Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1007 E. 2021/473 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1007 Esas
KARAR NO : 2021/473

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 19/09/2017
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davacı, Davalı şirketin diğer ortağı …’nun imza yetkisinin kendisinde olması için, yarı yarıya ortak olarak şirket kurmaya karar vermelerine rağmen, son anda %60 payla şirketin ortağı olduğunu, 12.10.2010 tarihli Genel Kurul kararı ile de 7 yıl şirketi temsile yetkili müdür olarak faaliyet yürüttüğünü, Karşı yan olan öz ablasının çağrısı ile 2008 yılında … isimli şirketteki görevinden ayrılarak, ablasına ait … isimli şirketine sigortalı olacak şekilde ancak aslında adi ortaklık kurarak tüm müşteri çevresi ile geçiş yaptığını, 1-2 yıl bu şekilde faaliyet gösterip iyi kazanç sağlayınca Ltd. Şti. olamaya karar verdiklerini, Bu ortaklık süresince kazançlarıyla …ta bir apartman dairesi ve …de bir yazlık aldıklarını, ancak bu gayrimenkulerin kredinin davalı yanın kredi benim üzerime çıkıyor beyanı ile davalı üzerine yapıldığını ancak kredi geri ödemelerinin şirket üzerinden yapıldığını, ortaklaşa ödenen gayrimenkul alımlarından dolayı hiçbir zaman yıl sonu kar payını almadığını, karşı yanın … isimli lokantasının işletilmesi ve de ortaklık sebebi ile üzerine düşeni yaptığını fakat … isimli karşı yanın esnaf işletmesinde işlerin bozulması ve zarar edilmeye başlanınca üzerine düşen iş yükünün fazlalığıda göz önüne alınarak ortak kararla işletmenin kapatıldığını, Karşı yanın 23.11.2013 tarihinde eşinden boşandığını, bu sebeple bu tarihten itibaren pekçok ev dağiştirdiğini, daha sonra yarı yarıya ortak oldukları evde kendisine düşen kira payını ödemeden oturmaya başladığını halende bu evde ikamet ettiğini, mailler ile görüleceği üzere şirketten 8 ay önce bağım kopardığını fakat aile bireylerinin telkini ile bugüne kadar dava açmadığını, samimiyetle düzenlediği 15.08.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameye karşı yanın verdiği cevap üzerine bu davanın açılmasının kaçınılmaz olduğunun anlaşılacağını Karşı yanın gönderilen ihtarnamedeki hiçbir hususa cevap vermediği gibi ihtarnemenin çelişki içerdiğini söylemesine rağmen bu çelişkilerin neler olduğundan bahsetmediğini, bu ihtarnameden sonrada muhasebecisine mesaj kayıtlarıyla sabit olduğu üzere bilgi ve kayıt vermemesi yönünde talimat verdiğini, Karşı yanın eşinden ayrılmış olması ve eşinin memur olmasından ötürü kızının bakım ve ev ihtiyaçlarını ortak oldukları şirketin kasasından karşıladığını, boşanmadan sonra kızının babasından nafaka alamadığı için kızının okul masraflarını ve şahsi ihtiyaçalrmıda şirket kasasından karşıladığını, bu durumu o dönemde aile bağlarına önem vermesinden dolayı normal karşıladığını, ortak oldukları şirketten kendisinin 3.000,00 TL bir maaş ödemesi almasına karşın davalı yanın maaş ödemesinde sınır olmadığını, bu durumun şirkete ait kart ekstrelerinden de anlaşıldığını, Karşı yanın eski eşiyle barıştığını, barıştığı eşinin işi sebebi ile …de ortak alman yazlığa onu yerleştirdiğini bu sebeple bu yazlıktan da faydanlanmasınm mümkün olmadığını, Karşı yanın ihtarnameye verdiği cevapla, sermaye koyma borcunun yerine getirilmediğini bu sebeple tarafının şirkette çalışan olduğunu iddia ettiğini, ancak taraflarca 11.05.2015 tarihinde sermaye arttırımında bulunulduklarını, şirketin sermayesinin 10.000 TL den 137.000 TL ye çıkarıldığını, bu işlemin ortak vasfıyla taraflarca resmi daireler huzurunda yapıldığını, madem davacının şirkette hissesi yoktu neden %40 hisse verildiğini, sermaye arttırımı yapılırken sermaye borcuolan yanın ortaklık ilişkisinin sonlandırılması gerektiği halde neden sonlandırılmadığını, davalının iyi niyetli olmayan tutum sergilediğini, karşı yanın ihtara verdiği cevapta 12 yıllık müşterilerinin alındığını iddia ettiğini ancak karşı yanla 8-9 yıl birlikte çalıştıklarını, birlikte çalışmadan öncede 15 yıl bu işi yaptığını, yani ortaklığa gelirken kendi müşterilerini getirdiğini normal olarak ta geri aldığını, Şirket ana sözleşmesinin 11. Maddesi Karın Dağıtımıhükmü gereğince şirketin safı karının her çeşit masraf düştükten sonra kalan meblağ olduğunu bu meblağdan %5 ihtiyat akçesi ayrıldıktan sonra kalan meblağın ortakların hisseleri oranında dağıtılacağını, 6762 sayılı TTK Madde 638-(l) uyarınca her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirkette çıkmasına karar verilmesi için dava açma hakkının olduğunu, 15.01.2017 tarihinde bu maddeye istinaden %40 hissesinin karşılığı olan menkul, gayrimenkul, marka, patent, peştemaliye ve sair tüm haklarının iadesi için mahkemenize başvurarak dava açma zaruretinin doğduğunu, açıklanan nedenlerde davacı ortak …’nun haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkmasına, şirkette 8 aydır faaliyet göstermediği için şirkette aleyhine yapılacak hiçbir işlem iç ilişkide tarafının bağlanmadığı gibi TTK madde 638-2 gereğince hakimkararı ile dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacı ile diğer önlemlere karar verilebilir hükmü gereğinin yapılması ve şirkete ait gayrimenkullere yönelik işlemler ile …de bulunan yazlığın tasarruf işlemlerinin dondurulmasına şirkette hakkı olan %40 lık pay ve şimdiye kadar dağıtılmamış olan şirket net dönem karları ve gayrimenkullerin müvekkiline düşen kısmının parasal karşılığının iadesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine kararverilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Davalı, davacı yanın …. ve … aleyhine ikame ettiği davada, ticaret hukuku çerçevesinde, ticari işlere ilişkin iş ve işlemlerin muhatabının tüzel kişiliğe haiz ticari işletme ve şirketler olması sebebi ile 3. Şahıs konumundaki … aleyhine dava yöneltmesinin usule ve hukuka aykırı olduğunu ve reddinin gerektiğini, ayrıca davacı yanın ….ndeki ortaklığından haklı nedenle çıkmayı talep etsede işbu talebin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu davanın açılması için davacının haklı bir sebebinin olmadığını, aleyhine açılan davanın zararına, haksız ve kötü niyetli olduğunu, Davacı yanın, … isimli ticari işletmeye iddiasından farklı olarak adi ortaklık kurmak suretiyle değil, ailesinin isteği üzerine … tarafından 2009 yılında sigortalı olarak işe alınarak girdiğini, davacı yanın bu hususu dava dilekçesinde kabul ettiğini, adi ortaklık kurulabilmesi için taraflar arasında Borçlar Kanunu madde 620 ye göre “iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi” kabul ettikleri bir sözleşmeyle kurulabileceğini, aralarında böyle bir sözleşme bulunmadığını, davacı yanın 2009 yılında sigortalı olarak girdiği görevinden 2010 yılında kendi irade ve isteği ile ayrıldığını, tarafların, …. ni ortak olarak kurmaya karar verdiğini, bu şirketi ticari alanda faaliyet göstermek için ticari sicil gazetesiyle tescil ve ilan edildiği gibi yeni bir şirket olarak kurduklarını, davacı yanın iddasında olduğu gibi mevcut bir şirketi limited şirkete çevirerek kurmadıklarını, davacı yanın yeni kurulan bu şirkette limited şirketin kanuni tanımında yer alan yükümlülüklerini yerine getirmeksizin ve hiçbir sermaye bedeli ödemeksizin %40 gibi yüksek bir oranla ortak olduğunu, bu durumun esinde iş vermesinin kardeşi olan davacı yana karşı her zaman iyi niyetli davranış ve tutumda olduğunun göstergesi olduğunu, şirket kazansada kazanmasada kardeşi olan davacı yana aylık belli bir miktar para ödeyerek ihtiyaçlarını görmesini sağladığını, şirkete ait tüm iş ve işlemler ile borçlar ve kredileri tek başına üstlendiğini, limited şirketten karşılyamadığı borçları, kendi özel hesabından veya şahıs şirketinden karşılayark işleyişi sağladığını, Dava dilekçesinde …de alınan yazlıkla ilgili iddiaların, gerçeğe aykırı haksız kazanç sağlamaya yönelik iddia ve taleplerden ibaret olduğunu, söz konusu yazlığın limited şirket hesabından alınmadığını, limited şirketten ari olarak ödemelerinin tamamen şahsi ve adına kayıtlı ticari işletmesinden yapıldığını, söz konusu yazlığın alındığı tarihte davacı yanın ticari şahıs işletmesinde çalışır konumda olmadığını ve bu tarihte daha limited şirketin varolmadığını, … Tapu Sicil Müdürlüğünden iligli kayıtların istenmesiyle durumun sübut bulacağını, Davacı yanın, 2009 yılında beraber çalışmaya başlamakla birlikte maddi durumunun iyileştiğini, refah seviyesinin yükselerek, mal varlığı ile lüks gider ve harcamalarının artış gösterdiğini, Davacı yanla %50 ortak yapılan müşterek bir olduğunu, ancak bu evin tüm ödemelerinin … üzerinden tarafınca yapıldığını, bu evin ödemelerinin henüz tamamlanmadığını, söz konusu evde annesi ve ablası ile oturduğunu, davacı yanın asılsız iddiaları ile aile fertlerininde manevi olarak olumsuz yönde etkilendiğini, davacı yanın, ödemelerine payı oranında hiçbir katkıda bulunmadığı ve henüz ödemelerinin tamamlanmadığı eve ilişkin pay bedeli talebinin açıkça kötü niyetinden olduğunu, ev hakkında payı olduğunun kabul görmesi durumunda tarafınca payından fazla yaptığı ödemeler için rücu hakkını saklı tuttuğunu, Davacı tarafın işyerini terk ettikten sonra ancak ortaklığı devam ederken aynı alanda faaliyet gösteren bir şahıs şirketi açarak ortaklığın müşterilerine teklifler gönderdiğini, bu durumun sadakat yükümlülüğüne ve bağlıık yükümlülüğüne aykırı olduğunu ve madde 613-1 ve 613/2 hükümleri gereğince rakabet yasağını getirdiğini, Taraflar olarak limited şirket ihtiyaçlarında kullanılmak üzere KOSGEB başvurusunda bulunduklarını, KOSGEB kredisine şirketin borçlarını ödemek için başvurduklarını ancak davacı yanın bunu bilmesne rağmen KOSGEB kredisi çıkıp onaylandıktan sonra kredi için imza vermediğini, limited şirketi zor duruma soktuğunu, imza için taleplerde bulunduğunu, bu hususta tehtidvari ifadeler kullandığını, Kendini, işçi olarak görev aldığı ticari işletmenin ortağıymış gibi gösteren davacının haksız ve yersiz iddialarda bulunduğunu, limited şirketten çıkmak için haki bir nedeni bulunmadığını, …deki yazlığın tapusunun tarafı üzerinde olduğunu, bu yazlığın alındığı tarih itibari ile de davacı tarafın hiçbir bağının olmadığını, limited şirketten söz konusu yazlık için herhangi bir ödeme yapılmadığını, söz konusu ödemelerin bizzat tarafından yapıldığını, karşı tarafla %50 müşterek bir evin olduğunu, ancak bu evin ödemelerinin sadece yinde tarafınca yapıldığını, bu durumun banka kayıtlarıyla sabit olduğunu, ortaklıktan çıkamanın tali nitelik taşıdığı hukuk düzenimizde davacı tarafın diğer imkanları göz ardı ederek ikincil nitelikteki ortaklıktan çıkma yolunu tercih ettiğini, ayrıca davacı tarafın henüz ortklık devam etmekte iken aym faaliyet alanında başkaca bir ticari işletme kurduğunu, şirketin çıkrlrmı zedeleyecek davranışlarda bulunduğunu, ayrıca davacı taraf daha 5 yaşındaki kızı için yaptığı harcamaları çok görerek bu harcamaları şirket hesabından gerçekleştiğini belirttiğini, gerçekle alakası olmayan bu beyanların karşı tarafın kötü niyetini ortaya koyduğunu, haksız ve kötü niyetli açılmış bu davanın reddinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle delillerin toplanması ile de anlaşılacağı üzere, davacının taleplerinin haksız ve gerçeğe aykırı olduğunu, davanın … yönünden husumet yokluğundan reddine, haksız ve kötü niyetli açılmış olan davanın reddine, yargılma giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; “davacı ortağın haklı nedenlerle ortaklıktan çıkarılma şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı görüldü” şeklinde belirlenmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürmüş oldukları delilleri mahkememizce toplanmıştır.
Tarafların bildirmiş oldukları tanıkları mahkememizce dinlenilmiş olup taraf tanıkları beyanlarında :
Davacı tanığı …; ” Ben her iki tarafı da tanırım uzun süreli bir tanışıklığım vardır, her ikisi de arkadaşımdır. Yaklaşık 15 yıl kadar tanıyorum hatta üzerindedir. Ben …’nın biz kendi aramızda … diyoruz, gerçek ismi …’dir. Ablası …’i de ortak olduklarını biliyorum ve hep öyle de çalışıyorlardı. Ambalaj ve kutu işi yapıyorlardır ayriyeten bir de lokanta işletiyorlardı. Mali durumlarına ilişkin olarak benim bir bilgim yoktur. Sadece bir defa benim yanımda paradan dolayı tartıştılar. Hatta ben ve ablam akşam onları barıştırdık. … ve … ben bildim bileli beraber ortak çalışıyorlar. … daha önce …’de çalışıyor idi. …’deki işinden ayrıldıktan sonra … ile beraber çalışmaya başladılar. İş yerinin açılışı için kokteyl verdiklerini hatırlıyorum. Ama arada boşluk var mı yok mu onları net olarak hatırlamıyorum. Benim yukarıda bahsetmiş olduğum tartışmadan başka esaslı bir tartışmalarına şahit olmuşluğum yoktur. Ufak tefek tartışmaları olmuştur ama dikkate alınacak şeyler değildi. Ben şirket ortaklığında …’nın (…) şirkete bir sermaye koymadığını duydum. Ama bunu ortadaki konuşmalardan duydum. Yaptıkları (ambalaj işini ) işi ilk önce …’in yaptığı, daha sonradan …’nin ona katıldığını, yine konuşmalardan duyuma dayalı bilgim var, bu bilgilerim arkadaşlık ortamındaki duyumlara dayanmaktadır. Ben yine duyuma dayalı olarak davacının müşteri portföyü ile beraber gelip ablasına destek verdiğini duydum, böyle konuşuluyor idi ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı …; Ben tarafların ablası olurum. Biz ailece lokanta da beraber çalışıyor idik. Şirketin asıl işi ambalaj işi idi. Bu işi … yapıyor idi. Aynı işi …’de …’da maaşlı olarak yapıyordu. … başkasının işinde çalışma gel beraber çalışalım dedi. … bunun üzerine beraber çalışmak üzere geldi. Fakat şirkete bir sermaye koymadı. Lokanta açıldığında … lokantanın bütün işleri ile ilgileniyordu. Sabah saat 05:00’de bizi lokantaya götüren …’dır. Şirketin muhasebesini evrak işlerini … takip ediyordu. … yaklaşık iki yıldır şirkete gelmiyor. Mal yüzünden tartıştılar. Lokantanın …ti şirkete aittir. Ya yazlık ya da lokantanın tapusunu istediği için tartıştılar. Bu mal yüzünden zaman zaman tartışırlardı. Hatta ev aldıklarında ev …’in üzerine olacaktı. Sonra ikisinin üzerine yapıldı. Ortaklıktan ayrıldıktan sonra ben konuştum. … ben istemiyorum, gelmesin dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı : …; Ben her iki tarafında yakın arkadaşı olurum. Ben şuan … ‘in yanında çalışıyorum, … ayrıldıktan 1-1,5 ay sonra …’in yanında çalışmaya başladım. Bundan dolayı her iki kardeşi de tanırım daha evvel benimde iş yerim vardı bundan dolayı alışveriş yapmak için gittiğimde görüşürdüm ve ayrıyetten dışırıda da görüşürdüm davacı … ( … ) daha önce … de bir şirkette çalışıyordu . … işten ayrıldı. Daha sonra … in yanında bir yıl sigortalı olarak çalıştı. Bir yılın sonunda … …’yı ortak etmek istedi biz arkadaşları olarak yanlış yaptığını söyledik. Ama o ortak oldu. Ben kardeşlerin tartışma ve kavgasına bizzat şahit olmadım. … işten çıktıktan sonra … beni aradı ağlıyordu kendi aralarında tartışmışlar. Bir hafta sonra yada 15 gün sonra yurt dışına …’nın gittiğini duydum bu bilgiler duyumdan ibarettir. Hesabı kitabı kimin tuttuğunu ben ailenin içinde olmadığımdan bilmiyorum . İki yerleri vardı. Birine birisi diğerine öbürü bakıyordu . Mal paylaşımı vs hususlarına veya bu konuda tartışmalarına ben şahit olmadım. Hatta bir gün kosgeb kredisi çekeceklerdi . … imza atmadığı için krediyi çekemediklerini biliyorum. Hatta ozaman ben … ‘in yanında çalışıyordum. Ertesi gün kredi ödemesi vardı. Ben …’nın başka bir işyeri açtığını bizim işyerimize gelen bir fatura vasıtası ile öğrendim gelen malları biz sipariş etmemiştik . Fakat kontrol ettiğimde … – … gibi birşeydi sonradan araştırdığımızda … hanımın başka bir işleri açtığını öğrendik …’nın iş yeri açtığını … ‘e söyledim daha öncesinde …’nın işyeri açtığını bilmiyordum. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı …; Ben tarafların sahip olduğu şirkette 2011-2012 yılları arasıda bir yıla yakın süre ile çalıştım. Yaklaşık bir yıl kadar dı daha öncesinde de tanışıklığım vardı. Ben şirketin muhasebe işlerine bakıyordum, … ile … hanım ortaktılar fakat bu ortaklıkları öncesinde … hanım işsiz kalması sonrasında … hanımın güvenebileceği tek kişi kardeşi olması nedeniyle …’yı ortak aldığını biliyorum. Ben bir defa tartışmalarını duydum . O anda aşağıdaydım. Bağırışmalar üzerine yukarıya çıktım. Yukarıya çıktığımda … hanım bayılmıştı. Para yüzünden tartışmışlar. İçeriğini tam olarak bilmiyorum. Ben birbirlerine vurduklarını yada hakaret ettiklerini duymadım görmedim ama birbirlerine karşı ağır konuşuyorlardı. … hanım şirketten düzenli olarak aylık maaş alıyordu. Ayrıca gün ve vs gibi şeylerde de ihtiyaçları karşılanıyordu. … hanımında ihtiyaçları şirketten karşılanıyordu iki dükkanın hesabı bir tutuluyordu … hanım da plastik kısmınada gelirdi. Ben yanlarında işten ayrıldıktan sonra da iş ilişkimiz ve arkadaşlık ilişkimiz devam ediyordu. Ben … hanımın bir ev aldığını ve bunu kendi parası ile aldığını biliyorum . Evi ben ayrıldıktan sonra aldı ama ne zaman aldığını bilmiyorum dedi. … hanımın şirket işlerinden başka bir geliri yoktu. … hanım biraz daha çok para harcıyordu, … hanım ona göre daha tutumlu idi bundan dolayı şahsi parası olduğunu düşünüyorum . … hanımın ne kadar sabit maaş aldığını hatırlamıyorum. Ben … hanımın şirkete girerken sermaye koymadığını biliyorum . Buna ilişkin bir görgün yok ama bu her iki tarafında dile getirdiği bilinen bir husus. Benim size söylemiş olduğum tartışma benim çalıştığım döneme ilişkindir. Daha sonrasında bir kavgaları olup olmadığını bilmiyorum hatırlamıyorum dedi. … hanımın … hanımı kovması yada çıkartması gibi bir durum söz konusu değildir. Zaten restorantı da ailesi için açmış idi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraf tanıları dinlenildikten sonra bilirkişi incelemesine karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 04/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda Bilirkişiler ; “Yukarıda dava dilekçesinde ileri sürülen haklı sebelere ilişkin yapılan inceleme neticesinde davalının kusuruyla tamamlanmış bir haklı sebep tespit edilemediği; Buna karşın davacı ortağın; davalı şirketteki ortaklığının devam ettiği dönemde “ederken aynı alanda faaliyet gösteren bir şahıs şirketi açarak ortaklığın müşterilerine teklifler gönderdiğini,” ikrar ettiği; TTK m. 613 maddesi uyarınca limited şirkette ortaklar rekabet yasaklısı olduğu; Davacı ortağın kendi kusuruyla TTK m. 613 de düzenlenen sadakat ve rekabet etmeme yükümlülüğünün ihlal ettiği ve dava dosyasında yer alan iddia ve savunmalar kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi kapsamında davalı diğer ortağa göre daha kusurlu olduğu ;Heyetimiz mali incelemesi kapsamında yapılan tesitlere iş bu raporda yer verilmiş olup; yapılan inceleme neticesinde; Davacının iddia ettiği gibi davalının davacıdan fazla para çektiğine dair bakiye cari hesap tutarı yasal defterlerde görünmediği; Davacı ortağın davalı limited şrikette ortaklığının devam ettiği süreçte Davalı Şirket ile rekabet ettiği ve aynı alanda faaliyet gösterdiği iddiasınında davacı ortak tarafından kabul edildiği dikkate alındığmda;Davacı ortağın haklı sebeple çıkmayı talep etmiş olmasına karşın “davalı limited şirketin ortağı sıfatıyla sadakat yükümlülüğünü” kendi kusuruyla ihlal etmiş olduğu; haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğini somut olayın özelliklerini dikkate alınarak Sayın Mahkeme tarafından takdir edilecek olup; davacı iddiası / davalı savunması kapsamında yapılan mali inceleme neticesinde davalı ortağın haklı sebep teşkil edecek nitelikte kusurlu bir davranışının tesit edilemediği; Ortaklar arasında ki güvenin unsurunun ortadan kalmış olduğu kabul edilse bile; güvenin sona ermesinde Davalı ortağın kusurlu olduğuna ilişkin bir iddia olmadığı ve tespit yapılamadığı; TTK m. 613 maddesi gereğince rekabet yasaklısı olan Davacı Ortağın rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ettiğini ikrar ettiği” kanaatini bildirmişlerdir.
Sermaye şirketlerinde ortağın ortaklıktan çıkmasının sonuçlarından birisinin şirketin sermaye kaybetmesi olacağı muhakkaktır. Ortağın ortaklıktan çıkması ile birlikte sermaye kaybından dolayı şirketin faaliyetlerinin devam etmesinin zorlaşacağı veya sermaye kaybından dolayı şirketin sona ermesine sebep olabileceği muhakkaktır. Bu sebeple haklı nedenle ortaklıktan çıkmada aranılacak temel olgu profesyonel olarak şirketin faaliyetlerine devam etmesinin mümkün olmamasıdır. Her şirket ortağı şirkette fiilen bulunup şirket faaliyetine aktif olarak katılmak zorunda değildir. Şirketin idaresi ve faaliyetine ortaklardan birisi ( müdür ) ve ya ortaklar haricinde dışarıdan atanacak yönetici eli ile yürütmesi mümkündür. Şirketin idaresini yürüten yöneticinin şirket aleyhine ve zararına iş ve işlem yapması halinde şirkete karşı şahsi sorumluluğunun doğacağı muhakkaktır. Bu nedenle ortaklıktan çıkarılmaya izindeki kriterleri şirket varlık ve sermeyesini korumak adına daha sıkı tutmak gerekmektedir.
Somut olayda şirket ortakları arasında ortaklığı sürdürmelerine engel somut bir olay cebir, şiddet, hakaret, şirket denetimini engelleme, şirkete almama gibi bir vaka olduğu tespit edilememiş ve taraflarca da bu yönde somut bir vakıa ileri sürülmemiştir. Tanık anlatımları ve davacı tarafın beyanlarına göre davacının kusurlu olduğu, kendisinin şirketten ayrılarak aynı alanda faaliyet gösteren yeni bir işletme açtığı bu nedenle ortağı bulunduğu davalı şirkete gelmediği anlaşılmıştır. Bu olgu ve tespit karşısında davacının kendisinin kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği TMK madde 2 ‘nin gereğidir. Kaldı ki yukarıda da belirtildiği gibi davacı veya şirket ortakları , şirket faaliyetinde fiilen bizzat bulunmak zorunda değildir. Bu olgu sermaye şirketinin bir gereğidir. Ortakların sermeye şirketlerinde birinci temel görevi taahhüt etmiş oldukları şirket sermayesini ödemekten ibarettir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor içeriğindeki tespitlere göre davalının şirketi kötü yönettiği ve zararlandırdığı yönünde bir tespit bulunmamaktadır. Böyle bir tespit olsa dahi bunun şirket müdürünün şirkete karşı şahsi sorumluluğunu doğuracağı muhakkaktır.
Davacı taraf açısından şirket ortaklığından çıkmayı gerektiren haklı bir neden bulunmamaktır. Bu nedenle davcı şirket açısından davanın esastan reddi gerekmiştir.
Davalı ortak … ise şirket ortaklığından çıkmaya ilişkin davada pasif husumet ehliyetine sahip olmadığından bu davalı açısından da pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde şimdiye kadar dağıtılmamış dönem karları ve gayrimenkullerin müvekkiline iadesini talep etmiş ise de ; bu talepler ortaklıktan çıkmaya bağlı olduğundan ayrı ve bağımsız bir talep olarak değerlendirilmemiş olup , bu konuda ayrıca bir karar verilmemiştir.
Davacının her ne kadar dava dilekçesinin sonuç kısmında kar payı dağıtımına ilişkin talebi söz konusu ise de ; buna ilişkin talebin öncelikle usulüne uygun şekilde şirket genel kurulunda gündeme getirilmesi ve sonuç alınamaması halinde dava yoluna gidilmesi gerekmekte ise de yukarıda da değinildiği üzere davacının kar payı dağıtımına ilişkin talebinin ortaklıktan çıkmaya bağlı olarak ileri sürüldüğü anlaşıldığından ayrıca bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle aşağıdaki şeklide hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan, peşin alınan 31,40-TL ‘den mahsubu ile bakiye 27,90- TL ‘nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 01/06/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza