Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/610 E. 2023/249 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/610 Esas
KARAR NO : 2023/249

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2022
KARAR TARİHİ : 31/03/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında satıma konu mallar teslim edildiği halde davalının cari hesap bakiyesini ödemediği, davalı aleyhinde takip yapıldığı, davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiği, yapılacak defter incelemesinde davalıdan alacaklı olduğunun tespit edileceğini belirterek itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı anlaşıldı.
DAVA:
Dava ticari satımdan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Davacı ve davalıya ait BA ve BS formları,
-Davacı tarafından sunulan faturalar,
-Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2022/2457 esas sayılı dosyası sureti,
-Bilirkişi Hatice Yurdakul’un 13/01/2023 tarihli raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağına istinaden İzmir 26 İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında 51.218,15 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 25/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 31/03/2022 tarihinde yasal süresi içerisinde icra dairesinin yetkisi ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının yetki itirazını kabul ettiği, dosyanın Ödemiş İcra Müdürlüğüne gönderilmesini talep ettiği, dosyanın Ödemiş İcra Müdürlüğünün ….. esasını aldığı, anılan müdürlükçe davalıya yeniden ödeme emri tebliğe çıkartıldığı, ödeme emrinin davalıya 18/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının yasal süresi içerisinde 25/04/2022 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, Ödemiş İcra Müdürlüğü tarafından icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiği, davacının ticari satım sözleşmesi kapsamında davalıdan alacağının bulunduğu ve takibe yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ettiği, davalının ise davaya cevap vermediği, duruşmalara katılmadığı, bunun yasal sonucu olarak davacının iddialarını inkar etmiş sayıldığı, taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının bu ilişki kapsamında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu, takipte talep edilen faiz oranının uygun olup olmadığı ve takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren ve ticari satımdan kaynaklanan nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, ilişki var ise bu ilişkinin ticari defterlere ne şekilde yansıdığı hususunda taraf defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine karar verildiği, bu kapsamda taraflara dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya bulunduğu yeri bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, davacı vekilinin ticari defter ve kayıtların bulunduğu adresi bildirdiği, davalının ise kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, mahkememizce bu nedenle sadece davacı defter ve kayıtları üzerinde bulunduğu mahalde inceleme yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 13/01/2023 tarihli raporunda, davacının davaya konu uyuşmazlık dönemine ilişkin defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının defterlerine göre takip tarihi itibariyle cari hesap nedeniyle davalıdan 51.218,15 TL alacaklı olduğu, tarafların 2021 ve 2022 BA ve BS formlarının birbirleri ile uyumlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 222.maddesine göre ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamasının şart olduğu, ayrıca bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerin sahibi veya halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunların aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerler ile ispatlanmamış olması gerektiği, diğer tarafın anılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtları birbirini doğrulamayan ticari defter ve kayıtların sahibi aleyhine delil olacağı, somut uyuşmazlıkta davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının defterlerine göre takip tarihi itibariyle 51.218.15 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu, ayrıca tarafların BA ve BS formlarının birbirleri ile uyumlu olduğu, davalının ise usulüne uygun ihtarata rağmen ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmadığı ve bulunduğu yeri bildirmediği, bu halde ispat külfetinin yer değiştirdiği, 6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesi uyarınca usulüne uygun yapılan ihtarata rağmen defter ve kayıtlarını sunmayan davalının davacının defter kayıtlarının aksini yani takip ve davaya dayanak cari hesap içeriğine konu mal veya hizmetin kendisine teslim edilmediğini veya mal veya hizmet bedelinin ödendiğini ispat etmesi gerektiği, davalının dosya kapsamı itibariyle herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı, bu halde davalının karşı ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacının iddiasını ve taraflar arasındaki temel ilişki ile takip ve dava konusu asıl alacağının varlığını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, davalının takip ile temerrüde düştüğü, tarafların tacir olmasına göre davacı tarafından talep edilebilecek faizin avans faizi olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ayrıca uyuşmazlığa konu alacak miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen DEVAMINA,
2- 51.218,15 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 10.243,63 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 3.498,71 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 874,68 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.624,03 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 874,68 TL peşin harç, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 215,00 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 1.920,38 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2022/3104 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.560,00TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/03/2023

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza