Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/13 E. 2022/258 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/13
KARAR NO : 2022/258

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/01/2016
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; 15/07/2011 günü saat 20:20 sıralarında, işleteni davalı … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketi sürücüsü davalı … olan, davalı … Sigorta AŞ ye ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün, … … mahallesi, … yol kavşağında kusurlu hareketi sonucu, arkasında davacı oğlu …’nun bulunduğu, müvekkili davacı …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklete çarpması sonucu, müvekkiller … ve …’nun ağır şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalı …’ın yargılandığı Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dava dosyasında alınan rapora göre asli kusurlu olması nedeni ile 5 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını beyan ile müvekkillerinin uğradığı manevi zarara karşılık müvekkili … için 30.000,00-TL manevi, müvekkili … için 50.000,00-TL manevi, müvekkili … için oğlu … yönünden 30.000,00-TL, eşi … yönünden 15.000,00-TL olmak üzere toplam 45.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren davalılar … ile … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden işleyecek faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, kaza neden ile sakatlanan … ve ve …’na bakması nedeni ile çalışmayacak olan müvekkili … için hesaplanacak maddi tazminat ile kaza nedeni ile diğer maddi kayıplar için kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 20/09/2021 tarihli bedel arttırımına ilişkin talep dilekçesinde, davacı müvekkili …’na ait maddi tazminat alacağı, sürekli maluliyetten ve bakım giderinden kaynaklı olarak sırasıyla 993.688,32-TL + 839.820,27-TL olarak toplam 1.832.508,49-TL olarak hesaplandığını, dava dilekçesinde müvekkili davacı … için talep edilen 1.000,00-TL maddi tazminat istemini 1.833.508,49-TL ye yükselttiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkile ait … plakalı araç diğer davalı …’ın sevk ve idaresinde iken meydana gelen kazada, davacı karşı taraf motosiklet sürücüsü …’nun kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmadığı, bu nedenle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, böylece kazanın oluşumunda tali kusurlu olduğunun, Torbalı 1.Asliye Ceza Mahkemesinin …/…E.-…/…K.sayılı dosyasında kesinleşen mahkeme kararı ile belirlendiğini, aynı dosyada davacı sürücü … ve motosiklette yolcu olarak bulunan oğlu …’nun her ikisininde motosiklet kaskı takmadıkları, yine motosiklet sürücüsü …’nun A2 motosiklet ehliyetinin bulunmadığının trafik kaza tespit tutanağı ile tespit edildiğini bu nedenle davacıların kusurlarının müterafik kusur kabul edilerek davalı müvekkil lehine tazminatta indirim yapılması gerektiğini, tazminat miktarının adalete uygun olmasını talep ettiklerini, olayın meydana geliş şekli,kazadaki kusur durumu,motosiklet sürücüsü ve arkasındaki yolcunun zararın artmasına etkileri ve tarafların mali durumları,Yargıtay içtihatlarındaki esaslar dikkate alındığında davacılar tarafından istenilen manevi tazminat miktarlarının çok yüksek olduğunu ve taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı …’nun dava dilekçesine ekli sağlık raporunda organik mental bozukluk (kısmen düzelen) travmaya bağlı olduğu kontrol süresinin :1(bir) yıl psk. servisinde yapılacağı ve ağır özürlü olmadığının tespit edildiğini, ruhsal bozukluğun açıkça ve net olarak sadece trafik kazasına bağlı olmadığı başka sebeplerinde bu ruhsal bozukluğa etkisinin olabileceği anlaşıldığını, ayrıca diğer özür nedenlerinin de kazaya bağlı olup olmadığının net olarak rapordan anlaşılamadığını, bu sebeple maluliyet nedenlerinin hangilerinin trafik kazasına bağlı olduğu ve bu duruma göre kazaya bağlı maluliyet oranlarının yeniden tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, davacı …’na ait Torbalı Devlet Hastahanesi’nin 14.03.2012 tarihli sağlık raporunun dilekçe ekinde olduğunu, davalı müvekkili şirket yetkilerinin yaşanan bu olaydan dolayı büyük bir üzüntü duyduğunu, karşı tarafın acısını paylaştıklarını, kazadan sonra, daha davalılar hastahanede iken irtibat kurarak geçmiş olsun dileklerini ilettiklerini, ayrıca kısmen de olsa maddi yardımda bulunduklarını, açıklanan nedenlerle, öncelikle müvvekkil hakkında açılan davanın reddine olmadığı takdirde tazminat miktarlarının olayın oluş şekli ve tarafların mütefarik kusurları dikkate alınarak belirlenmesine ve yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davayı kabul etmediklerini, öncelikle; işverenine ait araç ile seyir halinde iken kazaya karışan müvekkilin söz konusu kazadan sonra çok üzüldüğünü, hiç kimsenin bilmeyerek de olsa başka insanların yaralanmasına sebebiyet vermek istemeyeceğini, müvekkilinin annesi kazayı takiben davacılar hastaneye kaldırıldıklarında hastaneye gittiğini, yaralıların durumu ile ilgili net ve iyi haberler alana kadar da beklediğini veya birini beklettiğini, davacıların yakınlarıyla da görüşmeye çalıştığını, ancak kazanın yarattığı duygusal patlamalar ve kızgınlık sebebiyle davacıların yakınlarının olumsuz yaklaşımı üzerine geri çekildiğini, davacıların aradan yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra işbu davayı ikame etmeleri ve istedikleri rakamların bu derece fahiş olmasının sorgulanması gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumunda davacılardan …’nun tali kusurlu olduğunu, ayrıca A2 motosiklet ehliyeti olmadığını, davacı …’nun tali kusuru dikkate alındığında oluşan kaza neticesinde gerçekleşen yaralanmadan da kusuru oranında sorumlu olduğunu, motosiklette bulunan davacıların kask takmamaları ve motor sürücüsü …’nun kavşağa girerken yavaşlamaması davacıların daha ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, dolayısıyla oluşan zararda davacıların müterafik kusuru olduğunu, bu durumun da da zararın tazmininde indirim sebebi olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesinde düzenlenen manevi tazminat belirlenirken hakkaniyete göre karar verilmesi gerektiğini, bir taraf aleyhine fakirleşmeye diğer taraf yararına zenginleşmeye sebebiyet verilmemesi gerektiğini, davacıların hastane raporlarını kabul etmediklerini, davacılardan …’nun dalağının alındığını, bu durumun ağır özür teşkil etmediği gibi çalışmasına da engel bir durum olmadığını, diğer davacı … için verilen raporda da görüldüğü üzere özrünün büyük bir oranını psikolojik rahatsızlıkların oluşturduğunu, bu durumu da daimi olarak nitelendirilmediğini, rapora 1 yıl sonra kontrol ibaresinin yazıldığını, ayrıca durumu çalışmasına engel ağır özür sayılmadığını, yine raporda sağ tarafta hafif yüz felci tanısının da yer aldığını, bu rahatsızlığın da büyük oranda tamamen tedavi edilebilir olduğunu, dava dilekçesinde dile getirilen davacılardan …’nun ömür boyu çalışamayacağı hususunun doğru olmadığını, davacıların maddi tazminat taleplerine ilişkin davanın HMK’da düzenlenen usule uygun olarak açılmadığını, açıklanan nedenlerle, öncelikle davanın reddine, aksi takdirde manevi tazminat belirlenirken olayın oluş şekli ve bir kısım davacıların müterafik kusuru da dikkate alınarak ve hakkaniyete uygun bir şekilde tazminat miktarının belirlenmesine, belirsiz alacak olarak açıldığı ifade edilen maddi tazminata ilişkin bir talep miktarının gösterilerek buna göre harcın yatırtılmasına, aksi takdirde maddi tazminat hakkındaki talebin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara aidiyetine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; … plaka sayılı araç, müvekkil şirket nezdinde trafik sigortası ile sigortalı olduğunu ve sorumluluklarının şahıs başına 200.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğundan reddi gerektiğini, söz konusu kaza sonucunda malul kalan davacıların başvurusu neticesinde hasar dosyası açıldığını, dosyanı aktüere gönderildiğini, ödenmesi gereken tazminat miktarının hesaplandığını ve … için 23/03/2015 tarihinde 18.592,09-TL … için 25/06/2015 tarihinde 159.685,08-TL tutarındaki maluliyet tazminatının davacı taraflara ödendiğini, bu nedenle müvekkili sigorta şirketinin başkaca sorumluluğunun kalmadığını, sürücülerin kusur durumu, davacının sakat kalıp kalmadığı ve sakatlık oranı hakkında Adli Tıp kurumundan rapor aldırılmasını, davacının sakatlıktan dolayı herhangi bir sosyal kurumdan tazminat alınıp alınmadığının araştırılmasını, bakıcı hususunda da ayrıca bir inceleme yapılması gerektiğini, bakıcıya ihtiyaç olduğunun tespiti halinde asgari ücretin 1/3 ü üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, açıklanan nedenlerle; müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme ile zararı karşılanan davacıların davasının reddine, aksinin kabulü halinde sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasına, temerrüte düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş olan müvekkil şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama gideri ve faize hükmedilmemesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacılar vekili iddiasını ispata yönelik olarak;kaza tespit tutanağı, … plaka sayılı aracın trafik kayıtları, … plaka sayılı motosikletin trafik kayıtları, sigorta poliçesi, bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, Torbalı 1. ASCM nin …/… Esas sayılı dosyası, Torbalı CBS nin …/… soruşturma sayılı dosyası, hastane raporları ve tedavi evrakları, hasar dosyası, Yargıtay içtihatları ve sair delillere dayandığı görülmüştür.
Davalı … vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmaları, müvekkilin maaş bordrosu, müvekkilin SGK hizmet döküm cetveli, müvekkil adına araç ve taşınmaz olup olmadığının UYAP sisteminden sorgulanması, tüm davacıların SGK hizmet döküm cetveli, davacıların SGK ve hastane tedavi kayıtları, … Sigorta hasar dosyası, davacılardan …’nun kaza öncesinde psikolojik rahatsızlık için yardım ve tedavi alıp almadığı hususunda hastane kayıtları, medula kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanıklar ve sair yasal delillere dayandığı görülmüştür.
Davalı … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde;Torbalı 1.Asliye Ceza Mahkemesinin …/…E.-…/…K.sayılı dosya münderacatı, keşif ve bilirkişi incelemesi, nüfus kayıtları,tedaviye ilişkin hastane kayıtları,Trafik kazasına ilişkin kayıtlar, SGK kayıtları, araçlara ait trafik sigortası ve hasar dosyası kayıtları, tanık beyanları ve tarafların mali durum araştırmaları ve sair yasal delillere dayandığı görülmüştür.
Davalı … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; sigorta poliçesi, sağlık kurulu raporu ve sair delillere dayandığı görülmüştür.
Tarafların dosyaya celbini talep ettiği bilgi ve belgelerin dosyaya teminine müteakiben, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, tarafların kusur oranlarının sayısal oran belirtilmek suretiyle rapor düzenlenmesi hususunda dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, kurumca düzenlenen 11/05/2017 tarihli raporda özetle; Davacı sürücü …’nun yaralanmasında; Davalı sürücü … ‘ın %75 (Yüzde Yetmiş Beş) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nun %25 (Yüzde Yirmi Beş) oranında kusurlu olduğu, davacı yolcu …’nun yaralanmasında; davalı sürücü …’ın %75 (Yüzde Yetmiş Beş) oranında kusurlu, davacı sürücü …’ın %15(Yüzde On Beş) oranında kusurlu, davacı yolcu …’nın %10 (Yüzde On) oranında kusurlu olduğunu rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Davacıların maluliyet oran ve sürelerinin tespiti hususunda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na gönderildiği, hastane tarafından;
Davacı … hakkında düzenlenen 11/09/2018 tarihli raporda özetle; şahsın meslekte kazanma gücündeki azalma oranının olay tarihindeki yaşına göre %19.2 ve bugünkü yaşına göre de %21.2 olarak bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin iki ay olarak kabulünün uygun olacağını
Davacı … hakkında düzenlenen 22/10/2018 tarihli raporda özetle; şahısta 15.07.2011 tarihli trafik kazasına bağlı olarak Nöroloji ve Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları açısından kalıcı bulgular meydana geldiği anlaşılmış olmakla birlikte Nöroloji Anabilim Dalı tarafından psikiyatrik değerlendirme önerildiğinden, şahsın psikiyatri takip evrakı ve Nöroloji Anabilim Dalının konsültasyon yanıta da değerlendirilerek 3 Psikiyatri Uzmanından oluşan bir heyet tarafından düzenlenecek, şahışta frontal lob sendromu tanısının olup olmadığının ya da organik olmayan psikoz tanısının olup olmadığı (varsa tedavi ile çalışma olanağı verip vermediğini) belirten bir raporun Anabilim dalına gönderilmesi halinde şahısta olaya bağlı tüm kalıcı bulgular göz önünde bulundurularak maluliyet hesaplaması yapılabileceğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Davacı …’nun eksik evrakları tamamlandıktan sonra yeniden Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevk edildiği ve kurumca düzenlenen 09/02/2021 tarihli raporda sonuç olarak; şahısta trafik kazasına bağlı olarak oluşan meslekte kazanma gücündeki azalma oranı şahsın olay tarihindeki yaşına göre %100 (yüzdeyüz) ve bugünkü yaşına göre de %100 (yüzdeyüz) olduğunu, şahsın frontal lob sendromuna bağlı olan meslekte kazanma cüzündeki azalma oranı %100 (yüzdeyüz) olduğundan diğer arızaların hesaplamaya dahil edilmediğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Kusur ve maluliyet oranlarının tespitine müteakiben dava dosyasının aktüerya bilirkişi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen 26/07/2021 tarihli raporda özetle; 15.07.2011 tarihinde yaralanan …’nun; geçici iş göremezlikten kaynaklı bakiye maddi zararının 286,27 TL olduğu, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 207.900,45-TL olduğu, kusur indirimi sonrası 155.925,33 TL olacağı, davacıya 23 .03.2015 tarihinde ödenen ve hesaplama tarihinde güncelleştirilen bedel (29.361,55 TL) ile 27.03.2019 tarihinde ödenen bedelin (52.595,00 TL) mahsubu sonrası bu yöndeki bakiye alacağının 73.698,78 TL olacağı, davalı tarafın bakiye sorumluluğunun 74.255,05 TL olduğu, 15.07.2011 tarihinde yaralanan …’nun; sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 1.709.911,05-TL olduğu, davalı tarafın %75 oranında kusuru ile zararın 1.282.433,28 TL’sinden sorumlu olacağı, davacıya 25.06.2015 tarihinde ödenen ve hesaplama tarihinde güncelleştirilen bedel (248.430,06 TL) ile 27.03.2019 tarihinde ödenen bedelin (40.315,00 TL) mahsubu sonrası bu yöndeki bakiye sorumluluğun 993.688,22 TL olacağı, davalı sigorta şirketinin bu yöndeki sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olacağı, davacının bakım giderinden kaynaklı alacağının 1.119.760,37 TL olduğu, davalı tarafın %75 oranında kusuru ile zararın 839.820.27 TL’sinden sorumluluğunun olacağını davalı tarafın bakiye sorumluluğunun 1.833.508,49-TL olduğunu rapor ve beyan ettiği, manevi tazminatın takdirinin mahkemeye ait olduğunu rapor ve beyan ettiği görülmüştür.
Dava dosyasının aynı zamanda pratisyen hekim de olan aktuerya hesap bilirkişisine tevdii ile, tarafların rapora yapmış oldukları itirazları da değerlendirilerek, itirazları da karşılar ve özellikle davacı …’nun maluliyetine etken beyin hasarının davacının kask takmamasının etken olup olmadığı, bu nedenle hasarın oluşumunda davacının mütefarik kusurunun bulunup bulunmadığı, iş bu nedenle davacının mütefarik kusurunun kabulü halinde öncelikle davacın …’nun sürekli iş gücü kaybından ve bakım giderlerinden kaynaklı tazminat alacağı miktarlarının ayrı ayrı olarak tespiti, iş bu tespite müteakiben davalı taraf sürücüsünün %75 kusur oranına göre davalıların sorumlu olduğu miktarlarının belirlenmesi, iş bu belirlemeden sonra davacının %20 mütefarik kusur oranına göre indirim yapılarak davalıların, davacının sürekli iş gücü kaybından ve bakım giderlerinden dolayı ödemekle yükümlü oldukları tazminat miktarlarının ayrı ayrı tespiti ile, iş bu tazminat kalemlerine ilişkin olarak davalı tarafça yapılan ödeme miktarlarının tenzili ile bakiye her bir alacak kaleminin ayrı ayrı tespiti ve ayrıca davacılar vekilinin davacı …’na ilişkin maddi tazminat alacaklarına vazgeçtiği, davacı …’na ilişkin poliçe limitinde kalan tazminat miktarlarına ilişkin maddi tazminat alacak miktarlarından vazgeçtiği hususu da dikkate alınarak davacı …’nun sürekli iş gücü kaybı ve bakıcı giderlerinden doğan bakiye maddi tazminat alacak miktarını gösterir ek rapor aldırılmasına karar verildiği, bilirkişi Saim Narin tarafından dosyaya ibraz edilen 10/01/2022 tarihli ek raporda özetle; 15.07.2011 tarihinde yaralanan …’nun kaza sebebiyle meydana gelen frontal lob sendromunun davacının kask takmaması sebebiyle meydana geldiği ve bu sebepten müterafik kusurlu olarak kabul edilebileceği, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 2.553.488,67 TL olduğu, davalı tarafın %75 oranında kusuru ile zararın 1.915.116,50 TL’sinden sorumlu olacağı, davacının %20 oranındaki müterafik kusur indirimi sonrasında ise davalı tarafın sorumlu olduğu bedelin 1.532.093,20 TL olacağı, davacıya 25.06.2015 tarihinde ödenen ve hesaplama tarihinde güncelleştirilen bedel (255.096,92-TL) ile 27.03.2019 tarihinde ödenen bedelin (40.315,00 TL) mahsubu sonrası bu yöndeki bakiye sorumluluğun 1.236.681,28 TL olacağı, ilgili bedelden davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun teminat limiti olan 200.000,00 TL ile sınırlı olacağı, teminat bedeli üzerindeki bedelden ise (1.036.681,28 TL) diğer davalıların sorumluluğunun olacağı, davacının bakım giderinden kaynaklı alacağının 1.520.527,28 TL olduğu, davalı tarafın %75 oranında kusuru ile zararın 1.140.395,46 TL’sinden sorumlu olacağı, davacının %20 oranındaki müterafik kusur indirimi sonrasında ise davalı tarafın sorumlu olduğu bedelin 912.316,36 TL olacağı, manevi tazminatın takdirinin mahkemeye ait olduğunu rapor ve beyan ettiği görülmüştür.
Davacılar vekilinin 03/04/2019 havale tarihli kısmi feragat dilekçesinde; davalı sigorta şirketi ile yapılan sulh ve kısmi ödeme nedeni ile, müvekkili davacı … yönünden tüm maddi tazminat istemleri yönünden, müvekkil davacı … yönünden ZMSS poliçesi limiti dahilinde kalan maddi tazminat istemlerine ilişkin davasından feragat ile manevi tazminat ve müvekkil, davacı …’nun poliçe limiti dışında kalan maddi tazminat alacakları yönünden davalı sigorta şirketi dışındaki davalılara ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davadan kısmen feragat edildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, 15/07/2011 günü saat 20:20 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı, davalı … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne ait … plaka sayılı kamyoneti ile … istikametinden … mahallesi istikametine seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşak mahallesine geldiği esnada seyir istikametine göre sağ tarafında … mahallesi istikametine seyir halinde olup kavşağa giren davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile çarpışması neticesi meydana gelen trafik kazasında, kazanın oluşumunda, davacı sürücü …’nun yaralanmasında; davalı sürücü …’ın %75 oranında, davacı sürücü …’nun %25 oranında kusurlu olduğu; davacı yolcu …’nun yaralanmasında; davalı sürücü …’ın %75 oranında, kaza sırasında davacı …’nun beyin hasarı sonucunu doğuran yaralanmasında, %20 oranında mütefarik kusurunun bulunduğu, kaza nedeni ile davacı …’nun %100 oranında malul olduğu ve kalan ömrünün bakıcı desteği ile idame ettirebilecek şekilde yaralandığı, davacı …’nun sürekli maluliyetinden doğan maddi zararının 2.553.448,67-TL, bakıcı giderinden kaynaklı 1.520.527,28-TL zararının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yapılan yargılama sırasında davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi arasındaki sulh sözleşmesine istinaden, davacılar vekilinin vekaletnamesindeki yetkiye dayalı olarak, müvekkili … yönünden maddi tazminat istemlerine ilişkin davadan feragat edildiği, yine müvekkili davacı …’nun oluşan maddi zararına karşılık, poliçe limiti ve kapsamında kalan kısım yönünden, davalı araç işleteni ve sürücüsü yönünden davadan kısmen, davalı sigorta şirketi yönünden tüm maddi tazminat istemleri yönünden, vekaletnamesindeki yetkiye dayalı olarak feragat ettiği, iş bu feragate binaen, davacı …’nun tüm davalılar aleyhine maddi tazminat istemli açmış olduğu davanın feragat nedeni ile, yine davacı …’nun davalı … Sigorta Şirketi AŞ aleyhine açtığı davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı …’nun sürekli maluliyetinden doğan 2.553.448,67-TL maddi zararının davalı araç sürücüsünün %75 kusur oranına göre, iş bu miktarın 1.915.116,50-TL nin davalılardan talep edilebileceği, davacı …’nun %20 oranındaki mütefarik kusur indirimi sonrası, davalı tarafın sorumlu olduğu miktarın 1.532.093,20-TL olacağı, davacıya 25/06/2015 tarihinde ödenen ve hesaplama tarihinde güncelleştirilen bedel 255.096,92-TL ile 27/03/2019 tarihinde ödenen 40.315,00-TL mahsubu sonrası, davalıların bakiye sorumluluk miktarının 1.236.681,28-TL olduğu, davacının iş bu zarar kalemine ilişkin olarak talep ettiği sürekli maluliyetten kaynaklı 993.688,32-TL maddi zararının, davalı araç sürücüsü ve araç işleteninden tahsili ile, davacıya ödenmesi gerektiği, yine davacının bakım giderinden kaynaklı 1.520.527,28-TL zararının, davalı tarafın %75 oranındaki kusur oranına göre, 1.140.395,46-TL den davalıların sorumlu olduğu, davacı …’nun %20 oranındaki mütefarik kusur indirimi sonrasında davalıların sorumlu olduğu bedelin 912.316,36-TL sinin davalılarca tazmini gerektiği, davacılar vekilince feragat dilekçesinde, ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde kalan tazminat istemlerine ilişkin olarak davadan kısmen feragat etmiş olup, sigorta şirketine ilişkin feragat, diğer müteselsil sorumlu davalı işleten ve sürücüye de sirayet edeceğinden, bakım giderinden kaynaklı poliçe teminat limiti kapsamında kalan 200.000,00-TL nin iş bu miktardan mahsubu ile davacıya ödenmesi gereken bakım giderinden kaynaklı tazminat miktarının 712.316,36-TL olduğu kanaatine varılmakla, davacı …’nun sürekli maluliyetinden kaynaklanan 993.688,32-TL maddi tazminat alacağı ile bakım giderinden kaynaklı 712.316,36-TL maddi tazminat alacağı dahil olmak üzere toplam 1.706.004,68-TL maddi tazminat alacağının, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, sürekli maluliyet tazminatından doğan alacak yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile talep edilen alacağın tamamı yönünden kabul, bakım giderinden kaynaklı 712.316,36-TL alacak yönünden davanın kabulü, fazlaya ilişkin bakım gideri alacağı yönünden talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Kazanın oluşumunda, tarafların kusur oranı, kaza sebebi ile davacılar … ve …’nda oluşan yaralanmalardan kaynaklı maluliyet ve geçici iş göremezlik durumu, kaza ve kaza sonrası tedavi süresince yaşadıkları ve maluliyetlerinden dolayı bundan sonraki ömürlerinde yaşayacakları acı ve ızdırap, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kaza tarihi itibarı ile paranın satın alma gücü de dikkate alınarak davacı …’nun manevi zararına karşılık 10.000,00-TL, davacı …’nun manevi zararına karşılık 50.000,00-TL, davacı …’nun manevi zararına karşılık 26.000,00-TL tazminatın davalılar … ve … Güneş Enerjisi Isı Sistemleri Ve İnşaat Tekne Yapımı Sanayi Ticaret Limited Şirketi nden müştereken ve müteselsilen, kaza tarhinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla, davanın kısmen kabulü ile aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacı …’nun maddi tazminat alacakları yönünden, davalılar aleyhine açılan davanın feragat nedeni ile reddine,
Davacı …’nun maddi tazminat alacağı yönünden davalı … Sigorta AŞ aleyhine açtığı davanın feragat nedeni ile reddine,
Davacı …’nun sürekli maluliyetinden kaynaklı 993.688,32-TL maddi zararı ile bakıcı giderinden kaynaklı 712.316,36-TL maddi zarar olmak üzere toplam 1.706.004,68-TL maddi tazminatın, kaza tarihi olan 15/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’na verilmesine,
Davacı …’nun manevi zararına karşılık 10.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 15/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’na verilmesine,
Davacı …’nun manevi zararına karşılık 50.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 15/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’na verilmesine,
Davacı …’nun manevi zararına karşılık 26.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 15/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … …’a verilmesine,
Davacıların fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine
Maddi tazminat yönünden;
Davacılar tarafından peşin yatırılan 7.960,47-TL’nin mahsubu ile 108.576,70-TL nispi karar ve ilam harcının davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 7.960,47-TL harcın davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 92.510,16-TL vekalet ücretinin davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 16.062,86-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti’ne verilmesine,
Manevi tazminat yönünden;
Davacılar tarafından peşin yatırılan 324,47-TL’nin mahsubu ile 5.550,19-TL nispi karar ve ilam harcının davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 324,47-TL harcın davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’na verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesinin 3/2. maddesine göre hesap edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacılar …’ndan alınarak davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti’ne verilmesine, (Hakim …-…’in muhalefeti ile oy çokluğu ile)
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 7.300,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’na verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’na verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesinin 3/2 maddesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı …’ndan alınarak davalılar … ve … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti’ne verilmesine, (Hakim …-…’in muhalefeti ile oy çokluğu ile)
Davacılar tarafından, davalı … Sigorta AŞ yönünden yapılan 184,00-TL posta ve tebligat gideri olan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davacılar tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 407,33-TL tebligat ve posta gideri, 200,00 TL adli tıp kusur raporu ücreti, 850,00-TL bilirkişi ücreti, 1.425,00-TL Ege Üniversitesi maluliyet rapor ücreti dahil olmak üzere toplam 2.911,53-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 2.705,44-TL’nin davalılar … ile … Enerji Sis İnş San Tic Ltd Şti nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davacılar tarafından peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Davalı … tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 7.07-TL nin davacılardan alınarak davalı …’a verilmesine, bakiye kısmın davalı … üzerinde bırakılmasına, (Hakim …-…’in muhalefeti ile oy çokluğu ile)
Dair davacılar vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.06/04/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

MUHALEFET ŞERHİ
Manevi tazminat talepleri kısmen kabul kısmen reddedilen davacılar … ile … aleyhine davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ve davalı tarafından yapılan yargılama giderinin (Manevi tazminat açısından) kabul ve ret oranına göre davacılara yükletilmesine aşağıdaki gerekçelerle muhalif bulunmakta olup reddedilen manevi tazminat kısmı yönünden davacılar aleyhine davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin manevi tazminat yönünden davalılar üzerinde bırakılması gerektiği görüş ve kanaatindeyim.
Manevi tazminat davası özü itibari ile öncelikle tespit niteliğindedir. Manevi tazminat davasında Mahkeme öncelikle davacının manevi bir zararının oluşup oluşmadığını tespit edecektir. Davacının manevi zararının oluştuğu kanaatine varılması halinde davalının bundan sorumlu olup olmadığı, tarafların kusur oranı belirlendikten sonra 22.06.1966 tarih ve 7/7 sayılı İçtihadı birleştirme kararındaki ve yerleşik içtihatlardaki kıstaslara göre manevi tazminat miktarını belirleyecektir.
Gerek 7/7 sayılı içtihadı birleştirme kararında ve gerekse yerleşik içtihatlarda manevi tazminat miktarının belirlenmesi hususunda somut ve objektif bir kriter bulunmamaktadır. Manevi tazminat miktarı tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kusur oranı, haksız fiilin oluş şekline göre Hakimin takdirine göre belirlenmektedir.
Buna göre somut bir hesaplama yöntem ve metodunun bulunmadığı ve tamamen hakimin takdir hakkını kullandığı ve yine belirsiz alacak yada kısmi dava açma hakkı tanınmayan bir dava türünde davanın kısmen kabul kısmen reddedilmesi durumunda Hakimin takdir hakkını davayı açarken net olarak bilemeyen davacı aleyhine vekalet ücretine hükmetmek adil olmayacaktır. Mahkeme kararlarının hukuki olduğu kadar adil de olma zorunluluğu bulunmaktadır.
Kısmen ret ile sonuçlanan manevi tazminat davalarında, reddedilen manevi tazminat bakımından davalı lehine avukatlık asgari ücret tarifesine göre hükmedilecek vekalet ücretinin ve reddedilen miktara göre yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasının hak arama özgürlüğü ve mahkemeye erişim hakkı bağlamında irdelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararlarına değinmek gerekmektedir.
Bir tam yargı davası sonucunda, davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru sonucunda verilen Anayasa Mahkemesinin 7.11.2013 tarih ve B. No:2012/791 numaralı kararında konuya ilişkin temel ilkeler ortaya konulmuştur. Buna göre;
“….Sözleşme’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde, mahkemeye erişim hakkına açıkça yer verilmemişse de maddenin (1) numaralı fıkrasındaki “herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, … bir mahkeme tarafından davasının … görülmesini istemek hakkı…” ifadeleri çerçevesinde ve hakkın doğası gereği mahkemeye erişim hakkını da kapsadığının kabulü gerekir.
Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir.
Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara vekâlet ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturur. Böyle bir sınırlamanın meşru görülebilmesi için kamu yararı ile birey hakkı arasında makul bir dengenin gözetilmiş olması gerekir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hale getirmedikçe ya da aşırı derece zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez. Dolayısıyla davayı kaybetmesi halinde başvurucuya yüklenecek olan vekâlet ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Buna karşılık bir hukuki uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyan başvurucuların, reddedilen dava konusu miktar üzerinden hesaplanan vekâlet ücretini karşı tarafa ödemeye mahkûm edilmeleri ihtimali veya olgusu, belirli dava koşulları çerçevesinde mahkemeye başvurmalarını engelleme ya da mahkemeye başvurmalarını anlamsız kılma riski taşımaktadır. Bu çerçevede, davanın özel koşulları çerçevesinde masrafların makullüğü ve orantılılığı, mahkemeye erişim hakkının asgari sınırını teşkil etmektedir. Bir hukuki uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyan başvurucuların, reddedilen dava konusu miktar üzerinden hesaplanan vekâlet ücretini karşı tarafa ödemeye mahkûm edilmeleri ihtimali veya olgusu, belirli dava koşulları çerçevesinde mahkemeye başvurmalarını engelleme ya da mahkemeye başvurmalarını anlamsız kılma riski taşımaktadır. Bu çerçevede, davanın özel koşulları çerçevesinde masrafların makullüğü ve orantılılığı, mahkemeye erişim hakkının asgari sınırını teşkil etmektedir.
Taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine yönelik düzenlemeler mahkemeye erişim hakkına müdahale oluşturmakta ise de abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun talepleri disipline etmeye yönelik orantılı müdahaleler meşru görülebilir.
Ancak, yukarıda da ifade edildiği üzere, bu sınırlamaların hakkın özüne zarar vermeyecek nitelikte, meşru bir amaca dayalı ve kullanılan aracın sınırlama amacı ile orantılı olması, kamu yararının gerekleri ile bireyin hakları arasında kurulmaya çalışılan adil dengeyi bozacak şekilde birey aleyhine katlanılması zor külfetler yüklenmemiş olması gereklidir.” denilmektedir.
Anayasa Mahkemesi; 02.10.2013 tarih 2013/1613 başvuru numaralı Serkan Acar, 24.06.2015 tarih 2013/4513 başvuru numaralı Oğuzhan Kozacıoğlu, 23.01.2015 tarih 2014/1581 başvuru numaralı Fetullah Özbek, 15.06.2016 tarih 2014/6289 başvuru numaralı Ahmet Pişgin ve daha bir çok kararında aynı gerekçelere yer vermiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Hukuk sistemimizde normalar hiyerarşisinin bulunması ve alt normun üst norma aykırı olamayacağı kuralı ile Mahkeme kararlarının Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Yasalara uygun olması gerektiği, Mahkeme kararlarında Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının da dikkate alınması ve kararların bunlara uygun olması gerektiği, bu uygunluk sağlanırken normlar hiyerarşisinin uygulanması Mahkemeye bir ödev olarak verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmelere göre, istenen tazminatın reddedilmesi üzerine belirli bir oranının karşı tarafa vekâlet ücreti olarak ödenmesi yükümlülüğü öngörülmesi tek başına mahkemeye erişim hakkını ihlal eden bir müdahale olarak nitelendirilemeyecektir. Ancak her bir uyuşmazlığın kendine özgü niteliklerinin ve uyuşmazlığa konu olayın, davacıların mahkemeye erişim hakkı üzerinde farklı sonuçlar doğurabilmesi de mümkündür. Bu nedenle manevi tazminat davalarındaki kabul edilen manevi tazminat miktarının hakimin takdirinde olduğu ve somut bir hesaplama yöntemi bulunmadığı gibi kısmi veya belirsiz alacak davası da açma imkanının davacıya tanınmadığı hususu konuyu değerlendirirken unutulmamalıdır.
Dava açılması aşamasında talep edilecek tazminat miktarının tespitindeki belirsizlik, hak kaybına uğramamak için davacıları yüksek miktarlı istemlerde bulunmaya yönlendirebileceği de açıktır. Hak kaybına uğramama iradesi ile yüksek rakamlarda bulunulan manevi tazminat taleplerini disipline etme gerekçesi ile karşı vekalet ücretine mahkum etmek adil olmayıp hak arama ve Mahkemeye erişim hakkının da ihlali niteliğindedir.
Manevi tazminat miktarının hesaplanmasındaki belirsizliğin yanı sıra manevi tazminat davaları açısından ıslah yolu ile bedelin artırılması veya belirsiz alacak davası açılması da mümkün değildir. Benzer duruma ilişkin konu daha önce İdare Mahkemeleri nezdinde açılan tam yargı davalarında bulunmakta iken yukarıda da alıntı yapılan bir kısım Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Danıştay kararlarına konu olmuştur. Tartışmalar ve Mahkeme kararları sonucunda tam yargı davalarında da davacıya davasını ıslah edebilme imkanı getirilmiştir. Manevi tazminat davalarında ıslah yapılması veya davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına imkan tanınması da pek mümkün değildir. Zira karar verilmeden önce hakimin manevi tazminat miktarına ilişkin görüş bildirmesi mümkün değildir. Manevi tazminat miktarının belirlenmesi tamamen Hakimin takdirindedir. Hakim dahi kararı verinceye kadar manevi tazminat miktarının ne olacağını bilememekte, manevi tazminat miktarının belirlenmesine dair somut ve objektif hesap yöntem ve metodu bulunmamaktadır. Hal böyle iken davacıdan davasının hangi mahkemeye ve hangi hakime dahi düşeceğini bilmezken ve yine davalının sosyal ve ekonomik durumu ile tarafların kusuruna dair Hakimin takdirini bilebilecek bir durumda değilken manevi tazminat talebine dair dava değerini belirlemesini istemek ve dava sonucunda belirlemeye çalıştığı bedelden aşağı bir tazminat miktarına hükmedilmesi nedeniyle davacının yargılama giderleri ile sorumlu tutulması Anayasa ile güvence altına alınan hak arama ve Mahkemeye erişim hakkını engellemektedir.
İş Mahkemelerinde görülen bir kısım davalarda Mahkemenin takdiri indirim uyguladığı durumlarda kısmen kabul, kısmen ret kararı nedeni ile davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmekte iken yargı kararları ile bu yanlış ve adil olmayan uygulamadan vazgeçilerek, Hakimin takdir hakkını uygulamış olduğu durumlarda reddedilen kısım yönünden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinden vazgeçilmiştir. İş mahkemelerindeki bu yaklaşımın Hakimin takdirine göre karar verilen tüm davalarda uygulanması daha adil olacaktır.
Manevi tazminat davası öncelikle davacının manevi zararının bulunup bulunmadığı yönünde bir tespite ilişkindir. Manevi zararın varlığına ilişkin tespitten sonra ise zararın giderilmesi veya bir nebze olsun zarara uğrayan kişideki adalet duygusunun tecellisi için bir miktar bedele hükmedilmektedir.
Manevi zararın varlığının kabul edilmesi halinde artık davacı davasını açmakta haklı olduğunu ispatlamış bulunmaktadır (HMK md. 326/2). Bu noktadan sonra hükmedilecek tazminat miktarının haklılık açısından bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla davalı davacıyı manevi olarak zarara uğratmıştır ve bu husus mahkeme kararı ile hüküm altına alınmış olması sebebi ile davacı davasında haklıdır. Tazminat miktarının belirlenmesi hususu ise tamamen tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, kusur oranına ve olayın meydana geliş şekline göre Hakimin takdirindedir. Davanın açılmasındaki haklılık açısından artık sayıların önemi yoktur. HMK md. 326/2’de aranan haklılık durumu davacı açısından ortaya konulmuştur. Manevi tazminat davasında haklılığı sayısal değerlere bağlamak yanlış olup adil değildir.
Bir çok ilk derece Mahkemesi kararı manevi tazminat miktarının azlığı veya çokluğu gerekçe gösterilerek Yargıtay tarafından bozulmakta hatta bozma kararı sonrasında verilen kararın dahi yine aynı gerekçe ile bozulduğu bilinen bir durumdur. Hal böyleyken; yukarıda da değinildiği gibi davacıdan daha dava açılmadan önce hakimin takdirini tahmin etmesini beklemek ve bu takdirin ne olacağını bilememesi sebebi ile yargılama giderlerinden sorumlu tutmak, adil olmadığı gibi Anayasal güvence altında bulunan Mahkemeye erişim hakkını da engellemektedir. Bu soruna ilişkin çözüm odaklı düzenleme yetkisi kamu otoritelerine ait olmakla birlikte manevi zararın meydana geldiğinin kabulü halinde tazminat miktarına bakılmaksızın yargılama giderlerinin tamamının davalı üzerinde bırakılması çözüm önerisi olarak sunulabilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında Mahkememizde görülen dava ele alındığında ; Davalı sürücünün hukuka aykırı eylem ve fiili nedeni ile davacıların manevi zarara uğradığı Mahkememizce tespit edilerek davacıların davasını açmakta haklı olduğu sabittir. Mevcut Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi gereğince davalı yararına karşı vekalet ücretine hükmedilmesi halinde, Mahkememizce davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı bu oranda indirilmiş olacaktır. Bu husus gözetilerek manevi tazminat miktarının yükseltilmesi düşünülse bile Asliye Mahkemelerinde açılan davalardaki vekalet ücreti tutarı dikkate alındığında ve ayrıca gerçek ve adil bir hüküm verilmesi açısından bu bakış açısı da doğru olmayacaktır. Mevcut Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin uygulanması halinde reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi yönünde karar verilmesi halinde manevi zarara uğrayan davacının davası sonucunda verilen mahkeme kararı etkisini ve anlamını yitirecek olup icra vekalet ücreti de düşünüldüğünde ise davacı dolaylı olarak cezalandırılmış davalı ise ödüllendirilmiş olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ile Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında yer verilen “Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir.” gerekçesi ile davacılar davasını açmakta haklı olmaları ve sadece Mahkeme Hakiminin takdir hakkını bilememiş olduklarından ve bunu bilmesi de kendilerinden beklenemeyecek olduğundan HMK md. 326 hükmü de dikkate alınarak reddedilen manevi tazminat miktarı açısından davalılar yararına karşı vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderinin tamamının davalılar üzerinde bırakılması gerektiğinden sayın çoğunluğun kararına katılmamaktayım.

Muhalif Üye