Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/4 E. 2023/890 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/4
KARAR NO : 2023/890
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/01/2023
KARAR TARİHİ : 07/11/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arası gerçekleşen mal alışverişi neticesinde 2 adet fatura kesilmiş ancak davalı tarafça fatura bedelleri ödenmediğini, davalı tarafın ödemeye yanaşmaması nedeniyle icra takipleri başlatıldığını, Davalı taraf, takibe konulan … İcra Md. … sayılı ve … İcra Md. … E icra dosyasında borca itiraz ettiğini, ancak söz konusu itirazlar hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu, davalı taraf; müvekkiline borcu olmadığını iddia ettiğini, bu iddianın taraflarınca kabulü mümkün olmadığını, tarafların aralarındaki ticari ilişki gereği … sayılı 09/09/2022 tarihli fatura ve sevk irsaliyesi ile … sayılı 31.08.2022 tarihli fatura ve sevk irsaliyesi ile görüldüğü üzere müvekkil tarafından mallar teslim edilmiştir. Buna rağmen borçlu, talep edilen bedellerin ödemesini tamamlamadığını, bu sebeplerle de söz konusu takipler başlatıldığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından kötü niyetli olarak açılan bu davada müvekkil davacıya herhangi bir borcu mevcut olmadığı, davacı taraf, haksız olarak müvekkilden alacağı olduğunu iddia ettiğini, zira davacı taraf, davaya konu icra takibinde de alacağın varlığına dair somut bir delil sunulmadan kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, Bu durum açıkça Medeni Kanun’un Dürüst davranma başlıklı 2.Maddesine de aykırı olduğunu, davacının, müvekkil aleyhine başlattığı icra takibine yönelik borca ve tüm ferilerine ilişkin itirazlarımızı bir kez daha yinelediğimizi bildirir kötü niyetli ve haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Davacı ile davalı arasında mal alış verişine istinaden fatura ve sevk irsaliyesi düzenlendiği, davalı tarafın edimlerini yerine getirmediği, akabinde davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde takibe itiraz ettiğini ve davacının davalı aleyhine huzurdaki davayı ikame ettiği, davalı hakkında tacir araştırması yapıldığı, gelen yazı cevapları incelendiğinde davalının defter tutmakla yükümlü olmadığı, gelir ve giderleri ile gayrisafi hasılasına göre esnaf sayılan kişilerden olduğu ve tacir sayılan kimselerden olmadığı, bu sebeple davalının tacir olarak kabul edilemeyeceği, dava konusu uyuşmazlığın TTK.’nun 4.maddesinde sayılan uyuşmazlıklar arasında yer almadığı, 6102 sayılı yasanın 4/1 maddesi gereği ticari kazanç kaybı ya da ticari iş hususunun görev konusunda belirleyici olmadığı, uyuşmazlığı nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için, yasanın açık hükmü gereği uyuşmazlığın her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanması gerektiği, yine 6102 sayılı yasanın 4/1 maddesi gereği uyuşmazlığı tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan da olmadığı anlaşılmakla, işbu davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, 6102 sayılı yasanın göreve ilişkin sınırı çizerken ticari iş kavramından hareket etmediği, ticari işletme kavramından hareket edildiği, somut olayda görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olması sebebi ile görevsizlik kararı verilerek davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli Mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri Olduğunun Tespitine,
4-6100 sayılı yasanın 20.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
5-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı-davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/11/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı