Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/381 E. 2023/657 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/381 Esas
KARAR NO : 2023/657
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2015
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden icra takibinin başlatıldığını, ödeme emri 07/03/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emri ve takibe dayanak yapılan 16.500,00-TL ve 17.000,00-TL bedelli iki adet bononun fotokopisini sunduklarını, yasal süresi içerisinde imzaya ve borca itiraz edildiğini, müvekkili şirketin ünvanı … Madencilik İnş. Sağ. Hiz. San Ve Tic. Ltd. Şti iken 2012 yılı aralık ayı içerisinde Ünvan değişikliğine gidildiğini, … Özel Sağlık Hiz. Madencilik İnş… Şti olduğunu, müvekkili şirketin faaliyet konusunun madencilik olduğunu, şu an halen kum ocağını işlettiklerini, yapılan icra takibinde alacaklı olarak adı geçen ile müvekkili şirketin hiç bir alış veriş içerisinde olmadığını, şirket yetkilileri bu şahsı tanımadıklarını, icra takibin de adı geçen diğer borçlu … ile müvekkili şirkette daha önce çalışanı olduğunu 1 yıl kadar önce yapılan karşılık görüşme sonucunda işten ayrıldığını, davalı ile müvekkili şirket arasında hiçbir alışverişin olmaması nedeniyle borcunun da bulunmadığını, takibe konu olan bonoların sahte düzenlendiğini, şirketin kaşesinin üzerindeki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, imzaların taklit edildiğini, bonoların üzerinde bulunan sayı ve yazıların değiştirildiğini, takibe dayanak senetlerin bono vasfına haiz olmadığını, hem vade tarihlerinde hem de bedellerinde tahrifat yapıldığını, bu nedenlerle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibinin dava sonuna kadar öncelikle teminatsız olarak olmadığı taktirde uygun görüleceği teminat karşılığında durdurulmasına yönünde ihtiyati tedbir kararının verilmesine, müvekkili şirketin borcunun olmadığının tespitine, imza ve yazıların müvekkili şirkete ait olmadığının tespiti ve alacağının %40 ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden icra takibinin başlatıldığını, ödeme emri 07/03/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, yasal süresi içerisinde imzaya ve borca itiraz edildiğini, müvekkili şirketin ünvanı … Madencilik İnş. Sağ. Hiz. San Ve Tic. Ltd. Şti iken 2012 yılı aralık ayı içerisinde Ünvan değişikliğine gidildiğini, … Özel Sağlık Hiz. Madencilik İnş… Şti olduğunu,, müvekkili şirketin faaliyet konusunun madencilik olduğunu, şu an halen kum ocağını işlettiklerini, yapılan icra takibinde alacaklı olarak adı geçen ile müvekkili şirketin hiç bir alış veriş içerisinde olmadığını, şirket yetkilileri bu şahsı tanımadıklarını, icra takibin de adı geçen diğer borçlu … ile müvekkili şirkette daha önce çalışanı olduğunu 2 yıl kadar önce yapılan karşılık görüşme sonucunda işten ayrıldığını, davalı ile müvekkili şirket arasında hiçbir alışverişin olmaması nedeniyle borcunun da bulunmadığını, takibe konu olan bonoların sahte düzenlendiğini, şirketin kaşesinin üzerindeki imzalar müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, imzaların taklit edildiğini, bonoların üzerinde bulunan sayı ve yazıların değiştirildiğini, takibe dayanak senetler bono vasfına haiz olmadığını, hem vade tarihlerinde hem de bedellerinde tahrifatın yapıldığını, sahtecilik ve tahrifatların çok bariz olduğunu, senet metinlerine çıplak gözle yapılan incelemeden de anlaşılacağı gibi üzerinde oynandığının ortaya çıkacağını, davalı diğer borçlu …’ın kayınvalidesi olduğunu, bu bonolar iş birliği içerisinde diğer borçlu … ile alacaklı olduğunu iddia eden davalı kişi tarafından sahte olarak düzenlendiğini, burada şahısların amacı işten çıkarıldığı için müvekkili şirketi zarara uğratmak olduğunu, bu şahıslar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, bu nedenlerle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün .. sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibinin dava sonuna kadar öncelikle teminatsız olarak olmadığı taktirde uygun görüleceği teminat karşılığında durdurulmasına yönünde ihtiyati tedbir kararının verilmesine, müvekkili şirketin borcunun olmadığının tespitine, imza ve yazıların müvekkili şirkete ait olmadığının tespiti ve alacağının %40 ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür
CEVAP: Asıl davada Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; İzmir … icra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının dayanağı olan 30.02.2011 vade tarihli 17.000.00 TL ve 30.03.2011 vade tarihli 16.500.00 TL senetlerinde borçlunun …, kefil ise davacı … Madencilik İnş.Sağ.Hiz. San ve Tic.Ltd.Şti. ( yeni ünvanı ile … Özel Sağlık Hiz. Madencilik İnş.ltd.şti.) olduğunu, senetlerdeki tarih ve miktara ait düzeltmeler ise borçlu tarafından paraf edilerek yapıldığını, düzeltmelerin yapılmasının borçluya ait bir durum olup, kefilin paraf işlemine katılmasının olağan bir durum olmadığını, bu durumda olması gereken kefilin ödemek zorunda kaldığı veya kalacağı miktarı, borçluya rücu ederek tahsil etmesi gerektiğini, bu nedenlerle davacının yaptığı itirazların hukuki dayanağının bulunmadığını, Borçlar Kanunun kefalet ile ilgili hükümlerinde, davacı kefilin hukuki hakları yasal koruma altına alınmış olup, yasal çerçevede taleplerini borçludan isteyebileceğini, kefil davacının, borcu ödememesi sebebiyle taleplerinin dinlenemeyeceğini, senetten doğan tüm itiraz ve defilerini ancak borçluya dermeyan edebileceğini, davacının İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinde de aynı iddiaları ileri sürdüğünü, … sayılı dosyada yapılan bilirkişi incelemelerinde inkar ettikleri imzaların davacıya ait olduğunun saptandığını, kararın davacı tarafından temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, taraflar arasında İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinde görülen ve imzaların davalıya ait olduğunun tespiti ile sonuçlanan ve kesinleşen ihtilafın, yeniden mahkememizde aynı sebepten incelenmesine yasal imkan bulunmadığını, diğer iddia olan müvekkili ile davacı arasındaki borç ilişkisine itirazlarının ise alacağın davacının da imzalarının bulunduğu senetten kaynaklanması sebebiyle yersiz olduğunu, HMK gereğince senede karşı her türlü iddia ve defilerin de aynı hüküm ve kuvvette olması ve yazılı belgeye dayanmasının şart olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, %20 tazminata ve giderler ile ücretin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, birleşen dosyada verdiği cevap dilekçesinde özetle; İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının dayanağı olan 30/01/2011 vade tarihli 16.500,00-TL senetteki borçlu …, kefil ise davacı … Madencilik İnş.. Lti’nin olduğunu, senetlerdeki tarih ve miktara ait düzeltmeler ise borçlu tarafından paraf edilerek yapıldığını, düzeltmelerin yapılmasının borçluya ait bir durum olduğunu, kefilin paraf işlemine katılması olağan bir durum olmadığını, bu durumda olması gereken kefilin ödemek zorunda kaldığı veya kalacağı miktarı borçluya rücu ederek tahsil etmesinin gerektiğini, bu nedenlerle davacının yaptığı itirazların hukuku dayanağının olmadığını, Davacı izmir… icra Hukuk mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında da aynı iddiaları ileri sürdüğünü, yapılan bilirkişi incelemesinde imzaların davacıya ait olduğunun saptandığını, karar davacı tarafından temyiz edilmiş olup henüz kesinleşmediğini, bu nedenlerle davanın reddine ve %20 sinden az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğünün … ve … E sayılı dosyaları, imza incelemesi, bilirkişi raporları, delil olarak değerlendirilmiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumuna yazılan talimat uyarınca alınan 18/04/2017 tarihi rapora göre; “..1. İnceleme konusu senetlerde kefil bölümünde … Madencilik İnş.Sağlık Hizmetleri San.ve Tic.Ltd Şti- …’a atfen atılı basit tersimli imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olduğu hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp Kurumuna yazılan talimat uyarınca alınan 04/03/2019 tarihi rapora göre; “…6.1. İnceleme konusu senetlerde …’a atfen atılı basit tersimli borçlu imzaları ve senetlerin üst taraflarında mevcut olan dar alana sıkıştırılarak atılmış basit tersimli paraf imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olduğu, 6.2. İnceleme konusu senetlerden 30/02/2011 ödeme tarihli senette miktarın rakam ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “1” rakamı ve yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “on” yazısının farklı fiziki evsafta kalem ile bulundukları yerlerine sonradan ilave edilmiş oldukları, 6.3. İnceleme konusu 30/03/2011 ödeme tarihli senette miktarın rakam ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “1” rakamı ile yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “ON” yazısının, farklı fiziki evsafta kalem ile bulundukları yerlerine sonradan ilave edilmiş oldukları 6.4. İnceleme konusu 30/01/2011 ödeme tarihli senette miktarın rakam ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “1” rakamının bulundukları yerlerine farklı fiziki evsafta kalem ile sonradan ilave edilmiş oldukları 6.4.1. Söz konusu senette miktarın yazı ile yazıldığı bölümün ilavenin yapıldığı kalem ile bir defada yazılmış olduğu hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür. Mahkememizce grafoloji uzmanı bilirkişiden alınan 06/04/2023 tarihli rapora göre; “…Yukarıda ayrı ayrı belirtildiği, fotoğraflarda da görüldüğü ve gösterildiği gibi, Dava Konusu üç adet senedin ön yüzü sağ alt kısmına borçlu (keşideci) ve kefil (aval veren) adına atılmış imzalardan alt sırasında yan yana kefil (aval veren) adına atılmış itiraz olunan ikişer adetten toplam altı adet imzanın, davacı şirket yetkisi … eli mahsulü olduğu kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür. Mahkememizce grafoloji uzmanı bilirkişiden alınan 25/05/2023 tarihli rapora göre; “…Yukarıda ayrı ayrı belirtildiği, fotoğraflarda da görüldüğü ve gösterildiği gibi Dava Konusu üç adet senetten; -30/01/2011 ödeme tarihliymiş gibi görünen senedin, ödeme tarihini rakamla gösteren hanesine ilk kez “30.8.2008” ibareleri yazılmış iken, ikinci bir kalemle bu ibarelerin üzeri çizilerek üst kısmına tahrifen “30 01.2011” ibarelerinin yazılmasını onaylar nitelikte atılmış bir adet imza,
-30/02/2011 ödeme tarihliymiş gibi görünen senedin, ödeme tarihini rakamla gösteren hanesine ilk kez “30.9.2008” ibareleri yazılmış iken, ikinci bir kalemle bu ibarelerin üzeri çizilerek üst kısmına tahrifen “30.02.2011” ibarelerinin yazılmasını onaylar nitelikte atılmış bir adet imza ve yazıyla değer gösteren hanesine ilk kez *#Yedibin-YTL-” ibareleri yazılmış iken, ikinci bir kalemle bu ibarelerden “Yedibin” yazısının ön kısmına tahrifen “On” ibaresinin ilave edilmesi onaylar nitelikte atılmış bir adet imza,
-30/03/2011 ödeme tarihliymiş gibi görünen senedin, ödeme tarihini rakamla gösteren hanesine ilk kez “30.7.2008” ibareleri yazılmış iken, ikinci bir kalemle bu ibarelerin üzeri çizilerek üst kısmına tahrifen “30 3.2011” ibarelerinin yazılmasını onaylar nitelikte atılmış bir adet imza, Olmak üzere toplam dört adet imzanın, mukayeseye esas belgelerindeki mevcut tatbike medar imzalarına, atfen, davacı şirket yetkisi … elinden çıkmadığı kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Asıl ve birleşen davada davacı vekili, asıl davada İzmir 18.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında takip dayanağı 12.12.2007 keşide, 30.07.2008 ödeme tarihli, 16.500,00-TL bedelli bono ile12.12.2007 keşide, 30.09.2008 ödeme tarihli 17.000,00-TL bedelli bonolar yönünden; bileşen davada İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasında takip dayanağı 12.12.2007 keşide, 30.08.2008 ödeme tarihli 16.500,00-TL bono yönünden, davacı ile dava dışı bono keşidecisi … arasında ticari ilişki olmadığını, …’ın davacı şirketin eski çalışanı olduğunu, davacı şirket ile bono alacaklısı davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını, şirket kaşesi üzerinde yer alan imzaların şirket yetkilisine ait olmadığı, davalı …’ın …’ın kayınvalidesi olduğunu, bonoların fikir ve eylem birliği içerisinde sahte olarak üretildiğini, 30/02/2011 tarihli vade tarihinin imkansız vade niteliğinde olduğunu ve bononun geçersiz olduğunu, bonolarda çift vade bulunduğunu, bonolarda tek vade bulunması halinde ise bonoların zamanaşımına uğradığını ileri sürerek her üç bono yönünden borçlu olunmadığının tespitini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
2-Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili cevap dilekçesinde dava konusu bonolar üzerinde yer alan düzeltmelerin bono keşidecisi borçlu tarafından yapıldığını ve paraflandığını, bonoda kefil olan kimsenin bu düzeltmeye katılmasının gerekli olmadığını, bu nedenle yapılan itirazların yerinde olmadığını, davacının benzer iddialarını icra hukuk mahkemelerinde ileri sürdüğünü ve yapılan incelemelerde davacıya atfen atılan imzaların davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, takip dayanağının bono niteliğine olması nedeniyle borcun kaynağına yönelik itirazların yerinde olmadığını savunarak davanın reddi ile %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
3-Mahkememizce tarafların dayandığı delillerin incelenmesinde davalı …, … ve … hakkında İzmir 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında resmi belgede sahtecilik suçlamasıyla kamu davası açıldığı, davanın konusunu uyuşmazlık konusu da olan bonoların oluşturduğu görülmüştür. Uyuşmazlık konusu bonoların sahteliği hususunda ceza yargılaması bulunduğundan ve ceza mahkemesinde yapılacak maddi vakıa tespitlerinin mahkememizi de bağlayacağı gözetilerek yargılama sonucu beklenilmiş, yargılama sonucunda tüm sanıklar hakkında suçun unsurları oluşmadığından beraat kararı verildiği, kararın istinaf taleplerinin reddi ile kesinleştiği görülmüştür.
4-Uyuşmazlık konusu 3 adet bonoyla ilgili olarak İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında ve … Esas sayılı dava dosyalarında ayrı ayrı imza incelemeleri yapılmış ise de, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamında; “İcra Hukuk Mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup kural olarak bu mahkemelerden verilen kararlar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Bu nedenlerle mahkemece somut olay bakımından usulüne uygun bir şekilde imza incelemesi yaptırılıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu genel mahkemeyi bağlayıcı niteliği bulunmayan icra hukuk mahkemesindeki raporun hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde açıklandığı üzere icra hukuk mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden davacı şirketin bonolarda davacı şirkete atfen atılan imzaların keşide tarihi itibariyle yetkilisi olan …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan 06/04/2023 tarihli ve 25/03/2023 tarihli bilirkişi raporlarında davacı şirket adına bonoda atılmış imzaların davacı şirketin keşide tarihindeki yetkilisi …’ın eli ürünü olduğu, bonolarda yer alan düzeltilmiş tarihlerin yanında bulunan imzaların davacı şirket yetkilisi …’ın eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
5-Rapora karşı davacı vekilince itirazlarda bulunulmuş ise de gerek icra hukuk mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında gerekse mahkememizce alınan raporlarda imzaların davacı şirket yetkilisine ait olduğu tespit edildiği, ceza yargılamasında tüm sanıkların beraatine karar verilmiş olduğu hususları birlikte gözetildiğinde yeniden rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
6-Davalı vekili cevap dilekçesinde ve yargılama aşamalarında sunduğu beyanlarında esasen bonolar üzerindeki düzeltmelerin varlığını kabul etmiştir. Zira İcra Hukuk Mahkemesi kararları ile de sabit olduğu üzere uyuşmazlık konusu bonolarla ilgili olarak;
A-… Esas sayılı dosyada takip dayanağı olan 16.500,00-TL bedelli bonolar ve 17.000,00-TL bedelli bonoların sırasıyla 6.500,00-TL ve 7.000,00-TL; … Esas sayılı dosyada takip dayanağı olan 16.500,00-TL bedelli bonodaki senet bedelinin ise 6.500,00-TL olarak dikkate alınması gerektiğini, davacı şirketin tahrifat öncesi rakamlarda kendi imzası bulunması nedeniyle sorumlu olduğunu, icra hukuk mahkemesi tarafından zamanaşımı itirazlarının reddine karar verildiği bu nedenle kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmasından dolayı davacının zamanaşımı itirazlarının incelenmemesi gerektiği savunulmuştur.
7-Dava konusu 3 adet bono üzerinde yer alan rakamlar üzerinde tahrifat yapıldığı ve her bir bedelin başına “1” rakamı eklenmek suretiyle her bir bono için bedelin 10.000,00-TL artırıldığı her iki tarafın da kabulünde olup, İzmir … İcra Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında verilen karar ile … Esas sayılı takip dosyasında dayanak bononun bedelinin 6.500,00-TL olduğunun, İzmir …İcra Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında ise dayanak bono bedellerinin sırasıyla 6.500,00-TL ve 7.000,00-TL bedelli oldukları tespit edilmiştir. Bu husus davalı tarafın da kabulünde olup davalı tarafça davacı aval verenin bonoda yer alan bedelin ilk hali ile sorumlu olduğu savunulmuştur.
Dosya kapsamı ve imza incelemeleri birlikte dikkate alındığında, davacı şirketin bono üzerinde düzenleme tarihinde attığı imza anında düzenlenen bedel ile sınırlı olarak sorumlu tutulabileceği, keşide tarihinden sonra keşidecinin münferiden yapacağı tek taraflı düzeltme ve tahrifatların yalnızca kendisi açısından sonuç doğurabileceği gözetilerek bedellerde yapılan düzeltmelerin bonoların geçersizliği sonucunu doğurmayacağı değerlendirilmiştir.
8-Davacının bir diğer iddiası ise bonoların zamanaşımına uğradığına yöneliktir. Her ne kadar icra hukuk mahkemesi tarafından bu hususta bir karar verildiği savunulmuş ise de, icra hukuk mahkemesi kararları istisna dava türleri dışında maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, zamanaşımı hususundaki kararın kesin hüküm teşkil eden karar türlerinden olmadığı, icra hukuk mahkemesinin zamanaşımı definin reddine ilişkin kararı ancak takip hukukuna özgü şikayet yoluna başvurulması halinde kesin hüküm etkisi doğuracağı, genel hükümlere göre görülmekte olan davada zamanaşımı iddiasının ileri sürülmesinde hukuki bir engel bulunmadığı değerlendirilmiştir. Davacı vekilinin zamanaşımı iddiası ile bonolarda çift vade bulunduğuna yönelik iddialarının birlikte ileri sürülmüş olup, zamanaşımı ve çift vade iddialarının ayrı ayrı incelenmesi halinde birbiriyle çelişkini bir sonuç doğurabileceği gözetilerek incelemenin birlikte yapılması gerektiği değerlendirilmiştir. Dava konusu12.12.2007 keşide, 30.07.2008 ödeme tarihli, 6.500,00-TL bedelli bonoda ödeme tarihi olarak 30/07/2008 ibaresinin çizildiği ve “30/01/2011” tarihinin parafla yazıldığı, bono metni üzerinde yazıyla “30 OCAK 2011” tarihinin yer aldığı, 12.122007 keşide, 30/09/2008 ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bonoda ödeme tarihi olarak 30/09/2008 tarihinin üzerinin çizildiği ve “30/02/2011 tarihinin parafla yazıldığı, bono metni üzerinde”30 ŞUBAT 2011” tarihinin yer aldığı,12.12.2007 keşide, 30/08/2008 ödeme tarihli, 6.500,00-TL bedelli bonoda ödeme tarihi olarak 30/08/2008 tarihinin üzerinin çizildiği ve “30/03/2011” tarihinin parafla yazıldığı, bono metni “30 Mart 2011” tarihinin yazıyla yazıldığı, Hususları birlikte değerlendirildiğinde, bonoların tahrifat öncesi tarihleri ile takip tarihleri 12/12/2013 tarihi arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olacağı, bono üzerinde yer alan düzeltme imzalarıyla tasdikli “2011” yılına ilişkin tarihlerin davacı şirket açısından bağlayıcı olmayacağı, ancak düzeltme öncesi “2008” tarihli ödeme tarihleri ile bono metinleri üzerinde yer alan yazıyla yazılmış “30 OCAK 2011”, “30 ŞUBAT 2011” VE “30 MART 2011” tarihlerinin çift vade oluşturacağı değerlendirilmiştir. Zira dava konusu bonoların düzenlendiği anda davacı şirketin imzası ile kendisi yönünden bağlayıcı olan tarihler sırasıyla “30/01/2008” “30/02/2008” ve “30/03/2008” tarihleri olup, bono metninde yer alan yazılı tarihlerin farklı olması nedeniyle çift vadeye ilişkin ihtilafın oluştuğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bono metninde çift vade bulunması halinde bononun ancak yazılı delil başlangıcı olabileceği ve kambiyo takibine konu olamayacağı, yazılı delil başlangıcı olduğunun kabul edilmesi durumda ise davalı alacaklı tarafın tanık dahil her türlü delille alacağını kanıtlaması gerektiği ancak görülmekte olan dosyada herhangi bir delile dayanılmamış olduğu, bu haliyle menfi tespit talebinin kabulü gerektiği değerlendirilmiştir. (Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı 17/01/2018 tarihli ilamında da “belirtilen vade tarihlerinin ayrı tarihler olduğu, bu haliyle çift vade içerdiği, çift vade tarihi içerdiğinden senedin kambiyo takibine konu yapılamayacağı, yazılı delil başlangıcı niteliğinde kabul edilmesi durumunda alacağın varlığının tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerektiği ancak buna yönelik bir kanıt ileri sürülmediği gerekçesiyle bu takip dosyasına yönelik senetle ilgili olarak açılan menfi tespit davasının kabulüne, diğer taraftan dava konusu Ankara **. İcra Müdürlüğü’nün 2008/**** ayılı takip dosyasına yönelik takibe konu senetlerin silahla zorla imzalatıldığı hususunun kanıtlanamadığı, bu haliyle bedelsiz sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılardan S*** A**** vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalı S*** A***** vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz eden davacı ve davalı …’ten alınmasına, 17/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.” şeklinde benzer bir değerlendirme yapıldığı görülmüştür)
Bir an için düzeltme tarihlerine katılımı bulunmayan davacı şirket yönünden yazı metninde yer alan çift tarih oluşturan tarihin dikkate alınmadan değerlendirilmesi gerektiği düşünülse dahi, dava konusu bonoların 2008 tarihli ilk ödeme tarihleri ile takip tarihi 12/12/2013 arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve bonoların zamanaşımına uğradığı, lehtarın keşideciye zamanaşımı geçtikten sonra aradaki temel ilişkiye dayanarak başvuru hakkı olmakla birlikte avalist olarak yer alan davacı şirket yönünden sebepsiz zenginleşme veya temel ilişkiye dayalı olarak bonolardan kaynaklı alacağını talep edemeyeceği, bu nedenle bir üst paragrafta yer alan görüşün kabul görmemesi halinde dahi davacının zamanaşımı nedeniyle davasının kabulü gerekeceği değerlendirilmiştir.(Benzer yönde bir değerlendirme için Bkz: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı 22/03/2023 tarihli ilamı: “senetlerin ödeme tarihi ile takip tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında TTK’nın 749/1.maddesi uyarınca üç yıllık zamanaşımına uğradığı, lehtarın keşideciye zamanaşımı geçtikten sonra aradaki temel ilişkiye dayanarak başvuru hakkı olmakla birlikte avalist olan davalı yönünden üç yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra sebepsiz zenginleşme veya temel ilişkiye dayalı olarak bonodan kaynaklı alacağını talep etmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle Dikili İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında zamanaşımına uğrayan 30.05.2012 ve 30.06.2012 ödeme tarihli 4.000,00’er TL bedelli iki adet senet yönünden davanın kabulü ile bu senetler nedeniyle davacının davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.”)
9-Davacı tarafça dava değerleri bonoların tahrifatlı halleri üzerinden belirlenmiş ise de yargılama öncesinde İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin kararları ile bonolar üzerinde bedel yönünden tahrifat yapıldığının tespit edildiği, davalı vekilinin de bonoların sırasıyla 6.500,00-TL, 7.000,00-TL ve 6.500,00-TL üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini savunduğu, bu itibarla dava tarihinde İcra Hukuk Mahkemesi kararı ve davalı beyanları ile davacının icra takip dosyalarında bonoların tahrifat öncesindeki halleriyle sınırlı olarak talepte bulunulduğu gözetilerek bonoların tahrifat ile artırılan kısımları yönünden dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı değerlendirilmiş ve her bir bono yönünden 10.000,00-TL’lik kısımların dava konusu edilmesinde hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilmiştir.
10-Kural olarak yargılama giderleri davanın kabul ve ret oranına göre belirlenmekteyse de dosyada yapılan imza incelemelerinde tüm sonuçların davalı lehine geldiği, davacının icra hukuk mahkemesi ve ceza yargılaması sonuçlarına rağmen görülmekte olan davada da imza inkarına devam ettiği ancak yapılan incelemelerde bonolarda davacıya atfen atılan imzaların davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunun belirlendiği, tahrifat imzalarında davacının imzasının bulunduğu yönünde davalı savunması bulunmadığı ve tahrifatların davalının da kabulüne olduğu, bu haliyle bilirkişi incelemeleri için yapılan yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı gözetilerek imza incelemesinde sarf edilen yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır.
11-Davacı tarafça kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de bono üzerinde keşideci tarafından yapılan tahrifatın davacı yönünden bağlayıcı olup olmayacağı hususunun hukuki değerlendirme gerektirdiği, bu haliyle davalının ceza yargılamasında beraatine karar verildiği de dikkate alındığında kötü niyetin varlığı ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına konu 12/12/2007 Keşide ve 30/07/2008 vade tarihli 6.500,00-TL bedelli bono ile 12/12/2007 keşide ve 30/09/2008 vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bonolar nedeniyle davacının davalıya 6.500,00-TL ve 7.000,00-TL BORÇLU OLMADIĞININI TESPİTİNE, fazlasına dair istemin hukuki yarara yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalının kötü niyeti sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
B-BİRLEŞEN DOSYA YÖNÜNDEN;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına konu 12/12/2007 Keşide ve 30/08/2008 vade tarihli 6.500,00-TL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya 6.500,00-TL BORÇLU OLMADIĞININI TESPİTİNE, fazlasına dair istemin hukuki yarara yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalının kötü niyeti sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
C-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 922,18-TL harçtan peşin olarak alınan 768,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 153,46-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesi dikkate alınarak hesaplanan 3.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 768,72-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
D-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 444,01-TL harçtan peşin olarak alınan 234,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 209,23‬-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 6.500,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesi dikkate alınarak hesaplanan 1.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 234,78-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
E-Asıl dava ve birleşen davada davacı tarafça sarf edilen 27,70×2=55,4‬0-TL başvuru harcı ile 568,00-TL posta ve tebligat ücretinden ibaret 623,40-TL yargılama giderinin, davanın ret ve kabul oranına göre 249,36-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
F-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
G-Karar kesinleştiğinde dosyaya getirtilen imza örneği içerir belge asıllarının ilgili kurum ve kuruluşlara iade edilmesine, Dair, davacı vekilinin e-duruşma yoluyla yüzüne karşı, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/07/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”