Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/95 E. 2023/284 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/95 Esas
KARAR NO : 2023/284
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2023
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı kurumdan 09/09/2022 tarih ve GIB … nolu e arşiv fatura gereğince alacaklı olduğu, faturanın davalı kuruma iletilmesine rağmen ödenmemesi nedeniyle davalıya ihtarname çekildiği ve davalı cevaben faturanın kuruma ulaşması tarihinden 60 gün sonra ödeneceğini ve bu sürenin de 10/12/2022 olduğunu beyan ettiği, fakat bu tarihte de ödeme yapılmaması üzerine İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip yapıldığı, davalı borçlunun borcu bulunmadığını iddia ederek takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına,148.589,14 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebinin haksız olduğu, ödemeler ile ilgili sürecin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 34. maddesinde; ‘’Kamu idarelerinin nakit mevcudunun tüm ödemeleri karşılayamaması halinde giderler, muhasebe kayıtlarına alınma sırasına göre ödenir.’’ denildiği, idarelerinde nakit yetersizliği durumunda mevzuata uygun olarak muhasebe kayıtlarına alınma sırasına göre ödeme yapıldığı, davacı firmanın, sırasını beklemeden işbu davayı açarak ilgili mevzuata aykırı hareket ettiği, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğu, icra takibine yaptıkları itirazın haklı nedenlere dayandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava ticari satım sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası,
-Davacı tarafından sunulan fatura, sözleşme evrakları ve ekleri.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemeler ve kavramların irdelenmesinde yarar vardır.
Muacceliyet, bir borç ilişkisinde, alacaklının edimi isteyebileceği ve borçlunun da bu isteme uyarak, edimi ifa etmekle yükümlü olduğu anı belirler. Bir başka deyişle, söz konusu anda borç ifa kabiliyeti kazanır ve alacaklı yine o anda edimi kabul etmekle yükümlü olur. Bir alacağın ya da borcun muaccel olması, ilke olarak edimin ifası için öngörülmüş bulunan vadenin dolmasıyla gerçekleşir(Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24/06/2021 tarih ve 2018/10(21)-1020 Esas, 2021/832 Karar sayılı ilamı.).
Temerrüt ise, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hâle gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir ve kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer.
Temerrüt için aranan ihtar hukuki işlem benzeri fiil mahiyetinde olup, alacaklının alacak miktarını belirterek borçludan borcun ifasını istemesi, ifayı kabule hazır olduğunu bildirmesi anlamına gelir. İhtar kural olarak şekle tabi olmayıp, yapılmadığı itirazı vaki olursa aksinin ispatı, niteliği gereği alacaklıdan beklenir.
Borcun kaynağı ne olursa olsun borçlu borç ilişkisinden doğan para borcunu ifada temerrüde düştüğünde 6098 sayılı TBK’nun 118 vd. maddeleri uyarınca bunun yasal sonucu olarak asıl borca bağlı olan feri bir borç niteliği taşıyan temerrüt faizini ödemekle yükümlüdür(Dr. Nami Barlas, Para Borçlarının İfasında Borçlunun Temerrüdü ve Temerrüt Açısından düzenlenen Genel Sonuçlar 1992, s:127; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.6.1997 tarihli ve 1997/11-278 Esas, 1997/529 Karar sayılı ilamı).
Temerrüt faizi gecikme nedeni ile ödenmesi gereken faizdir. Faiz borcu temerrüdün doğumundan para borcunun ifa edileceği güne kadar işleyen bir borçtur. Borçlu temerrüdünde kusurlu olsun veya olmasın temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.
Faizin talep edilebilmesi için alacaklının zarara uğraması ve bunu kanıtlaması gerekmez.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satım sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura alacağına istinaden İzmir … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında 148.589,14 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 04/01/2023 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 04/01/2023 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, aynı tarihte icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiği ve davalının itirazının takibe konu asıl alacak üzerinden iptalini talep ettiği, davacının, fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu, davalının ödeme konusunda ihtar edildiği, davalının ödeme yapacağını bildirmekle birlikte alacağı sürüncemede bıraktığı, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ettiği, davalının ise ödemelerin 5018 sayılı yasa uyarınca sırasına göre yapıldığı, davacının mevzuata aykırı hareket ettiği, itirazların yerinde olduğunu savunduğu, taraflar arasında ticari satım sözleşmesi bulunduğu ve davacının sözleşmeye konu malı teslim ettiği ihtilafsız olup, davacı alacağının muaccel olup olmadığı, takipte talep edilen faiz oranının uygun olup olmadığı ve takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren, ticari satımdan kaynaklanan nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davalı kurumun doğrudan temin yoluyla … Paslanmaz Tam Pasolu Gıjon teminine ilişkin davacı ile sözleşme imzaladığı, bu sözleşme kapsamında davacının sözleşmeye konu malı kdv hariç 125.923,00 TL, kdv dahil ise 148.589,14 TL bedelle temin etmeyi üstlendiği, davacının sözleşme kapsamında üstlendiği malı teslim etme yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacının bu işe ilişkin 09/09/2022 tarihli faturayı düzenlediği, davalı kuruma müracaat ettiği, davalı kurum tarafından ödeme yapılmaması üzerine davacının 21/11/2022 tarihli ihtar ile davalıdan ödeme yapılmasını talep ettiği, davalı kurumun 26/11/2022 tarihli yazı ile söz konusu faturanın 11/10/2022 tarihinde muhasebeleştirildiği, son ödeme tarihinin sözleşmeye göre 10/12/2022 tarihi olduğu, kurum zorunlu giderlerinde yaşanan artış nedeniyle nakit sıkıntısı yaşandığı, 5018 sayılı Yasanın 34.maddesi uyarınca kurum nakit mevcudunun tüm ödemeleri karşılamaması halinde giderlerin kurum kayıtlarına alınma sırasına göre yapıldığının davacıya bildirildiği, davalı kurum tarafından ödeme tarihinde ödeme yapılmaması üzerine davacının 28/12/2022 tarihinde davalı aleyhinde takip başlattığı, davalının 5018 sayılı Yasanın 34.maddesini gerekçe göstererek takibe itiraz ettiği görülmüştür.
Davalı, Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu 34. Maddesi 2. Fıkrasında, Kamu İdarelerinin nakdi mevcudunun tüm ödemeleri karşılayamaması halinde bütçe emanetine alınan tutarlar muhasebe kayıtlarına alınma sırasına göre ilgilere ödeneceği hükmüne göre miktarına itiraz etmedikleri alacağın muaccel olmadığından ödenemeyeceğini ileri sürmüş ise de, TBK’nun 90.maddesi gereğince, her borcun doğduğu anda muaccel olacağı, sürelerin sözleşme şartlarından veya hukuki ilişkinin özelliğinden tespit edileceği, davalı idarenin iç işleyişine ilişkin yasa hükmünün özel hukuk sözleşmesine uygulanamayacağı, 5018 sayılı Yasanın 34. Maddesinin muacceliyete ve borcun ilama bağlanmasına engel teşkil etmeyeceği, takip ve davaya konu alacağın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre 10/12/2022 tarihinde muaccel hale geldiği, davacının takiple ödemeyi talep etmekte haklı olduğu, davacının takip öncesi dönem yönünden işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, takip tarihinden itibaren yasal faiz talebinin bulunduğu, davalının takip ile temerrüde düştüğü, tarafların tacir olmasına göre davacı tarafından talep edilebilecek faizin avans faizi olduğu ancak davacı tarafından takipte yasal faiz talep edilmekle taleple bağlı kalınması gerektiği, yine davalı idarece icra inkar tazminatının koşullarının oluşmadığı ileri sürülmüş ise de, tarafların üzerinde ittifak ettiği, bilinir ve hesaplanmış borca ödeme sırası gelmediğinden bahisle itiraz ederek takibi durduran davalının inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen DEVAMINA,
2-148.589,14 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 29.717,82 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 10.150,12 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 1.794,59 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.355,53 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 1.794,59 TL peşin harç, 118,00 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 2.092,49, TL yargılama giderinin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 23.288,37 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2023/406 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.14/04/2023

Katip….
e-imzalı

Hakim….
e-imzalı