Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/637
KARAR NO : 2023/937
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/08/2023
KARAR TARİHİ : 22/11/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Şirket üretimini davalı gibi tedarikçiler aracılığı ile de yapmaktadır. Müvekkil Şirket ile davalı arasında ayçiçeği üretimi için “yoğunlaştırılmış tohumlarla ilgili sözleşme” adında tedarik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye göre Müvekkil Şirket tarafından davalıya verilen tohumlar ile ay çiçeği üretimi yapılacak, bu üretim sırasında Müvekkil Şirket tarafından davalı tedarikçiye sulama avansı, tarla için ilaç ödemesi, borsa tescil kesintisi ve hak ediş avansı olmak üzere toplamda 55.840,29 TL avans ödemesi ilerideki hak edişinden kesilmek üzere davalı tedarikçiye ödendiği, davalı tedarikçinin ay çiçeği üretimi sonrasında mahkemeye sunulan müstahsil makbuzunda da görüleceği üzere 77.187,84 – TL hak edişi olduğu, fazla ödemenin tespiti sonrasında davalı ile defalarca iletişime geçilmiş ise de davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması sebebiyle fazla ödemenin tahsili için Bergama İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE :
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Somut olayda, taraflar arasında tedarik sözleşmesi imzalandığı, davacı şirket tarafından davalıya fazla ödeme yapıldığının iddia edildiği, yapıldığı iddia edilen fazla ödemenin tahsili amacıyla davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, akabinde davacı şirketi huzurdaki davayı ikame ettiği, mahkememizce davalı hakkında tacir araştırması yapıldığı, ticaret sicilden gelen yazı cevapları incelendiğinde davalının sicil kaydının bulunmadığı, vergi dairesinden gelen yazı cevaplarında ise davalının defter tutmakla yükümlü olmadığı, gelir ve giderleri ile gayrisafi hasılasına göre esnaf sayılan kişilerden olduğu ve tacir sayılan kimselerden olmadığı, bu sebeple davalının tacir olarak kabul edilemeyeceği, dava konusu uyuşmazlığın TTK.’nun 4.maddesinde sayılan uyuşmazlıklar arasında yer almadığı, bu durumda uyuşmazlığı çözmekte görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 6102 sayılı Yasanın 5. Maddesinin değiştirildiği, bu değişiklik sonucu: Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağının belirlendiği, davanın açıldığı tarih itibariyle davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı içerisinde kalıp, mahkememizin görev alanı içerisinde olmadığı, görev hususunun kamu düzeni ile ilgili dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her safhasında ve resen nazara alınmasının ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli mahkemenin İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde ek bir karar ile davanın açılmamış sayılmasına dair karar oluşturulmasına,
5-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar verildi.22/11/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı