Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/704 E. 2022/274 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/704
KARAR NO : 2022/274

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı))
DAVA TARİHİ : 03/07/2006
KARAR TARİHİ : 12/04/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı tarafından … Kantinine izafeten Genelkurmay Başkanlığının borçlu gösterilerek İzmir 17. İcra Müdürlüğünün …/… nolu dosyası ile icra takibine başlanıldığını, icra takibinin iptali için İzmir İcra Mahkemesine şikayet yoluna başvurulduğunu, İzmir 7. İcra Mahkemesinin …/… karar sayılı ilamı ile icra takibinin iptaline karar verildiğini, ancak alacaklı vekili tarafından iptal edilen takip dosyası üzerinden ayrıca bir takip yapılmadan bu kez Milli Savunma Bakanlığına ödeme emri gönderildiğini, bu nedenle İzmir 7. İcra Mahkemesinin …/… E. -… Karar sayılı kararı ile ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, davaya konu olan çekin anılan icra takibine konu … seri nolu çek olduğunu, bu çekin de içinde bulunduğu toplam 59 çek hakkında Kuzey Kıbrıs Lefkoşa Polis Müdürlüğüne kaybolduğu konusunda bilgi verildiğini, davacı Milli Savunma Bakanlığının çeklerle ilgili olarak iptal davaları açtığını, davaya konu çeke davalının hamil olduğu anılan icra takibi nedeniyle öğrenilmiş olduğundan, bu çekin istirdadı için iş bu davayı açtıklarını, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığının …/… E, …/… K. Nolu iddianame ve görevsizlik kararı ile …, … isimli kişiler zimmet suçu işleyerek 59 adet çekin zimmete geçirilmesi, 4 adet çekin ve 47.388,29-YTL kantin nakip parasının zimmete geçirilmeyi olayına yönelik zincirleme olarak ihtilasen zimmet suçuna iştirak etmek ve resmi belgede sahtecilik suçlarından dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılma, kendin zararının zincirleme olarak ödenmesi cezalarına çaptırıldığını, soruşturma konusu olayda suçun işlendiği yer İzmir olduğundan sivil sanıklar hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… hasırlık evrakı ile soruşturma sürdüğünü, davalı bakanlığın davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmayıp dava konusu çekin çalıntı olduğunu, bu nedenlerle 25/05/2005 tarihli, … nolu, 16.980-YTL’lik çekin davalıdan geri alınmasına, çek üzerine tedbir kararı verilmesini talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; dava konusu çekin çalıntı bir çek olmayıp, imzaya yetkili kişiler tarafından imzalandığını, müvekkilinin davaya konu çeki ne keşideciden, ne de …’tan alınmamış olup, bu çeki …’dan alındığını, bu kişiden alacaklı olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, bu nedenle iş bu çekin müvekkilinden geri alınmasının mümkün olmadığını, davacı tarafça icra takibine konu çek bedelinin ödendikten sonra rücu davasının çeki imzalayan kişilere karşı açılması gerektiğini, davanın reddine ve davacı yanın %40 tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İzmir 17. İcra Müdürlüğünün …/… nolu dosyası, Askeri savcılık dosyası, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin
…/… esas sayılı dosyası delil olarak değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, rıza dışı elden çıkan çekin istirdadı davasıdır.
2-Davacı vekili dava konusu 25/08/2005 tarihli … seri nolu 16.980,00-TL bedelli, keşidecisi … olan çekin de içlerinde bulunduğu 59 adet boş çek yaprağının kaybolduğunu, çeklerin zimmete geçirilmesine ilişkin dava dışı … ve … isimli kişilere dava açıldığını, çeklerde bulunan imzaların sahte olarak düzenlendiğini, çek lehtarı … ve … İnş.eml.Tur.Sant. Adlı şirketlerle bir ticari ilişki bulunmadığını, çekin rıza hilafına elinden çıkan çek keşidecisi davacı idareye iadesi gerektiği ileri sürülerek çek istirdadı davası açılmıştır.
Davalı taraf cevap dilekçesinde çek üzerinde imzası bulunan … ve …’ın sorumlu kişiler olarak kendi imzalarının çekte bulunduğunu, çekin sahte olarak düzenlenmediğini, anılan kişilerin bu çekleri düzenledikleri için yargılandıklarını, davalının çeki …’dan aldığını, bu kişiden alacağına karşılık bu çeki almış olduğunu, iyi niyetli olarak çeki aldığını, iyi niyetli 3.kişiye çek istirdadı davası açılamayacağını, davacının zararını çeki düzenleyen kişilerden talep etmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini ve %40 oranında tazminat hükmedilmesini talep etmiştir.
Zayi olan çekin istirdadı talebiyle açılan işbu davada ispat yükü davacıda olup, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 598. maddesi gereğince ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması davalının çeki iktisabı için yeterlidir. Ayrıca, davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde imzası bulunanların imzalarının gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu yoktur.
Somut olayda, dava konusu çekte de mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmamakta olup, ayrıca ciro silsilesinde ismi geçen keşideci, lehtar ve cirantaların kaşe ve imzası sahte olsa bile bu durum davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. Davalı tarafın ancak kötü niyetle çeki iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğu kanıtlandığı takdirde sorumlu olacağı kuşkusuzdur.
3-Davacı tarafça davada delil olarak İzmir 17.İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyasına, Askeri Savcılık iddianamesi ve kararına, İzmir 7.İcra Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasına, İzmir 7.İcra Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasına delil olarak dayanılmıştır.
4-Gerekçenin 2 nolu paragrafında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, çeki elinde bulunduran kişinin kötü niyetli olarak veya ağır kusurla çeki iktisap ettiği kanıtlanmadıkça çeki veya bedelini iade etmesi gerekmemektedir.
Somut olayda davacı tarafça dayanılan deliller ve dosya kapsamı itibariyle, ibraz edilen çekte ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığı gibi davalı …’nin çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ispatlamaya elverişli bir delile de dayanılmamıştır. Dava tarihi 03/07/2006 olup davacı tarafça lehtar hakkında suç duyurusunda bulunulduğuna dair dosyaya herhangi bir beyan sunulmadığı, tanık deliline dayanılmadığı, dosyada davalının kötü niyetini ortaya koyabilecek başkaca bir delile de dayanılmadığı gözetildiğinde davalının kötü niyetini veya kusurlu olarak çeki aldığını gösterir resen gözetilecek başkaca bir husus tespit edilemediğinden davalının kötü niyetinin kanıtlanamadığı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce dava konusu çekle ilgili yargılaması süren İzmir 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmış ise de anılan dosyada davalı …’nin taraf olarak bulunmadığı, dosyada dava dışı …’nin, …’ın ve çek lehtarı …’ın sanık olarak yargılandıkları, bu dava sonucunda … ve … hakkında ret kararı verildiği, …’ın ise beraatine karar verilmiş olduğu, davanın sonucundan bağımsız olarak dava sırasında davalının kötü niyetini gösterir herhangi bir delilin dosyaya yansımadığı, anılan dosya sanıklarından …’ın kötü niyetli olarak temin ettiği dava konusu çekin de içerisinde bulunduğu çok sayıda çeki serbest piyasada çek kırma olarak anılan keşide tarihinden önce bedelinden düşük bir şekilde üçüncü kişilere para karşılığı vererek çekin piyasaya girişini sağladığı, …’tan sonra ciro silsilesinde yer alan cirantaların ve davalının kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak çeki iktisap ettiklerini gösterir bir delil bulunmadığı görülmüştür.
5-Davacı vekili çekin sahte olarak düzenlendiğini, gerçek bir borç ilişkisi bulunmadığını ileri sürmüş ise de çeki iktisap eden davalının kötü niyetinin kanıtlanamadığı gözetildiğinde, görülmekte olan davada çekte bulunan davacı adına atılan imzanın sahte olmasının veya yetkisiz kişi tarafından imzalanmış olmasının davanın neticesi açısından bir önemi bulunmamaktadır. Davalı, kötü niyeti ve çeki iktisapta ağır kusurlu olduğu kanıtlanmadıkça çekin rıza dışı elden çıkmasından etkilenmesi mümkün değildir. Bu nedenle davacı ile diğer keşideciler arasında alacak-borç ilişkisi bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılmamıştır.
6-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafın dayandığı deliller itibariyle davalının dava konusu çeki kötü niyetle iktisap ettiğinin kanıtlanamadığı, davalı çek hamilinin çeki dava dışı 3.kişiden aldığına yönelik savunmada bulunduğu, savunmayı doğrular şekilde ceza yargılaması dosyasında bulunan beyanların davalı savunmasını doğruladığı, davalının kötü niyetinin kanıtlanmasına yönelik olarak davalı hakkında açılmış bir kamu davası bulunmadığı hususları gözetilerek davalının kötü niyeti ve ağır kusuru kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
7-Davalı tarafça cevap dilekçesi ile %40 oranında tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir.
Dava mülga 6762 sayılı TTK’nın 704. Maddesi uyarınca açılmış çek istirdadı davası olup davacı tarafça ayrıca 2004 sayılı İİK 72. Maddesi uyarınca menfi tespit talebinde bulunmadığından davanın kabulü halinde davacı lehine, reddi halinde ise davalı lehine tazminata hükmedilmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.(Bkz.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2018/1885 Esas 2020/737 Karar sayılı ilamı).
Her ne kadar davanın görülmesi sırasında uygulanan ihtiyati tedbir ve ödeme yasağı nedeniyle davalının çek bedeline dair alacağını dava süresince elde edememiş olması nedeniyle bir zararı oluştuğu açık ise de bu zararın giderilmesi için ispat şartı aranmaksızın doğrudan bir tazminata hükmedilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından, zararın ayrı bir dava konusu yapılarak davacıdan tahsili mümkündür. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmiş ise de davalı lehine tazminata hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalının tazminat talebinin reddine,
3-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”