Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/611 Esas
KARAR NO : 2023/474
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2022
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … arasında ticari alım-satım ilişkisi bulunduğu, müvekkil şirket taraflara ait ticari defter ve kayıtlardan anlaşılacağı üzere davalıya farklı tarihlerde ürün satışları yaptığı, bu satış bedelleri toplamı 5.976,14 TL olduğu, alacağın davalı tarafından bugüne kadar ödenmediği, borcun tahsili amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının takibe haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olacak şekilde itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazının olduğu, yetkili mahkemenin Ayvalık Mahkemeleri olduğu, davacı ile davaya konu herhangi bir borç alacak ilişkileri olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Balıkesir Esnaf ve Sanatlarlar Odasının 15/08/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Balıkesir Ticaret Odasının 16/08/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir Vergi Dairesinin 18/08/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Ayvalık Vergi Dairesinin 10/10/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İzmir … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyası sureti,
-Bilirkişi …’un 29/03/2023 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağına istinaden İzmir … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında 5.976,14 TL asıl alacak, 175,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.151,66 TL alacak üzerinden takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 03/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 05/11/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiği ve davalının itirazının takibe konu alacak ve ferileri üzerinden iptalini talep ettiği, davacının ticari satım sözleşmesi kapsamında davalıdan alacağının bulunduğu ve takibe yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ettiği, davalının ise mahkememizin yetkisine itiraz ettiği, davacı ile aralarında herhangi bir ilişki bulunmadığı, borcu olmadığını savunduğu, taraflar arasında mahkememizin yetkili olup olmadığı, ticari satım ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının bu ilişki kapsamında cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu, takipte talep edilen faiz oranının uygun olup olmadığı ve takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan araştırmada davalının bilanço usulüne göre defter tuttuğu, tacir sayılan kişilerden olduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren, ticari satımdan kaynaklanan nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davacının dava dilekçesinde itirazın iptali isteğinde bulunduğu, ancak davasını asıl alacak üzerinden harçlandırdığı, mahkememizce 6100 sayılı HMK’nun 31 ve 194.maddeleri uyarınca davacı vekiline takip öncesi işlemiş faiz talebi olup olmadığını bildirmek ve talebi varsa eksik harcı ikmal etmek üzere 18/11/2022 tarihli celsede kesin süre verildiği, davacı vekilinin 21/11/2022 tarihli beyan dilekçesi ile takip öncesi işlemiş faiz talebi olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Mahkememizce taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, ilişki var ise bu ilişkinin ticari defterlere ne şekilde yansıdığı hususunda taraf defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine karar verildiği, bu kapsamda öncelikle davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için mahal mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince davalıya dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak 2020-2021-2022 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, davalının kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, bulunduğu yeri bildirmediği, talimatımızın bu şekilde yerine getirildiği, daha sonra mahkememizce davacı vekiline dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak 2020-2021-2022 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, davacı vekilinin ticari defter ve kayıtların bulunduğu adresi bildirdiği, mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde mahalinde inceleme yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 29/03/2023 tarihli raporunda, davacının davaya konu uyuşmazlık dönemine ilişkin defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, taraflar arasında cari hesap şeklinde ilişki bulunduğu, davacı defterlerine göre takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.976,09 TL alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 222.maddesine göre ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamasının şart olduğu, ayrıca bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerin sahibi veya halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunların aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerler ile ispatlanmamış olması gerektiği, diğer tarafın anılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtları birbirini doğrulamayan ticari defter ve kayıtların sahibi aleyhine delil olacağı, somut uyuşmazlıkta davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının defterlerine göre takip tarihi itibariyle 5.976,09 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu, davalının ise usulüne uygun ihtarata rağmen ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, bu halde ispat külfetinin yer değiştirdiği, 6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesi uyarınca usulüne uygun yapılan ihtarata rağmen defter ve kayıtlarını sunmayan davalının davacının defter kayıtlarının aksini yani taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, takip ve davaya dayanak cari hesap içeriğine konu mal veya hizmetin kendisine teslim edilmediğini veya mal veya hizmet bedelinin ödendiğini ispat etmesi gerektiği, davalının dosya kapsamı itibariyle herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, bu halde davalının karşı ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, buna göre davacının taraflar arasındaki temel ilişki ile takip ve dava konusu asıl alacağını 5.976,09 TL’lik kısmı yönünden varlığını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, davalı tarafından mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de, satım sözleşmesi ilişkisinin ispatı nedeniyle 6098 sayılı TBK’nun 89 ve 6100 sayılı HMK’nun 10.maddeleri uyarınca mahkememizin yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, davalının takip ile temerrüde düştüğü, tarafların tacir olmasına göre davacı tarafından talep edilebilecek faizin avans faizi olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 5.976,09 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- 5.976,09 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 1.195,21 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 408,22 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 327,52 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 494,50 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 1.655,90 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (5.976,09/5.976,14=0,99) 1.655,88 TL’nin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 5.976,09 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 341 vd. Maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2023 Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı