Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/974 E. 2023/266 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/974 Esas
KARAR NO : 2023/266

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/09/2017
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı taraf 09.09.2013 tarihinde meydana gelen ve …’in maliki olduğu … plakalı aracın, … idaresindeki motosiklet ile karıştığı trafik kazası nedeni davacının ağır şekilde yaralanıp malul kaldığını ileri sürmek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000TL maddi tazminatın, davalı araç sahibi ile birlikte … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli ZMMS poliçesini düzenlemiş olan … Sigortadan müştereken ve müteselsilen; 15.000,00 TL de manevi tazminatın davalı araç sahibinden tüm fer’ileri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız, yersiz davasının öncelikle kaza oluş tarihi nazara alınarak zamanaşımı yönünden reddine, aksi halde; olayda %100 kusurlu tarafın davacının olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigorta poliçesi limitleriyle sorumlu tutulabileceğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru olması halinde söz konusu olduğunu, öncelikle dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın reddine, aksi halinde kusur, maluliyet oranı, aktüer inceleme sonucu dosyanın karara bağlanmasını talep etmiştir.
Dava; trafik kazası sonucu geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı 09/09/2013 tarihli trafik kazasında tescilsiz motosiklet sürücüsü olup davalı … plakalı aracın sürücüsü ve işleteni diğer davalı ise aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketidir.
Davalı …’ in zamanaşımı defi değerlendirildiğinde;
TBK.nun 46. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu ayrıca tazminatın ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımını öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş ise bu zamanaşımının uygulanacağını belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün … ve HGK’nın 16.04.2008 gün, … sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 09/09/2013 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince dava 12/09/2017 tarihinde açılmıştır. Davaya konu trafik kazası sonucunda yaralama vuku bulduğundan, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan ceza kanununa göre ceza zamanaşımı süresi nazara alındığında davanın süresinde açıldığı görülmüştür.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ nin sorumluluğu değerlendirildiğinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesine göre “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3 maddesinde de “sigortacı poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde genel şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta teminat limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde sigorta şirketin sorumluluğunun kapsamı ifade edilmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası motorlu bir aracın kara yolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince (sigortanın sorumluluğu TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. Maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından) davalıdan talep edilebilir. Diğer yandan geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmadığı gibi SGK’nun sorumluluğunu düzenleyen, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır.
Nitekim, Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından geçici iş göremezlik zararları tedavi gideri kapsamında görülmediği gibi, Yargıtay … H.D.’nin … E. – … K. Sayılı ve 24.12.2019 tarihli kararında, “6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır.” denilerek, Yargıtay … Hukuk Dairesinin içtihatlarından farklı bir değerlendirme yoluna gidilmemiştir.
Geçici iş göremezlik zararlarının, TBK’nun 54. maddesi kapsamındaki zararlardan olması ve araç işletenin sorumluluğunda bulunması, kaza tarihinde yasanın 92. maddesinde açıkça sigorta teminat dışında sayılmaması nedeniyle geçici iş göremezlik zararları davalının sorumluluğundadır. Genel Şartlarda sigorta primine esas alınan bu zararların SGK sorumluluğunda olduğu belirtilmiş ise de, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesine aykırı şekilde SGK’nın sorumluluğunda olduğunun düzenlenmesi, davalının geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olmadığı sonucunu doğurmaz. Genel şartlar ile sorumluluğu kanun ile belirlenen SGK’nın, aktarılan prim sebebiyle geçici iş göremezlik ödemesinden de sorumlu olacağına ilişkin düzenleme, SGK yönünden bağlayıcı olmadığından, zarar görene karşı da ileri sürülemez. Bu nedenle davalının geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğuna kanaat getirilmiştir.
Kazaya karışan … plakalı araç 24.05.2013-2014 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk trafik sigortası ile davalıya sigortalıdır. Kaza 09/09/2013 tarihinde meydana gelmiş olup, risk periyodu içerisinde olduğundan davacının talep ettiği geçici, kalıcı işgöremezlik tazminatından davalı sürücünün kusuru oranında sigorta şirketi sorumlu olacaktır.
Davalı …’ in sorumluluğu incelendiğinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, yaşanan trafik kazasında davalı … … plakalı aracın işleteni ve sürücüsü olduğundan kendi kusurundan (TBK madde 49) dava dilekçesi ile talep edilen maddi ve manevi zarar kalemlerinden sorumlu olacaklardır.
TBK’ nın 50. maddesi uyarınca davacılar zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Bu sebeple davacılar bilirkişi deliline dayanmış olup mahkememizce bilirkişilerden kusur, maluliyet ve iyileşme süresi ile zarar bedelinin belirlenmesi için raporlar aldırılmıştır.
Bilirkişi Trafik Bilirkişisi …’den alınan 13/06/2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre;
“A- Davalı sigorta poliçeli aracı kullanan davalı sürücü …’in %50 (yüzde elli) oranında Asli derecede kusurlu olduğu;
B- Davacı sürücü …’ ün %50 (yüzde elli) oranında Asli derecede kusurlu olduğu;
Hususlarındaki kanaatimi, Nihai kararın takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere saygılarımla arz ederim.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi Trafik Bilirkişisi …’den alınan 20/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmına göre; “Yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde, keşifte mahallinde hazır bulunanların beyanları ve yapılan keşfin akabinde tarafıma tekrar tevdii edilen dosya içeriğinin incelenmesi sonucunda, daha önce tarafımdan tanzim olunan 12/06/2019 tarihli bilirkişi raporumun üzerinde herhangi bir değişikliğe neden olabilecek bir konunun olmadığı, daha önce tanzim edilen kök raporumda taraflara izafe edilen kusur oranlarının aynen geçerli olduğu kanaatinde Olduğumdan,
A- Davalı sigorta poliçeli aracı kullanan davalı sürücü …’in %50 %50 (yüzde elli) oranında Asli derecede kusurlu olduğu;
B- Davacı sürücü …’ ün %50 (yüzde elli) oranında Asli derecede kusurlu olduğu;
Hususundaki kusur oranının aynen geçerli olduğu kanaatinde olduğumdan, kök raporumda değişiklik olmadığı,
Hukuki değerlendirmenin ve nihai kararın takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere görüş ve kanaatimi saygılarımla arz ederim. ” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’den alınan 03/07/2020 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; Davalı sürücü …’in %50 (Yüzde Elli ) oranında kusurlu olduğu, Davacı sürücü …’ün %50 (Yüzde Elli) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
-Mahkememizce dosya üzerinden aldırılan bilirkişi kök ve keşif yapılmak suretiyle sunulan ek rapor ile ATK Trafik İhtisas Dairesinin sunduğu rapor arasında çelişki bulunmadığından davalı sürücünün ve davacının kazanın oluşumunda eşit oranda kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’ndan alınan 06/09/2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Mevcut belgelere göre; Hasan oğlu 18/12/1996 doğumlu …’in 09/09/2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak:
Gr1 XII(33Ba ………. 15)A %19
E cetveline göre %14.3 (ondörtnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
İyileşme süresinin 09/09/2013 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’ndan alınan 05/08/2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “… hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde;
Hasan oğlu, 18/12/1996 doğumlu …’ün 09/09/2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle meslek grup numarası 1 kabul olunarak;
Gr 1 XII(33Ba……..15)A %19,
E cetveline göre %14.3 (ondörtnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
İyileşme süresinin 09/09/2013 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur. ” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
-Davacının maluliyetine yönelik aldırılan raporlar arasında çelişki bulunmadığından ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre değerlendirme yapıldığından davacının %14.3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşme süresinin 9 (dokuz) ay olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Sigorta ve Aktüerya uzmanı Bilirkişi …’dan alınan 04/01/2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre;
“1-09.09.2013 tarihli trafik kazası nedeni ile kaza tarihinde (17) yaşında olan davacının kazanç kayıpları olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamadığından kendisi için nihai karar Sayın Mahkemenize ait olmak üzere %50 haklılık oranına göre 3.728,70 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı;
2-Davacının %14,3 maluliyet derecesi ve … plakalı araç sürücüsünün %50 kusur oranına göre:
Davacıya Sigorta Şirketi tarafından ödeme yapılan 2017 yılı verileri ile gerçek zararının 54.642,38 TL olarak belirlendiği, ancak Sigorta şirketi tarafından %16,2 maluliyet oranı üzerinden 64.019,77 TL ödendiği BÖYLECE DAVACININ BAKİYE SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK TAZMİNATI ALACAĞININ KALMADIĞININ TESPİT EDİLDİĞİ;
Hukuki durum ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmakla görüş ve kanaatimizi saygıyla arz ederiz.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
-Mahkememize sunulan Aktüerya bilirkişi raporunda hesaplamanın PMF yaşam tablosuna göre yapıldığı ancak … verileri ile hesaplama yapılması gerekeceğinden bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, Sigorta ve Aktüerya uzmanı Bilirkişi …’dan alınan 27/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmına göre; “;09.09.2013 tarihli trafik kazası nedeni ile kaza tarihinde (17) yaşında olan davacının kazanç kayıpları olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamadığından kendisi için nihai karar Sayın Mahkemenize ait olmak üzere 50 haklılık oranına göre 3.728,70 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı;-Davacının %14,3 maluliyet derecesi ve … plakalı araç sürücüsünün %50 kusur oranına göre … Yaşam tablosu kullanıldığında; Davacıya Sigorta Şirketi tarafından ödeme yapılan 2017 yılı verileri ile gerçek zararının 65.123,41 TL olarak hesaplandığı; Sigorta şirketi tarafından ise 64.019,77 TL ödenmiş olduğu; aradaki farkın 1.103,64 TL’ye tekabül ettiği; (yaklaşık %2 dolayında bulunduğu), Bu bağlamda davacının gerçek zararının karşılanıp karşılanmadığı konusundaki nihai karar Sayın Mahkemenize ait olmak üzere 2023 yılı güncel verileri ile de hesaplama yapılarak, sigorta şirketi ödemesi davacının alacağından güncellenerek mahsup edildiğinde bakiye zararının 267.958,34.-TL olduğu Hukuki durum ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmakla görüş ve kanaatimizi saygıyla arz ederiz.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
-Mahkememize sunulan aktüerya bilirkişisinin ek raporunda davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme, ödeme tarihindeki veriler nazara alınarak ayrıca hesaplanmış ve akabinde hesap yeterli görülmezse denilerek güncel verilere göre yeni bir hesap yapılarak ödenen bedele rapor tarihine kadar faiz işletilerek mahsup işlemi yapılmış ise de; davalı sigorta şirketinin ödemesi 20/12/2017 olup dava 12/09/2017 tarihinde ikame edilmiştir. Bu nedenle yapılan ödemenin yalnızca zarar hesabından mahsubu gerekmekte ise de, davacı vekilinin bu yönde bir itirazının bulunmaması ve bulunan zarar kalemi üzerinden bedel arttırım dilekçesi sunulduğundan davalılar lehine usuli kazanılmış hak nazara alınarak bilirkişi ek raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili 05/01/2023 tarihli dilekçesi ile toplam 267.958,34 TL’ nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep etmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Dava, trafik kazası nedeniyle iş gücü kaybına yönelik maddi tazminat davası olup davacının tazminat miktarının ancak rapor alındığında belirlenebilecek olması dikkate alındığında davanın belirsiz alacak davası olduğu kanaatine varılmıştır. ( Yargıtay HGK’nun 24.02.2022 tarih ve … E. – … K. Sayılı ilamı ) Bu itibarla, belirsiz alacak davası olarak açılan davada, zamanaşımı dava tarihi itibari ile kesildiğinden davalı sigorta vekilinin zamanaşımı defi mahkememizce kabul edilmemiştir.
Tüm bu nedenler ile; 09/09/2013 tarihli trafik kazasında … plakalı aracın sigorta şirketi sürücünün ve davalı … ise kendi kusuru oranında sorumlu olacağından, davalı sürücünün %50 oranında kusurlu olduğu sabit olup, davacının maluliyet oranı ile iyileşme süreleri ve davalı sürücünün kusur oranı nazara alınarak sunulan aktüerya bilirkişi raporuna göre davacı için 267.958,34 TL tazminat hesabının yapıldığı, yapılan hesaplama yukarıda değinildiği hali ile hükme esas alınarak, kaza tespit tutanağında koruyucu tertibat bölümü belirsiz işaretlendiğinden ayrıca bir indirim yapılmayarak davanın kabulüne, kabul edilen maddi tazminat kalemine davalı sigorta şirketi başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonunda temerrüte düşecek ise de davacı tarafından dava tarihinden sonra başvurunun yapıldığı görülmekle dava tarihinden diğer davalı ise kaza tarihinde temerrüte düşeceğinden kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
6098 sayılı TBK’ nın 56. maddesi uyarınca hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Kural olarak manevi tazminat yalnız olay sırasında duyulan değil, bütün hayat boyu duyulup ve çekilecek elem ve ızdıraba karşılık olarak takdir edilen bir karşılıktır. Bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma raporu, kaza tarihi, kusur durumu, maluliyet oranı, iyileşme süresi ve kaza tarihinde ki paranın alım gücü göz önüne alınarak manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi ve manevi tazminat istemli davanın KABULÜ ile;
-267.958,34 TL maddi tazminatının davalı sigorta şirketinden (bakiye kalan poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden diğer davalı …’ den ise kaza tarihi olan 09/09/2013 itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-15.000,00 TL manevi tazminatının davalı …’ den kaza tarihi olan 09/09/2013 itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 18.304,23 TL karar ve ilam harcının yatan 4.490,67 TL peşin harç ve tamamlama harcından mahsubu ile eksik kalan 13.813,56 TL’ nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcının davalı …’ ten alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 4.490,67 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 384,90 TL keşif harcı, 775,68.- TL posta ve diğer giderler, 1.650,00 TL bilirkişi masrafı ile 3.087,00 TL ATK bedeli olmak üzere toplam 10.419,65‬-TL yargılama giderinin 9.867,29TL’ sinin tüm davalılardan bakiye kalan 552,36 TL’ nin ise davalı …’ ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. Uyarınca maddi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 40.514,17 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca manevi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’ ten alınarak davacıya ödenmesine,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır