Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1348 E. 2021/336 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1348 Esas
KARAR NO : 2021/336

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile …, … arasında 29.8.2011 tarihinde 5 yıl süre ile geçerli olmak üzere Franchising sözleşmesi akdedildiğini, franchise alanların şirket kurması ile sözleşmenin, … … Gıda Tur. İnş. San. ve Tie. Ltd. Şti. ile de zımnen devam etmiş olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı olarak müvekkili şirketten yazılı veya sözlü hiçbir şekilde İzin almadan işletmede pizza üretip sunduğunu, canlı müzik yaptığını ve yalnızca üst bahçe (teras ve açık hava olması sebebiyle) için izin verilen nargileyi alt bahçede de servis ettiğini, bu hususun 10.1.2014 tarihinde müvekkili firma yetkililerince tutulmuş olan raporda tespit edilmiş olduğunu, taraflar arasında numaralı bendinin. Genel Şartlar başlıklı V/3 maddesinin 3 numaralı bendinin ihlal edildiğini, sözleşmenin ihlaline sebebiyet veren durumların ortadan kaldırılması amacıyla İzmir …. Noterliği’ nin 16.01.2014 tarih, …. yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın İzmir … Noterliği’nin 24.1.2014 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesiyle bahse konu ihlallerin kabul edildiğini, 7.3.2014 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile yarattığı mizansen çerçevesinde sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, davalı tarafın fesih ihtarına konu olan hususların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmeyle belirleneni sadece franchise bedeli olduğunu, ürünün fiyatları ile ilgili belirleme olmadığını, davalı yanın “franchising alan firmalara sürekli olarak bir danışmanlık ve eğitim hizmeti vermeniz ve göndermiş olduğunuz danışmanlık ücreti faturalarını hak etmeniz gerekirken, hiçbir hizmet vermeden danışmanlık hizmetini, sadece denetleme amacıyla ve müşteriniz üzerinde baskı aracı olarak kullanmanız kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır” şeklindeki fesih gerekçesini anlamanın mümkün olmadığını ve gerçeği yansıtmadığını, davalı yanın 2011 yılından bu yana bu konuda herhangi bir itirazının olmaması, işletmesi faaliyete geçtikten 2,5 yıl sonra böyle bir iddiada bulunmasının kötüniyetinin açık bir göstergesi olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu hizmetleri fazlasıyla verdiğini gösterir düzenli bayi ziyaretleri mevcut olduğunu, davalı yanın sözleşme gereği muaccel hale gelen müvekkili şirket alacaklarını gününde ödemediğini, bu konuda İzmir …. İcra Dairesi … E. numarasıyla hakkında takip yapılmasına sebebiyet verdiğini, davalı yanın genel şartlar başlıklı VI1I/2. maddesi gereğince teslim etmesi gereken 10.000 TL tutarındaki teminat senedini müvekkili şirkete ulaştırmadığını, bu durumun sözleşmenin açık ihlali olduğunu, davalı yanın genel şartlar başlıklı VIII/4 maddesi gereğince, varsa işletmesine atadığı mesul müdürünü müvekkili şirkete bildirmediğini, bu durumun da sözleşmenin açık ihlali olduğunu. Sözleşmenin Özei Şartlar başlıklı IX. maddesinin 7 numaralı bendine göre, müvekkili şirketin 30.000 USD tutarındaki bedeli cezai şart alacağı olarak talep etmesinin mümkün olduğunu beyanla, öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak davalı tarafından feshedildiğinin belirlenmesi ile, 30.000 USD tutarındaki cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca bir yıl vadeli USD bazında açılmış mevduat hesaplarına uygulanan faiz oranının tatbiki suretiyle fiili ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden Türk parası karşılığının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, müvekkili şirketin cezai şart dışında oluşan ve oluşması muhtemel müspet ve menfi zararlarına ve muaccel hale gelen danışmanlık bedellerine ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı … … Gıda Tur. İnş. San, ve Tic. Ltd. Şti. vekili 11.04.2014 tarihli cevap dilekçesiyle, müvekkili ile davacı arasındaki Franchising sözleşmesinin yazılı olmadığını, sözleşmenin dava dilekçesinde belirlendiği üzere zımnen kurulduğunu, davacının davasını dayandırdığı Sözleşmenin 29.08.2011 tarihli olduğunu, davacı taraf ile diğer davalılar … ve … arasında imza İmiş olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından hemen sonra davalı …’in ortaklıktan ayrılmış olduğunu, diğer davalının ise kendisine yeni ortaklar bulup/ müvekkili şirketi kurduğunu, işletmeyi de bu şirkete devretmiş olduğunu, daha sonra diğer davalı …’in, 15.04.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan 04.04.2013 tarihli karar ile şirket ortaklığından da tamamen ayrılmış olduğunu, davacının, müvekkili şirket ile franchising sözleşmesini devam, ettirmek suretiyle, müvekkili ile davalı arasında sözlü bir akit zımnen kurulurken, aynı işletme için diğer davalılarla olan sözleşmenin de zımnen feshedilmiş olduğunu, bu nedenle davacının 29.08.2011 tarihli sözleşme metnine dayanarak herhangi bir hak talep etmesinin söz konusu olamayacağını, müvekkilinin taraf olmadığı bir sözleşmede yer alan genel işlem şartlarının müvekkiline uygulanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkiliyle davacı arasında kararlaştırılmış bir cezai şartın bulunmadığını, işletmenin müvekkili şirkete devrinin davacı tarafın bilgisi dahilinde olduğunu, devir tarihinden sonra davacı tarafından düzenlenen faturaların, müvekkili şirket adına tanzim edildiğinde, bu hususun işletmenin el değiştirdiği hususunda davacının bilgisinin olduğu ve arada yazılı sözleşme olmaksızın … Mah. … Sk. No… …-İzmir adresli işletmenin işleticisinin müvekkili şirket olarak kabul edildiğini, aynı yerde aynı konuda birden fazla işletmeci olamayacağına göre, davacının davasını dayandırdığı yazılı sözleşmenin de bizzat davacı tarafından feshedildiğini, müvekkilinin davacının uyarılarına aynen riayet etmiş olduğunu, davacının İzmir … Noterliğinin 16.01.2014 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin/ disiplin veya destek sağlamak için değil, sözleşmeyi feshedip cezai şartı talep edebilme amacına yönelik olduğunu, asıl olan standart sunum olduğu halde, işletmeler arasında farklılık yaratılarak sözleşmenin ruhuna aykırı davrananın bizzat davacı olduğunu, müvekkilinin işletmesinin pizza ile ün yapmışken, davacının müvekkilinden görerek girdiği pizza üretiminde başarısız olması üzerine müvekkili şirketin yeniden kendi ürettiği pizzaları satmaya başladığım, davacı tarafın ürettiği pizzanın kalitesini artırmak, yenilenebilir nitelikte pizzalar yapmak ve pizzanın nasıl hazırlanacağı-nasıl servis edileceği konusunda danışmanlık hizmeti vermek yerine, sadece benden alacaksın, kendin üretemezsin iddiası içerisine girdiğini, davacının üst bahçede nargile servisi yapılıp, alt bahçede yapılmamasını müvekkilinin işletmesine gelen müşterilere makul ve mantıklı bir gerekçeyle izah edemediğini, canlı müziğin ise müvekkilinin işletmesinin bulunduğu mahaldeki sosyal gelişmeler sonucunda zorunlu hale gelmiş bir husus olduğunu, davacının tek amacının sadece kendisinin daha çok kazanacağı bir sistem yaratmak olduğunu, davacının et ve tavuk ürünlerini, market raflarındakİ fiyatın üzerinde bir fiyatla fatura etmeye başladığını, davacının, franchising alan işletmelerin ürünleri kendisinden almaya mecbur olduğu ve kendisinin de tek satıcı olarak dilediği fiyata satabileceği mantığıyla hareket ettiğini, davacının danışmanlık ve eğitim hizmeti vermediğini, ziyaret formlarında açıkça sadece denetim yapıldığı, eksik veya yanlış görülen hususlarda uyanda bulunulduğunun açıkça görüldüğünü, müvekkilinin Ödemelerini düzenli olarak yaptığını, ödemelerin fatura anında değil, belli bir süre sonra yapıldığını, takip konusu faturaların vadesinin gelmemiş olduğunu, müvekkilinin tartışmaya girmemek için dosya borcunu itiraz süresi içinde naktenefaten ödediğini, sözleşme kurulalı 2.5 yıl geçtikten ve sözleşme haklı nedenle kendileri tarafından feshedildikten sonra, başkalanyla imzaladıkları sözleşme uyarınca teminat senedi verilmediğini ve mesul müdürün kendilerine bildirilmediğini iddia ederek cezai şart isteyebileceklerini iddia etmelerini kötüniyet olarak yorumladıklannı, sözleşmenin haklı nedenle feshi nedeniyle müvekkilinin hakları saklı tutulmak kaydıyla davanın haksız ve yersiz olması nedeniyle reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalılardan …, 05.05.2014 havale tarihli cevap dilekçesiyle, …, …, … ve …’in davacı şirketin merkezinde yaptıkları bayilik görüşmesi sonrası, … ve … olarak, … İnşaat Taş. San. Tic. Ltd. Ştı. ile 29.08.2011 tarihinde Danışmanlık ve Franchise Sözleşmesi’ni daha sonra kurulacak şirkete devretmek üzere imzaladıklarını, akabinde …’un diğer hissedar {kayınbiraderi) … ile, … Gıda Tur. înş. San. Tic. Ltd. Şti.’yi kurduğunu, taraflar arasında bahse konu sözleşme imzalanmasa da aynen kabul edilerek belirlenen hükümler çerçevesinde davalı firma ile davacı firmanın çalıştığını, buna ilişkin olarak davacı şirketin verdiği hizmet ve ürünler karşılığında faturalar kestiğini ve ödemelerin yapıldığını, … Ltd. Şti.’nin sözleşmeyi tüm hak ve sorumluluklan ile devraldığını beyan etmiştir.
Davalılardan … vekili, 08.05.2014 havale tarihli dilekçesiyle, müvekkili ile davacı arasındaki Franchising sözleşmesinin feshedilmiş olduğunu, davacının davasını ve iddialarını dayandırdığı 29.06.2011 tarihli sözleşmenin, davacı taraf ile … ve müvekkili … arasında imza altına alınmış olduğunu, bunun üzerine müvekkilinin kendisine yeni ortaklar bulup, 15.09.2011 tarihinde … Restoran Ltd. Şti/yi kurduğunu, sözleşmeye konu işletmeyi de bu şirkete devretmiş olduğunu, müvekkilinin daha sonra bu şirketin ortaklığından da tamamen ayrılmış olduğunu, bu şirketle hiçbir hukuki ve fiili bağının bulunmadığını, davacının sözleşmeyi diğer davalı … Ltd. Şti. ile devam ettirmiş olduğunu, aradan 2 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra, işletmeci ile yeni bir yazılı sözleşme imzalamayan davacının, müvekkili ile yapılan sözleşmeyi hatırlayıp, müvekkilini borca ve hukuki ilişkiye dahil etmeye çalışmasının kötüniyet örneği olduğunu, taraflar arasında yazılı sözleşmenin feshedilmesi aşamasında davacı tarafın müvekkilinden herhangi bir talepte bulunmamış olması nedeniyle TBK m. 132 uyarınca borcun ibra yoluyla sona erdiğini, davanın bu nedenle de reddinin gerektiğini, davacının cezai şart talep edebilmesi için sözleşmeyi kendisinin haklı nedenle feshetmesinin gerektiğini, ancak davan ile diğer davalı tüzel kişilik arasındaki sözleşmenin davalı tüzel kişilik tarafından haklı nedenle feshedilmiş olduğunu, müvekkili hakkındaki davanın Öncelikle husumet bakımından usulden reddinin gerektiğini, müvekkilinin taraf olmadığı bir hukuki ilişkiden kaynaklanan cezai şarttan sorumlu tutulmasının söz konusu olamayacağını, sözleşmenin feshine neden olan veya sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğu iddia edilen hiçbir eylem veya işlen nüvekkiline ait olmadığını, bir an için cezai şart talep edilebileceği düşünülse dahi, söz konusu hükmün genel işlem şart olması nedeniyle TBK m. 25 gereğince geçersiz olduğunu, cezai şart talep edilmesinin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, genel işlem şartı niteliğindeki hükümlerin içerik denetimi açısından da geçersiz olduğunu beyanla, davanın öncelikle husumet nedeniyle usulden ve esastan reddin karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
GEREKÇE : Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 22/03/2021 tarihli dilekçesi ile; davadan feragat ettiklerini, davalılardan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize sunmuş olduğu 23/03/2021 tarihli dilekçesi ile, davacının davasından feragatini kabul ettiklerini, müvekkili yönünden de herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Diğer davalı … Restorant Ltd. Şti.’nin ticaret sicilden terkin edildiği ve tüzel kişiliğinin ortadan kalktığı yargılama aşamasında anlaşılmıştır. Bu durumda işbu davalınn vekilinin de vekillik sıfatının ortadan kalktığı anlaşılmıştır bu sebeple vekil kaydı silinmiştir. Davacı tarafından verilen süre içerisinde bu davalı açısından ihya davası açılmadığı ve davadan feragat dilekçesi verildiği anlaşılmıştır.
6100 s. HMK.nın 307, 310 ve 311. maddesine göre; feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat davaya son veren bir taraf işlemi olup maddi anlamda kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve karşı tarafın kabulüne de bağlı değildir. Bu nedenle feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- DAVANIN FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
2- Harçlar yasası gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın, feragat nedeniyle 1/3’ü olan 19,76-TL harcın, peşin alınan 1.142,50-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.122,74-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3- Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.30/03/2021

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”