Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/687 E. 2023/521 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/687 Esas
KARAR NO : 2023/521
DAVA : Elatmanın Önlenmesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2022
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Elatmanın Önlenmesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kat malikleri ile müvekkili İzmir Karşıyaka Bostanlı … Ada … parselde kayıtlı Yıllar Apartmanının İzmir …. Noterliği … ve … sayılı 15.09.2021 tarihli, … sayılı 05.10.2021 tarihli, … sayılı 04.02.2022 tarihli sonraki tarihli düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ile yeniden inşası hususunda anlaşıldığını, müvekkilinin aynı zamanda taşınmazında kat maliki olduğunu, sözleşme imzalandıktan sonra müvekkili, inşaat alanı artışına yapılabilecek tüm işleri yaptığını, toplam 44 bağımsız bölümünden 43 bağımsız bölüm ile sözleşme yapıldığını, bir dairenin kısmi olarak imzalandığını, imza atan malikin annesinin yoğun bakımda olduğundan sözleşmeyi imzalayamadığını, bir daire maliki ile yurt dışında olduğu için sözleşme yapılamadığını, 28.12.2021 tarihinde Belediye tarafından imar planında değişiklik yapıldığını, kat ve yapı inşaat alanı yani emsal artışı nedeni ile bedel ve sürenin yeniden belirlenmesinin gündeme geldiğini, kat maliklerinden doğan gecikmeler, imza eksikleri nedeni ile sözleşmenin 16.maddesine göre müvekkilin bedel ve süre artışı isteme hakkı oluştuğunu, süreçte tarihi ekonomik gelişmeler TL aşırı değer kaybı nedenleri ile TBK.138 gereği aşırı ifa güçlüğü nedeni ile de sözleşmenin uyarlanmasını isteme hakkı oluştuğunu ve Karşıyaka … Asliye Hukuk Mahkemesi … sayılı uyarlama davası açıldığını, kat maliklerinin davalı ikinci yüklenici ile sözleşme yaptıklarını, müvekkili ile kat malikleri arasındaki geçerli bir sözleşme söz konusu iken davalı ile yapılan ikinci bir sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek davalı yüklenici tarafından İzmir Karşıyaka Bostanlı … Ada, … parselde başlanan inşaat işlerinin durdurulması, tapu kaydına davalı şerhi işlenmesi, davalılar arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve fiilin geçersiz ve haksız olduğunun tespiti ve haksız rekabetin önlenmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve kat malikleri arasındaki ilişkiyi bilmediği, davacı tarafın da aksini ispata yarar herhangi bir delil sunmadığı, müvekkilinin yalnızca kat malikleri tarafından kendisine teklif verilmesi yönünde gelen istek üzerine kat maliklerine, taşınmazın yeniden inşası konusunda teklif verdiği, bu bakımdan da bağımsız yüklenici konumunda olduğu, tapuda hiçbir şerh veya beyan kaydı bulunmayan taşınmaz bakımından müvekkilinin haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğunun kabulü olanaksız olduğu, müvekkili ile kat malikleri arasında akdedilen sözleşmenin taraflar arasındaki uyuşmazlıktan sonra akdedildiği, davacı ve kat malikleri arasında imzalanan sözleşmelerin kat karşılığı inşaat sözleşmesi niteliğinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Karşıyaka Kaymakamlığının 16/09/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20/09/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün 29/11/2022, 05/12/2022 tarihli yazısı ve
eki,
-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01/12/2022 tarihli yazısı yazısı ve eki,
-Karşıyaka … Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti,
-Tanıklar …, …, …, …, …, …’nın 10/05/2023 tarihli duruşmada alınan beyanları.
Tanık …”davacı şirketin ortağı ve sahibi olan … benim kardeşim olur, davalı şirket ortak ve yetkilileri ile herhangi bir akrabalığım ve yakınlığım yoktur, davaya konu Yıllar Apartmanında benim bağımsız bölümüm yoktur, ben inşaat mühendisiyim, dava konusu Yıllar Apartmanına ilişkin işlemleri davacı şirket adına ben yürüttüm, bu kapsamda bağımsız bölüm maliklerinden de vekalet alarak işlem yaptım, davacı şirket yetkilisi olan kardeşim ile irtibat kurarak dava konusu taşınmazı yapması konusunda ikna ettim, bu taşınmaz 30 Ekim 2020 tarihinde maydana gelen İzmir depreminde ağır hasar almıştı, taşınmaz sahipleri ile davacı şirket adına ben görüştüm projelerimizi anlattım, taşınmaz sahipleri ile kdv hariç olmak üzere m2 başına 3.300 TL birim fiyatla taşınmazın yeniden inşası için anlaştık, taşınmaz maliklerinden oluşan kat malikleri kurulunda bu yönde oybirliği ile karar alındı, taşınmaz sahibi olan 44 kişiden 43’ü davacı şirkete vekalet verdi ve sözleşme imzaladı, bu kapsamda ben belediye ve diğer kurumlara müracaatlarda bulundum, bu süreçte projelerimizi hazırladık, muvafakat ve vekaletnamesi olmayan bir kat maliki ile diğer bağımsız bölümün hissedarlarından biri nedeniyle taşınmazın cins değişikliği yapılamadı, aynı süreçte İzmir ilinde ağır ve orta hasarlı yapılar için belediyenin taban alanı veya kat artışında %20 artış yapması gündemdeydi, bu nedenle bu sürecin tamamlanmasını bekledik, Karşıyaka Belediyesinin %20 emsal artışı yapması nedeniyle sözleşme koşullarında değişiklik yapmak için dava konusu taşınmazın maliklerine yeni altarnetifler sunduk, sunduğumuz bu alternatiflerden ilki 2020-2022 yılları arasında ülkemizde yaşanan enflasyon ve inşaat maliyetlerinde yaşanan artış nedeniyle inşaatın aynı birim fiyatla gerçekleştirilmesinin imkansız olduğu, daha önce belirlenen birim fiyata aylık enflasyon farkının yansıtılması ve bu haliyle aylık ödemelerin yapılması, ikinci alternatif ise ilk sözleşmede davacı şirkete bırakılacağı kararlaştırılan bodrum katı ile emsal artışı nedeniyle yapımı gerçekleştirilecek olan ilave 2 katın davacı şirkete bırakılması, diğer bağımsız bölümlerin ise bunun karşılığında bedelsiz şekilde inşası, üçüncü alternatif olarak ise inşaatın tüm harcamalarının kat maliklerince karşılanması, aylık inşaat maliyetinin %20 sinin yüklenici karı olarak davacı şirkete ödenmesi idi, bu konuda taşınmaz malikleri 29/04/2022 tarihinde toplantı yaptı, bu toplantıya davalı şirketin avukatı olduğunu sonradan öğrendiğim …’de katılmıştı, kendisi bu toplantıda tarafımızca tekliflerin sunulmasından sonra söz aldı, bizim sadece ilave 2 kata ilişkin olarak fark isteyebileceğimizi diğer bağımsız bölümler yönünden ise daha önceki tekliflerimize uymamız gerektiğini söyledi, toplantıda bizim sunmuş olduğumuz tekliflere ilişkin herhangi bir karar alınmadı, bu toplantıda davalı şirket adına katıldığı beyan eden kimse yoktu, yine dava konusu taşınmazın bağımsız bölüm malikleri ile yaptığım görüşmede kendilerinin başka müteahitlerle görüşme yapıp yapmadığını sorduğumda kendilerinin bu yönde herhangi bir görüşmelerinin olmadığını öğrenmiştim, bu toplantıya ilişkin herhangi bir tutanak düzenlenmedi, sonraki süreçte davacı şirket ile kat malikleri arasında karşılıklı ihtarlar çekildi, beni kat maliklerinden … 2022 yılı Haziran ayı içerisinde arayarak … inşaat yetkililerinin benimle görüşmek istediklerini bildirdi, ben bu kişinin üçüncü kişi olduğu kendileri ile görüşme yapmayacağımı geçerli bir sözleşmemiz olduğunu bildirdim, buna rağmen kat malikleri 2022 yılı Temmuz ayısının 7’sin de olağanüstü toplantı yaptı, bu toplantıya bende katıldım, bu toplantıda davalı şirketin ortağının oğlu ile Avukat … de katılmıştı, bu kişiler bu toplantıda davalı adına sunum yaptılar ve davalı şirket ile sözleşme yapılmasına ilişkin karar alındı, davalı şirket kat malikleri ile geçerli bir sözleşmemiz olduğundan haberdar olduğu halde kat malikleri ile görüşmeler yapmıştık, buna ilişkin duyumum vardır, ancak görgüye dayalı ilk bilgim 2022 yılının Nisan ayında davalı şirket avukatı …’nin kat malikleri toplantısına katılmasıdır, kat malikleri ile yaptığımız anlaşmadan sonra taşınmazın etrafında söz konusu işin tarafımızca yapılacağına ilişkin herhangi bir levha veya tanıtım yapmadık” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … “Ben Yıllar Apartmanının son yöneticisi idim aynı zamanda bağımsız bölüm malikiyim, apartmanımız 30/10/2020 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasar aldı, yıkımına ve riskli yapı olduğuna ilişkin karar aldık, yıkımı kat malikleri olarak tarafımızca gerçekleştirildi, daha sonra binanın yeniden inşası için davacı şirket ile anlaşma yaptık, bu anlaşma öncesinde yaklaşık 30 firmadan teklif almıştık, davacı şirket ile yaptığımız anlaşmaya göre zemin katında yapılacak olan dükkan davacı şirkete bırakılacaktı, ayrıca metrekare başına davacı şirkete birim fiyatı ödenecekti, inşaat toplam alanına göre belirlenen birim fiyatın %10’u kat maliklerince peşin olarak davacı şirkete ödendi, İzmir ilinde %20 emsal artışı gündeme geldi, bizde buna ilişkin olarak davacı şirketten yeni bir teklif talep ettik, onlarda bizim teklif vermemizi istedi, bizde teklifin onlar tarafından sunulması gerektiğini bildirdik, bu süreçte karşılıklı olarak zaman kaybı yaşandı, daha sonra davacı şirket herhangi bir yazılı teklif sunmadı, bizde bundan kaynaklı olarak sözleşmeden döndüğümüzü davacı şirkete bildirdik, daha sonra davalı şirket ile yeni bir anlaşma yaptık, davacının gelişen yeni durum karşısında bize bildirdiği yazılı bir teklif yoktu, kat malikleri toplantısında bu yönde yapılan yazılı veya sözlü bir bildirim yoktur, dava konusu iş sürüncemede kaldığından kat maliklerinin menfaatlerinin korunması için sözleşmeden dönüldü ve davalı şirket ile anlaşma yapıldı, Avukat … kat maliklerinin avukatı olarak 2022 yılı nisan ayında yapılan toplantılara katıldı, davacı şirkete gönderilen ihtarnamelerde adı geçen bu avukat tarafından bizim adımıza gönderilmiştir, adı geçen avukatın davalı şirketin vekili olup olmadığını toplantılara katılma tarihi itibariyle avukatı olup olmadığını bilmiyorum, 2022 yılı Temmuz ayında yapılan toplantıya davalı şirketin yetkilisinin Vahit isimli oğlu katılmıştı, davalı ile yaptığımız anlaşma görüşmelerinde davacı şirket ile daha önce sözleşmemiz olduğunu ve sözleşmeden döndüğümüzü bildirmiştik, benim olaya ilişkin bilgim bundan ibarettir, dedi.
Davacı vekilinin talebi üzerine tanıktan yeniden soruldu; davacı şirket kat malikleri toplantısında sözleşmede revizyona ilişkin bize sözlü olarak bilgilendirme yaptı, ancak bize sunulan herhangi yazılı teklif yoktu, bu toplantıya tüm kat malikleri katılmamıştı, bazı kişiler vekaleten katılmıştı, tekliflerin içeriğini hatırlamıyorum, ancak kat malikleri tarafından bu teklifler kabul görmedi, daha önceki beyanımı bu şekilde düzeltilirim ve açıklarım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … “Ben Yıllar Apartmanının bağımsız bölüm malikiyim, apartmanımız 30/10/2020 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasar aldı, yıkımına ve riskli yapı olduğuna ilişkin karar aldık, yıkımı kat malikleri olarak tarafımızca gerçekleştirildi, daha sonra binanın yeniden inşası için davacı şirket ile anlaşma yaptık, bu anlaşma öncesinde başka firmalardan teklif almıştık, davacı şirket ile yaptığımız anlaşmaya göre zemin katında yapılacak olan dükkan davacı şirkete bırakılacaktı, ayrıca metrekare başına davacı şirkete birim fiyatı ödenecekti, inşaat toplam alanına göre belirlenen birim fiyatın %10’u kat maliklerince peşin olarak davacı şirkete ödendi, İzmir ilinde %20 emsal artışı gündeme geldi, bizde buna ilişkin olarak davacı şirketten yeni bir teklif talep ettik, bu süreçte karşılıklı olarak zaman kaybı yaşandı, daha sonra davacı şirket herhangi bir yazılı teklif sunmadı, bizde bundan kaynaklı olarak sözleşmeden döndüğümüzü davacı şirkete bildirdik, daha sonra davalı şirket ile yeni bir anlaşma yaptık, davacının gelişen yeni durum karşısında bize bildirdiği yazılı bir teklif yoktu, kat malikleri toplantısında bu yönde sözlü teklifte bulundu, dava konusu iş sürüncemede kaldığından kat maliklerinin menfaatlerinin korunması için sözleşmeden dönüldü, ben davacı şirket adına işleri takip eden … ile yeniden görüştüm kendisi enflasyon nedeniyle fiyat farkının ödenmesi gerektiğini işi ancak bu şekilde yapabileceğini söyledi, kat malikleri adına yönetici … benden 2022 yılının Mayıs ayının sonunda başka müteahit bulmamı istedi bende davalı şirket ile iletişim kurdum, bu kapsamda görüşmeler yapıldı, bu süreç yaklaşık 2 ay sürdü, daha sonra davalı şirket ile anlaşma yapıldı, Avukat … davalı şirketin avukatıdır, adı geçen avukatı bu süreçte davalı şirket ile yaptığımız sözleşme ve işlemlerde tanıdım, daha önceki kat malikleri toplantısına katıldığını hatırlamıyorum, 2022 yılı Temmuz ayında yapılan toplantıya davalı şirketin yetkilisinin Vahit isimli oğlu katılmıştı, davalı ile yaptığımız anlaşma görüşmelerinde davacı şirket ile daha önce sözleşmemiz olduğunu ve sözleşmeden döndüğümüzü bildirmiştik, davacı şirket ile yapmış olduğum görüşmelerde sözleşme de revizyon yapılmaması halinde işin kendilerince yapılmayacağını bana bildirmişlerdi, ben davalı şirket yetkilisi … ile davacı şirket adına hareket eden …’i kendi telefonumla hoparlörle görüştürdüm ancak yüz yüze görüşme gerçekleşmedi, davalı şirket yetkilisi ilk sözleşme yani davacı şirket ile yapılan sözleşme sona ermemişse ben bu işi yapmam dedi, davalı şirket yetkilisini aratan kişi davacı şirket adına hareket eden …’dir kendisi bana Kılıçoğlu’nu ara ilave para almadan sadece kat artışı ile bu işi nasıl yapar sor dedi, bu görüşme 2022 yılının Haziran ayında gerçekleşti,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … ” Ben Yıllar Apartmanının bağımsız bölüm maliki değilim, eşim kat malikidir, ben kendisinden aldığım vekalet ile onun adına işlem yapıyorum, apartmanımız 30/10/2020 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasar aldı, yıkımına ve riskli yapı olduğuna ilişkin karar aldık, yıkımı kat malikleri olarak tarafımızca gerçekleştirildi, daha sonra binanın yeniden inşası için davacı şirket ile anlaşma yaptık, bu anlaşma öncesinde başka firmalardan teklif almıştık, davacı şirket ile yaptığımız anlaşmaya göre zemin katında yapılacak olan dükkan davacı şirkete bırakılacaktı, ayrıca metrekare başına davacı şirkete birim fiyatı ödenecekti, inşaat toplam alanına göre belirlenen birim fiyatın %10’u kat maliklerince peşin olarak davacı şirkete ödendi, İzmir ilinde %20 emsal artışı gündeme geldi, bizde buna ilişkin olarak davacı şirketten yeni bir teklif talep ettik, bu süreçte karşılıklı olarak zaman kaybı yaşandı, daha sonra davacı şirket herhangi bir yazılı teklif sunmadı, bizde mahkemelerde bilirkişililik yapan 2 mühendisten uzman görüşü aldık, aldığımız bu uzman görüşünde inşaatın yaklaşık maliyetini hesaplatmıştık, ben buna ilişkin raporları ve değerlendirmelerimizi davacı şirkete gönderdim, sonrasında yapılan ilk kat malikleri toplantısında davacı şirket bize yazılı bir teklif sundu, bu teklif kat malikleri tarafından kabul edilmedi, bizde bundan kaynaklı olarak sözleşmeden döndüğümüzü davacı şirkete bildirdik, daha sonra davalı şirket ile yeni bir anlaşma yaptık, dava konusu iş sürüncemede kaldığından kat maliklerinin menfaatlerinin korunması için sözleşmeden dönüldü ve davalı şirket ile anlaşma yapıldı, Avukat … kat maliklerinin avukatı olarak 2022 yılında yapılan toplantıların birine katıldı ancak hangisine katıldığını hatırlamıyorum, davacı şirkete gönderilen ihtarnamelerde adı geçen bu avukat tarafından bizim adımıza gönderilmiştir, adı geçen avukatın davalı şirketin vekili olup olmadığını toplantılara katılma tarihi itibariyle avukatı olup olmadığını bilmiyorum, en son yapılan toplantıya davalı şirketin yetkilisinin oğlu katılmıştı, biz davacı şirket ile yapmış olduğumuz sözleşme süreci sona ermeden başka şirket ile görüşme yapmama konusunda karar almıştık, davalı şirket ile yapmış olduğumuz anlaşma ve görüşmeler davacı şirket ile olan sürecin tamamlanmasından ve sonra ermesinden sonra olmuştur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … “Ben Yıllar Apartmanının bağımsız bölüm malikiyim, apartmanımız 30/10/2020 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasar aldı, yıkımına ve riskli yapı olduğuna ilişkin karar aldık, yıkımı kat malikleri olarak tarafımızca gerçekleştirildi, daha sonra binanın yeniden inşası için davacı şirket ile anlaşma yaptık, bu anlaşma öncesinde başka firmalardan teklif almıştık, davacı şirket ile yaptığımız anlaşmaya göre zemin katında yapılacak olan dükkan davacı şirkete bırakılacaktı, ayrıca metrekare başına davacı şirkete birim fiyatı ödenecekti, inşaat toplam alanına göre belirlenen birim fiyatın %10’u kat maliklerince peşin olarak davacı şirkete ödendi, İzmir ilinde %20 emsal artışı gündeme geldi, bizde buna ilişkin olarak davacı şirketten yeni bir teklif talep ettik, öncesinde de davacı şirketin inşaata ilişkin herhangi bir çalışması olmamıştı, bu süreçte karşılıklı olarak zaman kaybı yaşandı, daha sonra davacı şirket bize teklifler sundu, sunduğu bu tekliflerde yapının tamamına ilişkin olarak ilk sözleşmeden farklı olarak fiyat farkı talep ediliyordu, bizde ilk sözleşmedeki kısımların artık tartışılmayacağını sadece ilave artış yapılan kısma ilişkin talepte bulunabileceğini bildirdik, bu görüşmeler anlaşmazlık ile neticelendi, bizde bundan kaynaklı olarak sözleşmeden döndüğümüzü davacı şirkete bildirdik, daha sonra davalı şirket ile yeni bir anlaşma yaptık, dava konusu iş sürüncemede kaldığından kat maliklerinin menfaatlerinin korunması için sözleşmeden dönüldü ve davalı şirket ile anlaşma yapıldı, Avukat … kat maliklerinin avukatı olarak 2022 yılı nisan veya Mayıs ayında yapılan toplantılara katıldı, biz davacı şirket ile anlaşmazlık sürecinde sözleşme hukuku konusunda bilgi sahibi olan avukat yardımından yararlanmayı uygun gördük bu nedenle adı geçen avukatlı anlaştık, davacı şirkete gönderilen ihtarnamelerde adı geçen bu avukat tarafından bizim adımıza gönderilmiştir, adı geçen avukatın davalı şirketin vekilliğini de yaptığını daha sonra öğrendim, 2022 yılı Temmuz ayında yapılan toplantıya davalı şirketin yetkilisinin Vahit isimli oğlu katılmıştı, davalı ile yaptığımız anlaşma görüşmelerinde davacı şirket ile daha önce sözleşmemiz olduğunu ve sözleşmeden döndüğümüzü bildirmiştik, davacı şirket ile sözleşmemiş devam ettiği süreçte davalı ile herhangi bir görüşmemiz olmamıştır,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … ” Ben Yıllar Apartmanının bağımsız bölüm malikiyim, apartmanımız 30/10/2020 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasar aldı, yıkımına ve riskli yapı olduğuna ilişkin karar aldık, yıkımı kat malikleri olarak tarafımızca gerçekleştirildi, daha sonra binanın yeniden inşası için davacı şirket ile anlaşma yaptık, bu anlaşma öncesinde başka firmalardan teklif almıştık, davacı şirket ile yaptığımız anlaşmaya göre zemin katında yapılacak olan dükkan davacı şirkete bırakılacaktı, ayrıca metrekare başına davacı şirkete birim fiyatı ödenecekti, inşaat toplam alanına göre belirlenen birim fiyatın %10’u kat maliklerince peşin olarak davacı şirkete ödendi, İzmir ilinde %20 emsal artışı gündeme geldi, öncesinde de davacı şirketin inşaata ilişkin herhangi bir çalışması olmamıştı, davacı şirket enflasyon ve kat artışını gerekçe göstererek bizim teklif vermemizi istedi, bizde teklifin onlar tarafından sunulması gerektiğini bildirdik, bu süreçte karşılıklı olarak zaman kaybı yaşandı, daha sonra davacı şirket herhangi bir yazılı teklif sunmadı, bilgilendirme toplantıları yapıldı, bu toplantılarda bize 3 seçenek sözlü ve yazılı olarak bildirildi, ancak kat malikleri tarafından davacının yeterli güvence vermemesi vermemesi nedeniyle bu teklifler kabul görmedi, bizde bundan kaynaklı olarak sözleşmeden döndüğümüzü davacı şirkete bildirdik, daha sonra davalı şirket ile yeni bir anlaşma yaptık, dava konusu iş sürüncemede kaldığından kat maliklerinin menfaatlerinin korunması için sözleşmeden dönüldü ve davalı şirket ile anlaşma yapıldı, Avukat … kat maliklerinin avukatıdır, kendisi ile bilgilendirme toplantısı yaptık, ancak davacı şirketin ve kat maliklerinin olduğu toplantılara katılmadı, davacı şirket ile anlaşmazlık sürecinde sözleşme hukuku konusunda bilgi sahibi olan avukat yardımından yararlanmayı uygun gördük bu nedenle adı geçen avukatlı anlaştık, davacı şirkete gönderilen ihtarnamelerde adı geçen bu avukat tarafından bizim adımıza gönderilmiştir, adı geçen avukatın davalı şirketin vekilliğini de yaptığını daha sonra öğrendim, 2022 yılı Temmuz ayında yapılan toplantıya davalı şirketin yetkilisinin Vahit isimli oğlu katılmıştı, davalı ile yaptığımız anlaşma görüşmelerinde davacı şirket ile daha önce sözleşmemiz olduğunu ve sözleşmeden döndüğümüzü bildirmiştik, davacı şirket ile sözleşmemiş devam ettiği süreçte davalı ile herhangi bir görüşmemiz olmamıştır, diğer kat maliklerinin görüşme yapıp yapmadığı hakkında bilgim yoktur, kat malikleri tarafından bu konuda yetkilendirilen ve görevlendirilen kimse yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacının, kat malikleri ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme uyarınca taşınmazın yapımını üstlendiği, mahkeme kararı olmaksızın kat malikleri tarafından sözleşmenin noter ihtarı ile feshedildiği, yapılan feshin haksız ve geçersiz olduğu, davalı şirketin geçersiz feshe rağmen kat malikleri ile yeni bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı, ortada geçerli bir sözleşme ilişkisi varken davalı şirketin kat malikleri ile sözleşme imzalamış olmasının haksız rekabet teşkil ettiği ve kat malikleri tarafından yapılan feshin geçersiz ve haksız olduğunun tespiti istemiyle mahkememizin … Esas sayılı dosyasında davayı ikame ettiği, mahkememizce davacının davalı şirkete ilişkin haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemi yönünden dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği, dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasını aldığı anlaşılmıştır.
Davacının, dava dışı kat malikleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı, yaşanan ekonomik gelişmeler sebebiyle sözleşmenin uyarlanması yoluna gidildiği, bu kapsamda kat maliklerine karşı dava açıldığı, kat maliklerinin 24/06/2022 tarihinde sözleşmeden dönüldüğüne dair davacı şirkete ihtarname gönderildiği, sözleşmenin niteliği gereği feshin mahkeme kararı ile olanaklı olduğu, yapılan feshin geçersiz olduğu, davalı şirketin geçerli bir sözleşme bulunduğu halde dava dışı kat malikleri ile ikinci bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, davalının bu eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ettiği, davalının ise davacı ile dava dışı kat malikleri arasındaki ilişkiden haberdar olmadığı, davacı tarafından tapuya herhangi bir şerh verilmediği, kendisinin dava dışı kat maliklerini önceki sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yönlendirmediği, kendisinin haksız rekabet teşkil eden bir eyleminin bulunmadığı, kat malikleri ile yapılan anlaşmanın davacı ile yapılan sözleşmenin sona erdirilmesinden sonra gerçekleştiğini savunduğu, taraflar arasında davalının davacı ile dava dışı kat malikleri arasında geçerli bir sözleşme var iken dava dışı kat maliklerini kendisi ile sözleşme yapılmak üzere önceki sözleşmeyi feshe ve ihlale yönlendirip yönlendirmediği, haksız rekabet edip etmediği hususlarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın haksız rekabetten kaynaklanması nedeniyle mutlak ticari dava olduğu, mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Haksız rekabet, 6102 sayılı TTK’nın 54 ila 63. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un “Amaç ve İlke “ başlığını taşıyan 54. maddesinde, haksız rekabete ilişkin bu hükümlerin amacının bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğu ve ilke olarak haksız rekabet teşkil ettiği düzenlenmiştir. Kanun koyucu TTK.54’te haksız rekabet hükümlerinin amacını ve genel hükmü ortaya koyduktan sonra, 55. maddede altı bent halinde, oldukça ayrıntılı bir sayımla haksız rekabet hallerini belirlemiştir. Ancak bu sayım sınırlı olmayıp, zikredilen maddede sayılan haller haksız rekabet teşkil eden eylemlerin başlıcaları olarak örnekleme kabilinden belirtilmiştir. 55. maddede haksız rekabet teşkil ettiği özellikle belirtilen bu hallerden ikisi de, aynı maddenin 1/a-1 bendinde düzenlenen, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek ve aynı maddenin 1/b-1 maddesinde düzenlenen müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek fiilleridir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;Davacı ile dava dışı kat malikleri arasında İzmir …. Noterliğinin 15/09/2021 tarih ve …., 05/10/2021 tarih ve …, 04/02/2022 tarih ve … yevmiye nolu işlemler ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşme kapsamında davacının Karşıyaka Belediyesinin cevabi yazısına göre ruhsat başvurusunda bulunmadığı, imar durum belgesi, kitle tastiği, mimari proje ön olur müracaatında bulunduğu, çoğunluğa katılmayan kat malikleri yönünden de 6306 sayılı yasa kapsamında taşınmazların satışı için İzmir Çevre Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne müracaat edildiği, satış işlemlerine başlanıldığı ancak davacının azledildiğinden bahisle bir kısım kat maliklerinin satış işleminin durdurulması için talepte bulunduğu, çoğunluk şartı ortadan kalktığından il müdürlüğünce satış işleminin iptal edildiği, daha sonra davalının müracaatı üzerine işlemlerin devam ettiği, davacı ile dava dışı kat malikleri arasında sözleşmenin uyarlanması, geçerli olduğunun tespiti isteğine ilişkin olarak Karşıyaka … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında uyuşmazlık bulunduğu, davanın derdest olduğu, yine davacı ile dava dışı kat malikleri arasında Karşıyaka … Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında kat malikleri kurulunun 07/07/2022 tarihli kararın iptaline ilişkin dava olduğu, davanın derdest olup tahkikat aşamasında olduğu, her ne kadar davacı vekili 27/02/2023 tarihli dilekçesinde davalı şirketin davacı şirket aleyhinde yorum yaptığı, sözleşmeden haberdar olduğu, davacı şirketin iş ve işlemlerinden yararlandığı iddialarında bulunmuş ise de basit yargılama usulüne tabi olan dava konusu uyuşmazlıkta dava tarihi itibariyle iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının başladığı, bu sebeple davacının dava dilekçesinde bulunmayan yeni iddialarının incelenmesine olanak bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığın sadece davacı ile dava dışı kat malikleri arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, davalının dava dışı kat maliklerini davacı ile olan sözleşmeyi sona erdirmeye yöneltip yöneltmediği, davacı şirketin projelerinden yararlanıp yararlanmadığı hususlarında olduğu, haksız rekabet hallerinin TTK’nın 55.maddesinde örnek kabilinden sayıldığı ve yasa metninde belirtilen durumlardan birinin de müşterilerle sözleşme yapabilmek için onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek olduğu, bu hükmün kendisine menfaat sağlamak için üçüncü kişiler arasında kurulan sözleşmelere müdahale etmek şeklinde anlaşılması gerektiği, TTK 55/1-b-1’de düzenlenen haksız rekabet fiilinin oluşabilmesi için, sözleşenler arasında Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak kurulmuş ve halen ayakta olan bir sözleşmenin olması gerektiği, ancak bir ön sözleşmenin varlığı halinde bunu ihlale yöneltme de kapsamda görülebileceği, anılan hükümle düzenlenen haksız rekabet halinin oluşabilmesi için aranan bir diğer şart ise, 3. kişinin, sözleşmenin taraflarından birisini onunla bizzat sözleşme yapabilmek için sözleşmeyi ihlale ve sona erdirmeye yöneltmesi olduğu, piyasada bulunan her aktörün dilediği kişiyle ve dilediği şartlarda sözleşme yapma yetkisine sahip olduğu bir serbest piyasa ortamında sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yönelik her davranışın haksız rekabet teşkil ettiği söylenemeyecek olup, sözleşmeyi ihlale yönelten davranışların belli bir yoğunluğa ulaşmasının aranması gerektiği, örneğin, 3. kişinin sözleşenlerden birisine onunla sözleşme yapmak istediğini ima etmesi veyahut salt teklif götürmesi haksız rekabet teşkil etmeyecekken, sözleşene sözleşmeyi sona erdirmesi için baskı kurmak, diğer tarafla olan sözleşmesini feshetmesi halinde doğabilecek tazminat sorumluluğunu üstleneceğini taahhüt etmek gibi eylemlerin haksız rekabet teşkil edeceği, bu kapsamda yapılan incelemede mahkememizce taraf tanıklarının dinlenildiği, tarafların delillerinin dosyaya kazandırıldığı, davacı ile dava dışı kat malikleri arasında 2021 yılı Ekim ve 2022 yılı Şubat ayları arasında kat karşılığı inşaat sözleşmeleri imzalandığı, bu sözleşmeler uyarınca davacı şirketin kat maliklerine ait taşınmazın yapımını üstlendiği, bu süreçte İzmir ilinde kentsel dönüşüm kapsamında yıkımı gerçekleştirilen taşınmazlara ilişkin olarak %20 imar artışı uygulamasının başladığı, davacının buna ve 2020-2022 yılları arasında inşaat maliyetlerinde yaşanan artışa istinaden dava dışı kat maliklerinden sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin istemde bulunduğu, dinlenilen tanık beyanlarına göre bu kapsamda 2022 Nisan ayında kat malikleri toplantısı yapıldığı, bu toplantıda davacı istemlerinin kabul görmemesi üzerine davacının dava dışı kat maliklerine ihtarname gönderdiği, dava dışı kat maliklerinin de davacı şirkete İzmir …Noterliğinin 24/06/2022 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeden döndüklerine dair ihtarname gönderdiği, davacı şirket ile dava dışı kat malikleri arasında Karşıyaka …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında 05/07/2022 tarihinde açılmış olan sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti, süre ve bedel yönünden uyarlanması, teminat mektubu bedelinin iadesi istemli dava bulunduğu, dava dışı kat maliklerinin bu tarihten sonra Karşıyaka … Noterliğinin 27/07/2022 tarih … yevmiye nolu işlemi ile davalı şirket ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, Karşıyaka Tapu Müdürlüğünün 16/09/2022 tarihli yazısına göre kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmaz üzerinde davacı şirket lehine herhangi bir şerh bulunmadığı, davacıyla yapılan sözleşmelerin sözleşmeyi imza eden kat malikleri için bağlayıcı olduğu, ancak dava dışı kat malikleri tarafından tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiği, her ne kadar davacı sözleşmenin niteliğine göre feshin dava yoluyla yapılması gerektiğini, ihtarname yoluyla sözleşmenin sona erdirilemeyeceğini ve halen geçerli bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu ileri sürmüş ise de, sözleşmenin geçerli olup olmadığına ilişkin davacı ile dava dışı kat malikleri arasında uyuşmazlığın bu dava kapsamında değerlendirilemeyeceği, nitekim buna ilişkin davacının açmış olduğu dava bulunduğu, davacının iş bu davaya konu iddiaları bakımından yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre ön sözleşme bulunması halinde dahi haksız rekabetin gündeme geleceği dikkate alındığında davacı ile dava dışı kat malikleri arasında geçmiş bir sözleşme ilişkisi bulunmasına göre anılan davanın bekletici mesele yapılmasına lüzum bulunmadığı, mevcut verilere göre uyuşmazlığın çözümlenmesinin olanaklı olduğu, bu kapsamda yapılan değerlendirmede, mahkememizce dinlenilen tanıkların müşterek beyanlarına göre davalı şirketin, davacı şirket ile dava dışı kat malikleri arasındaki sözleşmenin kat malikleri tarafından tek taraflı olarak feshedilmesinden sonra kat malikleri ile yeni bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, bu yeni sözleşmenin salt daha iyi şartlarda sözleşme yapılmasından ibaret olduğu, davalının, davacı şirketi kötüleyen açıklamalarda bulunmak veya davacıyla olan sözleşmenin feshi halinde doğabilecek tazminat sorumluluğunu da üstlenerek kat maliklerini sözleşmeyi sona erdirmeye yönelttiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, davacı tarafından davalı şirket avukatının sözleşmenin feshinden önce kat malikleri toplantısına katıldığı, kat maliklerini sözleşmenin feshine yönelttiği ileri sürülmüş ise de adı geçen avukatın kat maliklerinin avukatı olduğu, bir avukatın birden fazla kişiyi temsil etmesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığı, davacı tarafından adı geçen avukatın davalı şirket tarafından dava dışı kat maliklerini temsil etmek üzere görevlendirildiğinde dair herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, kaldı ki bu iddia doğru kabul edilse dahi daha uygun şartlarda sözleşme yapacağını belirterek kişileri sözleşmelerin tarafını değiştirmeye davet etmenin haksız rekabet olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafından kendisine ait planlardan davalının yararlandığı ileri sürülmüş ise de Karşıyaka Belediyesinin cevabı yazısına göre davacı tarafından hazırlanmış ve adı geçen belediye tarafından onaylanmış herhangi bir mimari proje veya teknik belgenin bulunmadığı, bu nedenle davacının davalının kendisinin plan ve projelerinden yararlandığına ilişkin iddiasının da soyut iddiadan ibaret olduğu, kaldı ki inşaat taslak projelerinin belli teknik düzeye sahip her mimar tarafından çizilebilecek projelerden olduğu, davalı eylemlerinin haksız rekabet oluşturmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcı ile 179,90 TL başvurma harcı toplamı olan 359,80 TL davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan 243,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı