Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/218 E. 2023/573 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/218
KARAR NO : 2023/573
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2018
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 22/06/2018 tarihli dava dilekçesinde ; davalı ile davacı arasında imal edilen konfeksiyon ürünlerinin parça olarak boyanması konusunda şifahi anlaşmaya varıldığını, yapılan anlaşma gereği davacının davalı iş yerine 2460 parça konfeksiyon ürününü sevk ettiğini ve boyama yapılması için beklediğini, boyama yapılmadan önce numuneler gönderildiğini, numunelerden iyi sonuç alındığı düşünülmekle tüm ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğini , davacının boya anlaşması yapılan konfeksiyon ürünlerinin satışı maksatlı olarak ABD’ de yapılan bir fuara katıldığı ve masraf yaptığını, fuar sırasında alınan siparişlerin yapılarak parça boyama için davalı tarafa teslim edildiğini , davacının mevcut parça boyaması yapılan işlerin siparişini almak maksadıyla yaptığı masraflar dışında mevcut malların bozuk olmasından kaynaklı olarak da itibar ve müşteri kaybı yaşadığını , davalı tarafa teslim edilen ve işlemlerinin bittiği bildirilen malların teslim alınmakla bir kısım mal da boyanın tutmadığı, bir kısım malda da bozulmalar yaşandığının tespit edildiğini, mevcut bozulmaların düzeltilmesi amacı ile davalının da muvafakatı ile başka bir boya firması ile anlaşma yapıldığını , mevcut bozukluğun davalı tarafa iletildiğini , davalı tarafça Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma Merkezinden inceleme talep edildiğini ve malların boyaması sırasında kumaş üzerinde bulunan korumanın tam olarak alınmasına dair bir kimyasal işlemden geçirilmeden boyama yapıldığından dolayı yapılan boyanın tutmadığına dair 13/02/2018 tarihli Kom. … sayılı rapor alındığını, raporda da belirtildiği üzere davalı yanca eksik işlem yapıldığını, ürünlerin ilk yıkaması yapıldığında boya kaybına uğradığını, malların yurt dışına ihraç edildiğini ve iadeler gelmeye başladığını, davalının ilk etapta zararı kabullendiğini, malların kendisine faturasını kesilmesini istediğini ve davacı tarafından mal bedelinin bildirildiğini, davalı şirket yetkilisinin bildirilen bedelin yüksek olduğunu ancak boyama için belirlenen bedeli talep etmeyerek bu durumu telafi etmeyi düşündüğünü bildirdiğini, davacının ise malın bedelinin kendisine ödenmesini istediğini ve malı tekrar geri getirmeyerek ithalat için vergilerin ödenmemesi ve yine navlun ödenmemesi yolu ile zararın azaltılmasını talep ettiğini, davalının bu hususu kabul etmediğini, davalıya yapılan ayıp ihbarından kaynaklı mal bedeli olan 134.626,97 USD bedelli 08/05/2018 tarihli faturanın keşide edildiğini, faturanın davalıya elden teslim edilmek istendiğini ancak kabul edilmediğini ,faturaların Bornova … Noterliği’ nin 09/05/2018 tarih …Yevmiye sayılı ihtarnamesi ekinde gönderildiğini ,davalının fatura asıllarını İzmir … Noterliği’ nin 17/05/2018 tarih … Yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade ettiğini, malların bozuk olması ve müşterilerden iade gelmesinden kaynaklı olarak davacı ile toptan dağıtıcılar arasında ticari ilişkinin bozulduğunu, davacının maldan elden edeceği kardan da mahrum kaldığını, davalı tarafça yapılan işlemin boyama ve akabinde yıkama işlemi olmakla davacının ancak malın kullanıcıya satılması sonrasında ortaya çıkan boya kaybından kaynaklı olarak müşterinin ihbarı ile durumu öğrenebilecek durumda olduğunu, davacının ilk aşamada bir kısım mal da sıkıntı olduğunu fark ettiğini ve BK.474 kapsamında davalı tarafa durumu bildirdiğini , davalı tarafça uzman bir kurumdan rapor alınmakla kendisinin yaptığı işlemin hatalı olduğunu kendisinin belirlediğini , mevcut durumda davacı tarafından BK.475.madde kapsamında sadece işin bedelinin istenmesinin davacının zararlarını tazmin etmeyeceğini, BK.475′ de yer alan genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının kullanılması gerektiğini , malın toplam bedeli ile malın bir kısmını düzeltmek maksadı ile yapılan masraflarında tazmin edilmesi için dava açılması zarureti hasıl olduğunu ayrıca davacının mevcut malların fuarda tanıtılması için harcadığı bedeller yanında mevcut müşterilerini kaybetmiş olması da dikkate alındığında davacının manevi yönden de zarara uğradığını belirtmiş ,davalı tarafça davacıya ait olan ve ihraç edilen 2460 parça konfeksiyon malının boyama ve yıkamasında hatalı işlem yaparak malların ticari olarak faydasız hale gelmesine neden olunduğundan mal bedeli olan 134.626,97 USD’ nin fatura tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil zamanında ki kur üzerinden davalıdan tahsiline, bir kısım malın düzeltilmesi için harcanmış olan 6.796,08 USD bedelin fatura tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil zamanında ki kur üzerinden davalıdan tahsiline, davacının müşteri ve itibar kaybından dolayı 50.000,00 USD manevi tazminatın dava tarihinden itibaren döviz mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil zamanındaki kur üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 07/09/2018 tarihli cevap dilekçesinde ; davalı şirketin davacı tarafından gönderilen kumaşlara davacının talimatları doğrultusunda işlem yaptığını, davacı beyanlarından anlaşılacağı üzere işlem görmüş kumaşlara 3. bir şirket tarafından tamamen tekniğe aykırı olarak düzeltme adı altında işlem yapıldığını, bu işlemden davalının sorumlu tutulamayacağını , davanın öncelikle husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı tarafça davalı taraftan teslim alınan ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle zararın tazmininin istendiğini ayıbın davacı taraf beyanlarına göre mal tesliminde fark edildiğini, mal teslimi sırasında ayıp bulunmadığının açık olduğunu ancak herhangi bir kabul anlamına gelmemek üzere hatalı ürün varsa fark edilerek uygulamada davalı şirkete gönderilerek tamiri yapılmakta olduğundan davacı tarafın ayıp iddiasının dinlenilmesi imkanı bulunulmadığını yine de davacının var ise hatalı ürünleri davalıya iki günlük yasal süre içerisinde bildirmiş olması gerekirken herhangi bir ihbarda bulunmadığını hatta yasanın ön gördüğü 8 günlük sürede de herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, süreler geçtikten sonra Bornova … Noterliği’nin 09/05/2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin 15/05/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, bu hususunda zaman aşımı süresini ortadan kaldırmadığını, davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, davacı taraf iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi varitte olmadığını, davacı ile 2017 senesinin Aralık ayında görüşmelere başlandığını, Ocak 2018 de siparişlerin iletilmesi ve işlere başlanması için karşılıklı anlaşma sağlanarak ön hazırlıklara başlandığını, aynı senenin Şubat ayı içerisinde kumaş numunelerinin davalı şirkete gönderildiğini, istenilen renkler ve boyama çeşidinin davacı tarafından belirlendiğini, taraflar arasında her bir kumaş için hangi renk de mutabakat sağlandığına dair davalı şirket de numune asıllarının mevcut olduğunu , davacı taraftan alınan numune örneklerine uygun olarak bir kg’ lık üretim hazırlanarak davacı tarafa gönderildiğini veya bazılarında davacı şirketçe yetkilendirilen kişilerin davalı şirkete gelerek üretimi kontrol ederek üretime devam edilmesine onay verdiklerini , davacı şirketten numunelere verilen onay üzerine çoğaltma adı verilen teknik ile bu kez 10 kg’ lık ürünün aynı şekilde boyanarak gönderildiğini veya mahallinde davacı tarafça kontrol edildiğini veya davacı şirket ile yapılan mail yazışmalarından bu ürünlere de onay alındığını ve geriye kalan tüm parçaların boyanması için gerekli çalışmalar yapıldığını, üretim aşamalarında herhangi bir mutabakatsızlık söz konusu olduğunda davalı şirketin herhangi bir ücret talep etmeksizin düzeltmeler uyguladığını, davacı şirketten herhangi bir hata bildirimi yapılmaksızın davalı şirket tarafından numunelere uygun üretilen ürünlere dava dışı şirket veya şirketler tarafından boyama tekniğine aykırı olarak müdahalede bulunulduğunun dava dilekçesindeki beyanlar ile sabit olduğunu , davacı şirketin kumaşların ” cool dye” tekniği ile boyanması talimatını verdiğini, boyama tekniği uygulandıktan sonra davacıdan onay alındığını, tamamlanan parçaların davacıya sevk edildiğini ardından taraflar arasındaki sözlü görüşmelerde sadece laciverte boyanmış kumaşların istenilen gibi olmadığı bunların bir de ” asudel boyama ” tekniği ile boyanmasının istendiğinin bildirildiğini her ne kadar teknik olarak yağlı boya yapılan bir kumaşın tekrardan boyanmasının veya düzeltilmesinin mümkün olmadığı davacıya bildirilmiş ise de taleple bağlı kalınarak istenilen şekilde boya yapılmak zorunda kalındığını, davacı tarafın dilekçe de belirttiği gibi bir kısım mal da bozulmalar yaşamasının ardından davalı şirketin muvafakatı alınarak başka bir firmaya düzeltilmesi hususunun gerçeği kesinlikle yansıtmadığını , davacı şirkete önceden boyanmış bir tekstil ürününü üzerine tekrar değişik boyama yapılmasının mümkün olmadığının anlatılmış olmasına rağmen davalı şirkete verilen onay ve talimattaki davacı hatasından kaynaklanan durumu düzeltmek gayesi ile tekniğe aykırı işlemin yapılmasında ısrar ettiklerini, dava konusu yapılmaya çalışılan ihtilafında bu durumdan kaynaklandığını, davacının hatalı seçim ve talimatlarının sonucu olarak yurt dışına gönderileceği iddia edilen ürünlerde düzeltme adı altında 3.kişilere tekniğe aykırı işlemler yaptırıp sorumluluğu davalı şirkete yüklemeye çalıştığını, ürünlerin gelmemesinin bunun ispatlanacağından çekinildiğinin en büyük göstergesi olduğunu, zararın ve kusurun ispatı açısından bu delillerin getirilmesinin zaruri olduğunu, Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma Merkezinin Kom. … numaralı raporunda problemin ön terbiyenin iyi yapılmamış olmasından yada kumaşın hidrofob olmasından kaynaklanabileceğinin belirtildiğini, ön terbiye işleminin standart bir işlem olup tek bir şekilde yapıldığını ve her kumaşa aynı işlem uygulandığını , gönderilen kumaşların hidrofob olması nedeniyle yapılan ön terbiyenin üzerine yağlı boya işlemininde verimli bir şekilde gerçekleşmesinin mümkün olmadığının gözüktüğünü bu hususun davacı şirketin hatalı kumaş kullanmasından kaynaklandığını, davalı şirketin kendisine gönderilen kumaşların boya tutup tutmadığını inceleme gibi bir sorumluğunun bulunmadığını, üzerine düşen ön terbiye ve boyama işlemini gereği gibi yerine getiren davalının kumaşın niteliği dolayısıyla oluşan zarardan sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olacağını tüm bunların yanında her teslim edilen kısma ilişkin olarak davalı tarafın kontrolünün söz konusu olduğunu, kontrol sonucu noksanlık görülen ürünlerin tamir edildiğini, davalı şirketin ürünlerle ilgili hiç bir tamir işleminden kaçınmamasına ve bunları faturaya yansıtmamasına rağmen davacı şirketin 3.bir şirket ile boyanan kumaşların yeniden boyanması için anlaşarak basiretsiz bir tacir davranışı sergilediğini, davacı tarafın iddialarındaki diğer bir mesnetsiz durumun dava dilekçesinde ki ürünlerin satılmasından sonra ilk yıkamanın yapıldığı ve ürünlerin boyasının bu aşamada aktığı iddiası olduğunu , boyama işlemini bilenlerin boyamayı takiben yıkamanın yapıldığı ve bu aşamada hatalı üretim var ise ortaya çıkacağını bildikleri bu hususun dahi davacı şirketin basiretli bir şekilde faaliyet göstermediğini gösterdiğini belirtmiş , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkememizin 16/07/2020 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile davanın reddine dair verilen kararın İstinaf edilmesi üzerine İzmir BAM. … Hukuk Dairesi’nin 03/03/2023 tarih, … Esas … Karar sayılı ilamı ile “… İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalata ilişkin bedel iadesi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Dava dilekçesinin incelenmesinde; davacıya ait kumaşların boyanmasına ilişkin davalı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalatın ayıplı olması nedeniyle ticari olarak kumaşlardan faydalanmanın imkansız hale gelmesi nedeniyle boyama işlemi yapılan kumaşların bedeli olan 134.626,97 USD’nin davalı yükleniciden tahsili, bir kısım kumaşların düzeltilmesi için dava dışı bir firmaya yeniden boyama yaptırılarak harcanmış olan 6.796,08 USD’nin davalı yükleniciden tahsili ve dava konusu kumaşların ihracat yapılarak yurt dışına gönderilmesi sonucu ayıplı çıkan kumaşlar nedeniyle davacının ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle 50.000,00 USD manevi tazminatın davalıdan tahsili yönünde dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen kumaşların bedeli olan 134.626,97 USD ile bir kısım kumaşların düzeltilmesi için harcanın 6.796,08 USD’den oluşan toplam 141.423,05 USD’nin dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 671.618,06 TL dava değeri gösterilmek suretiyle bu değerin 1/4’üne tekabül eden 11.469,56 TL nispi peşin harç yatırıldığı, dava dilekçesinde talep edilen 50.000,00 USD manevi tazminatın dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 237.450,00 TL yönünden ise herhangi bir harç yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının hem maddi tazminat hem de manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede;
492 Sayılı Harçlar Kanunu Hükümlerine göre; yargı işlemlerinde bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanlar yargı harçlarına tabidir (2.madde). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15 madde). Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz(16/3 madde). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (16/4 madde). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21 madde). (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilam harcının 1/4’ü peşin alınır (28.madde).Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesine bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan harcın ödenmesine bağlıdır(30.madde). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32.madde). HMK.120/1 maddesine göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
Davacı vekilinin dava açarken dava dilekçesinde kumaş bedeli ve bir kısım kumaşın düzeltilmesi için harcanan bedel toplamı olan 141.423,05 USD’nin dava tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapılarak 671.618,06 TL miktarı dava değeri olarak gösterdiği, bu nedenle peşin harç ve başvurma harcının bu değer üzerinden yatırıldığı, Harçlar Kanunun 32. maddesi uyarınca yargı işlemlerinden alıncak harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz düzenlemesinin bulunduğu ancak, dava dilekçesinde ayrıca 50.000,00 USD manevi tazminat talebinde de bulunduğu, bu nedenle bu miktar üzerinden de nispi peşin harç yatırması gerektiği, dava tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapıldığında manevi tazminat talebinin de 237.450,00 TL’ye tekabül ettiği, bu itibarla davacının dava dilekçesindeki manevi tazminat talebine ilişkin 237.450,00 TL dava değerine göre yatırılması gereken nispi harcın 1/4’nü olan 4.055,05 TL’nin bir sonraki celseye kadar yatırılması hususunda davacı tarafa süre verilmesi, yatırılması halinde işin esasının incelenerek karar verilmesi, aksi halde harç yatırılmadığı takdirde Harçlar Kanunun 30. maddesi gözetilerek 6100 sayılı HMK’unun 150. maddesi gereğince dava dosyasının işlemden kaldırılıp 3 ay içerisinde harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu anlaşılmakla yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacının esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kamu düzeni nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiş , dosya yeniden esasa alınarak yargılamaya devam olunmuştur.
İstinaf ilamı öncesinde ; davalı tarafça yapılan boyama işleminin usulüne uygun olup olmadığı, ayıplı imalatın söz konusu olup olmadığı, ayıp varsa ayıbın niteliği eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı yada sözleşme hükümlerine aykırı olup olmadığı ve davacının alacak isteğinin haklı olup olmadığı ile haklı ise bunun miktarının belirlenmesine yönelik olarak taraf vekillerince dosyaya sunulacak tekstil ürünleri ile taraf ticari defterleri üzerinde SMMM ve Tekstil Mühendisi bilirkişiden oluşturulan iki kişilik bilirkişi kurulu vasıtasıyla incelemesi yaptırılmış, alınan 25/09/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda; taraflar arasında 2018 yılında başlayıp sona eren bir ticari faaliyetin mevcut olduğu, tarafların yasal defterlerinin davacının davalı adına tanzim ettiği davaya konu 572.945,46 TL lik faturalar haricinde birebir uyumlu olduğu, bu faturaların davacı tarafından davalı yana noter aracılığıyla tebliğ edildiği ancak davalının yine noter aracılığıyla bu faturaları süresi içinde davacı yana iade ettiği, bu bağlamda dava tarihi itibariyle davacının yasal defterlerine göre davalıdan 548.348,98 TL, davalının ise davacıdan 24.596,48 TL alacaklı görüldüğü, taraflar arasındaki ihtilaf konusu mallardaki ayıbın kimden kaynaklandığı veya bu ayıbın davalının boyama hatasından oluşan bir ayıp olup olmadığı konusunda yapılan teknik incelemeler ve Ege Üniversitesi Tekstil Laboratuvarından alınmış ” sonuç : göndermiş olduğunuz pigment boyalı numunede görülen düzensizliklerin sebebinin ön terbiyenin iyi yapılmaması ve kumaşın hidrofob olması / yeterleme kabiliyeti bulunmamasından ” şeklindeki rapor dikkate alındığında davacının sahip olduğu kumaşın yeterli emme kabiliyetine sahip olmayan bir kumaş olduğu dolayısıyla dava konusu yapılan ayıbın davacının davalı yana boyatmaya verdiği kumaş yetersizliğinden kaynaklanan bir ayıp olduğu, oluşan ayıbın davalının boyaması ile oluştuğunu söylemenin mümkün olmadığı dolayısıyla bu ayıbın davalıdan talep edilemeyeceği, açıklanan tespit ve değerlendirmeler bir arada ele alındığında dava konusu malların ve buna ilişkin davalı aleyhine düzenlenen 572.945,46 TL lik ayıplı ürün açıklamalı faturalar içeriği malların davalının hatasından dolayı ayıplı hale geldiğini söylemenin mümkün olmadığı, davacının bahse konu malları görünen ayıpları ile birlikte yurtdışı alıcılara göndermesi ve bu alıcılardan reklamasyon cezası almasında davalının kusurlu olamayacağı, buradan hareketle davacının davalıdan dava tarihi itibariyle dava konusu 572.945,46 TL lik faturalardan dolayı davalının herhangi bir alacağının olmadığının tespit edildiği ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
İstinaf ilamı öncesinde rapora taraflarca itiraz edildiğinden itirazlar doğrultusunda bilirkişi kurulundan ek rapor istenilmiş, alınan 08/01/2020 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda tarafların kök rapora karşı yaptıkları itirazların yeniden değerlendirildiği ve bu itirazların kök rapordaki kanaati değiştirecek yeni bir bilgi olmadığından bahse geçen rapordaki neticenin aynen kalması gerektiği kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
İstinaf ilamı doğrultusunda dava dilekçesinde talep edilen 50.000,00 USD manevi tazminatın dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 237.450,00 TL yönünden eksik harç tamamlatılmış, yargılamaya devam olunmuştur.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacı tarafça davacı şirket tarafından üretilen konfeksiyon ürünlerinin davalı şirket tarafından boyamasının yapılması konusunda taraflar arasında sözlü sözleşme yapıldığı, sözleşme doğrultusunda davalı tarafça boyama işleminin yapıldığı ancak yapılan işlemin usulüne uygun olmadığı ve bundan dolayı zarar oluştuğundan bahisle oluşan maddi ve manevi zararın giderilmesine yönelik olarak davalı hakkında Mahkememize dava açıldığı, taraflar arasında davacı tarafından imal edilen konfeksiyon ürünlerinin parçalı olarak boyanması konusunda davalı ile sözlü anlaşmaya varıldığı, anlaşma doğrultusunda davacıya ait 2460 adet konfeksiyon ürününün davalı tarafından boyama işleminin yerine getirildiği, davalı tarafça boyama işleminin usulüne uygun yerine getirilmediği, boyanan malların yurtdışına ihraç edildiği , ihraç edilen ürünlerin hatalı olduğundan bahisle yurtdışındaki firmalar tarafından malların iade edildiğinin belirtilerek oluşan zarar yönünden 572.945,46 TL lik fatura düzenlenerek faturanın davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafça söz konusu faturanın davacıya iade edildiği, davacı tarafından üretilen tekstil ürünlerinin kumaşının yeterli emme kabiliyetine sahip olmayan bir kumaş olduğu, dava konusu edilen ayıbın kumaş yetersizliğinden kaynaklanan bir ayıp olduğu, söz konusu ayıbın davalının boyaması ile oluştuğunu söylemenin mümkün olmadığının alınan bilirkişi kurulu raporu ile belirlendiği, yine bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere yabancı müşteri reklamasyon bildirimlerinden belirlenen imalat hatalarının emtianın üretiminde belirtilen kumaşların kalitesinde düşük olduğu, bazı ürünlerin numuneden farklı olduğu, bir grup modellerde giysinin üzerindeki çizginin yönünün hatalı çalışıldığı, keten grup renklerinin değişik ve numune renginden farklı olduğu, kendi siparişlerine ait olmayan bir çok ürün geldiği, bir çok tasarımların kumaşları ve renklerinin kendi numunelerinki gibi olmadığı şeklinde 6 ana gruptan oluştuğu, söz konusu bu hata ve ayıpların davacının sorumluluğunda olan sorunlar olup davalının yapmış olduğu boyama işlemi ile ilgisinin bulunmadığı , tüm bu hususlar göz önüne alındığında dava konusu malların ve buna ilişkin davalı aleyhine düzenlenen 572.945,46 TL lik ayıplı ürün açıklamalı faturalar içeriği malların davalının hatasından dolayı ayıplı hale geldiğini söylemenin mümkün olmadığı, davacının bahse konu malları görülen ayıpları ile birlikte yurtdışı alıcılarına göndermesi ve bu alıcılardan reklamasyon cezası almasında davalının kusurlu bulunmadığı ve davacı tarafça açılan maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne ilişkin koşulların oluşmadığı incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan ve daha sonra tamamlanan harç fazla olduğundan 15.254,81 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden AAÜT 13/4 maddesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücreti ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar davacı vekili Av….’in yüzüne karşı, davalının yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/07/2023
Başkan 30255
E-imzalıdır
Üye 190325
E-imzalıdır
Üye 194497
E-imzalıdır
Katip 104388
E-imzalıdır