Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/525 E. 2021/285 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/525 Esas
KARAR NO : 2021/285

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2017
KARAR TARİHİ : 23/03/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 01/03/2015 tarihinde davalı … Özel Sağlık İş. Güv. Med. Hiz. Dan. Tic. Ltd. Şti. adına …, … ve kendileri arasında, … Mah. … Bulvarı … Apt. No:… …/İZMİR adresinde bulunan ticarethanenin işleyişi ve hisse dağıtılımını içeren bir protokol imzalandığını, bu protokolün 6.Maddesi gereği ilgili işletmenin işletişi gereği yapılan masraf ve giderler düşüldükten sonra şirkete ait resmi kayıtlarda tespit edilen kar payının 40/100’ünün müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalı şirketin merkezinin …’da, şubenin …’da olması sebebiyle hisse devrinin gerçekleşmediğini, taraflar arasında yazılı sözleşme yapılmasıyla yetinildiğini, müvekkilinin … şubede hem sorumlu müdür, hemde ortak olarak faaliyetine başladığını, kendi portföyünde bulunan iş yerlerindeki hastaları … şubeye çekerek şube gelirini arttırdığını, ortaklık ilişkisinin kurulmasından bir süre sonra şubenin kazanlı bir hale geldiğini, her geçen gün büyüdüğünü, kar payının paylaşılması sırasında davalı şirket yetkililerinin dürüstlük kurulanı uygun davranmadığını, müvekkilinin protokolden kaynaklanan hak ve alacakları görmezden gelinerek sadece … Sorumlu Müdürü olarak değerlendirildiğini, Adi Şirket Ortaklık Sözleşmesinin hükümlerine aykırı davranıldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak ve dava değerini sonradan arttırmak kaydı ile şimdilik; müvekkilin protokol tarihi olan 01/03/2015 ile iş bu dava tarihi arasında hak kazanmış olduğu 10.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının müvekkili ile aralarında Adi Ortaklık olduğu iddialarının yersiz ve haksız olup dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin uzun süredir iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet veren bir şirket, davacının ise iş güvenliği uzmanı olduğunu, 01/03/2015 tarihinde imzalanan belgenin taraflar arasında müvekkilinin şirketinin … şubesinin işletilmesi ile alakalı ön protokol olduğunu, bu protokolün kesinlikle hayata geçmediğini, protokolün imzalanması sonrasında tarafların ön protokoldeki iradelerinden vazgeçtiğini, davacının davalı şirket nezdinde iş güvenliği uzmanı olarak 16/03/2015-31/03/2016 arasında çalıştığını, davacının davalı şirkete karşı ikame ettiği işçilik alacaklarına karşı İzmir … İş Mah.de açılan davanın devam ettiğini, taraflar arasındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisi olduğunu, davacının adı ortaklıkta geçen hususlara uygun bir durumunun olamadığını, yaptığı işleri davalının çalışanı olarak görevini yerine getirdiğini, davacı tarafın haksız kazanç elde etmek çabasında olduğunu, davacının davalı şirket nezdinde firmalardan tahsilatlar yaptığını, bu tahsilatları şirkete bildirmediğini, müvekkili şirketi kötülediğini, müvekkilinin alacakların ödenmesi için firmalara icra takibi yapıldığını, bu nedenlerle hatsız açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yanl üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: 01/03/2015 tarihli protokol, İzmir … Noterliğinin 29/03/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi, İzmir … Noterliğinin 08/04/2016 tarih … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi, … Cum. Baş.nın … Soruşturma, …. Karar nolu dosyası, ticari defter ve kayıtlar, BA/BS formları, banka kayıtları, tanık anlatımları ve bilirkişi incelemesi delil olarak değerlendirilmiştir.
Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Taraflar ve dava dışı … arasında 01/03/2015 tarihinden itibaren geçerli olacak bir ortaklık sözleşmesi kurulduğu, davacının davalı şirkette sigortalı olarak çalıştığı, İSG mevzuatı açısından bir kişinin … şirketinde; hem uzman olarak çalışıp, hem bu şirkette mesul müdür atanıp, hem de bu şirkete ortak olmasında bir sakınca bulunmadığı, yine İSG mevzuatı açısından … şirketleri; şirket merkezinin bulunduğu il ile o ile coğrafi komşuluğu bulunan illerde faaliyet gösterebileceği, bu bakımdan İzmir ili ile … ilçesinde hizmet vermek için yeni bir şube açılmasına ihtiyaç olmadığı, bu ortaklık sözleşmesinin yapılmasının hukuki anlamda bir gereklilik olmayıp izaha muhtaç olduğu, imzalanan bu ortaklık sözleşmesinin sona erdiğine, sözleşmeden dönüldüğüne veya sözleşmenin feshedildiğine dair herhangi bir yazılı belge sunulmadığı tespit edilmiştir. Davalı şirket defterlerine ulaşılamadığından davacının davalı şirketten kar payı, ortaklık payı ve benzeri isimler altında bir ödeme alıp almadığı ile davacının adi şirket ortağı kabul edilmesi halinde ne kadar kar payı alabileceğinin hesaplanması mümkün olmamıştır. Nihai takdir ve değerlendirme sayın mahkemenize aittir …” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Taraf vekillerinin itirazları üzerine alınan bilirkişi ek raporunun sonuç kısmına göre; “…Taraflar ve dava dışı … arasında 01/03/2015 tarihinden itibaren geçerli olacak bir ortaklık sözleşmesi imzalandığı, davacının davalı şirkette sigortalı olarak çalıştığı, İSG mevzuatı açısından bir kişinin … şirketinde; hem uzman olarak çalışıp, hem bu şirkette mesul müdür atanıp, hem de bu şirkete ortak olmasında birsakınca bulunmadığı, yine İSG mevzuatı açısından … şirketleri; şirket merkezinin bulunduğu il ile o ile coğrafi komşuluğu bulunan illerde faaliyet gösterebileceği, bu bakımdan İzmir ili ile … ilçesinde hizmet vermek için yeni bir şube açılmasına ihtiyaç olmadığı, bu ortaklık sözleşmesinin yapılmasının hukuki anlamda bir gereklilik olmayıp izaha muhtaç olduğu, imzalanan bu ortaklık sözleşmesinin sona erdiğine, sözleşmeden dönüldüğüne veya sözleşmenin feshedildiğine dair herhangi bir yazılı belge sunulmadığı tespit edilmiştir. Davalı şirket defter kayıtlarında yapılan incelemede … Şubesinin 15.410,36.-TL zarar ettiği, sayın mahkemenin taraflar arasında ortaklığın kurulduğuna karar vermesi durumunda; davacı …’ın sabit ücret dışında fazladan hak ettiği yada tahsil ettiği, iade etmesi gereken tutarın 46.112,19.-TL olduğu, zararın da paylaşılmasına karar verildiğinde …’ın davalı şirkete iade etmesi gereken tutarın 52.276,33.-TL olduğu, sayın mahkemenin taraflar arasında ortalığın kurulmadığına, davacının şirketin çalışanı olduğuna karar vermesi durumunda; taraflar arası ihtilaf işveren çalışan arası olacaktır. Bu durumda, davacının kar payına istinaden çeşitli firmalardan tahsil ettiği 12.023,00.-TL’yi (yada mahkemenin takdir edeceği miktarı) davalı şirkete iade etmesi gerektiği kanaatlerimizi görüşünüze sunarız. Nihai takdir ve değerlendirme sayın mahkemenize aittir..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava adi ortaklık nedeniyle kar payı alacağı davasıdır.
2-Davacı taraf davalı şirket ile “Ortaklık Protokolü …” başlıklı bir adi ortaklık sözleşmesi imzaladığını ve bu sözleşme ile davalının da dahil olduğu adil ortaklığın oluştuğunu, fakat aradan geçen sürede adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı dağılımının yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00TL alacak talebinde bulunmuştur.
3-Davalı tarafça ortaklık protokolü başlıklı belgenin geçerliliğinin bulunmadığını, tarafların daha sonra bu iradelerini sona erdirdiklerini, davacının davalıya bağlı işçi olarak maaş karşılığı çalıştığını, İzmir … İş Mahkemesi’nde halen sürmekte olan işçilik alacakları davası bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
4-Somut olayda uyuşmazlık konuları taraflar arasında geçerli bir ortaklık sözleşmesi kurulup kurulmadığı, kurulmuş ise ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan bir kar payı alacağı bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
5-Bila tarihli “Ortaklık Protokolü …” başlıklı belgenin incelenmesinde 8. Maddede “Bütçeleme, harcamalar, kuruluş için gerekli ödemeler, özel şartlar, ödeme planları, ortakların hakları, karların paylaşımı gibi maddi şartlar bu protokole ek bir sözleşme ile belirtilecektir.” hükmü bulunduğu görülmektedir.
Davacı tarafça bu hüküm uyarınca düzenlenmiş bir ek protokolun varlığından bahsedilmemiş, davalı taraf ise tarafların sözleşme iradelerinden döndüklerini ileri sürerek delil olarak ek protokol düzenlenmediğini ileri sürmüştür.
6-Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şartı bakımından herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında ispat bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Adi ortaklık bir sözleşme olduğundan yasal sınır aşılmış ise kesin delil ve senetle ispat edilmesi gerekir.(Yargıtay 3.H.D. 2013/9990 Esas 2013/14289 Karar, 10/10/2013)
Somut olayda taraflar arasında adi ortaklık protokolü isimli sözleşme imzalanmış ise de sözleşmede açık bir şekilde ek bir sözleşme düzenleneceği, bütçeleme, ortaklığın kuruluşu için yapılacak ödemeler, özel şartlar, ödeme planları ve ortakların haklarının bu sözleşme ile düzenleneceği belirtilmektedir. Davacı taraf protokol hükümlerine dayanmış olup protokol gereğince adi ortaklığın hayata geçirilmesine dair sözleşme düzenleneceği de hüküm altına alındığından, protokolün 8.maddesinde sözü geçen ek sözleşmenin düzenlendiğinin veya protokol doğrultusunda adi ortaklığın hayata geçirildiğinin de ispatı gerekmektedir.
Davacı tarafça protokol sonrasında adi ortaklığın oluşumuna dair başkaca bir sözleşme düzenlendiğine veya sözleşme bulunmaksızın sözlü olarak bu hususlarda taraflar arasında bir anlaşma bulunduğu ileri sürülmemiş, davalının bu yöndeki ortaklığın gerçekleşmediğine yönelik savunmalarına karşı herhangi bir delil gösterilmemiştir.
7-Bir diğer taraftan taraflar arasında süren İzmir … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında davacı tarafın açık bir şekilde davalı şirket bünyesinde … sorumlu müdürü olarak 6.000,00TL maaşla çalıştığını ileri sürerek işçilik alacaklarına yönelik dava ikame ettiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, istinaf incelemesinde alacak hesabı yönünden kararın kaldırıldığı görülmüştür. Davalı taraf delil olarak İzmir … İş Mahkemesi’nde görülen işçilik alacakları dosyasına dayanmış olup dosya içeriğinde davacının davalıya iş akdi ile bağlı olarak çalıştığı sabit görüldüğü anlaşılmaktadır.
8-Gerek dava konusu protokolün 8.maddesinde bahsi geçen ek sözleşme uyarınca ortaklığın faaliyete geçtiğine yönelik yeterli ispatın sağlanamamış olması, gerekse davalının adi ortaklık bulunmayıp davacının iş akdi ile bağlı olarak çalıştığı yönündeki iddialarını doğrular mahiyette davacının işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası bulunduğu birlikte gözetildiğinde taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık sözleşmesinin bulunmadığı, davacının davalı şirkete iş akdi ile bağlı olarak çalıştığı yönünde vicdani kanaat oluşmuştur.
9-Bir an için taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu düşünülse dahi 6098 Sayılı TBK’nın 623/3. Maddesi uyarınca “Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.” hükmü uyarınca, davacının davalı ile arasında işçilik alacakları davası da sürdüğü gözetildiğinde yalnızca emeğini katılma payı olarak koyduğu kabul edilemeyecektir. Zira davacının … İş Mahkemesi’nde ikame ettiği davada açık bir şekilde davalı yanında iş akdine bağlı olarak çalıştığı ileri sürülmekte, işyerinin faaliyeti kapsamında sarf ettiği emeğin karşılığı olarak işçilik alacağı iddiasında bulunduğu görülmektedir. Bu durum dahi esasen ortaklık protokolü başlıklı belgenin içeriği ile çelişmekle birlikte ortaklık protokolü yürürlükte olsa dahi bu noktada davacının ortaklık payı olarak emeğini koyduğunun kabulü mümkün değildir. O halde davacı tarafça emek dışında ortaklığa ne suretle katılım sağlandığının ispat edilmesi gerekmektedir. Bu hususta dosyada toplanan delillerin yeterli ispatı sağlamadığı, dinlenen tanık beyanlarının işyerinin işleyişine yönelik olduğu, taraflar arasındaki protokol ve sözleşmenin hayata geçirilip geçirilmediğine dair somut bilgi ve görgü içermediği değerlendirilmiştir.
10-Yukarıda ayrıntılı gerekçeleri açıklandığı üzere, davacı ile davalı arasında imzalanan protokol uyarınca taraflar arasında ortaklığın kuruluşuna yönelik ek bir sözleşme düzenlenmesinin öngörüldüğü, davacı tarafça bu yönde bir ispat sağlanamadığı, bir diğer taraftan davacının işçilik alacaklarına yönelik açılan davada açık bir şekilde iş akdi ile bağlı olarak çalışıldığının ileri sürüldüğü, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden adi ortaklığın hayata geçirilmediği yönünde vicdani kanaat oluşmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin olarak alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 111,48-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 60,00-TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde ve resenyatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”