Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/210 E. 2022/43 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/210 Esas
KARAR NO : 2022/43

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 27/02/2017
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 06/07/2011 tarihinde İzmir İli, Torbalı ilçesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Bu kaza ile ilgili Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin…esas … Karar sayılı dosyası ile yargılama başladığını, tüm itirazlarına rağmen müvekkili şirketin kazaya karışan … plakalı aracın işleteni olarak kabul edildiğini ve bu nedenle de hükmedilen maddi ve manevi tazminat kalemlerinden diğer sorumlular ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu, Torbalı 1. AHM’nin…Esas, …Karar sayılı ilamının Malatya …….. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına konu edildiğini ve müvekkilinden de tahsilat yapıldığını, kayden müvekkiline ait olup her ne kadar yargılamayı yapan yerel mahkemece kabul görmese de başkasına ariyet verilmiş olan … plakalı aracın sürücüsü davalı …’ın kazaya sebebiyet vermekle %40 kusurlu bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı sürücüsünün zarardan müşterek ve müteselsil sorumlu tutulduğunu, tazminat ödemlerinin müvekkili tarafından karşılandığını, yine kazaya karışan ….plakalı aracın sürücüsü …’ın da %60 oranında kusurlu bulunduğunu, iş bu aracın işleteni diğer davalı … Matbaacılık .. Ltd. Şti olduğunu, bu aracın kasko sigortalısı dahilinde ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının da diğer davalı…Sigorta AŞ’nin ZMMS poliçe limitlerini aşan kısmından ve teminatı altındaki manevi tazminattan sorumlu olduğunu, bu nedenlerle davalılara rücu etmek için iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 81.088,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile; davalı …’dan kusuru oranında rücuen tahsiline, …, …… Ltd. Şti ve…Sigorta AŞ’den kusurları oranında müştereken müteselsilen ve rücuen tahsiline (sigorta şirketi açısından teminat limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile ) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılara dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak davaya cevap vermedikleri görülmüştür.
DELİLLER: Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas, …Karar sayılı dosyası, Malatya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, ……. Karar sayılı dosyası delil olarak değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle dava dışı 3.kişilere maddi ve manevi tazminat ödeyen davacının ödediği bedelin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88.maddesi uyarınca davalılardan kusurları oranında tazmini istemli açılmış rücuen tazmin davasıdır.
2-Davacı taraf, davacı şirket adına kayıtlı olup fiilen dava dışı başka biri tarafından işletildiği ileri sürülen, kaza tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki 35AP2084 plaka sayılı aracın maliki olduğunu, 06/07/2011 tarihinde davacıya ait araç ile diğer davalıların işleteni, sürücüsü ve ZMMS-İMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın karıştığı kaza neticesinde yaya olarak yol kenarında bulunan müteveffa Hafife Kubat’ın vefat ettiği, müteveffanın yakınları tarafından açılan destekten yoksun kalma nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat davasının Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas … Karar sayılı dosyasında görüldüğü, mahkemece …’ın %40 kusurlu ve … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın %60 oranında kusurlu olduğu hükme esas alınarak maddi ve manevi tazminata hükmedildiği, anılan mahkeme kararının Malatya İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında icra takibine konu edildiği, davacı tarafça icra dosyasına 81.088,00-TL ödeme yapıldığı, davalılara bu ödeme tutarlarının kusurları oranında rücu gerektiği ileri sürülerek yapılan ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir.
3-Davalılarca davaya cevap verilmemiştir.
4-Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerle Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas sayılı dosyası aslı getirtilerek incelenmesinde, anılan dosyada davacıların Hafife Kubat’ın yakınları olan ……….); davalıların ise davalı … Boya Yapı Malzemeleri ve Gıda İnş.Taah.San.ve Tic.Ltd.Şti., …(… plaka sayılı araç sürücüsü), … Matbaacılık Kırtasiye Reklam Organize San.Tic.Ltd.Şti.(… plaka sayılı araç işleteni), …(………. plaka sayılı araç sürücüsü), … Sigorta(… plaka sayılı aracın KZMMS ve İMMS sigortacısı) olduğu, yargılama sonucunda toplam 84.433,17-TL maddi tazminat ve 40.000,00-TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı 13/05/2019 tarihli ilamı ile onandığı, davalıların karar düzeltme isteminin de yine aynı Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin …Esas 2…….Karar sayılı 21/01/2021 tarihli ilamı ile reddedilmesiyle hükmün kesinleştiği, verilen hükmün ve ferilerinin icrası için tazminat alacaklıları tarafından Malatya İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında toplam 196.524,16-TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, icra takibi sırasında davalılardan…Sigorta A.Ş. Tarafından 25/05/2016 tarihinde 147.343,90-TL tutarlı ödeme yapıldığı, 22/11/2016 tarihli dosya alacağı hesaplamasında toplam alacak miktarının ferileri ile birlikte 228.221,34-TL olduğunun belirtildiği, bakiye borcun 80.877,44-TL olarak gösterildiği, dosyamız davacısı … Boya Yapı Malzemeleri ve Gıda İnş.Taah.San.ve Tic.Ltd.Şti. Tarafından 30/11/2016 tarihinde 38.223,00-TL ödeme yapıldığı, ardından ise 21/12/2016 tarihinde yeniden dosya alacağı hesaplaması yapıldığında önceki hesapla arada işleyen faiz eklendiğinde toplam 228.429,40-TL dosya borcu hesaplandığı, tahsilatların mahsubu sonrası bakiye alacak miktarının 42.862,50-TL olduğu belirtilmiştir. Dosyamız davacısı fa … Yapı Malzemeleri ve Gıda İnş.Taah.San.ve Tic.Ltd.Şti. Tarafından 21/12/2016 tarihinde bakiye borç miktarı 42.865,00-TL ödeme yapılarak dosya borcunun sona erdirildiği görülmüştür.
5-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
90. Maddesinde, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun… öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun… düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”
88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
(Değişik: 17/10/1996-4199/31 md.) Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. Özel durumlar ve özellikle araçların işletme tehlikeleri, zararın iç ilişkide başka türlü paylaştırılmasını haklı göstermedikçe, işletenler ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kusurları oranında zarara katlanırlar.”
hükümlerine yer verilmiştir.
6-Davanın esasına geçmeden önce teselsül hükümlerine değinmek yerinde olacaktır. 6098 sayılı TBK’nın 162. Maddesinde “Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar.
Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar.” şeklinde müteselsil sorumluluk düzenlenmiş olup, müteselsil borçluluğun ancak borçluların açık kabulü veya kanun hükmünden kaynaklanması gerektiği görülmektedir.
Tazminatın tamamının zarar verenlerden yalnız birisine karşı açılan davada talep edebilmesi, zarar görene ispat ve tahsil kolaylığı sağlar. Buna göre, zarar gören tazminat davasını en sağlam ispat araçlarına sahip olduğu zarar verene karşı açabileceği gibi, böyle bir davayı, tazminatı ödeme gücü en fazla olan zarar verene karşı da açabilir. Bu sayede zarar gören zarar verenlerden her birini ayrı ayrı dava edip, sayısız zahmetlere katlanacağı yerde, tamamı aleyhine açacağı bir tek dava ile de kolayca sonuca ulaşabilir. Keza, zarar görenin, tazminat alacağının bir kısmını, bir zarar verenden, diğer kısmını da diğer zarar verenden istemesi mümkündür. Ancak, burada “tek zarar, tek tazminat ilkesi” geçerli olduğundan, tazminat ödeme borcu, zarar verenlerden biri tarafından yerine getirildiği oranda sona erer. Zarar verenlerden biri, tazminatın tamamını ödediği taktirde, borç ortadan kalkar, dolayısıyla, zarar gören böyle bir hâlde artık diğer zarar verenlerden tazminat talep edemez (Eren, s. 840).
6098 sayılı Kanun’un “Borçluların sorumluluğu” başlıklı 163. maddesinin 1. fıkrasına göre (BK 142/1. maddesi); “…Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.”
Bu maddede zarar görenin zarar karşılığı isteyeceği tazminatın nasıl ve ne miktarda talep edebileceği belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 163. maddesinin 2. fıkrasına göre ise (BK 142/2. maddesi); “…Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder.” şeklindeki düzenleme ile borcun ancak tamamen ödenmesi ile son bulacağına vurgu yapılmış; “Borcun sona ermesi” başlıklı 166. maddesindeki “Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur.
Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler.
Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” yönündeki hükmü ile de bu durum desteklenmiştir.
Müteselsil sorumluluğun getirdiği ikinci ilke, zarar verenler arasındaki ilişki, diğer bir anlatımla iç ilişkidir.
6098 sayılı Kanun’un 62. maddesi iç ilişkiyi düzenlemiştir. Bu maddeye göre tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahiptir ve zarar görenin haklarına halef olur ve buradaki rücuda teselsül değil, pay esası geçerlidir.
6098 sayılı Kanun’un m. 62, sorumluluk hukuku yönünden bir rücu düzeni öngörmüştür. 6098 sayılı Kanun’un 167. maddesi ise, sözleşmeye dayalı müteselsil borçlarda rücu düzenini belirlemiştir. Aynı husus Karayolları Trafik Kanunu 88/2. maddesinde de araç işletenin sorumluluğu yönünden düzenlenmiştir.
Müteselsil sorumlulukta sorumluların birbirlerine karşı rücu ilişkisinde göz önünde tutulacak ilkeler 6098 sayılı Kanun’un 62/I. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur.” Kusur, hafif ihmalden başlayarak en ağır şekli olan kasta doğru bir yükselme gösterir. Rücu ilişkisinde kasten zarar veren ihmali ile zarar verene oranla daha yüksek bir paya sahip olur. Birlikte zarar verenlerin yarattıkları tehlikenin yoğunluğundan amaç, onların davranış, faaliyet veya işletmelerinin zararlı sonucun doğmasındaki etkinlik ve elverişlilik derecesidir (Eren, s. 844).
Zarar görenin zararını tazmin eden müteselsil sorumlu, giderdiği tazminatı kendi üzerinde mi taşıyacaktır; taşımayacaksa yerine getirdiği tazminatı diğer müteselsil sorumlularla mı paylaşacaktır: paylaşacaksa hangi oranda soruları, müteselsil sorumluların iç ilişkisinin konusunu teşkil eder (Antalya, s. 553).
TBK bu sorulara ilişkin olarak, tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olacağı hükmünü getirmiştir (Antalya, s. 554).
İç ilişki, rücu ilişkisidir. Yani tazminat borcunun ortaya çıkmasına neden olan sorumluların birbirleri ile olan ilişkisidir. Rücu ilişkisinden doğan hak ise rücu hakkıdır.
Rücu, kendisine veya başkasına ait bir borç ifa ederek alacaklıyı tatmin eden kişinin, alacaklıya yaptığı edanın tamamını veya bir kısmını başka kişiden talep etmesidir.
Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip olur (Antalya, s. 554).
6098 sayılı Kanun’un 165. maddesine göre (BK 144. madde) müteselsil sorumlulardan birisi kendi davranışı ile diğer müteselsil sorumluların durumunu ağırlaştıramaz.
Kanun koyucu bir borçlunun, diğerlerinin durumunu ağırlaştırmaması gerekliliğinin özel bir uygulaması olarak, durumu birlikte sorumlu olduğu diğer kişilere bildirme yükümlülüğü öngörmüştür.
6098 sayılı Kanun’un 73. maddesinde kendisinden tazminat istenen kişiye, bu durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirim yükü getirilmiştir. Kendisinden tazminat istenen kişi bu bildirim yükümlülüğünü yerine getirmezse zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihten itibaren başlayacaktır (Antalya, s. 553).
Bununla birlikte 6098 sayılı Kanun’un 167. maddesinin 3. fıkrası ile de borçlulardan birisinden tahsil edilemeyen bir tazminat miktarının bulunması durumunda bu miktarı diğer borçlular payları oranın da üstlenmekle yükümlü olurlar.
İç ilişkide sorumluluk, müteselsil sorumluluk olarak kabul edilmez. Burada herkes kendi kusur oranı doğrultusunda sorumlu olur. Bu sorumluluk dağılırken kişilerin yarattığı tehlike ile kusurun ağırlığı önem taşır. Ödemeyi yapan sorumlu eğer kendisinin ödemesi gereken miktardan daha fazlasını ödemek zorunda kalır ise zarar görene o oranda halef olur.” şeklindeki genel ilkeler ile belirlenmiştir.
7-İzah edilen temel ilkelerden hareketle somut olay incelendiğinde, Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas … Karar sayılı dosyasında tazminata neden olan trafik kazasındaki kusur dağılımının davacının işleteni olduğu ve kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu 35AP2084 plaka sayılı araç sürücüsü …’ın %40 oranında kusurlu olduğu, davalıların sürücüsü, işleteni ve sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın ise %60 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilerek bu kusur oranları hükme esas alınmıştır. Davacı tarafça görülmekte olan davada, farklı bir kusur oranına dayanılmamış, davalılardan Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas … Karar sayılı dosyasında tespit edilen kusurları oranında rücuen tazminat talep edilmiştir.
8-Yukarıda alıntılandığı üzere Karayolları Trafik Kanunu’nda rücu hallerini düzenleyen 2 hüküm bulunmaktadır. Bunlardan ilki işleten ve işletenin kusurundan sorumlu olduğu kimseler arasındaki ilişkiyi düzenleyen 85/1. Maddesi, diğeri ise birden fazla motorlu aracın kazaya sebep olduğu durumlarda üçüncü kişinin zarar görmesi halini düzenleyen 88. Maddedir. İşleten ile sürücü arasındaki ilişkide TBK’nın rücuya ilişkin genel şartları geçerli olup 62.maddesi uyarınca kendi kusurunun üzerinde yapmış olduğu ödemeyi sürücüye rücu edebilecektir. Davacı ile diğer motorlu taşıt sürücü, işleteni ve sigortacısı arasındaki ilişki ise KTK’nın 88/2.maddesine dayanmakta olup zararın paylaştırılmasında özel bir durum bulunmadıkça tarafların kusurları oranında zarara katlanacakları düzenlenmitşri
9-Somut olayda, davacı ile davalı … arasındaki rücu ilişkisi KTK 85/1 ve TBK’nın 62 maddesi temelinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu kazanın oluşumunda davalı … %40 oranında kusurlu olup, davacının ise sorumluluğu araç işleteni olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda toplam zararın %40’ına isabet eden oranda davalı …’ın davacıya karşı sorumluluğu bulunmaktadır. Davacı tarafça toplam takip konusu edilen alacak miktarı 228.429,40-TL’nin %40’ından bir miktar az olan 81.088,00-TL zarar ödemesi zarar görenlere yapılmış olup, davacı tarafın bu zararın oluşmasında bir kusuru bulunmadığı, sorumluluğunun KTK 85/1. Maddesinden doğduğu gözetilerek TBK’nın 62. Maddesi uyarınca kusur oranında ödendiği anlaşılan 81.088,00-TL’nin tamamının davalıdan tahsili gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça faiz talebinde bulunulmuş ancak faiz türü gösterilmemiştir. Davacı ile davalı arasındaki davanın halefiyet temeline dayandığı ve davacı tarafın ancak alacak asıl tazminat alacaklısı tarafından takip edilmiş olsaydı isteyebileceği faiz türünü talep edebilecektir. Dava dışı tazminat alacaklılarınca Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas … Karar sayılı dosyasında yasal faiz talep edilmiş olup takipte de yasal faiz uygulandığı gözetilerek davacının ödemiş olduğu tazminat miktarlarına ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz işletilmiştir.
10-Dava konusu kazanın diğer tarafını oluşturan … plaka sayılı aracın sürücüsü, işleteni ve sigortacısı yönünden ileri sürülen rücu talebinin incelenmesinde ise, yine yukarıda aktarılan KTK 88/2. Maddesi uyarınca, bu davalıların Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas … Karar sayılı dosyada araç sürücüsü olan …’ın %60’lık kusuruna denk gelen miktarda zarardan sorumlu tutulabilecekleri, takip konusu borç miktarının 228.429,40-TL olduğu, bu miktarın %60’ının ise 137.057,64-TL’ye isabet ettiği, davalılardan…Sigorta A.Ş. Tarafından icra dosyasına 25/05/2016 tarihinde 147.343,90-TL ödemede bulunulduğu görülmüştür.
Davacı tarafça, davalıların Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas … Karar sayılı dosyada tespit edilen kusur oranı olan %60’ın daha üzerinde bir miktarda zarardan sorumlu tutulmalarını gerektirir özel bir durum, işletme tehlikesi veya başka bir türlü paylaşımı haklı gösterir neden ileri sürülmediği gözetildiğinde, davalıların kusuruna isabet eden oranın bir miktar üzerinde yaklaşık %64,50 orana yakın bir miktarda zararın davalı…Sigorta A.Ş. Tarafından karşılanmış olduğu gözetildiğinde, davacının ödemiş olduğu ve kendisinin sorumlu olduğu %40 orana tekabül eden tazminat ödemesinin ayrıca rücu talep edilemeyeceği değerlendirildiğinden, bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı … yönünden kabulü ile, 81.088,00-TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, tazminatın 42.865,00-TL’sine 21/12/2016’dan, 38.223,00-TL’sine ise 30/11/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, diğer davalılar yönünden davanın reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 5.539,12-TL harçtan peşin olarak alınan 1.384,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.154,33-TL karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 11.341,44-TL. vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.384,12-TL. harcın davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından başvuru harcı ve posta ücretleri olarak sarf edilen toplam 405,60-TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022

Katip …
e-imza
¸

Hakim ….
e-imza
¸