Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/499 E. 2021/699 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2009/19 Esas
KARAR NO : 2021/684

DAVA : Elatmanın Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 12/01/2009

BİRLEŞEN İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
ESAS NO : 2009/286 Esas
KARAR NO : 2009/495

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/05/2009
KARAR TARİHİ : 14/09/2021
(İş yoğunluğu, dosya kapsamı, süreç içerisinde mahkememiz kaleminin personel eksikliği nedeniyle 2 hafta kapalı kalmasından dolayı 15 gün gecikme ile yazılmıştır)
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Kooperatifin, davalı …’ı 24.03.2008 tarihinde düzenlenen sözleşme ile Proje Koordinatörü olarak görevlendirdiğini, yapılacak işlerin belirlendiğini, ayrıca davalıya Kooperatif adına Bornova Belediyesinde teknik işlerin takibi için de vekaletname verildiğini, Ancak davalının, Bornova Belediyesi’nden imar hattı uygulaması iznini almada yeterli ehliyeti gösterememesi nedeni ile işlerin takibi için verilen vekaletnameden 14.11.2008 tarihinde azledildiğini ve daha sonra da, taraflar arasındaki sözleşmenin fesh edildiğine dair kendisine İzmir …. Noterliğinin 12.12.2008 tarih ve… sayılı ihtarnamenin gönderildiğini, Davalının var olduğunu iddia ettiği hak ve taleplerini yasal yollarla kullanması gerekirken, yetkisiz ve izinsiz olarak kooperatifin tapulu arsasına tel çit çektirerek kapattığını, kooperatif levhası yerine … yazılı el ilan reklamlarını yerleştirdiğini, “…” yazılı bayrak diktiğini, kooperatif yetkililerine haksız ithamlarda bulunup, hakaret ettiğini, kooperatif yetkilileri ile üyelerin, ayrıca inşaat ve hafriyat işlerini yapacak olan “….Ltd.Şti” yetkilisinin, yapı denetim elemanının ve … denetmeni ile haritacıların kooperatif arazisine girişlerini ve çalışmalarını engelleyerek saldırgan davranışlarda bulunarak inşaat faaliyetlerinin başlamasına sekte vurduğunu, hatta bu nedenle 22.12.2008 tarihinde İzmir C. Başsavcılığı’nm … hazırlık sayılı dosyası ile şikâyette bulunulduklarını, İzmir ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. D. İş sayılı dosyası ile davalının kooperatif arazisine izinsiz girmesi durumunun tespitinin yapıldığını, bu dosyadaki bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki sözleşmenin inşaat yapım sözleşmesi olmadığını, ancak bu sözleşmeden, davalının proje koordinatörü olduğunun anlaşıldığının belirtildiğini ve mahkemece 31.12.2008 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiğini, İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile tedbir kararının uygulandığını, davalının kooperatif arazisine girişinin engellendiğini, davalının kooperatif arazisini işgal ederek, kooperatifin yapması gereken işleri engellemesi sebebiyle kooperatifin maddi ve manevi zarara uğradığını beyan ederek; Davalının kooperatifin tapulu arazisine vaki müdahale ve tecavüzünün önlenmesine ve kaldırılmasına, Davalının internet sitesinde “kooperatif ismini ve referanslarını” kullanmasının yasaklanmasına, Davalının Kooperatif arazisindeki işgali, müdahale ve tecavüzleri ile kooperatif işlerinin (inşaat, hafriyat, yöneticilerin kooperatif ile ilgili işlerinin) yapılmasını engellenmesi ve geciktirilmesi nedeni ile uğranılan maddi zararlar karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.-TL maddi tazminatın yasal reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davanın, müdahalenin meni ve kal davası olarak açıldığını,, Müdahale sebebinin ise taraflar arasındaki sözleşmenin davacı yanca sözde feshedilmesinden sonra”davalı müvekkillerinin davacı yana ait olan araziyi terketmemeleri olarak gösterildiğini, oysaki davalı müvekkili …’ın dava konusu arazide 24.03.2008 tarih ve … proje nolu sözleşme gereğince bulunmakta olduğunu, diğer davalı müvekkilinin ise sözleşme gereğince inşaatları kendi teknolojisi ile yapacak olan inşaat firması olduğunu, ayrıca Müvekkil …’ın , diğer davalı … A.Ş. nin yönetim kurulu başkanı olduğunu, Davalı …’ın davacı tarafça kendisine sipariş edilen mimari eser için hazırladığı proje kitabını fatura ve irsaliye ile davadan önce davacılara yolladığını, taraflar arası 24.03.2008 tarihli sözleşmenin daha sonra projenin hayata geçirilmesi amacı ile imzalandığını, Söz konusu eser projesi ve sözleşmenin, müvekkillerince Türk Patent Enstitüsüne tescil ettirildiğini, … nolu eser projesi ve sözleşmenin ayrıca Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca İzmir Mimarlar Odasına da tescil ettirildiğini, ayrıca, “…” ve “…….” markaları da müvekkilleri adına tescilli olduğunu, bu durumda sözleşmenin basit bir fesih bildirimi ile sözde feshedilmesi, Fikri ve Sınai Haklar Mevzuatınca korunan ve müvekkiline ait olan mali-manevi haklara tecavüz edilmesi anlamına geldiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin ve dolayısı ile … nolu eser projesinin siparişçi tarafından feshedilmesi için gereken şartların oluşup oluşmadığının, bir başka ifade ile sözleşmenin feshedilmesinin haklı gerekçelere dayanıp dayanmadığının tespitini ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınat Haklar Hukuk Mahkemesince yapması gerektiğini, uyuşmazlığın adı geçen mahkemece çözümlenmesi gerektiğini beyan ederek; Öncelikle dava dilekçesinin davacı tarafa açıklattırılmasına, açıklama yapılmaması halinde davanın hukuki yarar ve husumet yokluğundan reddine, Davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevine girmesi sebebiyle Mahkememizin görevsizliğine, Yukarıdaki talepleri kabul görmez ise dava değerinin HUMK ‘ta belirlenen parasal sınırın altında olması sebebiyle görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliğine, Görev itirazlarının reddine karar verilmesi halinde davanın esası hakkında yanıt verme ve delil bildirme hakları saklı kalmak üzere haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

BİRLEŞEN DOSYADA
DAVA: Davacı karşı-davalı vekili, dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı (karşı davacı) Kooperatif arasında 24.03.2008 gün ve … proje no lu sözleşme imzalandığını, sözleşmenin emanet usulü ile anahtar teslimi safhasına kadar inşaat yapım işlerini içeren karma nitelikte bir genel koordinatörlük sözleşmesi olduğunu, Davalı tarafın sözleşmenin yürütülmesi için İzmir……. Noterliğinin 04.06.2008 gün ve…….yevmiye numarası ile vekâletname verdiğini, bu vekâletname ile müvekkiline, imar planında eğitim tesisine ayrılan alanın Kooperatif uhdesinde kalması kaydıyla davalıya ait arsanın parselasyon işlemlerinin yapılması yetkisinin verildiği, Müvekkilinin parselasyon işlemleri için Bornova Belediyesine başvurduğu, bu başvuruda, eğitim tesisi alanı ile Belediye hizmet alanının Kooperatif uhdesinde kalmasının talep edildiği, Bornova Belediye yetkililerinin 40’ı aşan DOP miktarı için bağış yapılmasını talep ettiği,ancak davacının vekaletnamesinde yetki olmadığı için belediyenin isteğini gerçekleştiremediğini, belediyenin bağış yapılması için zorlama ve yıldırma politikasını kullandıkları ve daha önce üç günde sonlandırılacak olan parselasyon işlemini, bilmediklerini imar planında eğitim tesisine ayrılan alanın malik uhdesinde kalıp kalmayacağı hakkında (B.Şeh.Bel., Bayındırlık Bak.Tek,Gen.Müd.ve il.Mil.Eğt.Müd.den) görüş alındığını, gelen cevapların hepsinde DOP kesintisinde 040 1 aşan kısmın kamulaştırma yolu ile sağlanması arsa sahibinin bağışa zorlanmaması, 40 tan fazla DOP ayrılması gereken hallerde 40’ı aşan kısmın yol ve yeşil alana rastlaşa dahi ayrı parsel numarası verilerek davacı adına tescil edilmesi gerektiği, bu işlemlerden sonra malikin isterse bağış yapabileceğinin belirtildiği, Ancak bu durumda dahi belediyenin bağış ısrarlarını sürdürerek, ilk başvuru tarihi olan 02.05.2008 tarihinden sonra yedi ay gibi bir süre geçtiği halde işlemin sonuçlandırılmadığı, Davacının, belediyenin bu davranışını davalı tarafa bildirdiğini, davalı tarafın yeniden vekaletname düzenlediği, müvekkiline yeniden yetki verdiği,yeni vekaletnamede daha önceki kısıtlamanın olmadığı, ancak müvekkili ve belediyenin bağış konusundaki tavırlarını değiştirmediği için sonuç alınamadığı, Daha sonra davalının 30.10.2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile “konut adası ve belediye hizmet alanının kooperatif uhdesinde kalması, eğitim tesisi alanı ve yola, yeşil alana isabet eden alanların bedelsiz olarak kamuya terk edilmesi!” hususunda davacıya bildirimde bulunduğunu, ancak davacının, kooperatif arazisi ile ilgili “bağış” yapılması kararının Genel Kurul ile alınması gerekli bir karar olduğunu, yönetim kurulu kararı ile yapılmasının TCK ve Kooperatifler Kanunu’na göre suç teşkil ettiğini belirterek, vekalet görevinden azlini istediğini, bağışın yapılması isteniyor ise bu işlemin yönetimin kendisinin yapmasını, ayrıca belediyenin koparatif arazisi ile ilgili kamulaştırmasız el koyduğu parsellerle ilgili eylemlerinin şikayet edilmesi gerektiğini, bu hususta hazırladığı dilekçenin yönetimce olumlu karşılanmadığını, sonuç olarak davalının İzmir ……..Noterliğinin 14.10.2008 gün ve ……… yevmiye no lu azilnameleri ile müvekkilini ve aynı vekâletnamelerle yetkilendirilen sözleşme harici diğer kişileri azlettiğini, İzmir … Noterliğinin 12.12.2008 gün ve… sayılı ihtarnamesi ile 24.03.2008 tarih-… proje no lu sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği, ihtarnamede ileri sürülen fesih sebeplerinin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu,sonuçta belediyenin ve yönetimin sözleşmenin feshine neden olduğunu, koruma amaçlı kooperatif arazisi etrafına çit yaptırıp görevli bulundurması dolayısı ile davalı tarafın müvekkili aleyhine izmir…Asliye Ticaret Mahkemesinin ……….E. Sayılı dosyası ile müdahalenin meni davası açtığını, Kooperatif vekilince keşide edilen sözleşme ile müvekkilinin yapacağı işlerin açıkça belirtildiğini, Bornova Belediyesi’ndeki işlerin sözleşmenin yalnızca bir kısmını ilgilendirdiğini, sözleşmenin esasını ilgilendirmediğini, esas olarak resmi belgelerin davacı tarafça hazırlanarak müvekkiline verilmesi gerektiği, 2008 yılı nisan ayından fesih tarihine kadar geçen sürede imar hattının alınamamasının nedeninin müvekkilinin olmadığı, Bornova Belediyesi ile Kooperatif yönetim kurulunun tutumlarının olduğu, sair suçlamaları kabul etmediklerini, Sözleşme gereğince davacının arsanın alımından başlayarak proje finansmanı sağlanması, mühendislik hizmetleri, diğer hizmetler dahil inşaatların anahtar teslimine kadarki işlemleri koordine işinin yükümlenildiğini, davacının gecikmelerde bir kusuru bulunmadığını, şantiye inşa edilmesi, personel çalıştırılması, lojman, ulaşım, iletişim gibi yapılandırmalar için … AŞ.den finansal destek alındığını, projenin davacıya ait bir eser olduğunu,bu nedenle tek taraflı fesih hakkının davacıda olduğunu, sözleşmenin 4 aşamalı anahtar teslimine kadar … yapı teknolojisi ile inşaatların yapımı işinin koordine edilmesi olduğunu, azil ve fesihten sonra kooperatif yönetiminin başvurusu sonucu parselasyon işleminin yapıldığını, Bornova Belediyesinin Encümeninin 05.11.2008 tarihli ve 84-2008 sayılı kararı ile onaylandığını, İzmir Büyükşehir Belediyesince de onaylanan planın Bornova Tapu sicil Müdürlüğü ile Bornova kadastro Müdürlüğünce “Yönetimin bağış yapma yetkisinin bulunmadığı ve DOP hesaplamasında maddi hata yapıldığı” gerekçesi ile belediyeye iade edildiğini, müvekkilinin haklılığının ortaya çıktığnı, müvekkilinin sözleşmede tanımlanan sözleşmesel alacaklarının hiçbirini hakedişini alamadığını, masrafların ödenmediğini, yapılan bir takım ödemelerin müvekkilinin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu firmaya yapıldığını, sözleşmenin süresinin uzamasının mücbir sebep sayılacak olan kusurlardan kaynaklandığını, Sözleşmenin haksız yere feshedilmesi nedeni ile müvekkilinin BK.369.Md.si tazminat isteme hakkının doğduğunu, sözleşme gereğince hak ettiği ücretin tamamını, sözleşme harici yaptığını, Masrafların tamamını ve davalı tarafça şantiyeye verilen zararların tamamını faizi ile birlikte talep etme hakkının doğduğunu, 24.03.2008 tarihli sözleşmenin ve … nolu projenin ve eklerinin kooperatifle ilgili olup olmadığını, kadastral arsanın proje için analiz edilip edilmediği, tarihi, önceden teslim edilip edilmediğini, yapan, ısmarlayan, teslim eden ve teslim alanın kim olduğu, tüm detaylarının mevcut olarak ile inşaat yapımına uygun olup olmadığı, davalının sözleşmeyi imzalamakla projeyi satın almış sayılıp sayılmadığı, fesih hakkının tek taraflı olarak davacıda olup olmadığını, sözleşmenin “emanet usulü ile yüklenicilik (koordinatörlük)sözleşmesi olup olmadığı, proje çizen mimar olarak davacının, inşaat sahasında inşaat müh, elk. müh. vb. teknik elemanlarla yapılanmasının olup olmadığı, hususlarının belirlenmesi, — sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle müvekkili adına tam tazminata hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek; sözleşme gereği hak ettiği ücretten (sözleşmesel! alacak) şimdilik 100.000.-TL, sözleşme harici yaptığı masrafların tamamı (şantiye oluşumu, genel giderler, personel giderleri, ulaşım ve konaklama vs.) şimdilik 40.000.-TL., davalı tarafın davranışları nedeni ile oluşan diğer zararların (davalı tarafça şantiyeye verilen- zararlar vs.) şimdilik 10.000.-TL olmak üzere toplam şimdilik 150.000.-TL lik kısmının BK. 369. maddesi gereği uyarınca davalıdan tahsiline, 1. Ve 2. Maddede yazan alacakların sözleşmede kesin vadeler öngörülmüş olduğundan bu vadelerden itibaren, 3. Maddede yazan alacak için dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı karşı-davacı vekilinin, cevap dilekçesinde özetle: Davacının davasının haksız olduğunu, taraflar arasındaki 24.03.2008 tarihli sözleşmenin KOORDİNATÖRLÜK (proje danışma, organizasyon hizmetleri vb.) sözleşmesi olduğunu, inşaat yapım sözleşmesi olmadığını, İzmir … Asliye Tic. Mahkemesinin …. D. İş sayılı tespit dosyasındaki 30.12.2008 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin konusunun etüt, proje takip danışmanlık, teknik kontrollük ve müşavirlik işleri olduğu, bina yapım işi olmadığının belirtildiğini, Sözleşmeden sonra, Kooperatifin Bornova Ergene Mahallesi Zeytinlikçi mevkinde sahibi bulunduğu tapulu taşınmazlar üzerinde imar kanununa göre imar uygulaması yaptırmaya, imar hattı almaya, Belediyeye, Kamuya, yeşil alana terk, yola terk vs. işler için Belediye, tapu, SSK, vb. resmi kurumlarda gerekli işlemleri yapmaya yetkili olmak üzere Kooperatif tarafından Davacıya “DÜZENLEME ŞEKLİNDE VEKALETNAME) verildiğini ve belirtilen işlerin yapılmasının istendiğini, ) Davacının Bornova Belediyesine başvurusunda eğitim tesis alanı ile belediye hizmet alanının ooperatif uhdesinde kalmasıyla imar hattı uygulaması yapılması istediğini, belediye yetkililerinin bunu kabul etmediğini, uzun uğraşılara rağmen sonuç alınamaması üzerine; Bakanlık, B. Şeh. Bel. Bşk.lığı ve il Milli Eğt.Müd.lüğünden görüş istediğini, sonuç alacağını belirterek çok oyalandığını, imar yasasının lö.md.sinin burada uygulanmasının mümkünolmadığı konusunda bir türlü ikna olmadığını, fevrileştiğini, kooperatifi belediyeye karşı gereksiz müracaatlara zorladığını, tartıştığını, Bornova Bel.nin 09.10.2008 tarihli yazısı ile bö.md.gore işlemin encümence reddedildiğini, kooperatif yönetimince genel kuruldan yetki alınarak bedelsiz terk veya bağış yolu ile İmar Kanununun 18.md.sine göre Encümen kararı alınabileceği ve tapu ve kadastro işlemlerinin yapılabileceği hususunun davacıya bildirildiğini, ancak davacının ,tekrar belediye ile tartıştığını ve işlemin akim kaldığını, İşlerin takibi için verilen vekaletnameden b4.11.2008 tarihli azilname ile davacıyı azlettiğini ve sözleşmesinin ö.maddede belirtilen “hizmetin sözleşmede belirtilen şekilde ve sürede gerekli özenin gösterilmemesi “ nedeni ile BK. 106-107 maddelerine göre feshedildiğini, bu hususun davacıya İzmir 11.Noteri iği’nin… yevmiye sayılı ve 12.12.2008 tarihli yazısını gönderdiği ve davacının bu ihtarı 23.12.2008 tarihinde tebellüğ ettiğini, davacının, 17.11.2008 tarihinde kooperatif bşk.nmı telefonla arayarak hakaret ettiğini, hakkında … Hz.nosu ile suç duyurusunda bulunduklarını, daha sonra davacının kooperatif arazisindeki levhayı sökerek, kendi levhasını ve bayrağını diktiğini, kooperatif arazisinine tel örgü ile çevirdiğini, davacının kooperatif arazisine yaptığı bu tecavüzünün tespiti için tespit ve tedbir istemiyle İzmir …..Asliye Tic. Mah. nin ….D. İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığın ve tedbir kararı verildiğini, davacının araziye girmemesi için verilen tedbir kararının İzmir… İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile infaz edildiğini, akabinde izmir Asliye Ticaret Mah. Nin……. E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacının 16.02.2009 tarihinde bazı kooperatif üyeleri ile birlikte kooperatif yetkililerine tapuda yine hakaret ettiğini, yine Cumhuriyet Savcılığına ……Hz.nosu ile suç duyurusunda bulunduklarını, İzmir …Sulh Ceza Mahkemesinin ….. E.nosu ile haklarında dava açıldığını, Ayrıca davacının kooperatifin 2005 yılından beri kullandığı ve üzerine tesçilli “ege güneşi” ve “güneşkent”, ve “Bornova güneşken” isimlerini kendi adına marka olarak tesçil başvurusunda bulunup, davalı aleyhine izm.C.Sav.na FSHM tecavüz suçlaması ile müracaat ettiğini, kooperatif merkezinde arama yaptırdığını, üyeleri infiale sürüklediği, FSHM.nin…D.iş.ler sayılı dosyasından talep ettiği tedbir talebinin 23.02.2009 tarihli kararla reddedildiğini, Davacının imar hattı kararı için terk ve bağış yetkisinin olmadığı ve son genel kurulundan bu yetkinin alındığını belirtmiş ise de, gerçekte her iki genel kurul toplantısında da aynı yetkinin alınmış olduğunu, Kooperatif yönetiminin genel kuruldan yetki alarak Bornova Belediyesinin 05.11.2008 tarihli encümen kararı ile “kooperatife ait 238 ada,85,86parsellerdel3.10.2008 tarih 78-2066 sy. encümen kararı ile kabul edilen düzenleme sınırına bağlı kalınarak İmar Kanunununl8 ve 19. maddeleri ile belirlenen 546 sayılı parselasyon planı ve dağıtım cetvelinin uygun görüldüğünü, bu kararın İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 22.01.2009 tarihli li encümen kararı ile onaylandığını, Bornova Belediyesince 11.05.2009 tarihinde askıya çıkarıldığını, 1 aylık askı süresi sonunda yani 11.06.2009 tarihinden sonra tapuya gönderilerek, kooperatifin 85 ve 86 sayılı taşınmazlarında parselasyon planına göre belediye ve kooperatife ait tapuların ayrılması ile tescilinin yapılacağını ve inşaatlara başlanacağını, bu nedenle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, beyan ederek davanın reddine karar verilmesi istemiştir.

KARŞI DAVA: Birleşen davada davalı karşı davacı vekilinin 28.05.2009 tarihli karşı dava dilekçesinde özetle: Davalının yukarıda cevaplarda açıklanan olayları, ceza ve hukuk davaları devam ederken, sözleşmeye istinaden yaptığı işlerle avans olarak yapılan ödemeler karşılaştırıldığında, davalıya 144.000.-TL nin fazla ödendiği (ve bu miktar karşılığı işin davalı tarafından yapılmadığının) anlaşıldığını, davalıya İzmir …. Noterliğinin …. sayılı ve 25.03.2009 tarihli ihtamame, fazladan ödenen 144.000.-TL nin 3 günlük sürede ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 30.03.2009 tarihinde tebliği edildiğini, ancak davalı tarafın herhangi bir ödeme yapmadığı beyan ederek; Davalıya fazla ödenen 144.000.-TL’nin ihtarın tebliğ tarihi 30.03.2009 dan itibaren Reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Davalının yapması gereken işleri zamanında bitirmeyip eksik bırakması, sözleşmenin haklı feshi nedeniyle ve fesihten sonra suç isnatlı ve Kooperatifin menfaatlerine aykırı davranışları nedeniyle verdiği zararların tazmini için fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak şimdilik 1.000.-TL maddi tazminatın reeskont avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVA DİLEKÇESİNE CEVAP: Davacı karşı davalı vekili, karşı davaya cevap dilekçesinde özetle: Sayın Mahkemenin ……. E sayılı dosyası ile karşı davacı tarafından açılan tazminat davasının derdest olup yargılamasının devam ettiğini, karşı davacının müvekkiline bir kısım avans ödemeleri yaptığını, sözleşme çerçevesinde müvekkiline yapılmış avans ödemesinin bulunmadığını, yapılan ödemelerin müvekkiline değil dava dışı … A.Ş.’ne yapıldığını, Müvekkilinin firmasına yapılmış olan bu ödemelerin tamamını inşaat yapılacak olan sahanın yapılandırılmasında, şantiye oluşturulmasında personel ödemeleri ve benzeri işlerde kullandığını, bu harcamaların tamamının belgelerinin mevcut olduğunu fazla ödeme yapılmadığını, davalı (karşı davacıya) borcu bulunmadığını beyan ederek karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:
-Tapu kayıtları,
-Kooperatif kayıtları,
-Sözleşme, proje ve ekler,
-Ceza soruşturma dosyaları,
delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 27/08/2012 havale tarihli raporun sonuç kısmına göre; “… Sonuç olarak davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğunu, kaldıki sözleşmenin feshinin vekalet azillerinin doğal sonucu bulunduğu görüş ve kanaatinde olunduğunu arz ederim.
H- TARAFLARIN BİR BİRLERİNDEN ALACAKLI OLUP OLMADIKLARI
HUSUSLARININ İNCELENMESİ VE İRDELENMESİ:
İş bu dava ve bu dava ile birleştirilen dava ve ayrıca karşı dava hepsi birlikte nazara alındığında:
H.la- Davacı koparatifin davalı … aleyhine açtığı ;…E.nolu iş bu dosyadaki 12.01.2009 harç tarihli dava dilekçesinde; Davalının “kooperatif arazisini işgali, müdahale ve tecavüzleri ile kooperatif işlerinin (inşaat,hafriyat,yönetcilerin koop.ile ilgili işlerinin) yapılmasını engellenmesi ve geciktirilmesi nedeni ile uğranılan maddi zararlar karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.-TL maddi tazminatın yasal reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Davacının uğradığı maddi — zararı neye dayandırdığı, nasıl hesapladığı konusundaki (23.03.2009 Havale tarihli)dilekçe ile bir kısım doneler belirterek talep ettiği maddi tazminata ilişkin maddi zararın oluştuğunu beyan ettiği görülmektedir. (sa.3,4 ,BV.böl.de).
H.l.b- Bu dava ile tevhid edilen İzmir….ATM…E.nolu dosyadaki 28.05.2009 tarihli karşı dava dilekçesi ile ise; Davalıya “fazla ödenen” 144.000.-TL’nin ihtarın tebliğ tarihi 30.03.2009 dan itibaren Reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, Ayrıca davalının “yapması gereken işleri zamanında bitirmeyip eksik bırakması, sözleşmenin haklı feshi ve fesihten sonra suç isnatlı ve kooperatifin menfaatlerine aykırı davranışları nedeniyle verdiği zararların tazmini için” fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak şimdilik 1.000.-TL maddi tazminatın reeskont avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ettiği görülmektedir.
HUl- Davalının ise bu dava ile tevhid edilen İzmir …ATM.nin …….. E.nolu davasındaki, 04.05.2009 tarihli dava dilekçesinde; “Sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle müvekkili adına tam tazminata hükmedilerek”;sözleşme gereği hak ettiği ücretten şimdilik 100.000.-TL.nin, “Sözleşme harici yaptığı şantiye oluşumu, genel giderler, personel giderleri, ulaşım ve konaklama” vs.için şimdilik 40.000.-TL.nin “Karşı taraf kooparatifin; davranışları nedeni ile şantiyeye verilen zararlar” vs.karşılığı olarak da; şimdilik 10.000.-TL nin, Toplam şimdilik 150.000.-TL fik kısmının BK. 369. maddesi gereği uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
H.III – Bu durumda yukarıda bildirilen tarafların bir birlerinden talep ettikleri; her türlü tazminat , alacak ve uğranılan zararların BK.nun karşılıklı taahhütleri havi akitlerdeki akdin feshi sonuçlarına göre irdelenerek , tarafların tüm dosya kapsamında sundukları belgelerin asılları ve ticari defter belge ve kayıtlarının (aynı zamanda hukukçu olan. eya hukul nosyonuna. havi. mali. müşavir eşliğinde incelenerek yapılabilineceği görüş ve kanaatinde bulunduğumu arz ederim…” Şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan 14/12/2016 havale tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…Birleşen dosyadaki asıl dava kapsamında, …’ın Kooperatif alacaklı olup olmadığı ve birleşen dosyadaki karşı dava kapsamında Kooperatifin …’dan talep edebileceği herhangi bir fazla ödeme bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi için, … tarafından klasörler halinde dosyaya sunulan masraf belgeleri ile teknik proje ve çizimler ya da resimler teknik yönden incelenmek ve söz konusu teknik proje ve çizimler ile resimler, Kooperatifin … ile olan sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra inşaat projesinin yapımında uygulamaya koyduğu proje ve çizimlerin de dosyaya getirtilmesi suretiyle bunlarla da karşılaştırılmak suretiyle, … tarafından Kooperatif yararına yapılan tüm masraf ve harcamaların teknik açıdan belirlenmesi ve … tarafından delil olarak ibraz edilen proje, çizim ve resimler gibi teknik dökümanlardan Kooperatifin projenin devamı sürecinde Yararlanmış olup olmadığı ya da yararlanamayacağı ve buna göre …’ın söz konusu türden Yararlı masraflar ve kooperatif yararına olarak yapılan teknik çalışmalar nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre Kooperatiften talep edebileceği bir bedel var ise bunun tespit edilmesi ve buna göre ….’ın Kooperatiften tahsil ettiği tutarlar da dikkate alınarak taraflar arasındaki kesin hesabın çıkarılmasının uygun olacağı kanaatine varılmış olup. konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye aittir.
Diğer taraftan, … tarafından Kooperatife sunulan hizmetlerle ilgili belgelerin ile bu hizmetler karşılığı yapılan ödemelerin, …’ın ortağı olduğu dava dışı … Yapı A.Ş. Bünyesinde muhasebeleştirildiği, dolayısıyla söz konusu ödemelerin sözleşme kapsamında …’a yapılan ödemeler olarak değerlendirilebileceği ve daha önce Kooperatif ile …’ın ortağı olduğu dava dışı … Yapı A.S.’nin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, Koçperatifin ticari defterlerine göre …’ın ortağı olduğu … Yapı A.Ş.’ye 295.900,00.- TL. ödendiği ve buna karşılık … Yapı AŞ’nin ticari defterlerine göre Kooperatife kesilen fatura miktarının 148.150,00-TL olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte … tarafından yapıldığı halde … Yapı A.S. tarafından faturalandırılmamış olan masraf ve hizmetler de var olabileceğinden, bu tutarlar arasındaki 147.500,00-TL’nin doğrudan ve tek başına …’a yapılan fazla ödeme olarak nitelendirilemeyeceği ve birleşen dosyadaki asıl dava kapsamında …’ın kooperatiften alacağının ve kooperatifinden de birleşen dosyadaki karşı dava kapsamında fazla ödemeden dolayı istirdadını talep edebileceği bir miktarın bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi için, yukarıda açıklandığı üzere tarafından klasörler halinde dosyaya sunulan masraf belgeleri ile teknik proje ve çizimler ya da resimler teknik yönden incelenmek ve söz konusu teknik proje ve çizimler ile resimler, Kooperatifin … ile olan sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra inşaat projesinin yapımında uygulamaya koyduğu proje ve çizimler ile de karşılaştırılmak suretiyle, … tarafından burada bahsi geçin faturalı harcamalar haricinde masrafların yapılıp yapılmadığı … tarafından delil olarak ibraz edilen Proje, çizim ve resimler gibi teknik dökümanlardan Kooperatifin projenin devamı sürecinde yararlanmış olup olmadığı ve buna göre …’ın söz konusu türden yararlı masraflar ve kooperatif yararına olarak yapılan teknik çalışmalar nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre kooperatiften talep edebileceği bir bedel var ise bunun teknik açıdan tespit ettirilmesi ve buna göre taraflar arasındaki kesin hesabın çıkarılması suretiyle birleşen dosyadaki asıl ve karşı davalar hakkında bir sonuca varılmasının uygun olacağı kanaatine varılmış olup, konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye aittir.

Öte yandan, Kooperatifin asıl dava kapsamında ileri sürdüğü, davalının kooperatifin tapulu arazisine vaki müdahale ve tecavüzünün önlenmesine ve kaldırılmasına, davalının internet sitesinde “kooperatif ismini ve referanslarını” kullanmasının yasaklanmasına ve davalının Kooperatif arazisindeki işgali, müdahale ve tecavüzleri ile kooperatif işlerinin (inşaat, hafriyat, yöneticilerin kooperatif ile ilgili işlerin) yapılmasını engellenmesi ve geciktirilmesi nedeni ile uğratılan maddi zararlar karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın yasal reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin talepler bakımından dava dosyası içeriğinden, Kooperatifin İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası ile yaptığı başvuruya istinaden müdahalenin önlenmesi talebi hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiği ve İzmir …icra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla bu kararın uygulandığı, yani kooperatifin müdahalenin önlenmesi talebinin davanın açılmasından önce ihtiyati tedbire bağlanmış ve infaz edilmiş olduğu, eğer dava tarihi itibariyle taraflar arasındaki akdi ilişkinin sona ermiş olduğu kabul edildiğinden …’ın dava tarihinde kooperatif arsasına yönelik fiili bir müdahalesi mevcut ise bunun sona erdirilmesi gerektiği, diğer yandan kooperatifin asıl dava kapsamındaki maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak davacının yukarıda bahsi geçin zarar iddialarının somut delillerle ispatlanması durumunda değerlendirilebileceği sonucuna ulaşmak mümkün olup, konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye aittir….” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul … ATM’nin ….Tal. Sayılı dosyasından alınan 20/02/2019 tarihli rapora göre; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dayandığı 24.03.2008 tarihli sözleşmenin, 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlüğünde kurulduğu ancak Hukuki sorunun, sözleşmeden doğan borçların hangi tarafça gereği gibi ifa edilmediği ve buna bağlı olarak kooperatifin fesih beyanının hüküm ve sonuçlarının belirlenmesinden ibaret olduğu, Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Geçmişe Etkili Olmama” başlıklı m. 1/c.2 hükmü uyarınca, sona ermeye İlişkin uyuşmazlıklara 6098 Sayılı TBK hükümlerinin uygulanacağı, Sayın Mahkemenin ara kararında uyuşmazlığın dayandığı sözleşmenin türü ve niteliği konusunda alınan önceki bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi ve orada yapılan değerlendirilmelere katılmama gerekçesinin raporun içeriğinde ayrıntılı ve gerekçeli olarak yer aldığı, Somut olayda uyuşmazlığın dayandığı sözleşmenin içerdiği edimler doğrultusunda yalnızca hizmet veya eser sözleşmesi olarak değerlendirilmemesi gerektiği, sözleşmenin eser ve vekâlet sözleşmesine ilişkin edimlerin yasanın öngörmediği şekilde bir araya getirilmesi ile oluşan karma nitelikli bir sözleşme olduğu, bu sonuca ilişkin gerekçe ve değerlendirmelerimizin raporun içeriğinde ayrıntılı şekilde açıklandığı, Bu sözleşmeyi serbest olarak mesleğini lera eden mimarın yapı sahibi ile yaptığı mimarlık hizmetlerinin tümünü yahut bir kısmını konu edinen sözleşmeler olarak tanımlamanın mümkün olduğu, Doktrinde bir mimarın projenin tamamını üstlendiği mimarlık sözleşmelerinin karma nitelikte bir sözleşme olduğu görüşünün savunulduğu, Ayrıntıları “Teknik İnceleme” Başlığı altında olmak üzere konu hakkında yapılan değerlendirmeler sonucu teknik heyet, “Taraflar arasında 24 Mart 2008 tarihinde İmzalanan sözleşmenin hem proje hazırlanması ve buna ilişkin proje koordinatörlüğü …..fiili olarak yapımını içerdiği ve bunun yanı sıra proje finansmanı çözümlerini sağlamak üzere danışmanlık yapma temellerine dayandığı ve arsa bulunması, alımından anahtar teslimi safhaya inşaatların ve ilgilendiren tüm iş süreçlerinin koordine edildiği tespit edilmiştir” şeklinde kanaat bildirdiği, “Belediyece bağış olarak talep edilen alanın yaklaşık …. düzenleme ortaklık payı olduğu ve ?4 28 fazlasının 3194 imar kanuna aykırı olduğu, bu nedenle … tarafından yürütülen İmar Hattı Uygulama sürecini yasalara ve tekniğine uygun olarak yürütüldüğünün anlaşıldığı” şeklinde kanaat bildirdiği, bura bağlı olarak İmar Kanunun emredici hükümlerine aykırı bir edimin ifasının hukukeri imkansız olduğu, Mahkemenin ara kararında verdiği sınırlı yetki kapsamında, teknik heyet incelemesinde tespit edilen hususlar ışığında …’ın davalı karşı davacı kooperatif tarafından gerçekleştirilen fesih anına kadar edimlerini tamamen ve gereği gibi ifa ettiği; Teknik Heyet tarafından yapılan değerlendirmeler neticesinde varılan kanaat uyarınca, davali karşı davalı Kooperatifin, … ile aralarındaki sözleşmeyi feshetmesine dayanak gösterdiği sebebin yerinde olmadığı ve feshin …’ın davranışlarından kaynaklanmadığı, Teknik heyetin değerlendirmeleri sonucu Sayın Mahkemenin feshin haksız olduğu sonucuna varılması halinde tazminat taleplerinin türüne ilişkin değerlendirmenin aşağıda özetlendiği, Sözleşmenin haksız feshinden dolayı kaybedilen işten dolayı 3.889.176,43 TL tam tazminatırı ödenmesi talebinde tazminatırı niteliğini belirlerken, davacının, haksız fesih nedeniyle kaybedilen iş ifadesinden ne anlaşılması gerektiği üzerinde durulması gerektiği, davacının kaybedilen iş ifadesiyle feshe konu olan sözleşmeden. doğan (kalan-fesihten sonraki kısma tekabül eden) edimlerini yerine getirebilse idi bunun karşılığında kendisine 3.899.176,43 TL Ödenmesi gerektiğini kastettiği sonucuna ulaşılırsa bu halde anılan talebin bir olumlu zarar kalemi olacağı, davacının bu talebinin kaçırdığı işlerden elde edeceği bedeli Hade etmesi ihtimalinde, bir olumsuz zarar kalemi olacağı, sürekli edimli sözleşmelerde, feshin ileriye etkili olduğu ve ifa edine edimlerin ve fesih öncesi sözleşme ilişkisinin geçerliğini koruduğu, bu halde davacının karşı davalının olumlu zararını talep etme imkânı bulunduğu, Aşağıda yapacağımız açıklamaların, davacının bu sözleşme gereği gibi ifa edilseydi elde edeceği olan bedeli yani olumlu zararı talep ettiğini kabul ettiğimiz ihtimal için geçerli olduğu, Taraflar arasındaki sözleşmenin eser ve vekâlet sözleşmelerine ilişkin edimlerin yasanın öngörmediği bir şekilde düzenlenmesine dayanan bir karma sözleşme olduğu, sözleşmede davacı karşı davalı açısından öngörülen edimlerin birbirini tamamlayıcı nitelikte ve yoğun olarak eser sözleşmesine ilişkin edimlerden oluştuğu, edimlere karşılık ödenecek bedelin de ayrım gözetlimeksizin kümülatif olarak belirlendiği, vekâlet sözleşmesine ilişkin edilmlerin de esasen eser sözleşmesine ilişkin edimlerin gereği gibi ifasını sağlamak üzere genellikle fizibilite, değerlendirme, analiz, iş geliştirme ve müşavirlik olarak belirlendiği, buraya kadar belirttiklerimiz dağrultusunda sözleşmede baskın karakterin eser sözleşmesine ilişkin olduğu sonucuna ulaşılmakla davacı karşı davalınırı kaybedilen işten doğan olumlu zarar talebinin TBK m. 484 hükmü kapsamında değerlendirilebilleceği, Sayın Mahkemenin bu kanaatte olması ihtimallnde TBK m. 484 hükmü uyarınca olumlu zararın hesaplanmasının söz konusu olacağı, Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında, iş sahibinin bir sebebe dayanarak sözleşmeyi feshettiği hallerde yapılan fesih haksızsa, bu feshin sonuçları bakımından kesinti metodunu uyguladığı, Sayın Mahkeme tarafından somut olayda iş sahibinin eser sözleşmesini haksız sebeple feshettiği sonucuna varılacak olursa Yargıtay’ın görüşü doğrultusunda, yüklenicinin olumlu zararını talep edebileceği ve kar kaybının kesinti yöntemine göre hesaplanacağı, konuya ilişkin daktriner görüşlere ve Yargıtay kararlarına rapor içerinde yer verildiği, Sözleşme kapsamında yapılan işlerin 5 adet faturayla tespiti 288.150,00 TL tutarındaki hak ediş bedellerinin talep edildiği, esasen bu talebin, fesih önce: dönemde ifa edilen edimlerin karşılığının talep edilmesine yönelik olduğu, feshe bağlı bir talep olmadığı, sözleşme haksız feshedilmeseydi ve gereği gibi ifa edilseydi malvarlığının taşıyacağı değere bir etkisi olmadığı, taraflar arasında sözleşme sürekli nitelikli olduğu için feshin ileriye etkili olduğu ve fesihten önce ifa edilmiş edimlerin etkilenmeyeceği, borç ilişkisi fesih anından itibaren ortadan kalktığı, sonuç olarak davalı karşı davacının, fesih anına kadar yapılmış olan işlerin bedelinin ödenmesi gerektiği, kaldı ki sayın Mahkemenin, somut olaya TBK 484 hükmünün uygulanacağı kanaatine varması halinde, anılan hüküm uyarınca da davalı karşı davacı olumlu zararın tazmini yanında davacı karşı davalıya yapılan işin karşılığını ödemekle yükümlü olduğu, bu bedelleri açısından vade tarihleri itibariyle temerrüdün gerçekleştiği, davacı karşı davalı tarafından 805.776,18 TL’lik masrafların ödenmesinin talep edildiği, Kural olarak -aksi sözleşmede kararlaştırılmadıkça- ifa gereği gibi yerine getirilseydi alacaklının yine de yapacak olduğu ifa masrafların olumlu zarar kapsamında yer almadığı, bunların zaten alacaklının o sözleşmeden sağlayacağı kazanç İçinde yer almadığı, olumlu zararın karşılanması ile giderilmiş olacağı, bu nedenle olumlu zararın yanırıda ayrıca masrafların tazmininin talep edilemeyeceği, Davacının masraf kalemlerini, iş avansı masrafları, belgeli harcamalar dökümü, kooperatif başka ve yardımcılarına verilen avanslar, SGK maliyeti, kooperatifin işleri için kullanılan kredi faizleri, davacının 780 günlük çalışma ücreti olarak özetlediği, davacıya sözleşmede kararlaştırılan bedel dışında ayrıca bir çalışma ücreti ödeneceğine ilişkin bir sözleşme hükmü bulunmadığı, davacının edimleri karşılığında kendisine ödenecek bedelin sözleşmede belirlenen her bir aşama için ayrı ayrı belirlendiği, bu talebin esasen sözleşmenin haksız feshedilmesinden dolayı kaybedilen işten dolayı 3.889.176,43 TL olarak talep edilen tam tazminatın kapsamında olduğu, buna ilişkin hesaplama yöntemine yukarıda yer verildiği, Diğer masraf kalemlerinin ise iş avansı masrafları, belgeli harcamalar dökümü, kooperatif başka ve yardımcılarına verilen avanslar, SGK maliyeti, kooperatifin işleri için kullanılan kredi faizlerinden oluştuğu, bu masraf iddialarının, sözleşmenin ifası Için yapılanlar kategorisinde olduğu, olumsuz zarar kapsamında yer aldığı, Bu masraflara örnek olarak doktrinde, nakliye, tescil, gümrük masrafları, şantiye kurma masrafları, sigorta primleri ve ifa için alınan kredi faizlerinin gösterildiği, Nitekim Yargıtay’ın görüşünün de bu yönde olduğu, Yargıtayın ifa için yapılan masraflarının, olumsuz zarar kalemi olduğunu ve olumlu zararla birlikte talep edilemeyeceğini kabul ettiği, Ancak sözleşme kurulduğu sırada davacının talep ettiği masrafların, sözleşme süresinde yapıldıktan sanra davacıya ödeneceği kararlaştırılmış ise fesih anına kadar yapılmış olan bu masrafların, olumlu zarardan farklı olarak bir zarar kalemi olarak değil sözleşmeden doğan bir iade alacağı olarak talep edilebileceği, Sözleşmenin m. 3.3.0 hükmünde makbuzlu harçlar İşverene aittir ifadesi kullanılmakla, bu tür harçlarla ilgili yapılan masrafların talep edilebilmesinin mümkün olduğu, bu halde de talebin kaynağı sözleşme olduğu için olumlu-olumsuz zarar ayrımına gerek bulunmadığı, Sözleşmenin mi 5.0.0 hükmünde, her türlü makbuzlu belediye, oda harçları vb resmi harçlar, noter giderleri ve kat irtifakı ve cis tahsisi borçları vb her türlü giderler sözleşme kapsamı dışındadır ifadesinin yer aldığı, buna ek olarak 24.3.2008 tarihli sözleşmenin 3.2.7, 3.1.7 numaralı başlıklarında masraf merkezlerinin oluşturulacağının belirlendiği, anılan hükümler doğrultusunda masrafların ödenmesi konusundaki talebin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Buraya kadar yapılan tüm açıklamaların ancak talep edilen zarar kalemlerinin ispatlanması ve hesaplanması sonucunda sabit olduğu sonucuna varılması halinde geçerli olabileceği, DAVALI KARŞI DAVACI KOOPERATİFİN de fazla ödenen 144.000TL’nin ihtarın tebliğ tarihi 30.03.2009 tarihinden itibaren reaskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalının yapması gereken işleri zamanında bitirmeyip eksik bırakması, sözleşmenin haklı feshi nedeniyle ve fesihten sonra suç istinatlı ve kooperatifin menfaatlerine aykırı davranışları ve kooperif nedeniyle verdiği zararların tazmini için fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak şimdilik 1.000-TL maddi Tazminatın reeskont faizi ile davacıdan (asıl dosya davalı) tahsiline karar verilmesini talep ettiği, Davalı karşı davacı kooperatifin fazla ödediğini iddia ettiği 144.000 TL’nin dayandığı sebebinin belirlenemediği, bu nedenle değerlendirme yapılamadığı, davacı karşı davalının ise bir kısım ödemelerin yapıldığını ancak örneğin şantiye yapılandırması masraflarının ödenmediğini belirttiği, bununla birlikte, davacı karşı davalının fesih sonrası şantiyeyi terk etmediği, fesih haksız bile olsa taraflar arasındaki sözleşme sona erdiği için davacının fesih tarihinden itibaren araziyi terk etmiş olması gerektiği, davacı karşı davalının Birleşen …. Esas Sayılı E. İzmir … ATM’ye sunduğu 4.5.2009 tarihli dilekçede, fesih sonrası arazide bulunduğunu ve etrafını çevirip güvenlik önlemleri almasının doğal olduğunu ifade ettiğinin belirlendiği, şu halde, taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden önce kişisel hakka dayalı feri zilyet olan davacı karşı davalının, fesih tarihinden itibaren haksız zilyet olarak nitelendirileceği, Sayın Mahkemenin davacı karşı davalıyı haksız kötü niyetli zilyet olarak kabul etmesi ve arazinin kiraya verilebilir bir yer olması ihtimalinde haksız fül temelli ecrimisilin koşullarlının oluştuğu sonucuna varılabileceği, bu sonucun sözleşme dışı sorumluluk kapsamında olduğu, Teknik inceleme Sonucu, Proje kitabı incelendiğinde, dava konusu taşınmazın büyüklüğü ve yapılanma şartlarına göre ( HMAKS:12,80, e MAKS; 0,40) hesaplama yapıldığında, projenin tamamlanması halinde keşif bedeli ve sözleşmeye göre …’ın kazarnıç kaybı hesabı aşağıdaki gibidir: 465870 M2 ALANLI YAPI ALANININ MİMARİ/İNŞAAT-KEŞİF/ PROJE BEDELİ
– Proje Ücreti (PÜ) – YYA x BM x MMHK x HDO x HBO x İKS x YK
– YYA=Yapı yaklaşık alanı (m2): 18754 m2
– BM =Birim maliyet (TLm2) : 513,00TL/m2
– MMHK = Mimarlık mühendislik hizmetleri katsayısı Yapı yaklaşık alanı ile yapı sınıflarına bağlı olarak hizmet sınıflarının düzenleme katsayısı(Bayındırlık ve İskan Bakanlığı MMHŞ’deki P.I.D. katsayısı ile aynı)
– 4.sınıf 18754 m? yapı alanı için P.I.D. oranı (pid cetveline göre, ara değer olduğu için enterpolasyon yapılarak hesap yapılmıştır):
– 17500m2 1,940
-20000 m2 1,840
-Fark 0,100
-0,100/2500-0,00004
-18754 m2-17500 m2=1254 m2
-1254 x 0,00004=0,050
-1,940-0,050=4,311….(1,890)
– HDO =Hizmet dalı oranı Yapının toplam proje tutarı içindeki hizmet dallarının oranı
– Mimarlık, Kentsel Tasarım: %100
– HBO = Hizmet Bölümü Oranı Proje Hizmetlerinin kendi içindeki hizmet oranları.
– Proje Hizmetleri için : 0.60 (%5 Etüd+%15 Ön Proje+%30 Uyg.Projesi+%10 S. Detayı)
– Mesleki Kontrollük için : 0.51 (%48 Mesleki Kontrollük + 23 Kabul Teslim)
– Toplam 1,14
– İKS – İhtisas Katsayısı (1,00)
– YK- Yöre Katsayısı (1,0)
– 18754 m2 x 513,00TL/m2 x 1,890 x 1,00 x 1,14 x1 x 1=20.728.980TL+ %18 KDV
– 24.460,196TL X %15 – 3.669.030,00 TL olarak tespit ve hesap edilmiştir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce aldırılan 18/01/2021 tarihli raporun sonuç kısmına göre; “…1) İşveren …ile Poje kordinotörü … (mimar) arasında 24.03.2008 tarihli ve … proje nolu, 6 sayfa ve 6 maddeden ibaret sözleşme düzenlendiği,
2) …Kooperatifi tarafından … (Mimar), … Yapı Sist. İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. ne keşide edilen İzmir … Noterliğinin 12.12.2008 tarih, … yevmiye nolu işlemi ile sözleşmenin fesh edildiği, fesih ibramesi … (Mimar), … Yapı Sist, İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. ne 23.12.2008 tarihinde tebliğ edildiği,
3) …tarafından 31.03.2008 tarihi ile 12.01.2009 esas dava tarihi arasındaki sürede bankalara ödenen faiz ve vergi miktarının 276.291,92.-TL olduğu, 31.03.2008 tarihi ile 28.05.2009 birleşen dosyada karşı dava tarihi arasındaki sürede bankalara ödenen faiz ve vergi miktarının 413.756,92.- TL olduğu,
4) …tarafından … (Mimar), … Yapı Sist. İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. ne yapılan ödemelerin 298.900.-TL olduğu,
5) Sözleşmenin fesih tarihi itibariyle … (Mimar), … Yapı Sist. İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. tarafından yapılan işlerin bedelinin 288.150.-TL olduğu,
6) Sözleşmenin inşaat yapım sözleşmesi olup olmadığını hususu taraflar arasında çekişme konusu olup, sözleşmenin yorumu özel ve teknik bilgi dışında hukuki nitelendirme ve değerlendirmeler gerektiğinden dolayı heyetimizce herhangi bir değerlendirme ve yorum yapılmadan mahkeme hakimine bırakılmış olup, sözleşmenin 3.4.3. maddesine göre yapılan hesaplamaya göre kazanç kaybının 1.245.877.-TL olduğu,
7) Sözleşmenin feshinde tarafların kusur durumları, sözleşmenin, inşaat yapım sözleşmesi olup olmadığı v.d. hususlar özel ve teknik bilgi dışında hukuki nitelendirme ve değerlendirmeler gerektiğinden dolayı heyetimizce herhangi bir değerlendirme ve yorum yapılmadan takdiri mahkeme hakimine bırakılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
1-Görülmekte olan dava müdahalenin meni ve maddi tazminat davası olup, birleşen …. Esas sayılı davada sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararların tazmini talep edilmiş, birleşen dosya karşı davasında ise fazla yapıldığı ileri sürülen ödemelerin iadesi ve haksız eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini talep edilmiştir.
Öncelikle dava konusu hususunda mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Görülmekte olan dava 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde açılmış olup asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi değil iş bölümü ilişkisidir. İş bölümüne ilişkini olarak taraflarca süresinde itirazda bulunulmaması halinde bu durumun mahkemece resen gözetilmesi olanaklı değildir. Her ne kadar davacı kooperatif yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca tacir olarak kabul edilmemekte ise de taraflarca iş bölümüne ilişkin bir itirazda bulunulmadığı, sonradan yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın göreve ilişkin hükümlerinin yürürlük tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı gözetilerek mahkememizce davanın görülmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
2-Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık 24/03/2008 tarihli karma nitelikteki sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, fesih nedeniyle her iki tarafın uğramış olduğu zarar bulunup bulunmadığı ve bu zararların tazmininin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
3-Uyuşmazlık konusunun çözümü için öncelikle sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme her ne kadar koordinatörlük sözleşmesi olarak adlandırılmış ise de sözleşme içeriğinde davacı-birleşen dosya davalısı-karşı davacısı kooperatif için bir arsa edinilmesi, arsa üzerine bina inşaası için gerekli projelerin çizilmesi, gerekli izinlerin alınması ve eserin meydana getirilmesi hususlarında davalıya edim yüklendiği, bunun karşılığında ise davacı kooperatif tarafından belirli bir ücretin ödenmesinin kararalaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga Borçlar Kanunu’nun 355. maddesinde istisna akdi (eser sözleşmesi) düzenlenmiş ve bir tarafın iş sahibi, bir tarafın ise, yüklenici konumunda olan ve bedeli karşılığında bir şeyin imalinin yapılması hususunun eser sözleşmesi olarak açıklandığı yer almıştır.
Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser de ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusudur. Somut olayda sözleşmenin geneli itibariyle bağımlılık ve devamlılık unsurunun baskın olmadığı, buna karşın eser sözleşmesinin şartları arasında sayılan bir şeyin imalinin yapılması unsurunun baskın şekilde sözleşmede yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözleşme eser sözleşmesi olarak değerlendirilmiştir.
Her ne kadar sözleşmenin vekalet sözleşmesi özelliği gösteren bir kısım maddeleri bulunmakta ise de vekalet sözleşmesinde vekilin bir sonuç meydana getirmeyi taahhüt etmediği, yalnızca iş sahibi adına bir işi görme borcu altına girdiği, somut olayda ise vekaletname ile bir sonucun meydana getirilmesine yönelik hükümlerin yer aldığı gözetilerek sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
4-Asıl dosyada davacı tarafça davalının kooperatif arsasına müdahalesinin önlenmesi ve işgal nedeniyle uğranılan zararın tazmini, birleşen davada sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 100.000,00TL maddi tazminat, 40.000,00TL sözleşme nedeniyle sözleşme harici yapılan masrafların tazmini ve kooperatif tarafından verilen diğer zararların tazmini yönünden 10.000,00TL tutarlı maddi tazminat talebinde bulunulmuş, birleşen dosyanın karşı davasında karşı davacı kooperatif tarafından 1.000,00TL maddi tazminat talebi ile birleşen dosya davacısına yapılan fazla ödemelerin iadesi hususunda 144.000,00TL tutarlı alacak talebinde bulunulmuştur.
5-Uyuşmazlıkta çözümü gereken öncelikli husus sözleşmenin feshinde davacı kooperatifin haklı olup olmadığı, sözleşmenin kimin kusuru ile sona erdirildiğidir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde davalı …’ın uygunsuz davranışları nedeniyle sözleşmenin devamının mümkün olmadığının belirtildiği, bu nedenle sözleşmenin sona erdirildiğinin ileri sürüldüğü, dosyaya sunulan İzmir 11.Noterliği’nin 12/12/2008 tarihli feshe ilişkin ihtarnamede davalı …’ın kooperatif yönetim kurulu ve üyelerine hakaret ve tehdit içerikli sözler sarfetmiş olması nedeniyle sözleşmenin devamının mümkün olmadığı ileri sürülerek sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davacı kooperatif ile davalı yüklenici arasındaki temel uyuşmazlığın İmar Kanunu uyarınca arsa üzerinde yapılacak olan yasal oranın üzerindeki kesintinin kooperatif tarafından bağış olarak belediyeye terkin edilip edilmemesi noktasında başladığı, davalı yüklenicinin belediye ile yürütmüş olduğu işlemlerde %68 oranında kesinti anlamına gelecek işlemi gerçekleştirmek istemediği davalının %40 üzerindeki kesintiyi imar planında eğitim alanı olacak kısmın da davacı kooperatifin malik olarak kalması ve bu kısımla ilgili kamulaştırma yapılması yoluyla terkin etmek istediği, bu hususta belediye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na çeşitli başvurularda bulunulduğu, bu süreçte sözleşme süresinin ilerlemesine rağmen iskan ve diğer proje işlerinin ilerlemediği, davacı kooperatifin %40 üstündeki miktarı doğrudan bağış yoluyla terkin etme iradesi gösterdiği, buna karşın davalı yüklenicinin buna yanaşmadığı, bu işlemi kooperatif genel kurul kararı ile yapılabileceğini, yönetim kurulunun böyle bir yetkisi olmadığını ileri sürdüğü, sonuç itibariyle terkin işleminin yönetim kurulunca gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesinde, gerek dava konusu sözleşmede yüklenici davalıya yüklenen özen yükümlülüğü gerekse davalı yüklenicinin vekaletle yapmış olduğu işlemde kanuni sınırların üzerindeki kısma ilişkin bağış işlemini yapmaktan imtina etmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Bilindiği üzere İmar Kanunu uyarınca daha önce Dop kesintisi yapılmamış kadastro parsellerinde %40 oranına kadar DOP kesintisi uygulanabilmektedir. Kanuni miktarın üzerinde kesinti yapılması hukuken mümkün olmamakla birlikte dava konusu olayda dava dışı belediye tarafından bu miktarın üzerindeki taşınmazın bağış yoluyla terkin edilmesi gerektiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Yüklenici, davacı kooperatif adına yapmış olduğu işlemde kendisine bağış yönünde açık bir talimat verilmediğini gerekçe göstererek bu işlemden kaçınması kusur olarak görülemez. Kuşkusuz sürecin bu şekilde uzamasında yine yükleniciye kusur atfedilmesi mümkün değildir. Her ne kadar davalı kooperatif tarafından bağış yapılması yönünde gerekli talimat ve vekaletin davalıya verildiği görülmekteyse de Kooperatifler Kanunu’nun 42/6.maddesine göre kooperatife ait taşınmazların alım ve satımına dair yetkinin dahi genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayıldığı, bu itibarla taşınmazın bir kısmının bağışlanıp bağışlanmayacağı hususunda yönetim kurulunun yetkili olmadığı, bu nedenle yönetim kurulu tarafından yetki verilmesinin davalı açısından bağlayıcı olmayacağı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte bu süreçte dosyaya da yansıdığı üzere davalı yüklenici ile davacı kooperatifin yönetim kurulu ve üyeleri arasında hakaret, tehdit, birçok suç duyurusu içeren bir kısım münakaşaların meydana geldiği de anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı kooperatif yönetiminin yetkisiz şekilde kooperatife ait taşınmazın bir kısmının bağışlanması hususunda davalı yükleniciye vermiş olduğu yetkinin yerine getirilmemesinde davalı yüklenici kusurlu değil ise de bu süreçte davalı yüklenici açıkça vekaletten azledilmesini talep etmiş olması(Birleşen dava dilekçesi s.2) ve bu doğrultuda vekaletten azledilmiş olmasında davacı kooperatifin de kusurlu olduğu söylenemez. Taraflar arasındaki sözleşmenin esaslı unsuru kooperatif adına vekaletname ile bir kısım işlerin yapılması olup vekaletname bulunmaksızın sözleşmenin ifasının mümkün olmadığı, bu durumda vekaletname ilişkisinin sona erdirilmesi yönündeki talebin bir icap niteliğinde olduğu, bu icabın da davacı kooperatifçe kabul edilerek vekalet ilişkisinin sonlandırıldığı değerlendirilmiştir. Vekalet ilişkisinin sonlandırılmasından sonra ise taraflar arasındaki sözleşmenin ifa imkanı kalmadığı, zira sözleşmenin esaslı unsurlarının davalı yüklenici tarafından yerine getirilmesinin vekaletname ile kendisine verilecek yetkilerin kullanılmasına bağlı olduğu, bu yetkileri bulunmaksızın sözleşme ile üzerine düşen edimleri ifa edemeyeceği bu itibarla vekaletten azil sonrasında sözleşmenin feshinin zorunlu hale geldiğinin kabulü gerektiği değerlendirilmiş ve sözleşmenin feshinde her iki tarafın ortak irade gösterdiği yönünde kanaat oluşmuştur.
6-Davacı kooperatifin asıl davada öncelikli talebi müdahalenin meni ve davalıya ait internet sitesi üzerinde kooperatife ilişkin reklamların ve isminin kullanılmasının önlenmesi talebidir.
Yargılama sırasında 16/06/2009 tarihli 3 nolu celsede davacı vekili davalının müdahalesinin sona erdiğini belirtmiş, tedbir masrafları ve dava açılmasından sonra taşınmaz terk edildiği için vekalet ücreti talebinde bulunulduğu ifade edilmiştir.
Müdahalenin meni sona ermiş olmakla bu hususta dava konusuz kalmıştır. Davanın açılış anındaki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdiri gerekmektedir. Dava dosyasına davacı tarafça sunulan İzmir 27.Noterliği’nin 20/11/2008 tarihli tespit tutanağında kooperatife ait 238 Ada 85 ve 86 parsel sayılı taşınmazların çevresinin tel ve çitlerle çevrili olduğu, 6 adet konteynırın bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafça sözleşmenin feshi sonrasında davalının taşınmaz çevresine çit ve tel örgü çekerek, ayrıca konteynırlar yerleştirerek taşınmazı işgal ettiği bildirilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin fesih tarihi öncesinde taşınmaz çevresinin çitlerle çevrili olduğu ayrıca 6 adet konteynırın bulunduğu yine davacı tarafça dosyaya sunulan noter tespitinden anlaşılmaktadır. Bu durumda taşınmaz üzerinde tek başına konteynırların bulunması ve tel örgü çekilmiş olması taşınmazın işgal altında tutulduğunu kanıtlamamaktadır. Zira davalı yüklenici sözleşmenin feshi öncesinde bir hakka dayanarak konteynır ve çitleri kurmuş ise de fesih sonrası taşınmazın boşaltılması gerektiği yönünde davalıya bir ihtarda bulunulmadığı, İzmir…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. D.İş sayılı kararının 31/12/2008 tarihinde verildiği, fesih ihtarının ise davalıya 23/12/2008 tarihinde ulaştığı, davalının taşınmazı terki için ihtar veya makul bir süre geçmesinin beklenmesi gerektiği, doğrudan fesihle birlikte taşınmazın terk edilmemesinin haksız işgal sonucunu doğurmayacağı değerlendirilmekle davanın açılış anına ilişkin davacı haklılığının kanıtlanamadığı değerlendirilmiş, bu yönden davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
7-Asıl dosyada davacı tarafça işgal nedeniyle işlerin gecikmesinden kaynaklanan zarar talebinde bulunulmuş ise de gerekçemizin 6 nolu kısmında yapılan açıklamalar doğrultusunda davalıya fesih ihtarnamesi ile birlikte taşınmazın boşaltılması için ihtarda bulunulmadığı, sözleşmenin feshi öncesinde de taşınmazda yer alan tel örgü, çit ve konteynırlar nedeniyle davacının ne suretle zarara uğradığının da açıklanmadığı, bu itibarla davanın açılış anında haksız işgalin mevcut olduğu kanıtlanamadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
8-Birleşen dava dosyasında birleşen dosya davacısı yüklenici tarafından sözleşmenin haksız ve kötü niyetli feshi nedeniyle 100.000,00TL sözleşmenin feshi nedeniyle uğramış olduğu zararı, sözleşme harici yapmış olduğu masrafları(40.000,00TL) ve davalı kooperatif tarafından şantiyeye verilen zararın tazminini(10.000,00TL) talep etmiştir.
Eser sözleşmelerinde sebep gösterilerek fesih yapılmış olması halinde ihtilâf ortaya çıktığında feshin haklı olup olmadığı araştırılıp feshin haklı olması halinde yüklenici ancak gerçekleştirdiği imalât bedelini talep edebilir. Kâr kaybı gibi müspet zarar ve menfi zararlarını isteyemez. Menfi zarar, sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla menfi (olumsuz) zarar, talepte bulunanın sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapılmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cebinden çıkan paradır. Dava dilekçesinde talep edilen alt yapı giderleri ile personel, ulaşım, nakliye ve konaklama giderleri, sanatçıya yapılan ödemeler, yemek masrafları, menfi zarar kapsamındadır. Sözleşmenin davalı iş sahibince feshinin haksız olması durumda davacı yüklenici kanıtlayabildiği menfi zararlarını isteyebilecektir.(Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 2016/5513 Esas, 2018/1248 Karar 29/03/2018 tarihli ilamı)
Somut olayda, davacı-birleşen dosya davalısı kooperatifin sözleşmeyi feshi sebepsiz olmayıp yüklenici ile kooperatif yönetimi arasında meydana gelen görüş ve fikir ayrılıkları, davalı-birleşen dosya davacısı yüklenicinin vekaletten azlini talep etmiş olması, kooperatif yönetimine karşı davranışlar ve fesih tarihi itibariyle sözleşmenin yürütülmesinin her iki taraf açısından mümkün olmaması hususları birlikte gözetildiğinde kooperatif yönetiminin sözleşmeyi haksız olarak feshettiği söylenemez. Bu durumda yüklenici ancak sözleşme nedeniyle yapmış olduğu imalatla orantılı olarak hakedişlerini talep edebilecektir. Bunun dışında ayrıca sözleşmenin devam etmesi halinde elde edeceği karı talep edemeyeceği değerlendirilmiştir.
Mahkememizce tarafların sözleşme nedeniyle yapmış oldukları ödemeler, hakedişler ve zararların tespiti hususnda 4 ayrı bilirkişi raporu düzenlenmiş olup son olarak dosyaya sunulan 18/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda yüklenici …’ın sözleşme kapsamında yapmış olduğu işlerin toplam bedeli olarak 288.150,00TL, iş sahibi kooperatif tarafından ise 298.000,00TL ödemede bulunulduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, karşı davalı-birleşen dosya davacısı yüklenici tarafça süresinde itiraz edilmemiştir. Dolayısı ile 18/01/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarlar yönünden davacı-birleşen dosya davalısı kooperatif açısından usulü müktesep hak oluşmuştur. Raporda tespit edilen iş bedelinden toplamda 10.750,00TL fazla ödeme yapıldığı tespit edilmiş olup iş sahibi kooperatifin bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş olması nedeniyle bu yönden kazanılmış hakkı korunması gerektiği gözetilerek birleşen dosya davacısı yüklenicinin sözleşmenin yerine getirilmesinden kaynaklanan bir alacağı bulunmadığı değerlendirilmiştir.
9-Birleşen dosyada bir diğer talep yüklenici …’ın sözleşme dışı yapmış olduğu masraflar nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebidir.
Davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin incelenmesinde yapılacak olan işlerle ilgili olarak (örn.proje hazırlanması, izinlerin alınması vs.) götürü usulde fiyat belirlendiği, yükleniciye yapılacak işlemlerle ilgili olarak ayrıca ücret ödeneceğinin kararlaştırılmadığı, yüklenicinin basiretli bir tacir olarak sözleşme kapsamındaki iş için sarf edeceği emek ve mesaiyi titizlikle tespit etmesi gerektiği, yüklenicinin mesleği itibariyle sözleşmenin ifası kapsamında yapması gerekecek masrafları önceden bilebilecek durumda olduğu, bu nedenle dava dilekçesinde ayrıntıları açıkça gösterilmemekle birlikte sözleşmenin ifasında yapmış olduğu masrafları sözleşmede kararlaştırılan bedel dışında talep edemeyeceği değerlendirildiğinden bu talep yönünden birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
10-Birleşen davada bir diğer yüklenici talebi iş sahibi kooperatif tarafından şantiyeye verilen zararların tazminidir. Birleşen dosya davacısı yüklenici tarafça şantiyeye ne şekilde zarar verilmiş olduğu ve bu husustaki kanıtlar gösterilmemiş olup yargılama aşamasında da zararın meydana geliş şekliyle ilgili açıklamalarda bulunulmamıştır. Dava açılış anından itibaren 12 yıl geçmiş olduğu da gözetildiğinde karar tarihi itibariyle şantiyeye verilen zararın tespitinin mümkün olmadığı, bir diğer taraftan zarar tespiti mümkün olsa dahi iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı çerçevesinde yeni bir iddia ileri sürülmesinin davalının muvafakatine bağlı olacağı, dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürülmeyen zararın meydana geliş şeklinin bu aşamadan sonra da nazara alınmasının mümkün olmadığı değerlendirilerek kanıtlanamayan zarara ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
11-Birleşem dosyanın karşı davasında karşı davacı kooperatifçe öncelikle yükleniciye fazladan ödendiği ileri sürülen 144.000,00TL’nin iadesi talep edilmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi raporlarında davalı yüklenici tarafından gerçekleştirilen işlerin toplam bedelinin 288.150,00TL, iş sahibi kooperatif tarafından ise 298.000,00TL ödemede bulunulduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar karşı davacı kooperatifin defter ve kayıtlarına göre yapılan iş bedeli karşılığı 148.150,00TL kayıtlı ise de davalı yüklenicinin faturalandırma yapmış olduğu … Yapı A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtlarına göre gerçekleştirilen iş miktarının 288.150,00TL olduğu, davacı kooperatif tarafından yapılan ödemeler sabit olmakla birlikte gerçekleştirilen iş miktarı yönünden tarafların ticari kayıtlarının birbiri ile uyuşmadığı, davacının ticari defterlerinde bir kısım faturaların kaydedilmemiş olmasının davalı yüklenici aleyhinde yorumlanamayacağı, davalı kooperatifin fazla ödeme yapıldığını ispat külfeti altında olduğu, buna karşın ödemelerin ne sebeple fatura düzenlenmeksizin gerçekleştirildiğine ilişkin bir sebep ve delil gösterilmediği, davalı yüklenicinin ticari defterlerine kayıtlı faturalara konu hizmetlerin gerçekleştirilmediğine dair bir ispat da sağlanmadığı gözetilerek davacı kooperatifin ancak davalının ticari defterlerinde kayıtlı fatura bedelleri toplamından fazla yapılmış olan 10.750,00TL miktarın iadesini talep edebileceği değerlendirilmiştir.
12-Birleşen dosya karşı davasında karşı davacı kooperatif tarafından edimlerin zamanında yerine getirilmemesi ve sözleşmenin haklı olarak feshedilmesi nedeniyle uğranılan zararların tazmini talep edilmiştir.
Sözleşmenin feshi hususunda, davacı-birleşen dosya davalısı kooperatifin sözleşmeyi feshi sebepsiz olmayıp yüklenici ile kooperatif yönetimi arasında meydana gelen görüş ve fikir ayrılıkları, davalı-birleşen dosya davacısı yüklenicinin vekaletten azlini talep etmiş olması, kooperatif yönetimine karşı davranışlar ve fesih tarihi itibariyle sözleşmenin yürütülmesinin her iki taraf açısından mümkün olmaması hususları birlikte gözetildiğinde kooperatif yönetiminin sözleşmeyi haksız olarak feshettiği söylenemez. Bununla birlikte sözleşmenin ifasının zorlaşmasında karşı davacı kooperatif yönetiminin tutum ve davranışlarının da önemli bir etken olduğu açıktır. Zira İmar Kanunu uyarınca %40’la sınırlı olarak yapılması gereken Dop kesintisinin bu miktarın çok üzerinde bir oranda yapılmasını sağlayacak talebe karşılık kooperatif ortaklarının haklarının korunması noktasında yüklenici ile yaşanan çatışmaların sözleşmenin devamını imkansız kıldığı da anlaşılmaktadır. Ayrıca, sözleşmede arsa tahsisinin gecikmesi durumunda bu sürede geçen zamanın sözleşme süresine ekleneceği de gözetildiğinde dava dışı belediyeden gerekli izinlerin alınamaması nedeniyle sözleşmenin süresinde ifa edilememesinde davalı yüklenicinin kusurunun bulunduğu söylenemez. Her ne kadar dosya kapsamında yüklenicinin kooperatif yönetimi ve belediye ile olan ilişkilerinde rahatsızlık vermiş olduğu ileri sürülmüş ise de bu hususun gerekli onayların alınamamasında tek başına etken olmadığı, davalı yüklenicinin %40’ın üzerinde kesinti yapılmaması için belediye ve bakanlık nezdinde bulunduğu girişimlerin süreyi uzatmasının kusurlu hareket olarak kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı yüklenicinin sözleşmeyi süresinde ifa etmemesinin kendi kusuru dışında resmi kurumların işlemlerinde yaşanan aksaklıklardan meydana geldiği, davalı yüklenicinin sözleşmenin feshine yol açan davranışlarında tek başına kusurlu olmadığı, davacı kooperatif yönetimince gerekli genel kurul kararının alınmaması nedeniyle de yüklenicinin edimlerini yerine getiremediği, sözleşmenin fesih sonucunu doğuran vekaletten azlin davalı yüklenicinin icabı ve kooperatif yönetiminin kabulü ile gerçekleştirildiği, bu hususta her iki tarafın eşit derecede kusurlu olduğu anlaşıldığından bu yönden açılan maddi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
13-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinin her iki tarafın eşit kusuru ile sona erdiği, asıl dava açısından müdahalenin meni ve kooperatif adının kullanılmasının engellenmesi davasının konusuz kaldığı, maddi tazminat davalarının her iki taraf yönünden de kanıtlanamadığı, tarafların sözleşmenin feshi sonrasında zarara uğramış oldukları ileri sürülmüş ise de tarafların eşit kusurlu olarak sözleşmenin ifasını güçleştirdikleri gözetildiğinde diğer taraftan tazminat talebinde bulunulmasının hakkaniyetle bağdaşmayacağı gözetilerek asıl davada, birleşen davada ve karşı davada maddi tazminat davalarının reddine karar verilmiş, karşı davada davacı kooperatif tarafından davalı yükleniciye fazladan ödendiği ticari defter ve kayıtlar itibariyle ispatlanan miktar yönünden davalının bu bedeli iade etmesi gerektiği yönünde kanaat oluştuğundan kısmen kabule karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Müdahalenin önlenmesi ve davacı kooperatifin adının kullanılmasının engellenmesi talepleri yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Tazminat talebinin REDDİNE,
B-BİRLEŞEN 2009/286 ESAS SAYILI DOSYANIN ASIL DAVASI YÖNÜNDEN;
1-Sözleşmeden doğan alacak talebinin REDDİNE,
2-Sözleşme harici masraf talebinin REDDİNE,
3-Maddi tazminat davasının REDDİNE,
C-BİRLEŞEN 2009/286 ESAS SAYILI DOSYANIN KARŞI DAVASI YÖNÜNDEN;
1-KARŞI DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 10.750,00TL’nin karşı davacı/davalıdan alınarak birleşen dosya davalısı/karşı davacısına verilmesine, alacak miktarına 30/03/2009 tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesine, fazlasına dair istemin reddine,
2-Sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zarar yönünden açılan davanın REDDİNE,
D-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin olarak alınan 108,00-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 48,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca müdahalenin meni davası yönünden takdir edilen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca işgale dayalı tazminat yönünde 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
E-BİRLEŞEN 2009/286 ESAS SAYILI DOSYANIN ASIL DAVASI YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın peşin olarak alınan 2.043,10-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.983,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde birleşen dosya davacısına iadesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen dosya davalısı yararına takdir edilen 18.200,00 -TL nispi vekalet ücretinin birleşen dosya davacısı …’dan alınarak birleşen dosya davalısı …..Konut Yapı Kooperatifi’ne verilmesine,
F-BİRLEŞEN 2009/286 ESAS SAYILI DOSYANIN KARŞI DAVASI YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 734,33-TL harcın peşin olarak alınan 1.957,00-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.222,67-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde birleşen dosya karşı davacısı kooperatife iadesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen dosya karşı dava davacısı yararına takdir edilen 4.080,00-TL. vekalet ücretinin birleşen dosya karşı dava davalısı …’dan alınarak karşı davacı kooperatife verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen dosya karşı dava davalısı … yararına takdir edilen 16.703,75-TL vekalet ücretinin birleşen dosya karşı davacısı kooperatiften alınarak karşı davalı …’a verilmesine,
G-Davacı … Yapı Kooperatifi sarf edilen başvuru harcı, bilirkişi ve posta giderleri toplamı 15.951,10-TL yargılama giderinin tüm davalardaki haklılık oranları gözetilerek takdiren 8.662,63-TL’sinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
H-Davalı-birleşen dosya davacısı-karşı davalısı … tarafından sarf edilen bilirkişi ücreti ve posta ücreti toplamından ibaret 15.838,80-TL yargılama giderinin tüm davalardaki haklılık oranları birlikte gözetilerek takdiren 7.237,15-TL’sinin davacı kooperatiften alınarak davalı …’a verilmesine, bakiyenin davalı üzerinde bırakılmasına,
I- Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır