Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/841 E. 2021/1061 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/841 Esas
KARAR NO : 2021/1061

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı tarafça müvekkiline ait …. sitesi ….Cadde NO: …. ve …. adresinde İzmir …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından yazılan talimat gereği Menderes İcra Müdürlüğünün ….Tal sayılı dosyadan….i İthalat İhracat San. Ticaret Ltd. Şirketi’nin borcu için müvekkili şirketin adresine hacze gelinirek borçlu adına bir kısım menkul mal ve kalamarın haczedildiğini, dosyanın İ.İ.K.’nın 97. maddesi gereğince İcra Mahkemesine gönderildiğini İzmir …. İcra Mahkemesince … E, …karar sayılı ilamı ile istihkak davası açmak üzere taraflarına süre verildiğini açılan istihkak davasının halen derdest olduğunu, tüp kalamarların haczedildiğini ancak her hangi bir tedbir alınmadan yediemin deposuna bırakıldığını, bozulmaması için tedbir alınmadığını hacizli olması nedeni ile satışının yapılamadığını ve hacizli kalamarların bozularak imha edildiğini fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 2.373,35-TL’si imha masrafı ve 30.000,00-TL maddi ( belirsiz alacak ) ve 10.000,00 TL manevi tazminatın alacaklarının 29.05.2013 tarihinden itibaren ticari ( avans ) faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Adalet Bakanlığı vekili, cevap dilekçesinde; Söz konusu olayda idarenin görevlilerinin bir kusurunun olmadığını, kararın hukuku uygun olduğunu idarenin görevlilerinin görevlerinin gereğini yaptıklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Tic. Ltd. Şti vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafın açtığı istihkak davasının halen derdest olduğunu, açtıkları şikayetin ise davacı aleyhine neticelendiğini, söz konusu kalamarları davacının muhafaza etmekle yükümlü olduğunu, imha edilen ürünlerin ikame edilebilir ürünlermi başka ürünler mi olduğunun belli olmadığını, duyumlarına göre davacı yanın buzhanelerde kalmış malları toparlayarak sanki mahcuz ürünlermiş gibi imha ettiğini düşündüklerini, tüp kalamarların muhafaza süresinin 24 ay olduğunu, davacının iddia ettiği kadar kısa bir sürede bozulmayacağını, kaldıki yediemin uhdesindeyken zarar gören mahcuzun zararının alacaklıdan karşılanmasına olanak tanıyan bir hükmün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün ….E sayılı dosyası, Menderes İcra Müdürlüğünün …Tal sayılı dosyası, kira sözleşmesi, yoklama fişleri,
Bilirkişi heyetinden alınan 25/07/2019 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…Mahkeme dosyası ve içindeki belgelerin tetkiki sonucunda ve raporumuz içinde açıklanan nedenlerle Sayın Mahkemenizin görevlendirmesinde heyetimizden talep edilen,
1-) HACZİN USULÜNE UYGUN YAPILIP YAPILMADIĞI HUSUSUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ; DAVALI ALACAKLININ ZARARLANMA KASTININ BULUNUP BULUNMADIĞI HUSUSU :
Kural olarak icra müdürünün haciz talebini yerine getirme konusunda herhangi bir taktir yetkisi bulunmadığının kabulü gerekir. Ancak kural bu olmakla birlikte, İİK. nun 82.maddesine 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun’un 16.maddesi ile eklenen son fıkra da yer alan “İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.” Düzenlemesi karşısında, icra memurunun haczi talep edilen malın bu madde uyarınca haczinin kabil olup olmadığını değerlendirerek, bu doğrultuda haciz talebini yerine getirip getirmeme konusunda taktir yetkisi vardır.
Görüldüğü gibi burada tanınan taktir yetkisi, İİK. nun 82.maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz istenen taşınırın 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi yoktur. Böyle bir durumda yapılması gereken iş, 3.kişinin istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İ.İ.K. nun 97 ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmektir. “prosedürde gerek Talimat İcra dairesi gerekse Mahalli icra müdürlüğü tarafından işletilmiştir.
Ancak takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere İcra Müdürü bilirkişi dinleyerek İİK 113. Maddesi gereğince vaktinden önce satış kararı alabilirdi. Davalı Alacaklı İİİlLK. Hükümleri doğrultusunda alacağının tahsili yönünde işlemler talep etmiştir.
2-) DAVACININ VARSA BU HACİZ VE YEDİEMİN İŞLEMLERİ NEDENİ İLE MADDİ ZARARININ NE KADAR OLDUĞUNUN TESPİTİ
a-) Ürünlerin piyasa değerleri birinci kalite uygulama olduğunda 80TL/kg değerindedir. Ancak kullanım tarihleri yaklaşan ürünlerde bu değer 50TL/kg’a kadar düşebilir.
Haczedilen ve en son imha edilen miktar 18.11.2013 tarihli raporda 14.100 kg olarak belirtilmiştir. Eğer bu ürünlerin uygun kullanım süresi içinde değerlendirilmesi söz konusu olsaydı 14.100 kg x 80TL=1.128.000 TL değerinde olabilirdi. Ancak bozulanların net ne kadar olduğu ve son kullanma tarihleri bitmek üzere olanların daha düşük fiyatlandırılacağı unutulmamalıdır. Hepsi için hızlı fiyatlandırma kabul edilseydi o zaman da 14.100 kg X 50 TL =705.000 TL gibi bir değer çıkabilirdi. Tüm bu değerler günümüz fiyatları için geçerlidir.
Davanın başlama yılında yani 2013 yılında bu rakamların değişebileceği dikkate alındığında ve işlenmemiş kalamar fiyatının (yerli, daha değerlidir) 25-TL olduğu tespit edilmiştir. Buna göre işlenmiş kalamarın 30TL/kg olabileceği ile 14.100 kg X 30TL= 423.000 TL bir değeri olabileceği ortaya çıkmaktadır. Ancak son kullanım tarihlerinin çok yakın olması (1-2) ay bu değerleri oldukça etkiler ve değer kaybı yaratabilir.
b)Davacı yanın dava dilekçesinde toplamı 2.373,35 TL lik yapılan masraflara katlanmak durumunda kaldığını beyan edip davalılardan talep etmiş olup dava dosyasında davacının belirttiği tutarlara ilişkin ödeme makbuzları bulunmuş ve raporumuz ekine sunulmaktadır. Söz konusu masraf belgeleri incelendiğinde; 916,50 TL lik İzmir Büyük Şehir Belediyesine imha bedeli olarak ödenen makbuzda ödeme yapanın davacı şirket olduğunun yazılı olduğu ancak diğer toplamı 1.456,85 TL lik ödeme tutarlarının davacı yanca ödendiği makbuzlarda yazmamakta olup Sayın Mahkemenizce 1.456,85 TL lik ödemeler toplamının da davacı yanca ödendiğine kanaat getirilir ise davacının katlandığı masraf bedeli dosyada belgeleri görülen ; 2.373,35 TL olabilecek aksi takdirde sadece ispatlayabildiği 916,50 TL masrafa katlandığı görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden 25/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporun sonuç kısmına göre; “…İtiraz dilekçesi ekinde sunulan imha edilen ürünlerin son kullanma tarihleri tekrar incelendiğinde elde edilen Ek Rapor aşağıda ki belirtilmiştir.
Bahsi geçen tüp kalamar kolları, baş, iç organları ve deri ile kanatların alınmış şeklidir. Bu ürün ya da diğer su ürünleri için saklama koşulları birbirine benzemektedir. Dondurularak saklanacak ürünler iki farklı uygulama ile saklanabilir. Bunlar; TOF glaze ya da hızla tane dondurma yani blok dondurmadır. Yaygın olarak ve uzun süreli saklamalarda glaze yöntemi uygulanmaktadır. Temizlenmiş ürünler %10, %20 ya da %30’luk özel solüsyonlardan geçirielerek kalamarın bunu absorbe etmesi beklenir. Yani su kalamarın içine iletilir. Son olarak %10 dış kaplama ile ürün hazır hale getirilir.işlem -5 santigrad derecede solüsyon uygulamasından sonra -40 santigrad derecede dondurma ve uzun süreli Saklama içinde -18 -20 santigrad derecelerde tutulması ile gerçekleşmektedir.
Ürünlerin saklama süresi her ne kadar 24 ay olarak belirtilse de aslında ürünlerin ilk avlandığı süre dikkate alınmaktadır.
Bir önceki sunulan raporda “söz konusu olan tüp kalamarların menşeilerine bakıldığında Çin ve İspanya’dan ithal edildikleri etiketlerinden anlaşılmaktadır. Ayrıca etiketlerde son kullanım ya da tavsiye edilen tüketim tarihlerinin 22.04.2013 (Çin menşeili), 06.2013 (İspanya menşeili) ürünler için olduğu görülmektedir. Menşei belli olmayan bir diğer etikette ise 07.2013 tarihi son kullanım olarak belirtilmektedir”. Bu rapor doğrultusunda daha önce dosyada görülmemiş olan SON KULLANMA TARİHLERİNE ait kısım yeniden incelenmiştir. Buna göre yapılan tespit ile Su Ürünleri Mühendisi Kontrol Görevlisi … ile Mühendis …. tarafından belirtilen miktarlar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Tablo: Tüp Kalamarlara ait Üretim ve Son Kullanma Tarikleri ve Miktarları.
Palet Üretim tarihi Son Kullanma Tarihi Kalamar (koli)
1. 01/12/2012 07.2013 40
2. 01/12/2012 07.2013 40

3. 01/12/2012 07.2013 35
4. 01/12/2012 07.2013 40
5. 01/12/2012 07.2013 40
6. 01/12/2012 07.2013 38
7. 01/12/2012 07.2013 40
8. 01/12/2012 07.2013 40
9. 01/12/2012 07.2013 40
10. 01/12/2012 07.2013 40
11. 01/12/2012 07.2013 19
12. 27/08/2011 12/08/2013 55 (tüp)
13. 27/08/2011 12/08/2013 72 (tüp)
14. 27/08/2011 12/08/2013 88 (tüp)
15. 26/12/2011 06.2013 27
16. 01/12/2011 03/06/2013 11

17. 26/12/2011 06.2013 141
18. 01/03/2012 07.2013 145
19. 01/12/2011 06.2013 111
20. 26/12/2011 06.2013 126
22. 01/12/2011 06.2013 100
Bu durumda ürünlerin haciz edildiği 29.05.2013 tarihinde ürünlerin son kullanım sürelerinin dolmuş olmadığı genel olarak | ile 3 aylık bir zamanın kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durum ürünlerin pazarlama fiyatlarını aşağılara çeken önemli bir konudur. Promosyon aşamasında yani hızlı tüketimde değerlendirilmeleri gerekli olabilir. Ancak ilk raporda bozulan miktarın ne kadar olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bu durumda son kullanımları geçen ürünlerin Tarım il tespit tutağının hazırlandığı 24.09.2013 tarihinde tarihleri belirtilmiştir. Dolayısı ile imha edilmeleri normaldir.
Ürünlerin piyasa değerleri birinci kalite uygulama olduğunda 80TL/kg değerindedir. Ancak kullanım tarihleri yaklaşan ürünlerde bu değer 50TL/kg’a kadar düşebilir.
Haczedilen ve en son imha edilen miktar 18.11.2013 tarihli raporda 14.100 kg olarak belirtilmiştir. Eğer bu ürünlerin uygun kullanım süresi içinde değerlendirilmesi söz konusu olsaydı 14.100 kg X 80TL=1.128.000 TL değerinde olabilirdi. Ancak bozulanların net ne kadar olduğu bilinmemekle birlikte, son kullanma tarihleri bitmek üzere olanların daha düşük fiyatlandırılacağı unutulmamalıdır. Hepsi için hızlı fiyatlandırma kabul edilseydi o zaman da 14.100 kg X 50 TL =705.000 TL gibi bir değer kabul edilir. Tüm bu değerler günümüz fiyatları için geçerlidir. Davanın başlama yılında yani 2013 yılında bu rakamların değişebileceği dikkate alındığında ve işlenmemiş kalamar fiyatının (yerli, daha değerlidir, 25STL olduğu tespit edilmiştir (http:/eislem izmir. bel.tr/BalikHalFiyatlari.aspx). Buna göre işlenmiş kalamarın 30TL/kg olabileceği ile 14.100 kg X 30TL=423.000 TL bir değeri olabileceği ortaya çıkmaktadır.
a-) Ürünlerin piyasa değerleri (tespit edilen mali değeri dikkate alındığında) birinci kalite uygulama olduğunda 80TL/kg değerindedir. Ancak kullanım tarihleri yaklaşan ürünlerde bu değer 50TL/kg’a kadar düşebilir.
Haczedilen ve en son imha edilen miktar 18.11.2013 tarihli raporda 14.100 kg olarak belirtilmiştir. Eğer bu ürünlerin uygun kullanım süresi içinde değerlendirilmesi söz konusu olsaydı 14.100 kg X 80TL=1.128.000 TL değerinde olabilirdi. Ancak bozulanların net ne kadar olduğu ve son kullanma tarihleri bitmek üzere olanların daha düşük fiyatlandırılacağı unutulmamalıdır. Hepsi için hızlı fiyatlandırma kabul edilseydi o zaman da 14.100 kg X 50 TL=705.000 TL gibi bir değer çıkabilirdi..
Davanın başlama yılında yani 2013 yılında bu rakamların değişebileceği dikkate alındığında ve işlenmemiş kalamar fiyatının (yerli, daha değerlidir) 25TL olduğu tespit edilmiştir (http://eislem.izmir.bel.tr/BalikHalF iyatlari.aspx). Buna göre işlenmiş kalamarın 30TL/kg olabileceği ile 14.100 kg X 30TL =423.000 TL bir değeri olabileceği ortaya çıkmaktadır. Ancak son kullanım tarihlerinin çok yakın olması (1-2) ay bu değerleri oldukça etkiler ve değer kaybı yaratabilir.
b)Davacı yanın dava dilekçesinde toplamı 2.373,35 TL lik yapılan masraflara katlanmak durumunda kaldığını beyan edip davalılardan talep etmiş olup dava dosyasında davacının belirttiği tutarlara ilişkin ödeme makbuzları bulunmuş ve raporumuz ekine sunulmaktadır. Söz konusu masraf belgeleri incelendiğinde; 916,50 TL lik İzmir Büyük Şehir Belediyesine imha bedeli olarak ödenen makbuzda ödeme yapanın davacı şirket olduğunun yazılı olduğu ancak diğer toplamı 1.456,85 TL lik ödeme tutarlarının davacı yanca ödendiği makbuzlarda yazmamakta olup Sayın Mahkemenizce 1.456,85 TL lik ödemeler toplamının da davacı yanca ödendiğine kanaat getirilir ise davacının katlandığı masraf bedeli dosyada belgeleri görülen ; 2.373,35 TL olabilecek aksi takdirde sadece ispatlayabildiği 916,50 TL masrafa katlandığı….” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
2-Davacı tarafça davacıya ait işyerinde bulunan bir kısım eşyalar ve tüp kalamar cinsi ürüne dava dışı ….San.Tic.Ltd.Şti.’nin borcundan dolayı haciz uygulandığı, davacı şirket ile anılan şirket arasında herhangi bir bağ bulunmadığı halde mallara haciz uygulanmış olduğu, haksız haciz nedeniyle istihkak davası açıldığı ancak süreç içerisinde malların son kullanma tarihleri geçmiş olması nedeniyle davacının zarara uğradığı ileri sürülerek malların bedeli, bertaraf giderleri ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
3-Davalı Adalet Bakanlığı vekili tarafından tazminat şartlarının oluşmadığı ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiş, diğer davalı …Tic.Ltd.Şti. Vekili cevap dilekçesinde dava konusu malların davacıya ait olmadığını, bununla ilgili istihkak davası yoluyla mülkiyetin kanıtlanması gerektiğini, ayrıca bozulan malların mahcuz mallar olup olmadığının belirsiz olduğunu, tüp kalamar cinsi eşyanın 2 yıllık sürede sağlam kalabildiğini, bu kadar kısa sürede bozulmasının mümkün olmadığını, bozulmuş olsa dahi eşyanın bozulmasından alacaklının sorumlu tutulamayacağı, eşyayı gerektiği gibi muhafaza edemeyen yedieminin sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
4-Dosya kapsamındaki tüm deliller ile icra takip dosyası incelendiğinde;
-Davalı …. Ltd.Şti.’nin …San.Tic.Ltd.Şti.’nden alacağı için yürütülen icra takibinde 29/05/2013 tarihinde Menderes İcra Dairesi’nin …. Talimat sayılı dosyasından Menderes İlçesi …cadde No:….’de bulunan …. Ürünleri İth.İhr.San.Tic.Ltd.Şti.’ne ait adrese haciz için gidildiği, adresin kapalı olması üzerine alacaklı vekilinin talebi üzerine arka kısımda yer alan tarafta …Cadde no:….de yer alan davacıya ait adreste borçlu şirkete ait evrak araması yapıldığı ve davacıya ait işyerinde daha önce ….İth.İhr.San.Tic.Ltd.Şti.’nde çalıştığını beyan eden …’in hazır bulunduğu, davacıya ait işyerinde ilgili dosya borçlusu … İth.İhr.San.Tic.Ltd.Şti.’ne ait çok sayıda evrakın bulunduğunun görülmesi üzerine mallar üzerine haciz uygulanarak işyerinde hazır bulunan …’e yediemin olarak bırakıldığı,
-16/09/2013 tarihinde yediemin …’in İzmir 8.İcra Müdürlüğü’ne ürünün bozulma emarelerinin başladığını bu hususta gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması gerektiğini belirtir yazılı başvuruda bulunduğu,
-17/09/2013 tarihinde İzmir….İcra Dairesi tarafından İl Tarım Müdürlüğü’ne hacizli malların incelenerek bozulma durumuna ilişkin değerlendirme yapılmasının istendiği,
-24/09/2013 tarihli İzmir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’ne bağlı kontrol görevlisi mühendisler tarafından düzenlenen rapora göre ürünlerin son kullanma tarihlerinin geçmiş olduğu, piyasaya arz edilmesinin mümkün olmadığının ve imhasının gerektiğinin belirtildiği,
-30/10/2013 tarihli İzmir ….icra Müdürlüğü kararı ile ürünlerin imhasına karar verildiği,
Sonraki süreçte Menderes İcra Dairesi’nin 2012/569 Talimat sayılı dosyası üzerinden mahcuz malların imha edildiği görülmüştür.
5-Yargılama sürecinde davacı tarafça mahcuz mallarla ilgili istihkak iddiasında bulunulmuş, icra müdürlüğü tarafından bu yönde dava açmak üzere davacı tarafa süre verilmiştir.
Davacı tarafça İzmir ……İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında istihkak davası açılmış, mahkeme tarafından 05/04/2016 tarihli …. Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş, istihkak davasının reddine dair karar Yargıtay 8.hukuk Dairesi’nin …. Esas ….. Karar sayılı 26/02/2020 tarihli ilamı ile onanmış, karar düzeltme istemi reddedilerek karar kesinleşmiştir.
6-Tüm dosya kapsamı ve mahcuz malların haczedilme, bozulma süreçleri birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle davacı tarafın istihkak davası reddedilmiş olduğuna ve haczin hukuka uygun olduğu Yargıtay denetiminden geçmiş kesin hüküm niteliğindeki icra mahkemesi kararı ile sabit hale gelmiştir.
Bu durumda dava konusu ürünler hakkında haciz uygulanmış olması tek başına zararın tazmini nedeni olarak kabul edilemeyecektir. Ancak haciz hukuka uygun olsa dahi haciz nedeniyle ürünlerin bozulmasından dolayı davacının zararının doğmuş olması halinde bu zararın davalıların kusur veya ihmalinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının ayrıca incelenmesi gerekmektedir.
Dosyaya sunulan imha edilen ürünlere ilişkin üretim ve son kullanma tarihlerinin 01/12/2012-27/08/2013 tarihleri arasında değiştiği, bu tarihler arasında muhtelif adetlerde ürünün son kullanma tarihlerinin geçmiş olduğu görülmüştür.
Dava konusu tüp kalamar cinsi ürünlerin davacı tarafça dosyaya sunulan listede yer alan bilgilere göre haciz tarihi 29/05/2013 tarihinde ürünlerin yaklaşık 1-2 aylık kullanım ömürleri kaldığı sabittir. Fiili haciz sırasında davacı çalışanı hazır bulunmuş olup beyanlarının tutanağa geçirildiği, ancak ürünlerin kısa süre içerisinde bozulacaklarına dair herhangi bir beyanda bulunmadığı görülmüştür. Kaldı ki, davacı tarafça hacze yönelik gerek icra müdürlüğüne gerekse icra mahkemesine istihkak iddialarına yönelik başvuruda bulunup dava açmasına rağmen mahcuz malların bozulmak üzere olduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmamış, ancak son tüketim tarihleri sona ermesinden yaklaşık 1 ay sonra icra dairesine “ürünlerin bozulma belirtileri gösterdiği” ileri sürülerek inceleme talebinde bulunulmuştur.
7-Davacı şirket deniz ürünleri alanında faaliyet göstermekte olup yedinde haczedilen malların bozulma ihtimalinin bulunup bulunmadığını icra dairesi veya alacaklıya göre daha iyi bilmesi gerektiği açıktır. Zira haciz tarihinde büyük bir kısmının 2 aylık raf ömrü kaldığı açık olan ürünlerin, hatta bazı ürünlerin Haziran/2013’te yani haciz tarihinden birkaç gün sonra son kullanma tarihleri dolacak olmasına rağmen ne şekilde pazarlanacağına veya elden çıkartılacağına dair herhangi bir öngörü bulunmaksızın ürünlerin depoda bekletilmesi olağan hayat akışına uygun değildir. Ancak dava dilekçesinde ve yargılama sürecinde bu hususta herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır. Bir diğer taraftan mahcuz mallar her ne kadar dava dışı …’e yediemin olarak teslim edilmiş ise de yedieminin davacı çalışanı olduğu ve ürünlerin de davacıya bağlı işyerinde bırakıldığı gözetildiğinde davacının ve yedieminin ürünlerin bozulmaması için gerekli dikkat ve özeni göstermesi, şayet muhafazası mümkün değil ise icra müdürlüğünü bu hususta derhal bilgilendirmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda yediemin tarafından son kullanma tarihlerinden 1 ile 3 aylık zamanlar geçtikten sonra icra dosyasına bildirimde bulunulduğu, bu bildirimde dahi son kullanma tarihlerinin geçmiş olduğunun beyan edilmediği, ürünlerin bozulma emareleri gösterdiği gibi muğlak bir ifade kullanıldığı görülmüştür. Halbuki gerek yediemin gerekse davacı şirket doğrudan deniz ürünü alanında faaliyet göstermekte olup ürünlerin sıhhatine ilişkin bilgi sahibi olduklarının kabulü gerekmektedir. Buna rağmen ancak ürünlerin tamamının bozulmasından sonra icra müdürlüğüne haber verilmiş olması davacı tarafın ağır kusuru olarak değerlendirilmiştir.
8-Tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesi neticesinde, dava konusu mahcuz mallarla ilgili davacı şirketin istihkak iddialarının kabul görmediği ve davasının reddedildiği, bir an için dava reddedilmiş olsa dahi malların icra satışından elde edilebilecek miktar kadar zararın bulunduğu düşünülse bile ürünlerin davacıya ait işyerinde davacı işçisine yediemin olarak bırakıldığı, davacı şirketin kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü ürünlerin son kullanma tarihlerini ve bozulabilecek nitelikte olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı, ancak buna rağmen son kullanma tarihlerinin üzerinden 2-3 aylık zaman dilimleri geçmesinden sonra icra müdürlüğüne gerekli uyarının yapıldığı, icra dairesine yapılan bildirim tarihi itibariyle ürünlerin tamamının son kullanma tarihlerinin geçmiş olduğu, davacının ürünlerin bozulmasında kendisinin ve yediemin olarak ürünlerin bırakıldığı bağlı çalışanının ağır kusurunun bulunduğu, konunun uzmanı olmadığı gibi mahcuz mallarla ilgili kısıtlı bilgi sahibi olan icra dairesinin ve alacaklı tarafın malların bozulmasında kusurunun bulunmadığı değerlendirilmiş, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça imha giderleri de talep edilmiş olup mahcuz malların bozulmasında davalıların bir kusurunun bulunmadığı değerlendirildiğinden bu yöndeki talebin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin olarak alınan 740,75-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 681,45‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat yönünden davalı yararına takdir edilen 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat yönünden davalı yararına takdir edilen 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
30/11/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim ….
e-imza
¸