Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/83 E. 2021/455 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/83 Esas
KARAR NO : 2021/455

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/01/2006
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacı bankanın … Şubesi tarafından kredilendirilmiş ve Genel Müdürlük Kredi Paz ve Kont Daire Başkanlığı kredi inceleme knot. Müdürlüğünün talimatıyla tasfiye sürecine sokulmuş bulunan … grubundan … firmalarının durumu Bölge Başmüdürlüğünce bilindiği halde gerekli teminat sağlanmaksızın söz konusu firmanın iş hacminin ve mali yapısının büyük kısmının … Şubesinde kredi grup nakit sıkışıklığı içinde bulunduğu istihbarat raporlarında bildirilmiş olmasına rağmen İzmir Şubesi tarafından 570.000 DEM Döviz Kredisi teklifinde bulunulması ile istihbarat raporunun düzenlenmesinden önceki bir tarihte bölge başmüdürlüğünün yetkisinde kredinin onaylandığını, söz konusu şirketin kullandırılan kredinin geri ödemesinin yapılmaması sonucu hesap kat edilerek alacağın muaccel hale getirildiğini, ilamsız icra takibine geçirildiğini, 166.563,39-TL davacı banka zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen reeskont faizi oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte rücuen tahsiline ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili vekili, cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımı süresi içinde açılmamış olması nedeniyle reddinin gerektiğini, görev süresi içinde mevzuatın kendisine yüklediği görevlerin zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili, cevap dilekçesinde; davalılar ile davacı banka arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisi olarak değerlendirildiğinde BK’nun 60. Maddesi uyarınca 1 ve 10 yıllık zaman aşımı sürelerinin geçerli olacağını, davaya konu şirkete açılan kredilerin tamamının 1997 yılı içinde kullandırıldığını ve dava zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacı bankanın dava açabilmesi için genel kurul kararının gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kredi sözleşmesi, Banka kayıtları, bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 09/12/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre; “…usulsüz kredi verilmesi ile banka zararına yol açıldığına dair personele açılan rücu davalarında, banka zararının olup olmadığı, varsa miktarının hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde tam olarak hesaplanması gerektiği, mevcut dosya safahatları çerçevesinde bakıldığında, usulsüz kredi kullandırıldığı iddia olunan … firması ile kefillerine ait tüm menkul ve gayrimenkul mallarının satış işlemleri bitirilmeden banka zararının oluşup oluşmadığının tespitinin imkansız olacağı, satışı talep edilen ve alıcı çıkmaması nedeniyle düşen satışlar nedeniyle davacı banka tarafından yeniden satış talep edilmesi gerektiği, bu haliyle mevcut raporlarda belirtilen görüşler dışında herhangi bir görüş bildirilemeyeceği…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 02/07/2018 tarihli rapora göre; “…Banka tarafından İzmir … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyasından yürütülen icra işlemleri çerçevesinde;
-İzmir ili, … İlçesi, … Köyü, … Mevkiinde zeytinli tarla vasfında, … parselde bulunan,
-İzmir ili, … İlçesi, … Köyü, … Mevkiinde zeytinli tarla vasfında, … parselde bulunan,
-İzmir ili, … İlçesi, … Mevkii, … parselde bulunan,
-İzmir ili, … İlçesi, … Mevkii, … parselde bulunan,
-İzmir ili, … İlçesi, … Köyü … Ada, … parselde bulunan,
-İzmir ili, … İlçesi, … Mah, … ada, … parselde bulunan taşınmazların halen satılmamış oludğu, bu nedenle davalılar yönünden;
1-Dava tarihi itibariyle davacı bankanın kredi kullandırımından kaynaklı zararının olup olmadığı,
2-Dava dosyası içerisine alınan İzmir … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip doyasından yapılmış tahsilatların zarara olan etkisi,
3-Davalıların kredinin kullandırıldığı tarihte farklı birim ve görevlerde bulunmaları nedeniyle zarardan sorumluluk oranları,
4-Davalıların Bankacılık Kanunu ve Haksız Fiil Hükümleri çerçevesinde sorumluluklarının müteselsil olup olmadığı hususlarında hüküm kurmaya elverişli rapor tanzim edilmesinin mümkün olamayacağı….” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasından alınan 28/08/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; “… …” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasından alınan 28/08/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; “…Dava dışı …’nin 20/01/2006 dava tarihi itibariyle 9.410,79-TL anapara ve 175.415,56-TL toplam faiz borcunun bulunduğu tespit edilmiş, ancak davacı tarafından banka zararının 9.410,76-TL ana para +157.152,63-TL hesap kat tarihinden dava tarihine kadar ana paraya işlemiş reeskont faizi olmak üzere toplam 166.565,39-TL olduğu tespitleri dava dilekçesinde yer almaktadır. Bankacılık faaliyetini yürüten yöneticilerin bir kredinin tahsisinde, geri ödeme koşullarının bulunup bulunmadığını öncelikle inceleme yükümlülüğü bulunmaktadır. Kredi kullandırımı ile doğan riski azaltmak için, kredinin geri dönüşünü sağlamaya yönelik geliştirilen önlemlerde kullanılan temel unsur teminat tesisidir. Kredi kullandırımında alınan teminatın kalitesi, kredi kullandırılıp kullandırılmaması veya kullandırılacak ise kredinin tutarı konusunda dikkate alınan başlıca kriterlerdendir. Bankacılık, bir risk yönetim faaliyeti olarak tezahür etmektedir. Tüm bankacılık işlemleri, değişik tür ve boyutlarda risk ihtimali içermektedir. Riskin türü ve boyutu, işlemin mahiyetine, mevzuata, piyasa koşullarına, teminata, ülke ekonomik konjonktürüne ve diğer birçok faktöre göre çeşitlilik göstermektedir. Bankaları yönetenler ise bankacılık faaliyeti ile doğan riski minimuma indirmekle yükümlüdürler. Bahse konu davada davalıların riski minimuma indirmek adına dava dışı …’ye kullandırılan kredi için gerekli teminatları tesis ettikleri, düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla ortakların kefalet imzalarının alındığı değerlendirilmektedir. Ayrıca … şirketine temlik öncesinde satışı yapılmayan teminatların bulunduğu, teminatların satışı sonrasında buradan gelebilecek muhtemel gelirlerle ana para riskini kapatabileceği değerlendirilmekle beraber alacak satışı ile bu teminatlarda … Şirketine devredilmiştir. Kredilerin geri ödenmesi ile ilgili yapılan tahsilatlarla riskin büyük miktardaki kısmının tasfiye edilmiş olduğu, davalı yanlara izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı, bu nedenle davalılar aleyhine açılmış olan mali mesuliyet davasında mali sorumluluğa ilişkin olarak hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ile hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunması koşullarının mevcut olmadığı…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacı banka tarafından davalıların bankanın çeşitli kademelerinde çalıştığı dönem içerisinde dava dışı …. Şirketine kullandırılan kredinin bankacılık genel kurallarına aykırı olarak yeterli teminat alınmaksızın kullandırıldığı, bu şekilde bankanın zarara uğratıldığı iddiasıyla açılan sorumluluk davasıdır.
2-Bir kısım davalılar tarafından zamanaşımı defi nedeniyle davanın reddi talep edilmiş, dava dışı kredi kullandırılan şirketin kredi kullanım tarihi itibariyle kredi borcunu ödeyebilecek mali yapısının bulunduğunu, kredi teminatı olarak alınan ayni ve şahsi teminatların yeterli olduğunu, davalıların kusurlu hareket etmediklerini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
3-Dava konusu kredinin dava dışı ….’ye 09/07/1997 tarihinde kullandırıldığı, görülmekte olan davanın ise 20/01/2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2019/2594 Esas, 2021/3485 Karar sayılı 21/04/2021 tarihli ilamında da değinildiği üzere olay tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 309/son maddesinde, tazminat isteme hakkının davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren 5 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda kredi kullanım işlemi ve dava tarihi arasında 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, … dışındaki diğer davalıların zamanaşımı defi ileri sürdükleri anlaşılmakla bu davalılar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4-Dosyanın incelenmesinde her ne kadar davacı tarafça 9.410,76TL ana para, 157.152,63TL hesap kat tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 166.563,39TL banka zararı oluştuğu bildirilmiş ise de dava konusu kredinin ipotekli olarak teminatını oluşturan veya şahsi teminat dolayısıyla takipte üzerine haciz konulup satışı talep edilen çok sayıda taşınmazın tasfiyesinin gerçekleştirilmeden davanın açıldığı anlaşılmıştır.
5-Dosyaya sunulan 3 bankacılık uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 07/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda kullandırılan krediyi temin amacıyla şirket ortaklarının müteselsil kefil olarak kredi teminatına dahil edildikleri, ayrıca taşınmaz ipoteği ile de kredinin teminat altına alındığı, kredi alacağının dava dışı varlık yönetim şirketine temlikinden önce halen satışı yapılmayan teminatların bulunduğunu, takiplere devam edilmiş olması halinde ana para riskinin sona erebileceği, ayrıca krediye ilişkin tahsilatlarla riskin büyük kısmının tasfiye edildiği belirtilerek davalılara izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı belirtilmiştir
6-Dosyada bulunan İzmir …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına sunulduğu anlaşılan kıymet takdiri raporuna göre dava konusu krediye ilişkin alacak takibinde 5 adet taşınmazın kıymet takdirinin yapıldığı;
-İzmir ili, … ilçesi, … Mahallesi … Ada … parsel sayılı taşınmazın kefile ait hissesinin 37.840,00TL bedelli olduğu,
-İzmir ili, … ilçesi, … Mahallesi … Ada … parsel sayılı taşınmazın borçlu ve kefile ait kısmının 138.750,00TL bedelli olduğu,
-İzmir ili, … ilçesi, … Köyü … parsel sayılı taşınmazın kefil …’a ait olduğu ve 458.180,00TL bedelli olduğu,
-İzmir ili, … ilçesi, … Köyü … parsel sayılı taşınmazın kefil …’a ait olduğu ve 108.940,00TL bedelli olduğu,
-İzmir ili, … ilçesi, … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmazda bulunan taşınmazın … hissesinin kefil …’a ait olduğu ve 6.595,00TL bedelli olduğuna ilişkin bilirkişi raporu sunulduğu görülmüştür.
7-Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde, dava konusu kredinin kullandırıldığı tarih itibariyle gerek taşınmaz rehni gerekse şahsi kefalet yoluyla alınan teminatların krediye konu borcun tahsiline imkan sağlayabilecek ölçüde olduğu, kullandırılan kredi miktarı ile yapılan takip öncesi ve takip sonrası tahsilat miktarları, dava tarihi itibariyle halen paraya çevrilmemiş taşınmaz değerleri birlikte gözetildiğinde davalıların kullandırılan kredinin teminat altına alınması için gerekli dikkat ve özeni gösterdikleri, atfı kabil bir kusur bulunmadığı değerlendirilmekle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalılar …, …, …, …, … ve … yönünden zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davanın davalı … yönünden REDDİNE,
3-Davacı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Davanın davalılar …, …, …, …, … ve … yararına takdir edilen 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp iş bu davalılara verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı … vekili ile bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır