Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/195 E. 2023/523 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/195 Esas
KARAR NO : 2023/523
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2023
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından davacı aleyhinde takip yapıldığı, davacının takipte taraf olarak gösterilen diğer borçlu şirketin yetkilisi olduğu, diğer borçlu şirket ile davalı arasında 01/03/2013 tarihinde açık satış noktası sözleşmesi imzalandığı, davalının bu sözleşmeye istinaden takipte alacak talebinde bulunduğu, davacının şirket ortak ve yetkilisi olarak şirketin borcundan sorumluluğunun bulunmadığı, davacının 2016 yılında şirket ortaklığından kaynaklanan tüm haklarını devrettiği, ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu, buna ilişkin şikayet yoluna başvurulduğu, takip kapsamında davacının mal varlığının satışına ilişkin haciz ve takip işlemlerinin yapıldığı, davacının takip konusu borçtan sorumluluğunun bulunmadığını belirterek takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … Eğlence Ltd Şti ile müvekkili arasında sözleşme imzalandığı, adı geçen şirketin Antalya Muratpaşa ilçesinde işletme olduğu işyerini açık tutmayı ve davalı şirkete ait ürünleri satmayı taahhüt ettiği, sözleşme kapsamında adı geçen şirkete 50.000,00 TL mali katkı yapıldığı ve sözleşmenin ihlali halinde 15.000,00 USD cezai şart belirlendiği, ancak bu taahhüdüne aykırı hareket ettiği, bu sebeple cezai şart ve katkı bedelinin tahsili amacıyla dava konusu takibin başlatıldığı, davacının itirazlarının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında kararlaştırılan cezai şart ve ödenen katkı bedelinin sözleşmenin ihlali nedeniyle tahsili amacıyla girişilen takip sonrası açılan menfi tespit isteğine ilişkindir.

DELİLLER:
-İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin … ve … esas sayılı dosyaları örneği,
-Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15/05/2023 tarihli yazısı ve eki,
– Taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri,
-Tarım ve Orman Bakanlığının 17/05/2023 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya sureti,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. Maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir. Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hallerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı halinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira, aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir (6100 sayılı HMK. 190. madde gerekçesi).
Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;Davalı şirketin İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 50.000,00 TL katkı bedeli, 59.722,60 TL işlemiş faiz, 15.000,00 USD cezai şart olmak üzere toplam 324.963,10 TL alacağa istinaden davacı … ve dava dışı … Eğlence Merkezi Emlak Turizm Petrol Tic. San. Ltd Şti aleyhinde 21/04/2022 tarihinde genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattığı, takibin davacı yönünden 02/09/2022 tarihinde kesinleştiği, davacının iş bu davada takip borçlusu olan diğer şirketin geçmiş dönemde yetkilisi olduğu, takibe dayanak olan sözleşme nedeniyle kendisinin şahsi sorumluluğunun bulunmadığı, takip borçlusu diğer şirketin borcunun kendisinden talep edilemeyeceği iddiası eldeki davayı ikame ettiği, davalının ise dava dışı şirketin sözleşme aykırı hareket ettiği, davacının takip ve dava konusu alacak nedeniyle sorumlu olduğu, alacağının bulunduğu ve davanın haksız olduğunu savunduğu, taraflar arasında davacının takibe dayanak sözleşme nedeniyle sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, takibe konu alacağının davacıdan talep edilip edilemeyeceği, davacının menfi tespit isteminin yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunduğu görülmüştür.
Davaya konu takibin dayanağının 01/03/2013 tarihli açık satış noktası sözleşmesi olduğu, söz konusu sözleşmede … Pazarlama ve Dağıtım Ticaret A.Ş’nin satıcı, … Eğlence Merkezi Emlak Turizm Petrol Tic. San. Ltd Şti’nin ise alıcı/işletici olarak taraf olduğu, bu sözleşmede işletici/alıcının kendisine ait … Muratpaşa Antalya adresinde bulunan işyerinde satıcıdan 50.000 litre alkollü içki satın almayı, işyerini sözleşme süresi boyunca açık tutmayı üstlendiği, satıcının da bu sözleşme kapsamında alıcı/işleticiye 50.000,00 TL katkı bedeli ödemeyi ve alkollü içkilerde dönemsel iskonto uygulamayı taahhüt ettiği, sözleşmeye aykırılık halinde sözleşmenin 21 maddesi uyarınca alıcı/işleticinin satıcıdan almış olduğu katkı bedelini iade etmeyi ve ayrıca 15.000 USD cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği, İzmir … Noterliğinin 13/12/2021 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile satıcının, işletici/alıcının alkollü içki satma ruhsatını süresinde yenilemediği, satış yetkisinin sona erdiği ve uzun süre boyunca mal alımı yapamadığı gerekçesi ile sözleşmeyi feshettiğini ve katkı bedeli ve cezai şartın ödenmesini alıcı/işletici ile …’dan talep ettiği, adı geçenlere çıkartılan ihtarnamelerin tebligat yapılmaksızın iade edildiği görülmüştür.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15/05/2023 tarihli yazısı ve eki incelendiğinde … Eğlence Merkezi Emlak Turizm Petrol Tic. San. Ltd Şti’nin 05/12/2007 tarihinde … ve … tarafından kurulduğu, 11/03/2010 tarihinde …’in hisselerinden bir kısmını …’a devrettiği, şirketin 3 ortaklı hale geldiği, 16/12/2010 tarihinde …’ın hisselerini …ya devrettiği, 06/04/2011tarihinde …’nın hisselerini …’a devrettiği, 15/07/2011 tarihinde ise …’in hisselerini …’a devrettiği, şirketin bu tarih itibariyle tek ortaklı limited şirket haline dönüştüğü, …’un da 08/02/2016 tarihinde şirketteki tüm paylarını …’a devrettiği, …’un 24/03/2010-12/02/2016 tarihleri arasında şirketi tek başına müdür olarak temsil yetkisinin bulunduğu, …’un da hisselerini 29/06/2017 tarihinde … isimli kişiye devrettiği, bu kişinin halen şirketin tek ortağı olduğu ve şirketin aktif olarak ticaret siciline kayıtlı olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından 01/03/2013 tarihli açık satış noktası sözleşmesine istinaden davacı aleyhinde takip yapıldığından uyuşmazlığın ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı, davacının anılan sözleşmenin tarafı olup olmadığı, dava dışı şirketin borcundan ötürü sorumlu olup olmadığı hususunun tartışılması gerektiğinden uyuşmazlığın niteliğine göre nispi ticari dava olduğu ve mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Davalı tarafından 01/03/2013 tarihli açık satış noktası sözleşmesi kapsamında işletici/alıcı … Eğlence Merkezi Emlak Turizm Petrol Tic. San. Ltd Şti’nin sözleşme yükümlülüklerini ihlal ettiği, katkı bedelinin iadesi ile sözleşmenin ihlali sebebiyle cezai şartın tahsili amacıyla davacı aleyhinde davaya konu takip yapılmış ise de, söz konusu sözleşmenin taraflarının davalı şirket ile dava dışı … Eğlence Merkezi Emlak Turizm Petrol Tic. San. Ltd Şti olduğu, davacının söz konusu sözleşmede müşterek ve müteselsil borçlu/ kefil olarak taraf olmadığı, davacının sözleşmede imzası bulunmakta ise de bu imzanın şirket kaşesi üzerinde ve şirkete atfen atılan imzalar olduğu, sözleşme tarihi itibariyle davacının adı geçen şirketin yetkilisi olduğu, yetkili sıfatı ile hareket ettiği, davacının tüzel kişiliğe sahip dava dışı şirketin borcundan şahsi sorumluluğunun bulunmadığı, davacının dava dışı şirketin sözleşmeye ilişkin borçlarından sorumlu olduğuna dair davalı tarafından sunulan herhangi bir delil de bulunmadığı, iddianın ileri sürülüş biçimi, savunma ve dosya kapsamına göre mahkememizce yapılacak başka bir araştırma bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulü ile davacının takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı tarafından kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de davaya konu uyuşmazlığın sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı, yargılamayı gerektirdiği, ayrıca davalının kötüniyetli hareket ettiği ve haksız olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile davacının İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davacının kötüniyet tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gerekli 22.198,22 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 5.549,56 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 16.648,66 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 5.549,56 TL peşin harç, 87,50 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 5.816,96 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 48.494,83 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7- Dava konusu uyuşmazlığın niteliği gereği dava şartı zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı ve davacı tarafından arabuluculuk görüşmelerinin neticesi beklenmeksizin davanın ikame edildiği anlaşılmakla davacının sebebiyet verdiği İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı