Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1063 E. 2023/542 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1063 Esas
KARAR NO : 2023/542
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/11/2015
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin sanatçı olarak görsel ve işitsel medya ile her türlü sanat eğitimi hususunda çalıştığını, bu düşüncesini o tarihlerde arkadaşı olan davalı …’ya açtığını şirket kurmak istediğini belirttiğini, davalının o tarihlerde devlet memuru olarak görev yaptığını diğer davalı ağabeyinin Şirket ortağı olarak görülebileceğini Ankara’da yaşadığını alkol problemi olduğunu söylediğini şirketin … İzmir- Logo ve markasını aynı zamanda internet sitesini müvekkilinin kendi çabası ile oluşturduğunu, Şirketin tescil edilen unvanının … olduğunu, o da davalı …’in talebi üzerine konulduğunu bu isminde davalı …’in kızının adının olduğunu, TTK 581 hükmü gereği ayni sermaye olarak şirkete kattığını, diğer davalı …’nın Hiçbir emek ,maddi katkı bulunmadığını şirketle ilgilenmediğini diğer davalı …’nın ise sadece 2015 yılının Ocak ayı sonunda şirkete hissedar olduğunu müvekkilinin yaklaşık bir buçuk iki yıl boyunca tek başına hem şirketi yürüttüğünü hem de eğitim çalışmalarını eksiksiz gerçekleştirdiğini sonuçta müvekkili sayesinde … İzmir’i tanınmış okul dışı Hobi olarak eğitim görmek isteyen çocukların eğitim almaları için kayıt ettirilen yer olduğunu, 2011 yılında kurulan ve müvekkili tarafından alınan ve kullanılan … İzmir markası için her bir şirket ortağına( fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla Şimdilik )yıllık 20.000 TL olarak belirlenen marka lisans kullanım bedelinin kuruluş öncesi davalı müvekkili tarafından alınarak sonrasında şirket kullanımına verilmesi nedeniyle( 2011-2012 2013-2014-2015 yılları için ) davalı …’nın toplam 20.000,00 TL marka lisans kullanım bedelini ödemesini, diğer davalı …’nın toplam 100.000,00.-TL marka lisans kullanım Bedeli ödemesini, davalı şirket … limited şirketinin ise toplam 120.000 TL’nin tamamına müştereken ve Müteselsilen borçlu sayılmasına ve alacağın tamamına yıllık bilanço hesapları dönemi itibariyle kademeli olarak avans faizi uygulanmasına karar verilmesini, Bütün bunların yanı sıra davalı şirketin 2 yıla yakın sadece müvekkilinin çabası ile çalıştığını şirket ortaklarının kardan paylarını aldıklarını şirketin kurulduktan bu yana bila bedel şirket Müdürlüğü yapan müvekkilinin Şimdilik toplamda 15.000 TL müdürlük maaşı takdirine, yine kademeli olarak avans faizi işletilmesine tüm davalıların müştereken ve Müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde Talep edilen tazminatın 120 bin liralık kısmının marka lisans kullanım bedelinden kaynaklandığına göre Fikri Sınai haklar mahkemesinin görevli olması gerektiğini Bu sebeple görevsizlik dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, daha sonra açılan davanın limited şirket ortaklığından çıkma ya izin istemli davalarda davacının davasını sadece ortağı bulunduğu şirkete yöneltmesi gerektiğini, bu yönüyle diğer ortaklara husumet yöneltilemeyeceği hüküm altına alındığından müvekkilleri yönünden davanın esasına girmeden hem tazminat hem de müdürlük ücreti yönünden ortaklıktan çıkma talebi nedeniyle müvekkilleri açısından husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, açıklamalar yönünden iş bu davanın kötü niyetli açıldığını davanın reddinin gerektiğini, vekillerinden …’nın alkol problemi olduğu iddiasının gerçek ile bağdaşmadığını, ortağı olduğu şirkette 4 yıl boyunca tek öğretmen olarak görev yapan müvekkilinin tüm dersleri tek öğretmen olarak eğitim veren bir kişi olması ve her derse girip çıkması ile bağdaşmayan bir itham olduğunu, dilekçe ekinde sunulan fotoğraf dergi ve gazete yazılarından anlaşılacağı üzere şirketin ilk kurulduğu ve faaliyete geçtiği andan itibaren ortaklığı olduğunu, ancak müvekkili …’nın devlet memuru olması nedeniyle bir şirkete ortak olamayacağı düşüncesi doğrultusunda kuruluş aşamasında davacı ile …’nın ortaklığında kuruluş yapıldığını, her türlü harcama ve nakliye sermayenin müvekkilleri ve ailesinin katkıları ile karşılandığının ortada olduğunu, davacının haksız kazanç sağlama peşinde olduğunu, davacının … İzmir markasını kendisinin aldığı ve kullandığı Fikri mülkiyet hakkının şirkette katkıda bulunduğunun tamamen gerçek dışı olduğunu, bu marka şirket kurulduktan sonra alındığını, zira şirketin adının Mayra olup bu isim davalı müvekkili …’nın kızının adını olduğunu, şirket faaliyete geçtikten sonra şirketin temsili yönünden davacıya yetki verildiğini, şirket adına … logosunun alınmasına karar verildiğini, davacı yanın kötü niyetli olarak müvekkillerinin iradesi ve bilgisi dışında bunu üzerine kaydettiklerini, müvekkillerinin bu durumu davacının şirketi terkedip gittikten sonra öğrendiklerini, bu nedenle davacının taleplerinin gerçek dışı olduğunu, davacının beyanlarının birbiriyle çelişik olduğunu, Marka Patent şirketten çıkma ortaklık Payı kaynaklı hak ve alacaklarının tahsilini talep edildiği davasına duygusallık kattığını tarafların sevgili olmasının müvekkili davacı tarafından bırakılmasının gibi konuların bu dava ile yakından ilgisi bulunmadığını, genel kurul Çağrı tutanağında adresinin 69 sokak numara 27 Daire 16 Üçkuyular İzmir olmadığını, müvekkillerinin bildiğini iddia ederek kendi kötü niyetini ortaya koyduğunu bu adresin davacının ailesi ile birlikte oturduğu ticaret sicil müdürlüğüne bildirilen tüm kayıtlarda olan adres olduğunu, davacının mernis adresinin bu olduğunun açıkça görüldüğünü, şayet adres değişikliği yapmışsa bunu bildirmemiş olmasının kendi kusuru ve ayıbı olduğunu, bu sebeple bu adresin hala tebligat geçerli bir adres olduğunu, 12 Ağustos 2015 günü yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı doğrultusunda davacının şirketi temsil ve müdürlük sıfatlarının sonlandırılmasına ve şirketi temsile yetkili hususunda … ve yetki verildiğini, ancak bürokratik prosedürlerin tamamlanmadığını, bu sebeple şirketin temsili de problem olup Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde gerekli işlemlerin bitirdikten sonra şirkete yönelik itiraz ve beyanların bildirileceği ne şu anda şirketin organsız konumda olduğunu, müvekkilleri …, … ile karşı taraf …’nın sanat reklam tanıtım film eğitim organizasyon sanayi ticaret limited şirketinin ortakları olduğunu, …’nın 136 pay müvekkillerinin ise 132 şer pay sahibi olduklarını, Davacı …’nın Şirket Müdürü ve temsile yetkili kişi olmasına ve kesilmesi gereken fatura ve verilmesi gereken beyannameleri yapılması gereken süreli ve ivedi muhasebe işlemleri bulunmasına rağmen bunları yapmadan rapor alıp hiçbir bildirimde bulunmadan üstelik şirketi tüm kayıtları belgeleri bilgisayar şifrelerini alıp sadece zor durumda bırakmak kastı ile şirketi terk edip gittiğini, müvekkillerinin şirket kayıtlarına ulaşmasının engellediğini, bilgisayar şifrelerini yenilediğini yeni şifreleri bilimi vekillerine bildirmekten kaçındığını, bu şekilde şirkete ve sanat okuluna büyük zarar verdiğini, hatta şirketin internet sayfasına bile girişlerinin engellendiğini, kötü niyetli olarak belediyeye asılsız şikayetlerde bulunduğunu, bu konulara ilişkin şikayet ve tazminat haklarının saklı olduğunu, davacının görevlerini yerine getirmeyerek müvekkillerinden …’ya karşı bir ortağın ortaya koymaması gerektiği ve ortaklık sıfatı ile bağdaşmayan eylemler gerçekleştirdiğini, bu konuda her türlü şikayet ve tazminat haklarının saklı olduğunu, ayrıca … İzmir Sanat okulunun hesabından kendi kişisel borçları için ödemeler yapıldığının öğrenmiş olduğunu, bu hususta .. Bankası … şube kodlu … hesap nolu … müşteri nolu banka kayıtlarının celp edildiğinde açıkça görüleceğini, davacının kullandığı telefon cihazının müvekkili … tarafından alındığını, taksitlerinin müvekkili tarafından ödendiğini, davacının aynı zamanda evinin elektrik su paralarının telefon paralarının kendi şahsına yaptığı Market harcamalarını hep şirket hesabından karşılandığını, davacının şirket müdürü olması ve şirketi temsile yetkili tek kişi olması sebebiyle belirtilen yapılması zorunlu işlemlerin gerçekleştirilemediğine mağduriyetlerin doğduğunu, bu sebeple müvekkillerinin İzmir … Noterliğinin 23/07/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirketin temsil ve Müdürlüğü’nün değiştirilmesi Gündem maddesini taşıyan olağanüstü genel kurul yapılacağını, bu tarihte genel kurul için gerekli çoğunluk sağlanamadığı takdirde Bu kez toplantının 19/08/2015 tarihinde yine aynı saat ve aynı yerde ikinci toplantının yapılacağı, karşı tarafın belirlenen tarih ve saatte şirket olağanüstü genel kurul toplantısına katılmadığı takdirde yokluğuna karar alınacağının bilinmesi gerektiğini, müdürlük sıfatının devam etmekte olduğunu kesilmesi gereken faturaların kesilmesi muhasebe ile ilgili tüm İşlemlerin yapılması ve verilmesi gereken beyannamelerinin verilmesi gerektiğini, aksi taktirde davacının sebebiyet vereceği bu olaylardan dolayı müvekkillerinin şirketini zarara uğramaması için gereğinin yapılmasını, yapılmadığı takdirde şahsına karşı suç duyurusunda bulunulacağı talep edildiğini, davacı yanın iç oralı olmadığını en son 14/09/2015 tarihinde müvekkilleri tarafından davacıya yine İzmir …. noterliğinin … yeğmiye numarası ile bir ihtarname daha keşide edildiğini, ihtarname de daha önceki ihtarnamede belirtilen konuların yanı sıra Akademi markasını şirket adına alınması gerekirken sadece şirket müdürü olmasının verdiği avantajla kötüye kullanarak adına tescil ettirilmesini bilindiği gibi hususlarda keşide edildiği mi davacının da izmir … Noterliğinin … sayılı 8 Eylül 2015 tarihli ihtarname keşide ederek ortaklıktan çıkmak istediğini müdürlükten istifa ettiğini beyan ettiğini, bu hususta davacının art niyetini ve temel iradesine açıkça ortaya koyduğunu TTK 56 maddeye aykırı davranarak haksız rekabete giriştiğini, haksız ve yasal dayanaklardan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Şirket kayıtları, Şirket Ana sözleşmesi, İhtarnameler, Ticaret Sicil Kayıtları, bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişi heyetinde alınan 15/08/2019 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “… -Davacı … tarafından TTK 638/2’ye göre Davalı … REKLAM TANITIM FİLM EĞİTİM ORGANİZASYON SAN,. TİC. LTD. ŞTİ ortaklığından çıkmasına karar verilmesinin talep edilmiş olduğu,
-Davalı firmanın Kuruluş sözleşmesinden yapılan tespitlere göre; Şirket ana sözleşmesinde, bir ortağın ortaklıktan ayrılmasını talep etmesi halinde şirket Kuruluş ana sözleşmesinde ortaklıktan çıkma yada çıkarılma ile ilgili özel hükümlerin bulunmadığı,
-6102 sayılı TTK’da 641. Maddesinde “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye — payının gerçek — değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir. ” hükmüne yer verilmiş olduğu, TTK’nın bu konudaki kuralının ayrılan ortağa esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin ödenmesidir şeklinde yorumlanabileceği, “Gerçek değerine uyan” ibaresinin kanunda tanımlanmamış olduğu, buna göre şirketin reel değerinin hesaplanması gerektiği şirketin marka değerinin tespit edilmesi gerektiği, Şirketin operasyonlarının ve finansal bilgileri üzerinde yıllara sari çalışmalar yapılması gerektiği, Şirketin üzerine tüm kayıtlı olan duran varlıkların, Stokların, Ticari Mallarının değerlerinin konusunda uzman kişilerce yeniden geçerli olan piyasa fiyatlarına göre (reel değerleri ile) değerlenmesi gerektiği, firmanın pazar içindeki varoluş süresi, pazardaki dağıtımı, pazar payı, pazardaki Pozisyonu, satıştaki artış hızı, fiyatlandırması, fiyat elastikiyeti, pazarlama sürati ve reklam hassasiyeti ile fark edilebilirliği, saygınlığı, gibi parametreler de dikkate alınarak şirketin gerçek (Piyasa değeri) Özvarlığı tespit edilerek “TTK 260. Maddesindeki Şirketten çıkan veya çıkarılan ortağın payı, şirket sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, çıkmanın istendiği veya ortağın çıkarıldığı, uyuşmazlık hâlinde karar tarihine en yakın tarihteki şirket varlığı esas alınarak hesaplanır.” Hükmüne göre şirketin reel hisse bedelinin hesaplanmasının mümkün olduğu, Sadece dava dosyası içeriğinde bulunan belge ve bilgilerle şirketin gerçek reel hisse değerinin tespit edilmesinin mümkün olmadığı,
-Yukarıda TTK 245. Maddede görüleceği üzere ortaklıktan çıkarmanın haklı sebepleri ve 638.Maddede görüleceği üzere ortaklıktan ayrılmanın haklı sebepleri TTK’da tam olarak tanımlanmamış olsa da bazı haller haklı sebep olarak sayılmıştır.
Kanunda sayılan bu haller takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere kanunda sayılan hallerin örnek niteliğinde olduğu ortaklıktan çıkarma hakkını kullanan şirketin ve ortaklıktan ayrılmak isteyen ortağın, ortaklıktan çıkarılmak istenen yada ortaklıktan ayrılmak İsteyen kişinin kişisel özellikleri ve şirketin yapısı da ayrı ayrı incelenerek karar verilmesinin sayın mahkemenin takdiri ve yetkisinde olduğu,
-Ayrılma akçesinin hesaplanmasında eğer davacı şirketin kayıtlı bilanço değeri esas alınacak ise,
31.12.2016 Tarihi İtibari İle
Davalı Şirketin sermayesinin 10.000,00.-TL olduğu, bu sermayenin tamamının ödenmiş olduğu, 31/12/2016 tarihli bilançosunun tetkikinde; 31.12.2016 tarihi itibarıyla Davalı şirketin Özvarlığının (Eksi) -36.345,05.-TL olduğu, buradan hareketle firmanın sermayesini yitirmiş (Kaybetmiş) olduğu görüş ve kanaatine varılabileceği, şirket sermayesinin her biri 25.-TL olup, 400.- adet paya bölünmüş bulunduğu, her hissenin defter kayıtlarına göre rayiç bedelinin (Eksi) -90,86.-TL olduğu, Davacı Ortak …’nın sahibi olduğu hisse değerlerinin toplamının (Eksi) -12.356.96.-TL olduğu, buradan hareketle Davacı …’nın şirketten talep edebileceği hisse bedelinin bulunamayacağı görüş ve kanaatine varılmış olup, konuyla ilgili nihai takdir sayın mahkemeye aittir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Ankara … Asliye ticaret Mahkemesine yazılan talimat sonucunda … Talimat sayılı dosyasından Bilirkişi heyetinden alınan 01/06/2020 tarihli rapora göre; “…Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, dava konusu uyuşmazlıkta hukuki durumun ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere,
Dosya kapsamındaki belgeler doğrultusunda davacı ile davalılar arasındaki ortaklık ilişkisinin çekilmez hale getirebileceği dikkate alındığında ortaklıktan çıkma talebinin haklı olabileceği, ancak takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
Çıkma payının güncel değerinin hesaplanabilmesi için bilanço kalemlerinin raviç de erlerinin bilinmesine ihtiyaç duyulduğu,
Davalı şirketin kayıtlı değerlerinden hareketle davacı lehine hesaplanabilecek çıkma payı tutarının 5.933,23 TL olduğu,
Sonuç ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 04/10/2021 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…Dosya içeriğinde davacı tarafça verilen 17.06.2016 tarihli dilekçede Marka Bedeli ve Kullanımı konusunda Fikri Sınai Hukuk Mahkemesinde dava açılacağı belirtilmiştir. Ancak, yine davacı tarafça verilen 17.08.2020 tarihli dilekçe ile bu süreçten dönüldüğü anlaşıldığından, marka değeri ve sonrasında hisse değerlerinin belirlenebilmesi için değerlemeye esas markanın davacı tarafça Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesindeki tescil numarasının bildirilerek ilgili Marka Tescil belgesinin dosyasının tasdikli suretinin Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesinden Sayın Mahkemenizce istenilmesi gerekmektedir. Bu süreç kanun yolu denetimi aşamasında da incelemeye alınmaktadır. Sayın Mahkemenizce öncelikle tescil belgesinin getirtilmesi ve bu arada sahne sanatları konusunda uzman partner bilirkişinin de yazacaklarını dosyaya koymasından sonra değerleme aşaması gerçekleştirilebilecektir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 04/10/2021 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…Değerlendirme konusu … Reklam Tanıtım Film Eğitim Organizasyon San. Tic Ltd. Şti.’nin değer tespitinde, yapmış olduğum araştırmalar sonucunda, şirketin sanatsal değerinin 30.000,00 TL (Otuz Bin Türk Lirası) olacağı kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 04/04/2022 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…Değerlendirme konusu … Reklam Tanıtım Film Eğitim Organizasyon San. Tic Ltd Şti.’nin değer tespitinde, yapmış olduğum araştırmalar sonucunda, kurumun gayrı faal olduğu görülmüş, kurumun emsallerine göre toplumdaki ve internet ortamındaki tanınırlığının düşük olduğu belirlenmiş, bu isimle sanatsal aktivitelerin yapılmadığı görülmüş, sanat dünyasındaki tanınırlığının düşük olduğu belirlenmiş ve şirketin sanatsal değerinin 30.000,00 TL (Otuz Bin Türk Lirası) olacağı kanaatine varılmıştır. Konuya ilişkin görüş ve kanaatlerimi içeren raporumu takdir makamınıza ait olmak üzere saygılarımla arz ederim…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 05/10/2022 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “.. Davacı adına kayıtlı … Tescil numaralı Marka Tescil belgesinin dosyasının tasdikli suretinin Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesinden Sayın Mahkemenizce istenilmesi gerekmektedir. Bu süreç kanun yolu denetimi aşamasında da incelemeye alınmaktadır.
Sayın Mahkemenizin bugüne değin harcadığı emeklerin de boşa gitmemesi adına vaki eksikliğin giderilmesinden sonra tarafımızdan istenilen görev yerine getirilecektir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 26/04/2023 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…Davacının vaki hesaplamalara göre markadan doğan hakları da belirlenerek güncel çıkma değerinin (–) 3.270,70 TL olduğu tarafımızdan belirlenmiştir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma, çıkma payı verilmesi, marka lisans kullanım bedeli ve şirket müdürlüğünden kaynaklanan ücret talepli alacak davasıdır.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı …’nin davacı ve davalılar … ve … tarafından birlikte kurulduğunu, davacının kendisi adına kayıtlı olan “… İzmir” markasını şirkete ayni sermaye olarak getirdiğini, davacının diğer ortak olan davalıların katkısı bulunmadan şirket işlerini ve eğitim işlerini birlikte yürüttüğünü, davacının faaliyetleri ve çabasıyla şirketin İzmir’de tanınır ve güvenilir bir eğitim kurumu olduğunu, 2011 yılından itibaren … İzmir markasının kullanılmasından dolayı davalı şirket ortaklarının marka lisans kullanım bedeli ödemesi yapmadığını, davalı ortaklardan …’nın 20.000,00-TL ve …’dan 100.000,00-TL ve davalı şirketten 120.000,00-TL marka ve lisans kullanım bedeli ödemesi yapılması gerektiği, davacının 2 yıl boyunca şirketi tek başına idare etmesine rağmen şirket müdürlüğü maaşı ödemesi yapılmadığı, bu nedenle 15.000,00-TL müdürlük maaşı talep edildiği, davacı ile davalı … arasında süren gönül birlikteliğinin sona ermesinden sonra tarafların arasının bozulduğunu, davalıların davacıyı şirketten uzaklaştırmak için çabaladıklarını, şirket adına yapılan tahsilatların davalılar tarafından elden yapılarak şirket hesabına aktarılmadığını, bu nedenle şirketin zararına neden olunduğu, davacının şirket faaliyetlerine katılmasının engellendiği, şirketle ilgili davacıya bilgi verilmediği, ortaklık ilişkisinin devamının bu nedenle mümkün olmaması nedeniyle davacının çıkmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek ortaklıktan çıkma, marka lisans kullanım bedeli ve şirket müdürlüğü maaşı talebinde bulunmuştur.
Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş. Cevap sunulmadığı görülmüştür.
3-Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuş, davalılar … ve …’nın şirket ortağı olarak taraf sıfatlarının bulunmadığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının şirket adına alınması gereken logoyu kötü niyetli olarak kendi adına kaydettirdiğini, davacıya genel kurul çağrısının usulüne uygun olarak şirket kayıtlarında yer alan adresine yapıldığını, davacının şirket yetkilisi olduğu halde şirketin tüm defter ve kayıtları, bilgisayar şifreleri ile birlikte şirketteki çalışmalarını sonlandırdığını, şirketi terk sonrasında davalıların şirket kayıtlarına ulaşamaması nedeniyle zor duruma düştüklerini, davacının davalı ortak …’ya yönelik suç niteliğinde eylemler gerçekleştirdiğini, davacının kendisine ait şahsi bir kısım harcamalarını şirket bütçesinden gerçekleştirdiğini, davacının şirket faaliyetlerine katılmaması nedeniyle şirketin idare edilemediğini, davacının şirket ortaklığı devam ettiği halde rekabet yasağına aykırı olarak aynı konuda faaliyet gösteren başka bir şirket kurduğunu, davalı …’nın da şirkette tek öğretmen olduğu halde kendisine öğretmen maaşı ödenmediğini ve sair hususları ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
4-Öncelikle husumet yönünden yapılan incelemede, şirket ortaklığından çıkma talebi yönünden şirketten çıkmaya izin verilmesi talepli böyle bir davada husumetin münhasıran şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ortaklar … ve …’ya husumet yöneltilemez.
Marka kullanımından doğan alacak istemine yönelik olarak davalı şirket ile birlikte davalılar … ve …’dan talepte bulunulmuş ise de dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacının kendi adına kayıtlı marka ve logoyu şirkete ayni sermaye olarak getirdiği ileri sürülmekle şirket tarafından kullanılan marka ve logodan dolayı şirket ortağı davalılara husumet düşmeyeceği değerlendirilmiştir.
Bu nedenle, HMK’nın 114 ve 355. maddeleri gözönünde bulundurulmak suretiyle anılan davalılar hakkında açılan davanın tüm talepler yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
5-6102 sayılı TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca limitet şirket ortakları, haklı nedenin varlığı halinde ortaklıktan çıkmalarını mahkemeden talep edebilir. Haklı nedenin varlığını mahkeme takdir eder. Ortağın, limitet şirketten çıkmasına ilişkin mahkeme kararı kurucu niteliktedir.
Ancak kanunda nelerin haklı sebep sayılacağı gösterilmemiştir. Şahıs şirketlerinde olduğu gibi Limited Şirketlerde de ortakların aynı amacı gerçekleştirmek üzere müşterek gayret ve birbirlerine karşı güven ilişkisi içerisinde bulunmaları şirketin devamı için zorunludur. Şirketlerde olmazsa olmaz bu unsurların zedelenmesi, şirketin devamını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkânsız hale getirebilir. Ortaklar arasında özünde, aynı amaç için çalışma azminin olmaması şirketlerde güvensizliğe neden olacaktır. Böyle bir durumun varlığına rağmen, ortakları şirket sözleşmesi ile bağlı tutmak doğru değildir. Bu durumda ortağın şirketteki payını başkasına devrederek ayrılması düşünülebilirse de ortağın payını devrederek şirketten ayrılmasının zor veya imkânsız olduğu hallerde, ortağın kendisini, çekilmez bir hal alan ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi amacıyla şirket ortaklığından çıkma hükümleri düzenlenmiştir.
Mahkememizce davacının iddiaları ve davalı tarafın cevap dilekçesinde yer alan anlatımların birlikte irdelenmesinde davacı ile davalı şirket ortağı … arasında şirket kuruluş anından önce devam eden sevgililik boyutunda bir arkadaşlık bulunduğu, diğer şirket ortağı … ile …’nın kardeş oldukları, davacı ile davalı … arasındaki sevgililik ilişkisinin sona ermesinden sonraki süreçte taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin de bozulduğu, şirket ortaklarının özel hayatlarında yaşanan olumsuz vakıaların şirket faaliyetlerini etkilediğinin her iki taraf beyanlarıyla anlaşıldığı, mahkememizce dinlenen tanıkların anlatımlarında ortak olarak şirket faaliyetinin ortaklar arasında yaşanan ayrılıktan sonraki süreçte yürütülemez hale geldiğinin belirtildiği görülmüştür. Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi incelemelerine göre davalı şirketin mevcutta faaliyetlerine devam etmediği, ortaklar arasında birlikteliğin sona erdiği ve beraber belirli bir amaca yönelik ticari faaliyet yürütülmesinin imkansız hale geldiği, bu nedenlerle davacının şirket ortaklığının devamında bir fayda bulunmadığı anlaşıldığından şirket ortaklığından çıkmaya yönelik davanın kabulüne karar verilmiştir.
6-Davacı tarafça şirket müdürlüğü maaşı talebinde bulunulmuş ise de davacının şirketin kuruluşu sonrasında uzun bir süre şirket yetkilisi olarak faaliyetleri sürdürdüğü, şirketin tüm ticari defter ve kayıtlarının kural olarak davacıda bulunması gerektiği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarında ittifakla davacının şirkete ait defter ve kayıtları şirketten ayrıldığı esnada götürdüğünü beyan ettikleri, davacının idareyi fiilen gerçekleştirdiği kuruluştan 2015 yılına kadar geçen dönem için şirket kayıtlarının tetkik edilememesi nedeniyle davacının şirketten alacaklı olup olmadığının tespit edilemediği, davacının şirket faaliyetlerinin kendi idaresinde yürütüldüğü dönem için şirket müdürlüğü maaşı alıp almadığı noktasında ispat külfeti şirket üzerinde ise de davacının şirket yetkilisi olarak defter ve kayıtlar üzerinde tasarrufta bulunabileceği, şirketin 2015 yılı sonrası ticari defterleri incelenmiş ise de davacının bu dönemde fiilen şirket nezdinde faaliyetlere katılmadığının sabit olduğu, bu haliyle davacının müdürlük maaşına yönelik talebinin reddi gerektiği değerlendirilmekle talebin reddine karar verilmiştir.
7-Davacı “… İzmir” marka ve logosunun kullanılmasından dolayı davalı şirket aleyhinde 120.000,00-TL marka kullanım bedeli talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesinin 2.sayfasında “… İzmir” marka ve logosunun şirkete ayni sermaye olarak getirildiği belirtilmiştir. Ortaklığa sermaye olarak getirildiği açıkça belirtilen markayla ilgili olarak ayrıca bunun kullanılmasından dolayı kullanım bedeli talep edilemeyeceği, davacının şirket ile markanın kullanılmasından dolayı kendisine kullanım ücreti ödeneceği yönünde ayrı bir anlaşma bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, bu haliyle şirkete sermaye olarak getirildiği belirtilen bu husustan dolayı kullanım ücreti talebinde bulunulamayacağı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte davacının iddiası esasen marka ve logodan dolayı şirketin değerinde bir artış meydana gelmiş ise şirketten çıkma anında paya karşılık gelen bu bedelin kendisine ödenmesi talebi olarak da değerlendirilmiş olup, marka ve logonun davacının kendi adına kayıtlı olduğu ve şirket ortaklığından çıkmaya bağlı olup olmaksızın davacının kendi kullanımına açık olduğu, davalı şirketin faaliyetlerine devam etmediği ve son olarak mahkememizce alınan 26/04/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda da şirketin gayri faal olarak -36.345,05-TL öz varlığının bulunduğu, davacının payına isabet eden miktarın -3.270,70-TL olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı her iki tarafça süresinde itiraz edilmemiş olup, şirketin mevcut durumda faal olmaması ve bir malvarlığı değerinin de bulunmaması nedeniyle davacıya ödenebilecek bir çıkma payının da bulunmadığı, bu haliyle şirketten gerek kullanım bedeli gerekse çıkma payı talep edilemeyeceği değerlendirilmiş ve bu yönden de davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davacının davalı …’nde bulunan ortaklıktan çıkmasına, çıkma payına yönelik talebin reddine,
2-Davalılar … ve … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-Şirket müdürlüğü maaşı talebi yönünden DAVANIN REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın peşin olarak alınan 2.305,47-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 2.125,57‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı …’nden alınıp davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2.maddesi uyarınca davalılar … ve … yararına takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp iş bu davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90-TL harcın davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça sarf edilen 27,70-TL başvuru harcı ile 744,8‬0-TL posta ve tebligat ücreti, 5.050,00-TL bilirkişi ücreti olarak sarf edilen toplam 5.822,5‬0-TL yargılama giderinin, davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı … ve … tarafından yargılama gideri olarak sarf edilen 160,00-TL posta ve tebligat ücretinin davacıdan alınıp iş bu davalılara verilmesine,
10-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davacının ve davalılar … ve … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır