Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/389 E. 2023/676 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/389 Esas
KARAR NO : 2023/676
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/05/2023
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı şirket ile imzalamış olduğu abonelik sözleşmesi uyarınca 06.01.2022 tarihinde 19.440,00 TL güvence bedeli ödemesi yaptığını, davalı kurum tarafından müvekkiline gönderilen bila tarihli fark güvence bedeli konulu yazıda, Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 25.maddesinin 1.fıkrasının dayanak olarak gösterildiği, ancak bu yönetmeliğin 25 ve 26.maddelerinin müvekkili açısından geçerli olmadığını, dolayısıyla müvekkilinden talep edilen fark bedeli olan 53.968,87 TL’ye itiraz ettiklerini, davalı kuruma yapılan itiraza herhangi bir cevap verilmediği gibi, 08.05.2023 son ödeme tarihli faturada 53.858,87 TL güvence bedeli tahakkuk ettirildiğini ve fatura bedelinin 78.545,00 TL olduğunu, bu nedenle müvekkilinin tahakkuk edilen 78.545,00 TL bedelli faturanın kısmen iptali ile 24.686,13 TL’nin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle ; müvekkili kurum tarafından gerçekleştirilen işlemlerin mevzuat hükümleri uyarınca gerçekleştirildiğini, güvence bedeli talep etme yetkisinin müvekkiline ait yönetmelik ve taraflar arasında akdedilen sözleşme tarafından tanındığını, güvence bedelinin davacının borcu olan tüketim bedelini gelecekte ödememesi ihtimaline karşı alınacak önlem niteliğinde bir tür teminat olduğunu, hukuka uygun şekilde tahakkuk ettirilen güvence bedeli ve davacının kullanımına ilişkin hizmet bedelini içeren fatura nedeniyle davacının müvekkili şirkete borçlu olduğundan bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesine eklenen 5/A maddesiyle “Bu kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
6325 Sayılı kanuna eklenen 18/A- maddesiyle ise “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmişse arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceğinin ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereğini yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkartılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. ” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen bu yasal düzenlemeler kapsamında TTK’ya eklenen 5/A maddesi gereğince 01/01/2019 tarihinden itibaren ticari dava niteliğindeki konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Mahkemece dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde ise 6100 Sayılı HMK’nın 115/2. maddesi gereğince ise dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 20.09.2023 tarihli dilekçe ile dava açılmadan önce İzmir Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapıldığı, arabulucu tarafından müvekkili iş yerinin ticari işletme olduğu dolayısıyla tüketici konumunda olmadığını beyan ettiği ve zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığını beyan ederek dosyayı iade ettiği, bunun üzerine tekrar yeni arabulucu atanması sonucu ticari defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde, dosyanın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında olduğunun bildirildiği, bu sebeple dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmış ise de, davalı kurum ile arabulucu irtibatı geciktiği için arabulucu görüşmesinin dava tarihinden sonra yapıldığının bildirildiği görülmüştür.
Davanın TTK ‘da düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğu, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edildiği, işbu davanın ise arabuluculuğa başvurulmadan açılmış olduğu anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verme gereği doğmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
6102 Sayılı TTK’nın 5/A-1 maddesi ve 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi gereğince Arabuluculuğa başvurulmaksızın işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta yatırılan 921,66-TL harçtan mahsubu ile bakiye 651,81-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/1.maddesi gereğince 8.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/09/2023
Katip …
e-imza
Hakim …
e-imza