının %75 kusurlu olduğu olayda Yerel Mahkeme 8.000,00-TL manevi tazminata hükmetmiş olup karar Onanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1124 Esas 2021/1158 Karar sayılı ilamı ile ; ( 04/04/2013 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda ölenin yakınlarına, Mütevaffanın (davacı) %15, Davalının %35 kusurlu olduğu olayda, Yerel Mahkeme 15.000,00-TL’şerden 45.000-TL tazminata hükmetmiş yargıtay manevi tazminat miktarını çok bularak kararı bozması üzerine yerel Mahkeme her bir davalı için 10.000,00-TL’den 30.000-TL’ye karar vermiş olup karar Onanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/1362 Esas 2019/9168 Karar sayılı ilamı ile; ( 11/03/2013 tarihinde meydana gelen kazada Müteveffanın (Davacı) %90, Davalı %10 ) kusurlu olduğu olayda, Yerel Mahkemece 5.000,00-TL’şerden toplam 15.000,00-TL manevi tazminata karar verilmiş olup, Yargıtay kararı tazminat miktarı Fazla olduğundan bozmuştur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/977 Esas 2021/1154 Karar sayılı ilamı ile; ( 05/05/2012 tarihinde meydana gelen kazada, Davacının %11.2 iş göremezliğinin ve %20 hatır taşıması indiriminin uygulandığı olayda Yerel Mahkeme 10.000,00-TL manevi tazminata hükmetmiş Yargıtay manevi tazminat miktarını az bularak kararı bozmuş, yeniden yapılan yargılamada Yerel Mahkeme tarafından 15.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi üzerine karar onanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5984 Esas 2020/8985 Karar sayılı ilamı ile ; ( 04/10/2010 tarihinde meydana gelen kazada %46,2 oranında davacının iş göremezliği , Davalının %75 , Davacının %25 kusurlu olduğu olayda daha önce Yerel Mahkemece hükmedilen 5.000,00-TL manevi tazminatın az olduğu gerekçesi ile bozulan karar sonrasında yapılan yargılamada hükmedilen 7.500,00-TL manevi tazminat kararı onanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1327 Esas 2021/966 Karar sayılı ilamı ile ;(Somut olayda ; Kaza tarihi: 19/03/2010 tarihinde meydana gelen kazada, Davacının %16 iş göremezlik ve davalının %75 kusurlu olduğu olayda, Yerel Mahkeme 10.000,00-TL manevi tazminata hükmetmiş olup Yargıtay kararı Onamıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/16099 Esas 2016/10206 Karar sayılı ilamı ile ; (Somut olayda ; Kaza tarihi: 19/09/2009 ,
İş göremezlik: … %2 ve 2 ay , Karar: 5.000,00-TL
İş göremezlik: … %8 ve 2 ay Karar: 5.000,00-TL
İş göremezlik: … 2 ay Karar: 4.000,00-TL
Kusur: Davalı %100 kusurlu Yargıtay kararı: Manevi tazminat fazla olduğundan bozma
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3134 Esas 2019/7934 Karar sayılı ilamı ile ; ( 09/09/2009 tarihinde meydana gelen kazada davacının yakını Vefat etmiş olup, kazanıon meydana gelmesinde müteveffa %40, Davalı ise %60 oranında kusurlu olduğu olayda Yerel Mahkeme 25.000,00-TL manevi tazminata hükmetmiş olup Yargıtay kararı onamıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/827 Esas 2021/1152 Karar sayılı ilamı ile; ( 31/03/2009 tarihinde meydana gelen kazada, davacının %10,2 iş göremezliği ve 45 gün tıbbi iyileşme süresi bulunduğu ve davacının kusursuz olduğu olayda, Yerel Mahkeme 5.000,00-TL manevi tazminata hükmettiği kararın az olması nedeniyle bozulması üzerine 7.500,00-TL manevi tazminata hükmetmiş ve karar Yargıtay tarafından onanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/18017 2018/1114 Karar sayılı ilamı ile ; (Somut olayda ; Kaza tarihi: 25/02/2008 İş göremezlik: ÖLÜM Kusur: Davacı %85, Davalı %15 ) Yerel Mahkeme Kararı: 10.000,00-TL Yargıtay kararı: Bir miktar fazla olduğundan bozma
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/2350 Esas 2021/521 Karar sayılı ilamı ile ; (Somut olayda ; Kaza tarihi: 21/02/2005 , İş göremezlik: %36 ve 18 ay tıbbi iyileşme süresi , Kusur: Davacı kusursuz) Yerel Mahkeme Kararı : 10.000,00-TL Yargıtay kararı: Onama
Yargıtay 11.HD.17.06.2004 gün 2003/10943-2004/6803 sayılı kararında, davacıların Askeri Tıp Fakültesi 5.sınıf öğrencisi oğullarının otobüs kazasında ölümü nedeniyle verilen 80.000.000.000 TL. Manevi tazminat çok bulunmuştur.
HGK. 23.06.2004 gün 2004/13-291 E. 370 K. sayılı kararıyla, doktor hatası sonucu ameliyat masasında yaşamını yitiren 60 yaşındaki kadının hak sahiplerine toplam 64.000.000.000 TL. Manevi tazminat takdir eden yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.
Yargıtay 4.HD. 01.10.2003 gün 5517-10939 sayılı kararıyla, trafik kazasında aynı anda hem annelerini ve hem babalarını kaybeden davacıların 5’er milyar lira manevi tazminat isteklerine karşılık, sadece 300’er milyon manevi tazminata hükmeden yerel mahkeme kararı, tazminat miktarları az bulunarak bozulmuştur.
Manevi tazminat miktarının belirlenmesinde somut bir kriterin ortaya konulmaması, tarafların Mahkeme kararının gerekçesiz ve keyfi olduğunu düşünmelerine ve bazen taraflar nezdinde adaletsizlik duygusuna sebep olmaktadır. Ayrıca manevi tazminat miktarının az yada çok olduğu gerekçesi ile temyiz incelemesinden bozulup gelen kararlardan dolayı gereksiz iş yükünün de arttığını bu noktada belirtmek gerekir.
Mahkemeler toplumun adalet aradığı yerdir. Mahkemelerce verilen kararlar kanuni olduğu kadar adil ve de gerekçeli olmak zorundadır. Kanuni fakat adil olmayan kararlar toplumun adalete olan inancını zayıflatacak ve bu da zaman içerisinde toplumsal barışı zedeleyecektir. Bu nedenle Mahkememiz somut uyuşmazlıktan kaynaklı olarak toplumun ve uygulayıcıların yaşamış olduğu sıkıntıların orta vadede giderilmesi inancı ile buna katkıda bulunmak üzere, yukarıda belirtilen tespitleri yaptıktan sonra, Yargıtay Kararlarında yer alan soyut ifadeleri tekrar etmek yerine belirlenen manevi tazminat miktarı için daha somut veriler ortaya koymaya çalışmıştır.
Somut olayda Manevi tazminat miktarını belirlemek için öncelikle dosya kapsamındaki somut verileri ortaya koymakta fayda bulunmaktadır.
Manevi tazminata konu haksız fiil trafik kazasından kaynaklanmakta olup, 17.11.2015 tarihinde Davalının kullanmakta olduğu aracın geçirdiği tek taraflı kazada yolcu konumunda bulunan davalı yaralanmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda Davalı %100 oranında kusurlu bulunmuştur. Tazminat belirlenirken bu kusur oranı dikkate alınmıştır.
Somut uyuşmazlıkta Mahkememizce yaptırılan tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre davalının emekli olduğu ve emekli maaşı ile geçindiği anlaşılmıştır. Bu sebeple tazminat miktarı belirlenirken tarafların gelirlerinin Asgari ücret seviyesinde olduğu kabul edilerek asgari ücrete göre tazminat miktarı belirlenmiştir.
Somut olaya konu kaza nedeni ile davacı tarafta sabit bir izin olduğuna dair dosya kapsamında bir bilgiye rastlanılmamıştır.
Davacının iş göremezlik oranı %17 tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olarak kabul edilmiştir.
Kaza tarihindeki asgari ücretin net 1.000,00-TL olduğu anlaşılmıştır.
Manevi tazminat miktarını sayısallaştırmak ve objektif bir hesaplama metodu uygulanmasının çok zor bir husus olduğu verilen daha önceki kararların analizinden de anlaşılmıştır. Bu sorunun çözümüne katkıda bulunmak için somut olayda belirlenen tazminat miktarı için soyut ve denetlenmesi mümkün olmayan ifadeler kullanmak yerine daha somut bir hesaplama yöntemi tercih edilmiştir.
Davacının iş göremezlik oranı %17 ve tıbbi iyileşme süresi 6 ay olduğundan bu iki verinin toplamı 23 yapmaktadır. İyileşme süresi boyunca davacının çektiği elem ve ızdırap için geçen her ay bir birim olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayı 6 aylık tıbbi iyileşme süresi 6 birim olarak kabul edilmiştir. Davacının iş göremezlik yüzdesi de bu birime eklendiğinde toplam değerimiz 23 yapmaktadır. Kaza tarihindeki asgari ücret ile elde ettiğimiz toplam değer çarpıldığında (23 x 1.000 = 23.000) davacının isteyebileceği manevi tazminat miktarına ulaşmak mümkündür. Bulunan bu miktara olayın oluş şekline göre, sürücünün alkollü olması, kasıt veya olası kastının bulunması, kırmızı ışık ihlali, davacının vücudunun görünen kısmında sabit iz olması veya uzuv kaybının bulunması halinde, bulunan bu miktarın artırılması gerekmektedir. Ya da indirim konusu olabilecek etkenler ( Müterafik kusur, davalının kazanın oluşumunda etkisinin azlığı, kusursuz sorumluluk halleri gibi) nazara alınarak belirlenen miktardan indirim yapmak gerekebilir. Kazanın oluş şeklinde artırmayı gerektirecek bir husus olmadığında asgari ücret ile birim fiyat çarpılmak yolu ile manevi tazminat miktarına ulaşmak mümkündür.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle somut olayda davacının %17 iş göremezliğinin bulunması ve 6 ay tıbbi iyileşme süreside dikkate alındığında kaza tarihindeki asgari ücret ile birim değerimizin (23) çarpımı halinde Davacının isteyebileceği manevi tazminat miktarı 23.000,00-TL olmakla birlikte kazanın oluş şekli ve taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının davasının kabulü ile 20.000,00-TL manevi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Manevi tazminat davasının kabulü ile 20.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 17/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde Yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 1.366,20-TL harçtan peşin alınan 426,94-TL’nin mahsubu ile 939,26-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 462,94-TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan 380,00-TL bilirkişi ücreti, 958,10-TL tebliğat ve posta ücreti, 462,94-TL ilk dava harcı olmak üzere toplam 1.801,04-TL yargılama giderinden, maddi tazminat kapsamında davacıya ödenen 1.500,00-TL’nin mahsubu ile 301,04-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 18/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır