Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/85 E. 2022/544 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/85
KARAR NO : 2022/544

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalıya … sözleşme numarası ile elektrik enerjisi tedariki sağlandığını, davalının ödemediği elektrik faturalarının tahsili amacıyla Merkezi Takip Sisteminin …/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, takipte talep edilen miktarın 3.344,35 TL asıl alacak, 83,79 TL gecikme faizi, 15,08 TL KDV olmak üzere toplam 3.443,22 TL olduğunu, davalı tarafça 08.04.2021 tarihinde ödeme emrine itiraz dilekçesinin ibraz edildiğini, davalının … Mah. … adresindeki işyeri için müvekkili ile davalı arasında ikili anlaşma düzenlendiğini, bu ikili anlaşmanın dilekçe ekinde sunulduğunu, anılan sözleşme gereği davalıya enerji tedariğinin sağlandığını, bu tüketim sonucu enerji kullanım bedelinin hukuka uygun şekilde fatura düzenlendiğini, fatura bedellerinin davalı tarafça ödenmemiş olması sebebiyle anılan fatura bedellerinin takibe konu edildiğini, davalının haksız şekilde ve kötü niyetli olarak borca itiraz edildiğinden takibin durduğunu, davalı tarafından adresinin Eskişehir ilinde olması nedeniyle yetki konusunda da itirazda bulunulduğunu, bu itirazın yersiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 17.8. Maddesinde anlaşmazlıkların çözümünde HMK ile belirlenecek yetkili mahkemelerin yanında İzmir Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir denildiğini belirterek Merkezi Takip Sisteminin …/… Esas sayılı dosyasına davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, dava dilekçesinin usulsüz bir şekilde tebliğ edildiğinden müvekkil şirketin ön inceleme duruşmasından haberdar olmadığını, şirket temsilcisine tebliğ edilmeyen dava dilekçesine dayanak ön inceleme aşamasına geçilmesinin usulsüz olduğunu, davaya konu olan Merkezi Takip Sisteminin …/… sayılı dosyasında, takibin dayandırıldığı elektrik faturalarının müvekkil şirket tarafından ödendiğini, yapılan takibin hukuka aykırı olduğu, müvekkili şirketin davacı kuruma borcu bulunmadığını, bu nedenle takip dosyasına ilişkin açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, borç ödendiği halde takibin yeniden başlatıldığını, takip dosyasının mükerrer olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi ve ekleri ile faturalar,
– Merkezi Takip Sisteminin …/… esas sayılı dosyası sureti
-Bilirkişi …’nın 30/05/2022 tarihli raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı aleyhinde Merkezi Takip Sisteminin …/… esas sayılı dosyasında elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 07/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 08/04/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde icra dairesinin yetkisi ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davalı borçlunun itirazının iptalinin talep edildiği, davacının taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu, sözleşmeye konu 2 adet faturanın davalı tarafından ödenmediği, davalının icra dairesine yetkisine itirazının yersiz olduğu ve davalıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği, davalının ise dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligatın usulsüz olduğu, takibe konu faturaların ödendiği, takip dosyasının mükerrer olduğu ve davacıya borçlu olmadığını savunduğu, taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu ihtilafsız olup, uyuşmazlığın icra dairesinin yetkili olup olmadığı ve takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmesinin 17.8 maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda HMK ile belirlenecek yetkili mahkemeler yanında İzmir ve Manisa mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı, 6100 Sayılı HMK’nun 17. Maddesi uyarınca her iki tarafı tacir olan sözleşme ilişkisinde tarafların serbestçe yetki sözleşmesi yapabileceği, 2004 sayılı İİK’nun 50 ve 6100 sayılı HMK’nun 17 vd.maddeleri uyarınca taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve davalının icra dairesinin yetkisine itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından dava dilekçesinin usulsüz tebliğ edildiği savunulmuş ise de dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin davalı şirket çalışanı …’na 28/02/2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasında çalışana tebliğ yapılmasının gerekçesinin belirtildiği ve davalı şirketin usulsüz tebligat iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 30/05/2022 tarihli raporunda, davalı şirketin serbest tüketici niteliğinde olduğu, işletmesi için gerekli elektrik enerjisini istediği herhangi bir tedarik şirketinden ikili anlaşma ile alma hakkına sahip olduğu, bu kapsamda davacı şirket ile 05/05/2020 tarihinde sözleşme imzaladığı, davalının 30/11/2020 ve 31/01/2021 düzenlenme tarihli faturaları ödemediği, söz konusu faturaların taraflar arasındaki sözleşme ile EPDK tarifelerine uygun olduğu, takip konusu faturalara konu asıl alacak toplam bedelinin 3.344,35 TL olduğu, davalının sözleşmenin tarafı olması ve fiili kullanıcısı olması nedeniyle faturalara konu borçtan sorumlu olduğu, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davacının gecikme zammı ve kdv’sini talep ettiği, takibe konu alacak amme alacağı olmadığından davacının gecikme zammı talep edemeyeceği, ticari faiz talep edebileceği, her iki seçeneğe göre takip konusu alacağın hesaplandığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlıkta abonelik sözleşmesi bulunduğu tarafların kabulünde olmakla birlikte davalı tarafından söz konusu faturaların ödendiği ve borçlu olmadığının savunulduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davacı şirketin takip konusu faturaları sözleşme ve EPDK tarifelerine uygun düzenlediği, her ne kadar davalı tarafından takip konusu faturaların bedelinin ödendiği ileri sürülmüş ise de taraflar arasındaki sözleşmenin 17.2 maddesinde davacı şirket defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil edeceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesi mahiyetindeki bu sözleşme hükmüne göre davacı şirket defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiği, davacının defter ve kayıtlarına göre takip konusu fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediği, davalı tarafından sunulan ödeme dekontlarının takip konusu faturalara ilişkin olmadığı, taraflar arasında 7 ayrı elektrik tesisatı için sözleşme ilişkisi bulunduğu, yapılan ödemelerin diğer tesisatlara ilişkin olduğu, Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre elektrik abonelik sözleşmelerinde ödemelerde gecikme olması halinde 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılı olması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.3 maddesinde ödemede gecikme olması halinde davacının gecikme zammı talep edebileceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, söz konusu hükmün açık, anlaşılabilir olduğu, ayrıca söz konusu hükümde açıkça uygulanacak oranın da belirtildiği, bu halde davacı şirketin takip konusu faturaları 6183 sayılı yasa uyarınca işleyecek gecikme zammı ve kdv’si ile birlikte talep edebileceği, dosya kapsamı itibariyle davacının davasını ispat ettiği, davalının takibe itirazının yerinde olmadığı ve haksız olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu, uyuşmazlığın niteliği ile davalının savunmasının kapsamına göre başka araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile, Merkezi Takip Sisteminin …/… esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen DEVAMINA,
2-3.344,35 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 668,87 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 235,20 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 154,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 138,50 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 799,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkraları uyarınca dava değeri üzerinden belirlenen 3.443,22 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 341 vd. Maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır