Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/646 E. 2023/912 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/646
KARAR NO : 2023/912
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/08/2023
KARAR TARİHİ : 14/11/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil davacı şirket … ve … iştiraklerinden olup, İzmir ilinde raylı sistem toplu taşıma hizmeti gerçekleştirmektedir. Davalı … Genel Müdürlüğü ise İzmir’de toplu ulaşım hizmetinin ana sunucusu olup, koordinasyonunu gerçekleştirmektedir. İşbu koordinasyon içerisinde İzmir Büyükşehir Belediyesi ve/veya iştiraklerince sunulan toplu ulaşım hizmetinin ücret toplama işlemleri davalı … Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan elektronik sistem aracılığıyla yerine getirildiği, Taraflar arasındaki yıllardan bu yana süren işleyiş içerisinde geç ve eksik ödemelerden kaynaklanan vade farkı konusunda görüşmeler yapılmış, ancak sadece 2017 yılında değil devam eden senelerde de benzer gecikmeler rutin hale geldiği, müvekkil davacı şirket tarafından 2017 ila 2021 tarihleri arasında davalı tarafından tahsilatı takiben 15 gün içerisinde yapılması gereken ödemelerin gecikmesinden kaynaklanan vade farkı hesaplaması yapıldığı, Bu alacak yönünden müvekkil davacı şirket tarafından davalı tarafa 20.01.2023 tarihli 5.010.535,37-TL bedelli alacak faturası düzenlenerek gönderilmişse de işbu fatura davalı tarafından itiraz edilerek iade edildiği, Müvekkil davacı şirket, uğradığı kaybın tespitini takiben davalı taraftan dava konusu miktarın ödenmesini talep etmesine rağmen işbu davayı açtığımız tarihe kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı Şirket, 2017 ile 2021 yılları arasındaki ödeme süresine uymayan geç ve/veya eksik tahsilattan kaynaklanan ” vade farkı alacağı bulunduğunu iddia etmiş ise de, idarece davacı Şirkete ait tüm biniş hasılatları eksiksiz ve gecikmesiz olarak ödenmiş olup, vade farkı yahut faiz alacağı doğuracak bir gecikmeye sebebiyet verilmediğini, ayrıca alacak iddiasını Kabul anlamına gelmemek üzere davaya konu edilen alacaklar doğduğu iddia edilen tarihler itibariyle zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davacı tarafça açılan davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, belirsiz alacak davası ve kısmi dava ancak talep konusunun taraflar arasında tartışmalı olduğu veya davacının talep sonucunu belirleyemediği yahut belirlemesinin imkânsız olduğu hallerde açılabilen davalar olduğu, nitekim somut olayda, davacı talep konusu iddialarına ilişkin her türlü bilgiye vakıf olduğu, davacı tarafın İdaremizden alacağı olduğunu kabul anlamına gelmemek üzere, dava dilekçesinin 2 numaralı ekinde yer alan adat faturada davaya konu edilen alacağın tam miktarı yazdığı, davacının söz konusu alacağını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep etmesinde hukuki yarar bulunmadığı, davanın her aşamasında ve re’sen gözetilmesi gereken dava şartları, davanın bu aşamasında da Sayın Mahkemece değerlendirilmeli ve dava şartının (hukuki yararın) belli süre verilerek dahi giderilmeyecek olması nedeniyle huzurdaki davanın öncelikle HMK m.115/2 uyarınca usulden reddi gerektiği, dava öncesi idare ile şirket arasında karşılıklı yazışmalarda talep konusu gecikmeden kaynaklı olarak faiz iken dava dilekçesinde bu talebin ödemelerin gecikmesinden kaynaklanan vade farkı olarak nitelendirildiği, vade farkı ile temerrüt faizinin hukuki niteliğinin aynı olduğu, davacı şirket ile idare arasında vade farkı verileceğine ilişkin protokol/sözleşme veya teamül bulunmadığından vade farkı istenmesinin mümkün olmadığı, idarece davacı şirkete ait tüm biniş hasılatları eksiksiz ve gecikmesiz olarak ödendiğini, vade farkı yahut faiz alacağı doğuracak bir gecikmeye sebebiyet verilmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Somut olayda, davacı şirket tarafından davalı idare aleyhinde davacı şirkete eksik ve geç ödendiği iddia edilen yolcu ücretlerinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla huzurdaki davanın ikame edildiği, dava konusu uyuşmazlığın TTK.’nun 4.maddesinde sayılan uyuşmazlıklar arasında yer almadığı, davalının tacir sıfatının bulunmadığı, bu hususun davalının tabi olduğu mevzuat ile da sabit olduğu, bu durumda uyuşmazlığı çözmekte görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 6102 sayılı Yasanın 5. Maddesinin değiştirildiği, bu değişiklik sonucu: Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağının belirlendiği, davanın açıldığı tarih itibariyle davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı içerisinde kalıp, mahkememizin görev alanı içerisinde olmadığı, görev hususunun kamu düzeni ile ilgili dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her safhasında ve resen nazara alınmasının ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli mahkemenin İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20.maddesi gereği karar kesinleştikten sonra iki haftalık kesin süre içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, (ihtarat yapıldı)
5-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı-davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/11/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı