Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/372 E. 2022/605 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/372 Esas
KARAR NO : 2022/605

DAVA : İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 31.08.2010 tarihinde vekalet sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeye dayanarak davalının Karabağlar Şube Yüklenicisi olarak faaliyet gösterdiği, 20.05.2012 tarihinle vekalet sözleşmesinin feshedildiğini, davalının bu faaliyeti neticesinde müvekkiline 162.568,36 TL borçlu olduğunu, sözleşmenin feshi ile birlikte davalı borçlu ile çalışılan dönemlere ilişkin cari hesapların netleştirilmesi çalışmalarının başladığını, bu kapsamda şube müşterileri ile karşılıklı mutabakat görüşmeleri yapıldığını, bu esnada davalının bazı müşterilerden teslim tutanağı ile çek aldığı ancak bu çekleri müvekkiline vermediğini, toplamı çek adedinin 14 olduğunu, çek akıbetlerinin ilgili bankalarına sorulduğunda tümünün vadesinde hamilleri tarafından bankaya ibraz edilmek suretiyle tahsil edildiği bilgisinin edinildiğini, Kuveyt Türk bankasının ……. no.lu 4.250,00 TL bedelli ve Y.Kredi Bankasının …… nolu 5.570,00 TL bedelli çeklerin ön ve arka yüzlerinden davalının çekleri ciroladığının anlaşıldığını, davalının müşteriden taşımaya ilişkin borcun ödenmesi için almış olduğu çekleri başka kişi ve firmalara ciralayarak şahsı işi için kullandığını, bedellerini de müvekkiline vermediğini, davalı hakkında şikayette bulunduklarını, Cumhuriyet Başsavcılığının ……. Haz. Numarası ile soruşturmanın devam ettiğini, davalının müvekkili şirketinin Türkiye çapında yediyüzü aşkın acentesinden biri olduğunu ve aralarında acentecilik sözleşmesinin olduğunu, bu ilişkide faaliyeti ve niteliği açısından acentenin serbest ve bağımsız olduğunu, kendi vergi levhası ve işyeri sicil numarası ile faaliyet gösterdiğini, işyerinde çalıştırdığı işçilerinin istihdamının davalının kendisi – sorumluluğunda olduğunu, bağımsız tacir olarak faaliyet gösteren davalı ile müvekkili arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunmasının mümkün olmadığını, bu nedenlerle, davalı yanın İzmir 4. İcra Müdürlüğünün ……. E sy takip dosyasında yapmış bulunduğu asıl alacağa ve takibe ilişkin itirazının iptaline, takibin devamına, haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz nedeniyle, asıl alacağın %20’ından az olmamak kaydıyla davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirkette 1989 yılından itibaren sigortalı olarak işe başladığını, sendika faaliyetleri başlayınca 1992 yılında kendisine zorla sözleşme imzalatıldığını, davacı şirketin sunmuş olduğu satıcı ekstrelerinde yer alan belgeler incelendiğinde 02/07/2012 tarihinde hesabına yattığı ifade edilen bedellerin kendisi tarafından tahsil edildiğine dair davalının imzasının bulunup bulunmadığının belirlenmesinin talep edildiğini, iddia edilen çeklerin vadelerinin uzun olması sebebi ile davacı yanca kabul edilmediğini, çek bedellerinin davalı cari hesabından kesileceğinin belirtildiğini, 1989 yılında sigortalı olarak başladığı işyerinin 1992 yılında korku ve baskı nedeniyle imzalatılan vekalet sözleşmesinin yasalara ve kanunlara uygun olup olmadığının belirlenmesini talep ettiğini, 1989-2012 yılları arasında davacı yanın puantaj sisteminde kaydının bulurup bulunmadığının belirlenmesini, masraf çizelgesinde kendisine maaş belirlenip belirlenmetiğinin tespit edilmesini, bu şartlarda aslında davacı şirketin çalışanı vasfına sahip olduğunun açık olduğunu, bu davanın iş mahkemesinde devam etmesi konusunda karar verilmesini talep etmişterdir.
Dava; 31/08/2010 acentecilik sözleşmesinden doğan alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında acentecilik sözleşmesinin bulunduğunu, davalı taraf ise sözleşmenin gerçeği yansıtmadığını taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunduğunu bu sebeple sözleşmenin muvazaalı olduğunu savunmaktadır.
Davalı tarafça davacı aleyhine açılan İzmir 3. İş Mahkemesi’ nin … Esas …. Karar sayılı ilamı incelendiğinde taraflar arasında akdedilen 31/08/2010 tarihli sözleşmenin muvazaalı olduğu kesinleşmiş olup, yine taraf arasında işçi-işveren ilişkisinin olduğu sabittir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. Maddesi; “İş mahkemesi işçi, işveren, işveren vekili arasındaki hizmet akdinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkları çözer.” hükmünü içermektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kununun 19. Maddesi ” bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek iradeleri esas alınır” hükmünü içermektedir.
Mülga 6762 Sayılı TTK’nun 116/1. Maddesinde acente; “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem Gibi tabi bir sıfat olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir suretle ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimse” olarak tanımlanmıştır.
Acente; sözleşmelerde aracılık etmek ve sözleşmeleri işletme adına yapmak üzere iki faaliyette bulunmaktadır. TTK’nun 116/2. Maddesinde; arcı acente hakkında tellallık, işletme adına sözleşme yapma yetkisini haiz acente hakkında komisyon hükümlerinin, bunlarda da hüküm bulunmaması halinde vekalet hükümlerinin tamamlayıcı hüküm olarak kullanılması gerektiği belirtilmiştir.
Tüm bu nedenler ile; sözde acentelik sözleşmesinin TTK’nun 116. Maddeye (6102 sayılı TTK 102/1) uygun bulunmadığı, görünürdeki acentelik sözleşmesi altında hizmet sözleşmesi yattığının ve işlemlerin muvazaalı olduğu, gerçekte davalının davacıya işçi olarak hizmet verdiğinin İzmir 3. İş Mahkemesi’ nin ……Esas…… Karar ve bu karara karşı başvurulan istinaf kanun yolu sonucu İzmir BAM. 9. H.D.’ nin……. Esas ve …… Karar sayılı ilamı ile temyiz incelemesi sonucu kesinleştiği tespit edildiğinden dava konusu uyuşmazlığı çözme görevinin iş mahkemesine ait olduğu bu sebeple mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılarak davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi İş Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır