Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/82 E. 2023/198 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/82
KARAR NO : 2023/198

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2017
KARAR TARİHİ : 16/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 04/07/2017 tarihli dava dilekçesinde ;davacının … Taş. Ve Tic. AŞ. ‘nin İzmir ilinde kurulu dava dışı S.S … Arsa ve Konut Yapı Kooperatifinde bulunan … hissesini ve aynı şirketin S.S. … Yapı Kooperatifinde bulunan … hissesini 31/07/2012 tarihinde devralarak her iki kooperatife müracaatta bulunduğunu bunun üzerine S.S … Arsa ve Konut Yapı Koop. İle davalılardan S.S … Yapı Kooperatifinin ayrı ayrı davacıyı üyeliğe kabul ederek davacının ortak sıfatını kazanmasını sağladıklarını, her iki kooperatifte de ortaklık payının İzmir ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel de kayıtlı arsadaki hisselerinin ortaklara dağıtılması suretiyle ihdas edildiğini, bu hisseler karşılığında her bir ortağın sahip olacağı konut veya konutlarının m2’ lerinin belirlendiğini, her iki kooperatif üyelerinin birbirleri ile akraba olduğunu, her iki kooperatifin 10/04/2014 tarihinde ayrı ayrı yaptıkları genel kurul toplantılarında S.S. … Yapı Kooperatifi çatısı altında birleşme kararı aldıklarını bu doğrultuda 29/04/2014 tarihli Birleşme Sözleşmesi ‘ nin imzalandığını, birleşmenin tescil edilerek 13/05/2014 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, iki kooperatifin birleşmeden önce hissedarı oldukları İzmir ili, … ilçesi, … mahallesi , … ada … Parsel de kayıtlı arsada müteahhit tarafından kendilerine bırakılan dairelerin hisselerine göre ortaklar arasında paylaştırılması amacıyla kura çekimi yapılması hususunda olağanüstü genel kurul toplantısı yaptığını ve her iki kooperatifin ayrı ayrı 06/11/2012 tarihinde yaptığı genel kurul toplantılarında toplantı tutanağı ekinde yer alan listede belirtilen hisseler oranında üyelere düşen metre kare hesaplaması düzeneğine uygun olarak kura çekilişi yapılmasına karar verildiğini, listeler incelendiğinde görüleceği üzere davacının S.S … Yapı Kooperatifinde sahip olduğu … hissesi karşılığında kendisine 239,829 M2 , S.S … Arsa ve Konut Yapı Kooperatifinde sahip olduğu … hisse karşılığında ise 260,245 m2 olmak üzere toplam yaklaşık 500 m2 büyüklüğünde daire verilmesi gerektiğini, alınan kura çekim kararı üzerine müteahhitle yapılan anlaşma uyarınca kooperatiflere kalan toplam 16 dairenin üyelere paylaştırılması amacıyla 14/11/2012 tarihinde İzmir … Noterliği tarafından kura çekilişi gerçekleştirildiğini ve kura sonucunun … yevmiye no’lu Düzenleme Şeklinde Kura Çekiliş Tutanağı ile tutanağa bağlandığını , davacıya … Blok … giriş … Kat … no’lu, … blok … giriş … Kat … no’lu, … blok …, giriş … Kat … no’lu ve … Blok … giriş … kat … no’lu olmak üzere toplam 4 daire isabet ettiğini, davacının bu taşınmazların tapusunun verilmesini beklerken … blok … giriş … Kat … no’lu dairenin davalı … adına 25/03/2013 tarihinde ferdileştirildiğini öğrendiğini, davalı …’nin iyi niyetinden ve söz konusu işlem hakkında tapuya güven ilkesinin geçerli olduğundan söz etmenin mümkün olmadığını, yapılan tescilin yolsuz tescil olduğunu, davacının öncelikli talebinin tapunun iptal edilerek adına tescili olduğunu ancak bunun mümkün olmaması halinde konut verilmemesi sebebiyle hak ettiği tazminatın kendisine ödenmesinin talep edildiğini, bunun dışında davacının söz konusu daireden faydalanamaması sebebiyle en geç ferdileşmenin yapıldığı 25/03/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak kira bedellerinin de faizi ile birlikte ecri misil olarak talep edildiğini, davalılardan S.S … Yapı Kooperatifinin birleşmeden ötürü davacı adına ferdileşme yapmakla ve tazminat ile ecri misil ödemekle yükümlü olması , …’in tapu maliki olması ve adına yapılan tescilin yolsuz olması, …, … ve …’in davacının doğrudan zarara uğramasına sebep olan işlemi yapıldığı dönemdeki S.S. … Yapı Koop. Yönetim kurulu üyesi olmaları ve tazminat ile ecri misil talebi bakımından sorumlulukları bulunması sebebiyle davada davalı olarak gösterildiğini, dava değeri olarak belirtilen 26.000,00 TL’nin 10.000,00 TL’lik kısmının tapu iptal ve tescil talebinin harca esas değeri olduğunu, 15.000,00 TL’lik kısmının tazminat talebine ilişkin olduğunu, 1.000,00 TL’lik kısmının ecri misil talebine ilişkin olduğunu belirtmiş ,davalılardan … adına kayıtlı İzmir ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada,… Parsel de kayıtlı … Blok … giriş … Kat … no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, bu talebin yerinde görülmemesi halinde harca esas değerin artırılmasına ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla ve davanın belirsiz alacak davası olmak üzere davacıya konut verilmemesi sebebiyle 25/03/2013 tarihi itibaren işlemiş faizi ile birlikte 15.000,00 TL tazminata hükmedilmesine, her iki durumda da davacının dava konusu daireden faydalanmaması sebebiyle harca esas değerin artırılmasına ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla en geç ferdileşmenin yapıldığı 25/03/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak kira bedelleri karşılığı olarak 1.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan alınarak ecri misil olarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 10/08/2017 tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafça davalıya S.S. … Yapı Koop. yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde zarara uğrattığı gerekçesiyle davanın yöneltildiğini, yönetim kurulu üyelerine genel kurul kararına dayanmaksızın ortaklara daire tahsis etme yetkisi verilmediğini, davalının iddia edildiği gibi yetki ve sorumluluğu bulunmadığını, davalı aleyhine yönetim kurulu üyeliği nedeniyle davacı tarafından dava açılabilmesinin mümkün olmadığını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. Maddesi yollaması ile TTK’nun ilgili maddesi nedeniyle yönetim kurulu üyelerine böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulca karar alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerektiğini, davalı aleyhinde bu yönde bir karar alınmadığını, davanın usul yönünden reddinin gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluğuna ilişkin davanın zaman aşımı süresi için 1163 sayılı yasanın 98. Maddesi yollaması ile TTK’nun ilgili madde hükmünün uygulanacağı dava zaman aşımı süresinin gözetilmesi gerektiğini, davalının sorumluluğu kabul edilse bile hiç kimsenin kendi kontrolu dışında kalan kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar ve yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacağını, olayın davalının bilgi ve yetkisi dışında gerçekleştiğini, davalının sorumlu tutulmasının hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacının dava dilekçesinde hissesine düşen payın verilmediğini iddia ettiğini ancak davacıya hissesi oranında daire verildiğini, davacının talebinin açıkça kanuna ve hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 31/08/2017 tarihli cevap dilekçesinde ; davalının yaşlı bir bayan olup daire almak için emlakçı … müracaat ettiğini, emlakçının da aracı olarak dava konusu … Blok … giriş …. Kat … no’lu daireyi önerdiğini ve daha sonra dava konusu dairenin davalıya satıldığını, davalı tarafça bedelin ödendiğini, tescilin yapıldığını, devir işleminin 25/03/2013 tarihinde gerçekleştiğini, bu zamana kadar davalıya davacıda dahil hiçbir kimsenin taşınmazın devri veya başka bir nedenle başvuru yapmadığını, davacının MK’nun 2. Maddesinde dürüstlük kurularına aykırı davrandığını, dava dilekçesindeki iddianın gerçekliğinin kabulü halinde dahi dava konusu taşınmazın davacı adına kura ile çıkması, kooperatifin kendi içindeki işlemleri, genel kurul kararları, taşınmaz paylaşımlarının davalı tarafından bilinemeyeceğini, davalıya yapılan devir sırasında koop. hak sahibi olduğu ve devir işlemini gerçekleştirdiğini, taraflar arasında yapılan kura çekimi ve diğer işlemleri davalının bilebilme imkanının olmadığını, davacı tarafça da belirtildiği üzere koop. ait 16 adet dairenin yalnızca davalıya değil ortak olmayan 3. şahıslara da aynı şekilde ferdileşme yoluyla devredildiğini, davacının ve koop.ortaklarının akraba olması yapılan eylemin dolandırılıcılık kapsamında hile ve desise ile menfaat temini olup bu hususlarda suç duyurusunda bulunulacağını, taşınmazın devri için borçlandırıcı ve tasarruf işleminde hukuka aykırılık görülmediğini, davalının tapu kaydına iyi niyetli olarak güvenerek taşınmazı devralan iyi niyetli kişi olduğunu, tapuya güven esas olduğundan davalı açısından davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafça koop. karşı alacak davası açılabileceğini, dava konusu taşınmazın piyasa değerinin 800.000,00 TL olup açılan bedel üzerinden üzerinden davanın yürümesinin mümkün olmadığını, öncelikle harç ikmalinin yaptırılması gerektiğini, ihtiyati tedbirin yasal şartlarının oluşmadığını, davacı tarafın iddia etttiği yoksun kaldığı kira bedelinin belirli veya belirlenebilecek nitelikte olduğunu, bu talep yönünden kısmı veya belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının talebini belirli hale getirerek harcını ikmal etmesi, aksi halde davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, tazminat bedeli veya taşınmaz bedeli noktasında da yine aynı gerekçenin geçerli olduğunu, davacı tarafın belirlenebilir nitelikte olan alacağını belirterek harcını ikmal etmesi aksi durumda davanın reddi gerektiğini belirtmiş ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 10/10/2017 tarihli cevap dilekçesinde ; davacı tarafça davalıya S.S. … Yapı Koop. yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde zarara uğrattığı gerekçesiyle davanın yöneltildiğini, yönetim kurulu üyelerine genel kurul kararına dayanmaksızın ortaklara daire tahsis etme yetkisi verilmediğini, davalının iddia edildiği gibi yetki ve sorumluluğu bulunmadığını, davalı aleyhine yönetim kurulu üyeliği nedeniyle davacı tarafından dava açılabilmesinin mümkün olmadığını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. Maddesi yollaması ile TTK’nun ilgili maddesi nedeniyle yönetim kurulu üyelerine böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulca karar alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerektiğini, davalı aleyhinde bu yönde bir karar alınmadığını, davanın usul yönünden reddinin gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluğuna ilişkin davanın zaman aşımı süresi için 1163 sayılı yasanın 98. Maddesi yollaması ile TTK’nun ilgili madde hükmünün uygulanacağını, dava zaman aşımı süresinin gözetilmesi gerektiğini, davalının sorumluluğu kabul edilse bile hiç kimsenin kendi kontrolu dışında kalan kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar ve yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacağını olayın davalının bilgi ve yetkisi dışında gerçekleştiğini, davalının sorumlu tutulmasının hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacının dava dilekçesinde hissesine düşen payın verilmediğini iddia ettiğini ancak davacıya hissesi oranında daire verildiğini, davacının talebinin açıkça kanuna ve hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize verdiği 10/10/2017 tarihli cevap dilekçesinde ; davacı tarafça davalıya S.S. Dünya Konut Yapı Koop. yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde zarara uğrattığı gerekçesiyle davanın yöneltildiğini, yönetim kurulu üyelerine genel kurul kararına dayanmaksızın ortaklara daire tahsis etme yetkisi verilmediğini, davalının iddia edildiği gibi yetki ve sorumluluğu bulunmadığını, davalı aleyhine yönetim kurulu üyeliği nedeniyle davacı tarafından dava açılabilmesinin mümkün olmadığını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. Maddesi yollaması ile TTK’nun ilgili maddesi nedeniyle yönetim kurulu üyelerine böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulca karar alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerektiğini, davalı aleyhinde bu yönde bir karar alınmadığını, davanın usul yönünden reddinin gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluğuna ilişkin davanın zaman aşımı süresi için 1163 sayılı yasanın 98. Maddesi yollaması ile TTK’nun ilgili madde hükmünün uygulanacağını dava zaman aşımı süresinin gözetilmesi gerektiğini, davalının sorumluluğu kabul edilse bile hiç kimsenin kendi kontrolu dışında kalan kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar ve yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacağını olayın davalının bilgi ve yetkisi dışında gerçekleştiğini, davalının sorumlu tutulmasının hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacının dava dilekçesinde hissesine düşen payın verilmediğini iddia ettiğini ancak davacıya hissesi oranında daire verildiğini, davacının talebinin açıkça kanuna ve hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini belirtmiş ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı S.S … Yapı Koop. Vekili Mahkememize verdiği 10/10/2017 tarihli cevap dilekçesinde ; davacı tarafça davalı koop tarafından yapılan kura da payına düşen kısmın verilmediği, başkası adına tescil edildiği iddiasında bulunulduğunu, bu iddianın doğru olmadığını, davalının yasal sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafça dava dilekçesinde hissesine düşen payın kendisine verilmediğinin iddia edildiğini ancak koop. tarafından davacıya hissesi oranında daire verildiğini, davacının bu durumu dava dilekçesinde belirtmediği gibi zararlarının karşılanmasını istediğini, davacının talebinin açıkça kanuna ve hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacının haksız kazanç elde etme istediği ve mahkemeyi yanılttığını belirtmiş ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine dair verilen karar İstinaf edilmiş , İzmir BAM … HD.nin … Esas … Karar sayılı 26/10/2021 tarihli kararıyla davacı vekilinin ve katılma yoluyla istinafa başvuran davalı … vekilinin İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş , İstinaf kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … HD.nin … Esas … Karar sayılı 30/11/2022 tarihli ilamı ile “…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri re’sen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre, davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazları bakımından: Dava, kooperatif ortaklığına dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise tazminat ile ecrimisil bedelinin tahsiline ilişkindir. Kooperatiflerde açık kapı ilkesinin bir gereği olarak, ortak kooperatife girme hakkına sahip olduğu gibi çıkma hakkına da sahiptir. Çıkma bildirimi, gerçek veya tüzel kişi ortak tarafından tek taraflı bir irade beyanı ile kullanılan bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu bildirim herhangi bir şekle bağlı olmaksızın yapılabilir. Ancak ispat açısından, taahhütlü mektup, elden imza, elektronik posta veya noter aracılığıyla yapılması önem arz eder. Somut olayda, ilk derece mahkemesi gerekçesinde davacının davalı kooperatif ortağı iken 25.06.2015 tarihli genel kurulun 5. maddesiyle ayrılma isteminin kabulüne karar verildiği belirtilmiş ise de, dosya kapsamından davacının ayrılma bildiriminde bulunduğunu ispata yönelik bilgi ve belgeye rastlanmadığı gibi, istifasının görüşüldüğü bu genel kurula davet edilmediği ve bahsi geçen kararın davacıya tebliğ de edilmediği de anlaşılmıştır. Bölge adliye mahkemesi kararına dayanak gösterilen dürüstlük kuralına ilişkin TMK madde 2 ise, istifa genel kurulu ile dava tarihi arasında geçen kısa süre itibariyle somut olaya uygun düşmemektedir. Açıklanan hususlar birarada değerlendirildiğinde, davacının kooperatif ortaklığının devam ettiği tartışmasızdır. Yine dosya kapsamından, kooperatif ortağı olmadığı anlaşılan devralan …’in davaya konu bağımsız bölümü 25.03.2013 tarihinde tapuda satış suretiyle devraldığı ve fiilen onun kullanımında olduğu dikkate alınarak, adı geçen davalının iyiniyeti tartışılıp, tapu iptali ve tescil talebi bakımından, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçesiyle bozularak gelmiş dosya yeniden esasa alınmıştır.
Bozma ilamı öncesinde davalı … adına tescil edilen … Blok, … Giriş, … Kat , … no’lu daire ile ilgili yapılan tescil işleminde usul ve yasaya aykırılığın söz konusu olup olmadığı, davacının tapu iptal ve tescil talep edip edemeyeceği, tescil talep edilemeyecek ise davacı tarafça tazminat talep edilip edilemeyeceği, edilebilecek ise bunun miktarı ile davalı yönetim kurulu üyeleri açısından yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin dava koşullarının oluşup oluşmadığı ve davacı tarafça talep edilebilecek alacak miktarının belirlenmesine yönelik olarak koooperatif kayıtları ile taşınmaz üzerinde kooperatif uzmanı, inşaat mühendisi ve SMMM’den oluşturulan 3 kişilik bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 10.10.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ; tapu iptal tescil ve tazminat ve ecrimisil istemli dava konusu İzmir İli, … İlçesi, … Mah. , … Ada , … Parselde kayıtlı 2529 m2 alanlı arsa niteliğindeki ana taşınmazın üzerinde mevcut betonarme karkas asansörlü apartman şeklinde yapılmış kat irtifaklı ana yapının … arsa paylı, … no’lu giriş, … Blok, … Kat , … no’lu mesken niteliğindeki bağımsız bölüm olduğu, taşınmazın 25.03.2013 tarihinde ferdileşme + birleştirme suretiyle … adına tam paylı olarak tescil edildiği, aksi kanıtlanmadığı takdirde tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilebilmesi için davada davalılardan …’in iyi niyetli 3. kişi olarak kabul edilmesi gerektiği, dosyadaki bilgi ve belgelerin adı geçenin kötü niyetli olduğunun kabulü için yeterli olmadığı, bu nedenle gelinen aşamada tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilemeyeceğinin düşünüldüğü, taşınmazın 04.07.2017 dava tarihi itibarıyla serbest piyasa alım satım rayiç değerlerine göre sürüm değerinin 750.000,00 TL olarak hesap ve tespit edildiği, davacının mağduriyetinin 750.000,00 TL tazminat ödenerek giderilebileceği, taşınmazın 25.03.2013 tapu tescil tarihi ile 04.07.2017 dava tarihleri arasındaki 4 yıl, 3 ay 10 günlük sürede ki kira yoksunluğu/ecrimisil bedelinin 86.140,00 TL olarak hesap ve tespit edildiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir. Rapora itiraz edildiğinden ve bilirkişi heyeti tarafından kooperatif defterlerinin incelenmediği anlaşıldığından kooperatif defter ve kayıtları da incelenerek davacının dava konusu edilen taşınmazın tescilini isteme hakkı kazanıp kazanmadığı, taşınmazın davalı … adına tesciline esas kooperatif kayıtlarındaki dayanak işlemin ne olduğu, dayanak işlemde usulsüzlük olup olmadığı ile yönetim kurulu üyesi olan davalılar hakkında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin dava koşulları oluşup oluşmadığı ve tüm taraf itirazlarının değerlendirilmesine yönelik bilirkişi kurulundan ek rapor istenilmiş, alınan 05.04.2019 tarihli kooperatif uzmanı bilirkişi …’in ön raporunda davalı kooperatife ait defter ve kayıtlara ulaşılamadığından gerekli incelemenin yapılamadığı, gerekli incelemenin yapılabilmesi için davalı kooperatifin 2011, 2012 , 2013 ve 2014 yıllarına ait yönetim kurulu karar defteri, ticari defterler , üye kayıt defteri ve genel kurul tutanakları ile hazirun cetvellerinin mahkeme kaleminde hazır edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ön rapor doğrultusunda davalı kooperatife ön raporda bahsi geçen defter ve belgeleri sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde defterler sunulmadığı takdirde defter ibrazının vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına karar verilerek dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, alınan 10.07.2019 havale tarihli ek bilirkişi raporunda ; taraf itirazlarının 10.10.2018 tarihli rapordaki tespit ve değerlendirmelerinin sonuçlarını değiştirecek nitelikte olmadığı, bu nedenle sözü edilen rapordaki tespit ve değerlendirmelerin genel olarak geçerliliğini koruduğu, kooperatif yöneticisi olan davalılar …, …, …, davalı SS … Kooperatifini ilgilendirmemesine rağmen davacı … ile dava dışı … arasındaki borç alacak ilişkisinde …’in tarafında yer almak suretiyle ortak olarak davacıya tahsis edilen konutun davalı … adına tescil edilmesinde rol oynadıklarının anlaşıldığı, tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazın 25.03.2013 tarihinde ferdileşme yoluyla davalı … adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, tescil şeklinin …’in ortak olarak kaydedildiğini gösterdiğini, eski kooperatif ortağı olarak …’in öncelik hakkı bulunduğundan davacının dava konusu taşınmazın mevcut tapusunun iptal edilerek kendi adına tescil edilmesini isteme hakkının bulunduğu sonucuna varıldığı, davalı …’in iyi niyetli 3. kişi olarak kabul edilip edilemeyeceğinin ve iyi niyetli 3. kişi olarak kabul edilmesinin dava konusu taşınmazın mevcut tapusunu iptal edilerek davacı adına tescil edilmesine engel olup olmayacağının hukuki yorumu ve takdirinin mahkemeye ait olduğu, Kooperatifler Kanunun 59. maddesinin 3. bendindeki ”Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zarardan kooperatif sorumludur.” Ana Sözleşmenin 48. Maddesinin 6. Bendindeki ”Yönetim kurulu üyeleri kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olup kooperatife tazmin etmekle yükümlüdürler.” hükmünü içerdiği, bu hükümlere göre kooperatif yöneticisi olan gerçek kişi davalıların davacı …’in uğradığı zarardan sorumlu tutulup tutulamayacaklarının hukuki yorumunun ve takdirinin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
İzmir İli, … İlçesi, … Mah. , … Ada , … no’lu taşınmazın tapu kaydının tüm bağımsız bölümler ve tedavülleriyle ilgili celbi için ilgili tapu müdürlüğüne yazı yazılmış, tapu kaydı celp edilerek dosya içerisine alınmıştır. Bozma ilamı öncesinde davacı tarafça 17.09.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000,00 TL olan kira yoksunluğu/ ecrimisil istemine ilişkin müddeabihin 85.140,00 TL arttırılarak toplamda 86.140,00 TL’ye yükseltildiği, söz konusu alacağa her bir tahakkuk tarihinden itibaren bu talep kabul görmez ise tüm alacağa en geç dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesinin talep edildiği belirlenmiştir. Bozma ilamı öncesinde bilirkişi raporunda belirtilen taşınmazın değeri üzerinden hesaplanan harcın tamamlanması için davacı tarafa 2 haftalık süre verilmiş, davacı tarafça gerekli harç tamamlanmıştır. Bozma ilamı öncesinde alınan rapor ve ek raporun kooperatif defter ve belgeleri incelenmeksizin düzenlendiği anlaşıldığından kooperatif vekiline kooperatif defter ve kayıtlarının bulunduğu yer konusunda beyanda bulunmak üzere mahkememizin 10.10.2019 tarihli celsesinde 2 haftalık süre verilmiş aynı celse de kooperatif defter ve kayıtlarının bulunduğu yer bildirildiğinde kooperatif defter ve kayıtları incelenerek ek rapor düzenlenmesi için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, davalı kooperatif vekili Mahkememize verdiği tarihsiz dilekçesinde SS Dünya Yapı Kooperatifin ticari defter ve kayıtlarının … Müşavirlik, … Bulvarı No: …, … İş Hanı … adresinde bulunduğunu belirtmiştir. Bozma ilamı öncesinde bilirkişi … ve … Mahkememize verdikleri 16.12.2019 tarihli raporlarında ; davalı kooperatife ait defter ve kayıtların bildirilen … Bulvarı No: …, …/İZMİR adresinde incelenmesi için dosyanın tevdii edildiği, 13.12.2019 günü bildirilen adrese gidildiğinde adresin … Müşavirlik Ltd. Şti.’ne ait büro olduğunun görüldüğü ve geliş nedeninin açıklandığı, adının … olduğunu söyleyen bir kişinin kendileriyle muhatap olduğu ve Ali olarak bir hitap ettiği kişiyle telefonda görüştükten sonra ”SS … Yapı Kooperatifi’ne bir takım işlerinde yardımcı olduk ancak defterleri biz tutmadık. Bu nedenle biz de adı geçen kooperatifle ilgili hiçbir defter kayıt ve belge bulunmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyanın yazılı olarak verilmesi talep edildiğinde ise ” bu doğru olmaz ancak ben kooperatif yetkilileriyle görüşüp, bir gelişme olursa size telefonla bilgi vereceğim.” şeklinde beyanda bulunduğu, bu nedenle davalı kooperatife ait defter ve kayıtlara ulaşılamadığından mahkemece talep edilen incelemenin yapılamadığını belirtmişlerdir. Bozma ilamı öncesinde Kooperatif defter ve belgelerine ulaşılamadığından 10/09/2019 tarihli ara kararı doğrultusunda davalı kooperatifin bilançosu, gelir gider cetvelleri , yönetim ve denetim raporları , genel kurul tutanakları ,ortaklık cetvelleri, kura ve tahsis belgelerinin gönderilmesi için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılar yazılmış yazı cevapları alınarak dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, alınan 29.06.2020 havale tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda ; davanın kooperatif ortağı olarak davacı …’e tahsis edilen taşınmazın 25/03/2013 tarihinde davalı … adına tescil edilmesi sonucunda oluşan mağduriyetin giderilmesine ilişkin olduğu, davalı kooperatife ait defter ve kayıtlar ibraz edilmediğinden dosyaya ibraz edilen delillerin yanı sıra T.C İzmir Valiliği, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen belgelerle sınırlı inceleme yapılabildiğinden ana hatları ile ilk rapordaki tespit ve değerlemelerin geçerliliğini koruduğu, 25/06/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davacı …’in ortaklıktan ayrılması kabul edilmiş ise de ayrılmanın ne şekilde gerçekleştiğinin açıklanmadığı, davacının ortaklıktan istifa ettiğine dair herhangi bir belge ibraz edilmediği gibi Kooperatifler Kanunu Md. 16-27 ve Ana Sözleşme Md.14 hükümlerine uygun olarak ortaklıktan ihraç edildiğini gösteren herhangi bir delil ibraz edilmediği, çağrılmadığı dolayısıyla katılmadığı, genel kurul toplantısında alınan kararın davacı açısından geçerli ve bağlayıcı olup olmadığının hukuki yorumunun mahkemeye ait olmak üzere ortaklığın istifa, ihraç ve devir gibi nedenle sona erdiği kanıtlanmadığı takdirde davacı … adına tesis edilen ortaklığın devam etmekte olduğunun kabul edileceğinin düşünüldüğü, adına tesis edilen ortaklığın halen devam ettiğinin kabul edilmesi halinde davacı …’in gerekli şartların gerçekleşmesi nedeniyle dava konusu taşınmazın kendi adına tescil edilmesini talep edebileceği, davalı …’in iyi niyetli 3. Kişi olarak kabul edilerek tapu iptal ve tescil talebinin reddedilmesi halinde davacının mağduriyetinin ilk raporda belirtilen miktarda tazminat ödenerek giderilmesinin gerekeceği, dava konusu taşınmazın davacı …’in ortaklıktan ayrılmasının kabul edildiği, 25.06.2015 tarihinden önce 25.03.2013 tarihinde davalı … adına tescil edildiği, ortaklık kaydına rastlanmayan davalı …’in iyi niyetli 3. kişi olarak kabul edilip edilmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğu, dava konusu taşınmazın davalı … adına tescil ettirildiği tarihte davalı kooperatifin yönetim kurulunda gerçek kişi davalılar … , … ve …’in görev yaptığının tespit edildiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Bozma ilamı öncesinde davalı kooperatife ana sözleşme celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Toplanan tüm delillerinin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça davacının davalı kooperatifin üyesi olmasına ve dava konusu edilen taşınmazın davacı adına tahsisine ilişkin karar bulunmasına rağmen taşınmazın davalı … adına tapuya tescil edildiğinden bahisle taşınmazın tapusunun iptaliyle davacı adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde davacıya konut verilememesi nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesine ve davacının dava konusu edilen daireden faydalanaması sebebiyle oluşan ecrimisilin tahsiline yönelik olarak davalılar hakkında Mahkememize dava açıldığı, davacı …’in davalı kooperatif ortağı iken kooperatifin 25.06.2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ait genel kurul toplantısının ” Madde 5 ” kararıyla ortaklıktan ayrılma isteğinin kabulüne karar verildiği, söz konusu genel kurul toplantısından sonra davacının 30.06.2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait genel kurul toplantısına, 29.06.2018 tarihinde yapılan 2017 yılına ait genel kurul toplantısına katılmadığı , genel kurul toplantı tutanakları ve hazirun cetvellerinde adının bulunmadığı, davacı tarafça davalı kooperatifin 25.06.2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ait genel kurul toplantısının Madde 5 kararıyla ortaklıktan ayrılma isteğinin kabulüne yönelik karara karşı genel kurulun iptali ve ortaklığın tespitine yönelik açılmış bir dava bulunmadığı , kooperatif genel kurul kararının halen geçerli olduğu , davacının 25.06.2015 tarihinde kooperatif ortaklığının sona erdiği ve davacının davanın açıldığı tarih itibariyle kooperatif ortağı olmadığı, davacının talebinin kooperatif ortaklığı hak ve sıfatına dayalı tapu iptal tescil ve alacak talebi olup davacının dava tarihi itibarıyla kooperatif ortaklığı sıfatı bulunmadığından davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı , bu husus göz önüne alındığında da Yargıtay … HD.nin … Esas … Karar sayılı 30/11/2022 tarihli ilamındaki davacının kooperatif ortaklığının devam ettiği ve kooperatif ortağı olmadığı anlaşılan devralan …’in davaya konu bağımsız bölümü 25.03.2013 tarihinde tapuda satış suretiyle devraldığı , fiilen onun kullanımında olduğu dikkate alınarak, adı geçen davalının iyiniyeti tartışılıp, tapu iptali ve tescil talebi bakımından, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğini belirten bozma ilamına karşı ısrar kararı verilmesinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas, … Karar sayılı bozma ilamına karşı Mahkememizin önceki kararında ısrar edilmesine,
2-Davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğundan REDDİNE,
3-Peşin alınan 444,02 TL ile daha sonra tamamlanan 12.637,50 TL ve 1.454,00 TL harç fazla olduğundan 14.355,62 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine ,
4-Tüm davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından 9.200,00 TL tek maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar Davacı vekili Av. … ile davalı … vekili Av. … ve diğer davalılar vekili Av. …’ın yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/03/2023

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır