Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/159 E. 2022/895 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/159 Esas
KARAR NO : 2022/895
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/02/2015
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : 20/01/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 26/04/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkili … kullanımındaki … Plakalı motorsiklete, … idaresindeki … Plakalı kamyonetin çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını, kaza sonucunda davalıya %75 müvekkiline ise %25 kusur izafe edildiğini, müvekkilinin tedavisinin uzun sürdüğünü, Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, davanın devam ettiğini, … sigorta şirketine ait sigorta poliçesinin kaza tarihinden önce iptal edildiğini, müvekkilinin %34,2 uzuv kaybına uğradığını, bilirkişi raporunda da 127.961,77.-TL maddi zarar belirlendiğini bu nedenlerle kazanın meydana geldiği 26/04/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 20.000,00.-TL maddi tazminat taleplerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; Güvence Hesabı aleyhine zarar görenlerce açılan davalarda genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği, bir sigorta sözleşmesinin yapılmadığını, müvekkilinin adresinin Levent/İSTANBUL olduğunu, davanın yetkisiz olan Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığını bu nedenle dava dilekçesinin yetki yönünden, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Hastane tedavi evrakları, SGK kayıtları, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 28.09.2022 tarihli raporun sonuç kısmına göre;”…1-26.04.2008 tarihli kazaya karışan ve ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın sürücüsü …’in %75 oranında, … plakalı motosiklet sürücüsü davacının %25 oranında kusurlu olduğu,
2-Tarafların kusur oranları ve davacının %13,1 oranında maluliyet derecesine göre davacının geçici iş göremezlik tazminatının 2.469,34.-TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 141.712,16.-TL tutarında hesaplandığı, toplam tazminatın 144.181,50.-TL olduğu,
3-Kaza tarihinde ZMSS sakatlık teminatının 100.000,00.-TL.sı olduğu, davalı Güvence hesabının, hesaplanan toplam tazminatın 100.000,00.-TL.sından sorumlu olabileceği,
4-Davalı Güvence Hesabının davacıya 02.08.2010 tarihinde ödediği 7.851,00.-TL mahsup edildiğinde bakiye tazminat sorumluluğunun 92.149,00.-TL olabileceği,
5-Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. … K sayılı kararı kesinleşmiş olmakla Mahkemece belirlenen tazminatın miktarı yönünden kesin hüküm teşkil edip etmediği hususunun değerlendirilmesi Sayın Mahkeme Hakimine ait olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişiden alınan 21/11/2022 tarihli ek rapora göre; “… 1-26.04.2008 tarihli kazaya karışan ve ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın sürücüsü …’in %75 oranında, … plakalı motosiklet sürücüsü davacının %25 oranında kusurlu olduğu,
2-Tarafların kusur oranları ve davacının %13,1 oranında maluliyet derecesine göre davacının geçici iş göremezlik tazminatının 2.469,34.-TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 141.712,16.-TL tutarında hesaplandığı, toplam tazminatın 144.181,50.-TL olduğu,
3-Kaza tarihinde ZMSS sakatlık teminatının 100.000,00.-TL.sı olduğu, davalı Güvence hesabının, hesaplanan toplam tazminatın 100.000,00.-TL.sından sorumlu olabileceği,
4-Davalı Güvence Hesabının, davacıya 02.08.2010 tarihinde ödediği 7.851,00.-TLsının güncel tutarı olan 16.544,96.-TL poliçe teminatı olan 100.000,00.-TL.sından mahsup edildiğinde bakiye tazminat sorumluluğunun 83.455,04.-TL olabileceği,
5- Hesaplanan bakiye tazminatın 02.08.2010 ödeme tarihinde muaccel olduğu, temerrüt faizinin yasal faiz olabileceği görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava davacının uğradığı trafik kazası nedeniyle sürekli ve geçici iş gücü kaybı zararının tazmini talepli maddi tazminat davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, 26/04/2008 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında davacının kullanımındaki … plaka sayılı motosiklete dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonetin çarpması neticesinde davacının yaralandığını, kazanın gerçekleşmesinde dava dışı …’in %75 oranında kusurlu olduğunu, … plaka sayılı aracın ZMMS sigortacısı … Sigorta A.Ş.’ye açılan davada poliçenin kaza tarihinden önce iptal edildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle maluliyetten kaynaklanan zarardan davalı Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğunu, davacının %34,2 oranında maluliyetinin bulunduğunu, maluliyeti nedeniyle kazanç kaybı, bakıcı gideri ve yol gideri zararları oluştuğunu ileri sürerek davalıdan uzuv kaybına bağlı maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
2-Davalı Güvence Hesabı vekilince sunulan cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulmuş, zamanaşımı defi ileri sürülmüş, davacıya 08/02/2010 tarihinde 7.851,00-TL tazminat ödemesi yapıldınığı, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacının kendisine yapılan ödeme sonrası düzenlenen ibraname tarihinden sonraki 2 yıl içerisinde dava açmadığını ve hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
3-Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinde dava konusu kazanın İzmir ili Torbalı ilçesinde meydana geldiği, haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin meydana geldiği yer mahkemesi yetkili olduğundan ve kaza yerinin mahkememiz yargı sınırları içerisinde yer aldığı anlaşıldığından yetki itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Davalı tarafça davacıya yapılan ödemeden sonraki 2 yıl içerisinde dava açılmadığı ve hak düşürücü süre içerisinde ibranamenin iptali davası açılmadığını, bu nedenle 03/02/2010 tarihli ibraname nedeniyle davacının yeniden talepte bulunamayacağını savunmuş ise de, cevap dilekçesi ekinde sunulan ve dava öncesi ödemeye esas alındığı anlaşılan İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce düzenlenen 14/10/2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu başlıklı raporda davacının %7 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğunun belirtildiği, davacının ise dava dilekçesinde maluliyetinin %34,20 olduğunu ileri sürerek dava ikame ettiği, maluliyet oranındaki artışa göre açılan davada hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı gözetilerek bu yöndeki savunma kabul görmemiştir.
4-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
90. Maddesinde, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun… öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun… düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun Güvence Hesabı başlıklı 14. maddesi “Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur. Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için, başvurulabilir.” hükmünü içermektedir.
Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesine göre trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına alınmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabına başvurulabileceği düzenlenmiştir. Buna göre rizikonun meydana geldiği tarihte 2918 sayılı kanun gereğince ZMMS bulunmayan, ya da sigortası olup da sigortalısı belirlenemeyen kazalar neticesinde kişiye gelen bedensel zararlar için güvence hesabı oluşturulacağı ve bu tip zararlardan dolayı Güvence Hesabının sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Güvence Hesabının sorumluluğu rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları ile sınırlıdır.
5-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
6-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
7-Somut olayda davacı tarafça Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında … plaka sayılı aracın işletenine ve sürücüsü ile birlikte … Sigorta A.Ş.’ye karşı dava ikame edilmiş olup, sigorta şirketi yönünden kaza tarihinde geçerli bir poliçe bulunmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın Yargıtay 4.Hukuk Dairesi denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Dava dışı … plaka sayılı aracın kaza tarihinde geçerli bir KZMSS sigorta poliçesi ile sigortalı olmadığı kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğundan davalı Güvence Hesabının davacının uğradığı maluliyetten kaynaklanan maddi zararından kaza tarihindeki poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
8-Mahkememizce davacı ile davalı arasındaki zarar uyuşmazlığının belirlenmesinde öncelikle haksız fiilin kusur unsuru yönünden inceleme yapılmıştır.
Mahkememizce daha önce Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava bekletici mesele yapılmış ve kararın kesinleşmesi ile tahkikata devam olunmuştur. Geçen yargılama süresi ve mahkeme kararları arasında uyumsuzluk oluşmasının yargı kararlarına olan güveni sarsacağı, bu nedenle azami ölçüde mahkeme kararları arasında çelişki oluşturulmaması gerektiği dikkate alınarak dosyamızda yeniden kusur raporu alınmamış, Yargıtay denetiminden geçen Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’sinin 24/12/2012 tarihli kusur raporuna karşı itiraz ve savunma haklarını kullanmaları için taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Davalı vekilince 03/08/2022 tarihli itiraz dilekçesinde kusur oranlarına itirazda bulunulmuş ise de itirazın soyut ve genel nitelikte olduğu, belirli bir uygulama hatası veya eksik değerlendirme isnadı içermediği, bu haliyle raporun hükme esas alınmasını engelleyen ve yeniden rapor alınmasını gerektiren bir husus bulunmadığı değerlendirildiğinden Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’sinin 24/12/2012 tarihli kusur raporu hükme esas alınarak dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davacının %25 oranında, dava dışı araç sürücüsünün ise %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
9-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına sunulu olan Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun 23/07/2019 tarihli maluliyet raporunda davacının 9 aylık geçici iş gücü kaybına uğrayacağı ve %13,1 oranında maluliyetinin oluştuğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekilince 03/08/2022 tarihli itiraz dilekçesinde daha önce dosyaya sunulan 14/12/2020 tarihli itiraz dilekçesine atıfla itirazlar bildirilmiş ise de her iki dilekçe içeriğinin soyut ve genel nitelikte olduğu, belirli bir uygulama hatası veya eksik değerlendirme isnadı içermediği, bu haliyle raporun hükme esas alınmasını engelleyen ve yeniden rapor alınmasını gerektiren bir husus bulunmadığı değerlendirildiğinden Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu’nun 23/07/2019 tarihli maluliyet raporu hükme esas alınarak davacının dava konusu trafik kazası nedeniyle 9 aylık geçici iş göremezlik ve %13,1 oranında sürekli iş gücü kaybı zararının oluştuğu kabul edilmiştir.
10-Dosyada kusur ve maluliyete ilişkin hüküm kurmaya elverişli delillerin toplanması sonrasında dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiştir.
Dosyaya sunulan 28/09/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davacıya dava öncesi yapılan kısmi ödemenin rapor tarihine güncellenmeksizin mahsubu sonrasında davacının geçici iş gücü kaybı zararının 2.469,34-TL, sürekli iş gücü kaybı zararının 144.181,50-TL olacağı, davalının 100.000,00-TL poliçe limitinden bakiye 92.149,00-TL sorumluluğu bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı tarafça rapora karşı bir itiraz sunulmamış, davalı vekili ise itiraz dilekçesinde dava öncesi yapılan ödemenin güncellenmesi gerektiğini, ayrıca pasif dönem hesaplamasında istisna tutulan vergilerin kazanca dahil edilmemesi gerektiğini savunarak bu yönde ek rapor düzenlenmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan incelemede dava öncesi yapılan ödemenin hesaplama tarihine güncellenerek mahsup edilmesi gerektiği, yine asgari ücrete 2022 yılından itibaren uygulanan gelir vergisi ve damga vergisi muafiyetinin çalışma karşılığı elde edilen kazancın vergiden istisna tutulması neticesinde oluştuğu ve emeklilik döneminde bir çalışma bulunmaksızın bu kazancın elde edileceği dikkate alınarak vergi istisnasından faydalanılmaksızın hesaplama yapılması gerektiği değerlendirilerek davalı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor aldırılmış, dosyaya sunulan 21/12/2022 tarihli ek raporda ödeme güncellemesi ile mahsup sonrası davacının bakiye tazminat alacağı miktarının 83.455,04-TL olacağı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekilince ek rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş ise de itirazlarda yeniden rapor alınmasını gerektirecek bir hatalı hesaplama veya uygulama eksikliği gösterilmediği, sunulan raporda resen gözetilmesi gereken bir hatanın da bulunmadığı dikkate alınarak 21/12/2022 tarihli ek rapor hükme esas alınmak suretiyle davacının toplam 141.712,16-TL iş gücü kaybı zararının oluştuğu, davalının ise poliçe limiti 100.000,00-TL’den yapılan ödemenin güncelleştirilmiş hali olan 16.544,96-TL’nin mahsubu ile bakiye 83.455,04-TL sürekli iş gücü kaybı zararından sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Davacı tarafça tazminata kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de davalının sorumluluğunun başvuru sonrası temerrüt ile veya kısmi ödeme ile başlayacağı, dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre 08/02/2010 tarihinde kısmi ödeme ile temerrüt oluştuğu anlaşılmıştır. Her ne kadar 08/02/2010 tarihinde itibaren faiz işletilmesi gerekmekte ise de mahkememizce kararda sehven 02/08/2010 tarihinin faiz başlangıcı olarak yer aldığı, dosya kapsamında faiz başlangıcı olarak 02/08/2010 tarihinin baz alınmasını gerektirir bir delil bulunmadığı gözetildiğinde hatanın açık yazım hatası niteliğinde olduğu ve taraflarca talep edilmesi halinde tashih şerhi yoluyla düzeltilebileceği değerlendirilmiştir.
Davacı motosiklet kazası neticesinde maluliyete uğramış olup davalı tarafça cevap dilekçesinde müterafık kusur savunması ileri sürülmediğinden bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
11-Davacı vekili dosyada 28/11/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 71.101,69-TL’ye yükseltmiştir.
28/09/2022 tarihli aktüerya raporu sonrasında davacı vekili değer artırım dilekçesi ile dava değerini 21.047,31-TL daha artırarak maddi tazminat talebini 92.149,00-TL’ye yükseltmiştir.
Mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı zararı 83.455,04-TL olarak tespit edilmiş olup, Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi yargılamasında 5.000,00-TL maddi tazminat yönünden hüküm kurulmuş olup, mahkememiz dosyasında davacının zararının poliçe limiti üzerinde tespit edilmiş olduğu ve davalı sorumluluğunun poliçe limiti nedeniyle sınırlı kaldığı ve toplam zararın karşılanmadığı dikkate alınarak tahsilde tekerrür olmaması yönünde bir kısıtlama uygulanmamış, belirlenen ve davalının sorumlu olduğu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince dava dilekçesinde talep sonucunda açıkça uzuv kaybı sebebiyle maddi tazminat isteminde bulunulduğu belirtilmiş olup bu talebin sürekli iş gücü kaybı olarak değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınarak, 19/09/2022 tarihli talep açıklama dilekçesi ile bakıcı gideri ve yol gideri talep edildiği belirtilmiş ise talep açıklaması yoluyla bu zarar kalemlerinin talep edilemeyeceği dikkate alınarak bu zarar kalemleri yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından hüküm kurulmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 83.455,04-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına temerrüt tarihi 02/08/2010’dan itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlasına dair istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.700,81-TL harçtan peşin olarak alınan 68,35-TL ile ıslah harcı olarak alınan 1.237,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.395,46-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 13.352,81-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 8.693,96‬-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 68,35-TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 1.237,00-TL toplamı 1.305,35-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen 25,20-TL başvuru harcı, 128,10-TL posta ve tebligat ücreti, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.153,3‬0-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre taktiren 1.044,21-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”