Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/723 E. 2023/190 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/723 Esas
KARAR NO : 2023/190

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)İ
DAVA TARİHİ : 20/09/2022
KARAR TARİHİ : 15/03/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından verilen … nolu Elektrik Tedarik Lisansı kapsamında ülke genelinde son kullanıcılara elektrik enerjisi satışı faaliyetinde bulunduğunu, davalı şirketin ………… -…… – …..-…… ve … tesisat nolu 5 ayrı işletmesine indirimli elektrik enerjisi tedarik etmek üzere 05.10.2021 tarihinde ‘Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik İkili Anlaşma’ imzalandığını, müvekkili şirket tarafından davalı tarafa sözleşmeye uygun olarak elektrik enerfjisi tedarik edilmiş olmasına rağmen, davalı tarafın ekteki borç listesinde belirtilen elektrik tüketim faturalarını ödemediğini, müvekkili tarafıdan davalı taraf ile akdedilen sözleşmenin haklı nedenle feshedilmek zorunda kafındığını ve sözleşme kapsamında feshe bağlı cezai şart bedeli tahakkuk ettirildiğini, sözleşmenin, davalının sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle feshedilmiş olması nedeniyle davalı tarafa cezai şart faturalarının tahakkuk ettirildiğini, bu faturaların ödenmemesi üzerine Merkezi Takip Sisteminin …….esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, bu kapsamda davalı tarafından müvekkil firmaya sunulan teminat mektubunun nakde çevrildiğini ve borçlunun önce tüketim borçlarından mahsup edildiğini, ayrıca bu tutardan teminat mektubunun bakiyesi olan 2.119,39 TL’nin de …….. nolu faturadan mahsup edildiğini, bu nedenle borçlunun sadece 2.119,39 TL yünden itirazını kabul ettikleri, iş bu davayı ödenen tutar dikkate alınarak takibin kalan asıl alacak ve takip öncesi faiz toplamı 132.567,50 TL üzerinden harçlandırılarak ve yine bu tutar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini beyanla davalının yetki itirazının reddine ve itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusunun ödenmeyen enerji bedellerinden oluşması nedeniyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemmesinde görülmesi gerektiğini, davacı taraf ile müvekkil şirket arasında elektrik tedariğine istinaden bir sözleşme imzalanmış ise de imzalanan sözleşmenin davacı tarafça müvekkiline ibraz edilmediğini, dilekçe ekinde sunulan sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davacı tarafça müvekkilince imzalanan sözleşmenin sunulmaktan kaçınıldığını, bunun nedeninin tüketim bedelleri, sözleşme fesih şartları gibi sözleşmenin ana unsurlarının tek taraflı olarak değiştirilmesi olduğunu, davacı tarafça sözleşmenin süresinden önce feshedildiğini, teminat mektubunun haksız yere paraya çevrildiğini ve sözleşmenin süresinden önce feshedilerek müvekkilinin mağdur edildiğini, müvekkil şirketin akaryakıt istasyonu işlettiğinden elektrik enerjisinin ticaretin devamlılığı için temel unsur olduğu göz önüne alındığında faturalarını ödememiş olmasının düşünülemeyeceğini, tüketim birim fiyatlarının davacı tarafından tek taraflı olarak değiştirildiğini, davacı tarafın tedarik yetkisini kötüye kullanarak müvekkilini mağdur ettiğini, davacı tarafın sözleşmenin süresinden önce feshedildiği anda cezai şartın iadesi için müvekkil şirkete mail attığını, davacı yanın bu tutumunun bile sözleşmeyi haksız yere feshettiğini ispatladığını, müvekkilinin kullanmış olduğu enerji için davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu hususların kayıtlar tetkik edildiğinde ortaya çıkacağını, dava dilekçesinde alacağın varlığının hangi yıl veya aya, hangi sözleşme maddesine dayalı olduğunun bildirilmediğini, yapılan icra takibinde keza bu yönde herhangi bir dayanak belge sunulmadığının görüldüğünü, bu yönüyle alacağın yargılama gerektirmesi nedeniyle davacının kötü niyet tazminatı talebinin abesle iştigal olduğunu, takip tarihinden önce müvekkili temerrüde düşürülmediği için faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek öncelikle görev yönünden itirazlarının kabulü ile esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava elektrik abonelik sözleşmesi kapsamında cezai şart alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Edirne Ticaret Sicil Müdürlüğünün 12/12/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Merkezi Takip Sisteminin ……. esas sayılı dosyası,
-Davacı tarafından sunulan sözleşme ve ekleri,
-Bilirkişi …’nın 14/02/2023 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili amacıyla Merkezi Takip Sisteminin …… sayılı dosyasında 21/03/2022 tarihinde icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğe çıkartıldığı tebligatın iade olduğu, davalının takipten haricen haberdar olması üzerine 30/03/2022 tarihinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiği, davacının, davalı ile aralarında ikili anlaşma bulunduğu, bu anlaşmada İzmir mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığı, alacaklı olarak kendi yerleşim yerinde takip yapabileceği, davalının tüketim faturalarını süresi içerisinde ödemediği, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. Maddesi uyarınca bu halde sözleşmenin feshedileceği ve en yüksek bedelli faturanın 2 katı tutarında cezai şart ödeneceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, bu kapsamda takibe konu faturaların düzenlendiği, davalı aleyhinde takip yapıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, takibe konu alacaktan nakde çevrilen teminat mektubunun mahsubu sonrasında davalının bakiye 132.567,50 TL borcu bulunduğu, bu tutar üzerinden davalının itirazının iptalinin gerektiğini iddia ettiği, davalının ise mahkememizin görevine itiraz ettiği, görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğu, dava dosyasına sunulan sözleşme altındaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davacıya borçlu olmadığını savunduğu, taraflar arasında mahkememizin görevli olup olmadığı, icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapılıp yapılmadığı, sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığı, takibe yapılan itirazın haklı olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunduğu görülmüştür.
Davalı dava konusu uyuşmazlıkta Tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu savunmuş ise de, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren ve elektrik satım sözleşmesinden kaynaklanan nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Davacının Merkezi Takip Sistemi aracılığı ile takip başlattığı, davalının takipte yetki itirazında bulunduğu ve yetkili icra müdürlüklerinin Edirne İcra Müdürlükleri olduğunu savunduğu, davacı taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve sözleşmede yetki kaydı olduğu ve İzmir icra ve mahkemelerinin yetkili kılındığı, sözleşmenin davalı şirket adına …… tarafından vekaletname ile yetkilendirilen …… isimli kişi tarafından imzalandığı gerekçesi ile yetki itirazına karşı koymuş ise de sözleşme ilişkisinin davalı tarafından inkar edildiği, dosyaya kazandırılan Edirne Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre davacı tarafından sunulan sözleşme tarihi itibariyle davalı şirketin tek yetkilisinin ……. olduğu, ancak sözleşmede imza atan kişinin davacının iddiasının aksine ……. isimli kişi olduğu, bu kişinin de davalı şirket ile herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı, temsile yetkili olmadığı, bu nedenle davacının sunmuş olduğu sözleşmedeki yetki kaydına dayanamayacağı, bu halde genel hükümlere göre yetki hususunun değerlendirilmesi gerektiği, davacının 2004 sayılı İİK’nun 50 ve 6100 sayılı HMK’nun 6.maddeleri uyarınca davalının yerleşim yeri olan Edirne İcra Dairelerinde takip başlatması gerektiği, ancak davacının İzmir icra müdürlüklerinde davaya konu takibi başlattığı, İzmir icra müdürlüklerinin takibe konu uyuşmazlık yönünden yetkili olmadığı, davalının icra dairesinin yetkisine itirazının usûlüne uygun olduğu, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takibin bulunmasının dava şartı olduğu, dava şartlarının mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-6100 Sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7, 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
6-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun ….. sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2023

Katip ….
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı