Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/902 E. 2023/505 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/902 Esas
KARAR NO : 2023/505
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/07/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Maddi Tazminat(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;13/11/2015 tarihli davacının kontrollü kavşakta yaya olarak karşıdan karşıya geçmek istediği sırada … plakalı aracın kendisine çarptığı, çarpma neticesinde davacının yaralandığı, kazaya sebep veren aracın davacıyı olay yerinden alarak hastaneye götürdüğü, vücudunda kırıklar meydana geldiği, kalıcı sakatlık oluştuğu, uzun süre tedavi gördüğü, anılan araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, olaya ilişkin adli soruşturma yürütülmediği daha sonra davacının başvurusu üzerine yapılan soruşturmanın takipsizlik ile neticelendiği, davacının uğradığı kalıcı iş göremezlik zararının davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini belirterek 100 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğu, davaya konu tazminat isteminin zamanaşımına uğradığı, eksik belge ile dava öncesi başvuru yapıldığı, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalısının kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının zararını ispat etmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın(sürekli iş göremezlik tazminatı) zmss sigortacısı olan davalıdan tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Eşrefpaşa Hastanesinin 02/12/2022 tarihli yazısı ve eki, tedavi belgeleri,
-Türkiye Noterler Birliğinin 04/08/2022 tarihli yazısı ve eki,
-… Sigorta A.Ş’nin 10/08/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir SGK’nın 22/08/2022 – 05/12/2022 – 15/12/2022 tarihli yazıları ve ekleri,
-Sağlık Bakanlığının 15/08/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Davacının nüfus kayıtları
-İzmir CBS’nin … sayılı soruştur dosyası örneği,
-İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 08/02/2023 tarihli yazısı ve eki,
-Mahkememizce 24/03/2023 tarihinde gerçekleştirilen keşif,
-Tanık …’ın beyanları,
-Trafik Bilirkişi …’in 09/04/2023 tarihli kusur raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değerin yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değer koymaktır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile tedavi giderleri de bu zarar türleri arasında yer almaktadır.
Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde;Davacının 13/11/2015 tarihinde … plakalı aracın kendisine çarptığı, kaza neticesinde sürekli sakatlığının oluştuğu, kazaya sebebiyet veren aracın asli kusurlu olduğu iddiasıyla davalı sigortadan işbu dava ile maddi tazminat isteminde bulunduğu, davalının ise mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, zamanaşımı definde bulunduğu, sorumluluğunun poliçe teminat limiti, gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu savunduğu, taraflar arasında mahkemenin yetkili olup olmadığı, davaya konu istemin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalı sigorta sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, davacının bedensel zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise uğradığı zararın ne kadar olduğu ve davalının sorumlu olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu görülmüştür.
Taraflar arasında doğrudan sözleşme ilişkisi bulunmaması, sorumluluk sigortalarının TTK’da düzenlenmesi nedeniyle mutlak ticari dava niteliğindeki somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Davacının işbu davasını Gaziantep … Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame ettiği, davalı sigortanın yetki itirazı üzerine anılan mahkemenin 29/09/2022 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile mahkememiz lehine yetkisizlik kararı verildiği, dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edildiği, mahkememizin dava konusu olayın meydana geldiği yer mahkemesi olarak uyuşmazlık hakkında yetkili olduğu görülmüştür.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak kazanın hemen sonrasında adli soruşturma yürütülmediği, davacının 24/10/2018 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet yoluyla başvuruda bulunduğu, 13/11/2015 tarihinde yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralandığı ancak ilgili kamu personelinin suçu bildirmemesi nedeniyle adli soruşturma yürütülmediği iddiasıyla kamu görevlileri hakkında suçu bildirmeme ve araç sürücüsü hakkında ise taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan soruşturma yürütülmesini talep ettiği, yürütülen soruşturma neticesinde İzmir CBS’nin 27/12/2018 tarih ve … soruşturma, … sayılı kararı ile müştekinin araç sürücüsünün sahip olduğu plaka bilgisine olay anından itibaren sahip olduğu, söz konusu yaralama suçunun şikayete bağlı olduğu, müştekinin 6 aylık süre içerisinde şikayetçi olmadığı, kamu görevlileri yönünden ise suçu bildirmeme suçunun şikayete bağlı olmayan suçlar yönünden işlenebileceği, soruşturmaya konu taksirle yaralama suçu yönünden kamu görevlilerinin bildirim yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, karara müşteki tarafından itiraz edilmediği ve kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı sigorta tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de, davaya konu kazanın 13/11/2015 tarihinde meydana geldiği, dava tarihi olan 26/07/2022 tarihi itibariyle TCK’nın 66 ve 89, TBK nun 72 ve KTK’nun 109. maddelerindeki 8 yıllık ceza dava zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmakla davalının zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce dava konusu kazaya ilişkin olarak kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş olması ve kamera kaydı bulunmaması sebebiyle dava konusu kazada davacı, davalı sigorta sürücüsü ve dava dışı 3. Kişilerin kusur durumlarının belirlenmesine yönelik olarak trafik bilirkişi refakatinde keşif kararı alındığı, 24/03/2023 tarihinde kaza mahallinde keşif yapıldığı, davacı asil ve tanığının dinlendiği, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 09/04/2023 tarihli raporunda kimliği tespit edilemeyen davalı sigorta poliçeli araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Gaziler Caddesini takriben Tepecik istikametine seyir halinde 1039 Sokak kavşağına geldiğinde aracının ön kısımları ile istikametinin sağı 1039 Sokak istikametinden yolun diğer tarafına geçmek isteyen davacı yaya …’a çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, yapılan incelemede yolun üç gidiş üç geliş şerit olup orta refüjle ayrıldığı, yolun kenarında araç parkları olduğu, yolun iki şerit olarak işlediği, kavşağın ışık kontrollü kavşak olduğu, ışıkların faal durumda olduğu, 1039 sokağın tek yön olduğu, bu sokaktan Gaziler Caddesine giriş verildiği, kavşakta girilmez ve sağa dönüş yasağı trafik levhaları olduğu, Gaziler Caddesi üzerinde sola dönülmez, Mecburi yön ve refüj başı levhaları mevcut olduğu, Gaziler Caddesi üzeri kavşakta yaya geçidi olmadığı, yolda yoğun/normal trafiğin işlediği, yolda hız meskun 50km/h olduğu, yolun düz olup görüşün açık olduğu, kavşak başında yolun diğer tarafına geçmek isteyen davacı yayaya gelen aracın çarpması şeklinde kazanın gerçekleştiği, kimliği belirlenemeyen araç sürücüsünün çarptığı davacı yayayı aracına alıp olay yerini terk ederek hastaneye götürdüğü, bildirim olmaması nedeni ile kaza raporunun tanzim edilmediği, taraf ifadelerinin alınmadığı, buna bağlı olarak da soruşturma dosyası açılmadığı, dava dosyasında kazayı gören tanık ve kamera görüntüsü olmadığı, yolun konumuna bakıldığında ışık kontrollü karşı şeride geçiş/dönüş kavşağı olduğu, keşif esnasında taraf beyanlarından anlaşıldığı üzere ışıkların faal durumda olduğu, kazanın sabah vakitlerinde olduğu, o saatlerde 1039 Sokaktan Gaziler Caddesine yoğun araç katılım olduğu, kavşakta yaya ışığı olmadığı, 1039 Sokaktan gelip Gaziler Caddesinin diğer şeridine geçiş olduğu, Kaza mahalli kavşak giriş çıkışları ve ışık kontrollü olduğu, davacının karşıya geçişini yola kırmızı Işık yanması ve 1039 Sokaktan yola giriş yapan araçları kollayıp güvenli geçmesi veya kavşağın diğer kolunda dönüş yapan araçları kontrol edip yol vermeleri ile güvenli geçmesi yada kavşak bölgesinin Tepecik istikametine yaklaşık 30m ileride ışık kontrollü yaya geçidinde geçmesi gerektiği, araç sürücüsünün tespit edilemeyip beyanının olmadığı, davacı beyanına ve yer göstermesine istinaden bu kazanın meydana gelmesi için yayanın araçlara yeşil ışık yandığı esnada yola giriş yapıp karşıya geçmesi veya araca kırmızı yandığında durmayıp kavşağı geçmesi halinde meydana gelmesi gerektiği, kazayı gören tanık ve kamera görüntüsü olmadığı, keşif esnasında dinlenen tanık …’ın beyanında da anlaşılacağı üzere kazayı görmediği, kaza ile ilgili sadece davacı beyanı olduğu, aracın kırmızı ışıkta geçip geçmediğine dair somut veri olmadığı, kavşaktaki trafik ışığının araca yeşil mi kırmızı mı yandığının tespit edilememiş olduğu, bu nedenle alternatif kusur cihetine gidildiği buna göre 1. Durumda sürücüsü tespit edilemeyen … plakalı davalı sigorta poliçeli araç sürücüsünün kırmızı ışık ihlali yapmış olması halinde kazanın meydana gelmesinde tamamen etken olacağı, davacının herhangi bir kural ihlalinin olmayacağı ve kusursuz olacağı, 2. Durumda ise sürücüsü tespit edilemeyen … plakalı davalı sigorta poliçeli araç sürücüsünün yeşil ışıkta geçmiş olması halinde ise davacının kazanın meydana gelmesinde tamamen etken olacağı, davalı sigorta sürücüsünün ise kusurunun bulunmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Davacının 13/11/2015 tarihinde … plakalı aracın kendisine çarptığı ve bedensel zarara uğradığı iddiasıyla eldeki davayı ikame ettiği, davaya konu trafik kazasına ilişkin olarak olayın hemen sonrasında düzenlenen herhangi bir trafik kaza tespit tutanağı bulunmadığı, ayrıca olaya ilişkin adli soruşturma yürütülmediği, davacının olaydan 3 yıl sonra yapmış olduğu şikayet başvurusunun da şikayet süresinin geçtiğinden bahisle takipsizlik ile neticelendiği, dava konusu kazaya ilişkin herhangi bir kamera kaydının bulunmadığı, davalı sigorta sürücüsünün dava konusu kazaya karıştığını gösterir tek kaydın davacının 13/11/2015 tarihinde Eşrefpaşa Hastanesine müracaatı sırasında bildirilen araç plakası ile sınırlı olduğu, mahkememizce yapılan keşifte davacı asil ve tanığının dinlendiği, davacı tanığının dava konusu kazanın meydana gelmesine ilişkin olarak görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı, davacı asilin anlatımının ise başlı başına davalı sürücüsünün kusurlu olarak kabul edilmesi için yeterli olmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu kazanın kontrollü kavşak başında meydana geldiği, davacının yaralanmasının kendisinin ışık ihlali yapmış olması veya davalı sigorta sürücüsünün ışık ihlali yapmış olması durumlarına göre gerçekleşebileceği, mevcut dosya kapsamı itibariyle davacının davalı sigorta sürücüsünün kusurunun bulunduğunu ispat edemediği, davacı vekilinin kusur bilirkişi raporlarına yönelik itirazı ile yeniden kusur raporu alınmasına ilişkin talebinin toplanan delillere göre yerinde olmadığı ve dosyaya katkı sağlamayacağı, mahkememizce alınan kusur raporunun oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, davalı sigortanın sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve teminat limitiyle sorumlu olduğu, meydana gelen kazada davalı sigorta sürücüsünün kusuru ispatlanmadığından davalı sigortanın sorumluluğundan bahsedilemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2023 Yılı AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin düzenlenen ibraname uyarınca 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2023
Katip…
e-imzalıdır
Hakim…
e-imzalıdır