Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/687 Esas
KARAR NO : 2023/58
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 21/06/2017
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacı şirket tarafından …,…….. Plakalı araçlar için
… Finansman Tür A.Ş’ye muhtelif tarihlerde iş bankasına söz konusu araçların kredi
için şirket tarafından ödemeler hesaptan yapılmadığını, bizzat vezneden şirket elemanlarınca yapıldığını, ödemelere ilişkin belgelerin davalı … Finansman Türk A.Ş ve İş
Bankasından ihtarname ile gönderilmesi istenmişse de cevap verilmediğini, bu ödemelerin celp
edilmesi gerektiğini, mücbir sebepler neticesinde şirket elemanları tarafından yapılan ödemeleri gösterir makbuzların kaybolduğunu, müvekkili ile davalı arasında … Turizm adı altında İzmir-Bodrum
arası yolu taşımacılığına dair hukuki ilişki mevcut olduğunu, bu ilişki kapsamında 4 araç kiralandığını, bu
araçların … Firmasına olan kredi borçlarını şirket üstlendiğini, ödemeler bittiğinde
otobüslerin mülkiyeti firmaya geçmesi de taraflar arasındaki sözleşmenin hükmü olduğunu, ödemelerin toplamda 400.000.EURO’yu geçtiğini, bu nedenlerle HMK 107 md. kapsamında Belirsiz Alacak ve Tespit davasının
kabulü ile toplamda 400.000.EURO dan az olmayacak alacağın mahkemece yapılacak yargılama
esnasında karşı tarafların sunacağı sözleşme ve makbuzlarla netleştiğinde dava değerini artırmak
üzere şimdilik belirsiz alacak davası olarak ikame ettiklerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin
karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı yanın, dava dilekçesinde belirtmiş olduğu araçların için ödeme yaptığı toplamda
400.000.Euro’yu geçtiğini iddia etmesine karşın, herhangi bir kayıt ve somut bilgi sunmadığını, şirket
ile arasında olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiye dair de somut bilgi ve belge sunmadığını, davacı
yana şirket aleyhine İzmir 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi açtığını,
133.164.38-TL tutarındaki ve 22 Eylül 2016 tebliğ tarihli takibe itiraz edildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası delil olarak değerlendirilmiştir.
Davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Davalı A…. Turizm Taş. Ve Ltd. Şti. ile dava dışı … Benz Finansman Türk A.Ş arasında………. no.lu Otomotiv Ürünleri Kredi ve Rehin Sözleşmesinin
akdedildiği ve …… no.lu sözleşmelerin … Plakalı araca, ……. no.lu
sözleşmenin … plakalı araca ait olduğunun … Benz Finansman Türk A.Ş nin dosyaya
gönderdiği yazı ve belgelerinden belirlenmiştir.
2008-2012 yılları arasında ………. numaralı sözleşmeler kapsamında T.İş Bankası A.Ş Aracılığı ile gönderilen … Benz Finansman Türk A.Ş kayıtlarında da bulunan tutarların 09/0302 no.lu sözleşme ile ilgili olarak 32.490.890-TL, 11/2837 no.lu sözleşme ile ilgili olarak 99.345.08-EURO olduğu,
İşlem dekontlarında davacı firma veya firma ortak ve çalışanları olarak davacı
dilekçelerinde belirtilen ……. ve ………’nın bankanın sisteminden alınan işlem dekont açıklamalarında yer almadığı, Dava dışı bankanın 10.01.2022 tarihli yazısında da belirttiği üzere 2009-2010 ve 2011 yıllarına ait dekont asıllarının belge saklama yükümlülüğü sona erdiğinden dekontlara
ulaşılamadığını, dolayısıyla sistemden temin edilen dekont ekran görüntülerinde işlemin kim
tarafından yapıldığına ilişkin olarak dekont üzerinde isim /ıslak imza bulunmadığından bu hususta
beyanda bulunulamadığı,
Belge saklama yükümlülüğü dolmamış olanların ilgili şubelerinden istenebileceği
belirtilmiştir.
Belge saklama yükümlülüğünü doldurmayan ve
arşiv çalışmasını gerektiren 2012 yılına ait işlemlerin T.İş Bankası Çivril/Denizli Şubesinden
yapıldığı, işlemin kim tarafından yapıldığını gösterir ıslak imzalı dekontların ilgili şubeden talep
edilmesi halinde tespitinin mümkün olabileceği…
” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, ticari ilişkiden kaynaklanan alacak davasıdır.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında otobüs işletmeciliği hususunda anlaşma bulunduğunu, davacı şirketin Nisan 2008’den 2011 yılına kadar 47 ay süresince …, …….. plaka sayılı … model otobüslerin kredi taksitlerinin ödemesini yaptığını, yine … ve …….. plaka sayılı araçların kredi taksitlerinin de 8 ay civarında ödendiğini, ödemeye ilişkin kayıtların davacı şirket elinde bulunmadığını, bu nedenle banka kayıtları ile tespit edilebileceğini, davacı şirket tarafından ödeme yapılmasına rağmen otobüslerin mülkiyetinin davacı şirkete devredilmediğini ileri sürerek yapılan ödemelerin davacıya iadesi talep edilmiştir.
3-Davalı vekili cevap dilekçesinde davacı ile davalı şirket arasında ileri sürülen şekilde bir sözleşme bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacı şirketin davalı nezdinde bir alacağı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
4-Taraf ehliyeti dava şartı olup mahkeme tarafından her aşamada ve resen gözetilmesi gerekmektedir (HMK m.114/1-d). Gerçek kişilerde taraf ehliyeti ölüm ile, tüzel kişilerde ise tüzel kişiliğin son bulması ile sona erer. Bundan sonra eski tüzel kişiye karşı veya onun adına dava açılamaz. (Bkz.Kuru, B. İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016, s.162)
5-Yargılama sırasında davalı vekili 31/10/2022 tarihinde UYAP üzerinden sunduğu beyan dilekçesinde davacı şirketin davanın açılmasından önce terkin edildiğini, 21/12/2015 tarihinde terkin edilmiş olan davacı şirket adına dava açılamayacağını ileri sürmüştür.
Mahkememizce beyan doğrultusunda yapılan araştırmada Bodrum Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 02/11/2022 tarihli müzekkere cevabına ve ticaret sicili kayıtlarına göre davacı şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca 16/12/2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmıştır.
6-Taraf ehliyeti dava şartı olup, davacı şirketin dava tarihinden önce taraf ehliyetini kaybettiği ve dava tarihi itibariyle davacı şirket adına dava açılamayacağı, açılmış olan davada ise taraf ehliyetinin tamamlanması hususunda süre verilemeyeceği değerlendirilmiştir. Zira dava açılış anında tüzel kişilik mevcut olup da yargılama sırasında ehliyetin kaybedilmesi halinde bu eksikliğin giderilmesi için süre verilerek ihya davası yoluyla tüzel kişilik kazanılması mümkün ise de, dava tarihinde geçerli tüzek kişiliği olmayan şirket adına yapılmış her türlü işlemin geçersiz olacağı, tüzel kişiliğin irade açıklamasında bulunamayacağı gibi taraf da olamayacağı, ehliyetsiz olarak hukuk düzeninde yeri bulunmayan bir kimsenin gerçekleştirdiği işlemlerin ihya yoluyla geçerli hale dönüşemeyeceği değerlendirildiğinden davacı şirket vekiline şirketin ihyası hususunda süre verilmemiştir. Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesi’nin yine bir ticari dava ile ilgili önüne gelen uyuşmazlıkta benzer yönde değerlendirme yaptığı görülmüştür;
“Somut olayda davanın 26.03.2018 tarihinde açıldığı, davacı şirketin bu tarihten önce, 23.10.2014 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, buna rağmen mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince HMK’nın 114/(1)-d ve 115/(2) madde hükümlerine göre dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden önce taraf ehliyeti sona şirket tarafından açılan davanın esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK m. 353/1,a.4 gereğince kararın kaldırılmasına hükmetmek gerekmiştir.”(Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.H.D. 2019/2606 Esas 2021/70 Karar sayılı 26/01/2021 tarihli ilamı)
7-Mahkememizce bu husus kabul edilmemekle birlikte bir an için davacı şirkete şirketin ihyası için süre verilmesi gerektiği düşünülse dahi 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 15. fıkrasında şirketin terkininden sonra 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ihya davası açılabileceği düzenlenmiş olup, davacı şirketin 16/12/2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilmiş olduğu, karar tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin sona erdiği, şirketin ihyasının da mümkün olmadığı dikkate alınarak şirketin ihyası için süre verilemeyeceği değerlendirilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın taraf ehliyetine yönelik dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının peşin harç olarak alınan 31,40-TL ve tamamlama harcı olarak alınan 170,78-TL harç toplamı 202,18-TL harçtan mahsubu bakiye 22,28-TL harcın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 9.200,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça posta ücreti olarak sarf edilen 6,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/01/2023
Katip….
e-imza
Hakim ….
e-imza