Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/476 E. 2023/467 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/311 Esas
KARAR NO : 2023/482
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/04/2023
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesiye özetle : müvekkili şirket tarafından 19.03.2022 tarihinde davalının ölçü devresinden geçmeksizin bir faz harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği, kaçak elektrik kullanımından sonra sayacın mühürlendiği, davalıya kaçak elektrik faturası düzenlendiği ve davalının borcunu ödememesi üzerine davalı hakkında İzmir …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı, ancak davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğundan bahisle davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesiyle; öncelikli olarak müvekkilinin tacir olmadığı, bu nedenle iş bu davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesinin gerektiği, davacı şirket tarafından düzenlenen kaçak elektrik faturasına itiraz edildiği ve davacının bu itirazı kısmen kabul ettiği, kaçak tahakkukunun 96.650,20 TL’den 68.277,10 TL’ye düşürüldüğü, icra takibine itirazi kayıt ile müvekkilinin kısmi ödeme yaptığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalının kaçak elektrik kullanıldığı iddiasıyla davacı tarafça davalı adına düzenlenen fatura bedelinin tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptaliyle icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/10789 Esas, 2016/8226 Karar ve 18.10.2016 tarihli kararında belirtildiği üzere ; Mülga 6762 Sayılı TTK’nun 1463.maddesine göre ; Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde karalaştırılmıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/12362 Sayılı Bakanlar Kurul’u Kararında esnaf-tacir ayrımının nasıl yapılacağı belirlenmiş olup, 6103 Sayılı TTK’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10.maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 Sayılı TTK’nun 11.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi sureti ile yapılması gerecektir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı …’ın ticaret sicil kaydı var ise gönderilmesi istenilmiş olup, İzmir Ticaret Sicil’den gelen cevabi yazıda davalının şahsi ticaret sicil kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
Yine mahkememizde yapılan yargılama sırasında davalı …’ın tacir olup olmadığının tespiti açısından ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmış olup, davalı ile ilgili olarak Şirinyer Vergi Dairesi’nden gelen 14.06.2023 tarihli cevabi yazıda davalının 03.03.2006 tarihinde “Çay Ocakları, Kıraathaneler, Kahvehaneler, Kafeler, Meyve Suyu Salonları ve Çay Bahçelerinde İçecek Sunum Faaliyeti” faaliyetine başladığı, ayrıca 01.12.2020 tarihinde faaliyetine ek olarak “Belirli Bir Mala Tahsis Edilmiş Mağazalarda Taze Sebze ve Meyve Perakende Ticareti” faaliyetine başladığı ve faaliyetini 31.05.2023 tarihinde terk ettiği, 2022 vergilendirme döneminde İşletme Hesabı Esasına göre defter tuttuğu hususları tespit edilmiş olup, 2022 dönemine ait yıllık gelir vergisi beyannamesinin bir örneği gönderilmiş olup, davalının 2022 yılı için bildirilen gayrisafi hasılatının 86.549,48 TL olduğu ve bu nedenle 2022 yılı için 200.000,00 TL olan defter tutma ve sınıf değiştirme haddinin altında kalması nedeniyle tacir olmadığı sonucuna varılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesini değiştiren ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı yasanın 2.maddesi ile “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usül hükümleri uygulanır ” şeklindeki düzenleme ile , artık 01/07/2012 tarihinden sonra açılacak davalarda sözü edilen iki mahkeme arasındaki ilişki görev ilişkisi olup , görevin 6100 Sayılı HMK’nun 137,138 maddeleri gereğince dava şartları arasında sayılmış olması nedeniyle, mahkemenin görevli olup olmadığı yargılamanın her hal ve safhasında talep üzerine veya mahkemece re’sen incelenip gözetilmesi gerekmektedir.
Bir davanın veya işin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için ; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya uyuşmazlığın 6102 Sayılı T.T.K.’da düzenlenen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya TTK’nun 4.maddesinde( b-c-d-e-f) sayılan dava veya işlerden bulunması, yahut özel bir yasal düzenleme ile davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalara göre; dava konusu somut olayda, her ne kadar davacı tacir ise de, davalının ticaret sicilden ve vergi dairesinden gelen yazı cevapları gereğince tacir olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın TTK.’nun 4.maddesinde münhasıran sayılan uyuşmazlıklar arasında da yer almadığı, davanın ticaret mahkemelerinde bakılacağına ilişkin açık bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı, bu itibarla davanın; ticari bir dava olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin mahkememize ait olmayıp, genel hükümlere göre çözülmesi gereken dava olması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu düşünülmekle, mahkememizin iş davada görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
İş bu davada mahkememiz görevli bulunmadığından davanın usulden REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
HMK 20.maddesi gereğince, iş bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde talepte bulunulması halinde dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Harç ve yargılama giderlerlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 15/06/2023

Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı