Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/61 E. 2022/578 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/61
KARAR NO : 2022/578

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2015
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 16/10/2015 tarihli dilekçesinde; tarafların kardeş olduğunu,davalının diğer kardeş …’e olan tehditleri ile ilgili davada davacının tanıklığı sonrasında kardeşlerin arasının bozulduğunu, 2013 yılından bu yana konuşmadıklarını, davalının, Fransa’ da çalıştıkları dönemde inşaat işi yapan kardeşleri …’in kazandığı paralarda hak iddia ettiğini, ceza davasında kardeşini kendisine para vermesi için tehdit ettiğini, davacıyı da o davada kendisine karşı olduğu düşüncesiyle düşman bellediğini, davalının muhtemelen kardeşinden intikam almak için düzenlediği yada bir şekilde hile ile elde ettiği belgeyi doldurarak düzenlediği 24/01/2014 keşide tarihli, 24/02/2014 ödeme tarihli 5.500.000,00 TL bedelli bononun ihtiyati haciz kararı alınarak icraya intikal ettirildiğini, davacının icra takibine konu senedi düzenleyip davalıya vermediğini , böyle bir senet imzalamadığını, imzaya itiraz ettiklerini , senettteki imzanın ya çok iyi şekilde taklit edildiğini yada davacının elinden hile ile alınan bir belgenin üzeri doldurularak senet oluşturulduğunu, senette senet bedelinin nakden alındığının belirtildiğini, öncelikle davacının davalıdan böyle bir para almaya ihtiyacı olmadığını, senette belirlenen 5.500,000,00 TL nin çok büyük bir para olduğunu, davalının bu parayı bir bankadan yada başka bir finans kurumu üzerinden geçirmeden yanında taşıması ve davacıya nakit olarak ödemesinin akla yakın gelmediğini, para hareketinin bir bankadan çekildiğinin havale edildiğinin kanıtlanması gerektiğini belirtmiş, İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası ile yapılan takibe konu olan 5.500.000,00 senet bedeli, 999.982,88 TL faiz,16.500,00 TL komisyon borcu olmadığının tesbitine, takibin dava sonuna kadar durdurulmasına, haczedilen mevduatlarda bulunan paraların alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verilmesine, haksız takip nedeniyle %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı takdirine, yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili Mahkememize verdiği 15/06/2016 tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafın, müvekkiline olan borcuna istinaden 24/01/2014 tarihli tanzim tarihli , 24/02/2014 ödeme tarihli, 5.500.000,00 TL bedelli bonoyu tanzim ettiğini, imzaladığını ve müvekkiline teslim ettiğini ,bono bedelinin borçlu davacı tarafça ödenmemesi nedeniyle söz konusu bononun İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D.İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz kararı ile İzmir …İcra Müdürlüğünün …/… E sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, davacının takipten haberdar olduktan sonra İzmir …İcra Hukuk Mahkemesinin …/… sayılı dosyasında imzaya itiraz davası açtığını, davada takibe konu bonodaki imzaya kesin olarak itiraz ettiğini, akabinde sundukları dilekçelerinde ise terditli olarak ” imza bize ait çıkarsa boş kağıda imzalatılarak kullanılmış olabileceği ” iddiasında bulunduklarını, icra hukuk mahkeme dosyasında Adli Tıp Kurumunun … tarihli raporunun alındığını, raporda itiraz konusu imzanın borçlunun eli ürünü olduğu hususunun tespit edildiğini, İzmir …İcra Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı 25/05/2016 tarihi kararı ile davanın reddine karar verildiğini ve borçlunun 1.100.000,00 TL icra inkar tazminatı ile 550.000,00 TL para cezasına mahkum edildiğini, davacı tarafın müvekkili aleyhine resmi belgede sahtecilik iddiası ile yaptığı şikayetinde İzmir CBS’ nin
…/… soruşturma, …/… karar sayılı dosyasında ” toplanan deliller evrak kapsamına alınan beyanlara Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi ‘nin … tarih , …-… -…/…-…-… sayılı raporu içeriğine göre bahse konu senetteki borçlu imzasının müştekinin eli ürünü olduğunun anlaşılması karşısında şüphelinin üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlemediği anlaşıldığından” gerekçesi ile müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, karara davacı tarafça itiraz edildiğini, itirazın İzmir …Sulh Ceza Mahkemesinin …/… D.İş sayılı dosyasından verilen 05/05/2016 tarihli kesin kararla reddedildiğini, davacı tarafın hile ve sahtecilik yönündeki iddialarının da gerçeğe aykırı olduğunun ispatlandığını, bonoda kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu, davada ispat yükünün senedin karşılıksız olduğunu iddia eden davacı borçluya düştüğünü, davacı tarafın tanık dinletilmesi talebine muvafakatlarının bulunmadığını, senede karşı senetle ispat zorunluluğu gereği davacının davasını ancak yazılı belge ile ispatlayabileceğini , taraflar kardeş olmalarına rağmen aralarındaki borç ilişkisini senede bağlamış olduğundan artık senedin tanıkla ispatının mümkün olmadığını, müvekkilinin 1979 yılından bu yana Fransa’ da inşaat işi ile uğraştığını, ekonomik durumunun iyi olduğunu, kardeşi olan borçluya nakden borç verdiğini, borca karşılık olarak davacının davaya konu senedi tanzim ettiğini, müvekkilinin gözü önünde imzalandığını ve müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin bono ile ilgili ihtiyati haciz kararı aldığını bu karar için 550.000,00 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edildiğini, bir kişinin borçlu tarafça iddia edildiği şekilde sahte senet tanzim etmiş olması ve sonrasında da bu senede dair ihtiyati haciz kararı alabilmesi için 550.000,00 TL teminat yatırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının tedbir talebinin kötü niyetli olduğunu belirtmiş, davanın reddine , %20 tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN SAFAHATI:
Davacı tarafından 16/10/2015 tarihinde ikame edilen davanın İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin
…/… esas sayılı sırasına kaydedildiği, İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/10/2015 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile davanın ticari dava olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, taraflarca kanun yoluna başvurulmadığı, kararın kesinleştirilerek dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin …/… esas sırasına kaydedilen davada 15/12/2015 tarih ve …/… sayılı kararı ile davanın ticari dava olmadığı, davaya bakma görevinin genel mahkeme olan İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verildiği, taraflarca kanun yoluna başvurulmaması sebebi ile kararın kesinleşmesinden sonra iki mahkeme arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının halli için dosyanın Yargıtay 20.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderildiği, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 31/05/2016 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın kaynağının kıymetli evrak olması nedeniyle mutlak ticari dava niteliğinde olan uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesine karar veridiği, dosyanın mahkememize gönderildiği, mahkememizin …/… esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Davalı …’in 16/04/2018 tarihinde yargılama aşamasında vefat ettiği mahkememizce belirlenmiş, veraset belgesi dosya içerisine alınarak yargılamaya … mirasçıları ile devam olunmuştur.
Mahkememizce yürütülen yargılama neticesinde 08/11/2018 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilam ile davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından İstinaf Kanun yoluna başvurulduğu, istinaf incelemesi neticesinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 08/03/2019 tarih …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamı ile “…Yerel mahkeme her ne kadar davanın reddine karar vermiş ise de, imza incelemesi konusunda, İzmir …İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin … tarihli ve …-… sayılı raporuna dayanmıştır. Ancak, icra hukuk mahkemeleri kararları, takip hukukuna ilişkindir. Anılan mahkemenin istihkak ve ihalenin feshi davaları dışında verilen kararları, sadece takip hukuku bakımından sonuç doğururlar. Maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Dolayısıyla, dar yetkili icra hukuk mahkemesinde uyuşmazlığa konu senet altındaki imzaya itiraz sonucu yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrasında düzenlenen, imzanın itiraz edene ait olduğu veya olmadığı yönünde kanaat içeren rapor incelemeye konu dosyada delil kabul edilerek tesis edilen karar, temyizen onanmış olsa bile, kesin hüküm teşkil etmeyecektir.
Sadece uyuşmazlığa konu icra takibinde veya daha sonra yapılması düşünülen icra takibinde kesin hüküm oluşturabilecektir. O halde, somut olayda taraflar arasında görülen icra hukuk mahkemesi kararı ile bu dosyada alınan imzaya dair raporun işbu davada delil olma vasfı bulunmamaktadır.
Yine, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… soruşturma sayılı dosyasında, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin … tarihli raporuna da dayanılmış ise de, yerel mahkemece aldırılan bir rapor olmadığından hükme esas alınamayacaktır.
Davacı tarafın imzayı kabul ettiğine gerekçeli kararda dayanılmış olduğu gözetildiğinde, bu beyana dayalı belgenin dosyaya getirilmesi veya beyanın davacı tarafa açıklattırılması, hükme esas alınan beyan (C.Savcılığındaki ifade) dayanağının dosya arasına sağlanması ve bizzat Mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durum karşısında, davacı tarafın aynı zamanda bedelsizlikle birlikte senetteki imzanın kendisine ait olmadığını da ileri sürdüğü dikkate alınıp, öncelikle imzanın davacının eli ürünü bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Mahkemece, uyuşmazlığa konu senedin tanzim tarihi dikkate alınarak mümkünse bu tarihten önceki tarihli, değilse yakın tarihli davacının ıslak imzalarını içeren (nüfus müdürlüğü, noterlik, muhtarlık, seçim müdürlüğü vs. nezdinde atılmış) belgeler toplanıp, incelemeye esas imza örnekleri huzurda alınıp, HMK’nın 211.maddesi gereğince usulü dairesince imzanın kendisinin eli ürünü olup olmadığının denetime uygun raporla belirlenip, tüm iddialarıyla birlikte değerlendirilmek suretiyle yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, imza incelemesinde, senetteki imzanın davacının eli ürünü çıkması halinde, yazı yaşının tespiti hususunda ve başka bir imza kullanılarak yaradılmış bir belge olup olmadığı yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması gerekir iken, imza inkarıyla ve yazı yaşı ve de imzanın davacıya ait olsa dahi imzanın başka yerden alınarak yaradılmış oluşturulmuş bir senet olup olmadığıyla ilgili esaslı olan hiçbir delil toplanmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi yerinde görülmemiş, yeniden yargılama yapılması için çağın gelişmiş teknik imkanlarını taşıyan uygun bir birime gerekirse özel bir laboratuvardan inceleme yaptırılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine iade edilmesi gerektiğinden aşağıdaki hüküm kurulmuştur… ” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne ve mahkememizin 08/11/2018 tarih ve …/… Esas, …/…. sayılı kararının HMK.353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacı tarafın ihtiyati tedbir taleplerinin 6100 sayılı HMK. 209.maddesi gereğince kabulü ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takibin ve bu senetle ilgili olası hukuki işlemleri yasanın amir düzenlemesi karşısında teminatsız olarak durdurulmasına karar verildiği, davalılar tarafından bu karara karşı temyiz yasa yoluna başvurulduğu, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay … Hukuk Dairesinin 12/12/2019 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile söz konusu istinaf ilamı temyize tabi bir karar olmadığından bahisle temyiz başvurusunun usulden reddine karar verildiği, sonrasında dosyanın mahkememize yeniden gönderildiği ve mahkememizin …/… esas sırasında kaydedildiği görülmüştür.
Mahkememizce istinaf bozması sonrasında yeniden yapılan yargılama neticesinde 14/01/2021 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilam ile davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının yeniden istinaf kanun yoluna başvurduğu, istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 01/04/2021 tarih ve …/… Esas, …/… karar sayılı ilamı ile esastan reddine karar verildiği, davacının söz konusu istinaf ilamına karşı temyiz yasa yoluna başvurduğu, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay …. Hukuk Dairesi Başkanlığı’ nın 25/11/2021 tarih ve …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamı ile “…Dava, 24.01.2014 düzenleme, 24.02.2014 ödeme tarihli, düzenleyeni davacı …, lehtarı davalıların murisi … olan 5.500.000,00 TL bedelli bononun sahte oluşturulduğu iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Davalı taraf, dava konusu senedin davalıların murisi olan …’in verdiği borç paralar karşılığı düzenlendiğini, gerçek bir borç ilişkisine dayandığını, sahte olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, davacı vekilinin istinaf istemi Bölge Adliye Mahkemesince esastan red edilmiştir.
Davacı, 18.07.2019 tarihli celsede dava konusu edilen belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ve ancak 2005 yılında çocuk parası almak için bu belgeyi imzalayıp bıraktığını ifade etmiştir.
Mahkemece aldırılan Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Şube Müdürlüğü’nün 29.05.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, tetkike konu çizgisiz beyaz dosya kağıdına bilgisayar yazıcısı ile borçlusu …, alacaklısı … olarak düzenlenmiş 24.01.2014 keşide tarihli, 24.02.2014 ödeme tarihli “5.500.000” TL’lik senet aslı üzerinde yazı yaşı hususunda herhangi bir tespite gidilebilmesinin mümkün olamadığı belirtildikten sonra söz konusu belgenin yüksek meblağına karşın matbu bir senet olmaması, imza ile yazılar arasındaki konumlandırılış ve uyumsuzluk göz önüne alındığında, tetkike konu senedin, …’in imzasının bulunduğu boş bir belgenin üzerine mevcut yazıların mürekkep püskürtmeli yazıcı yardımıyla doldurulması suretiyle oluşturulmuş bir belge olması ihtimal dahilinde değerlendirilmekte ise de, kati bulguların tespit edilememesi sebebiyle daha ileri derecede kesin bir kanaat beyanında bulunulabilmesinin mümkün olamadığı bildirilmiştir.
İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 03.02.2020 tarihli raporda, inceleme konusu senedin üst kısmının bilgisayar ve ekipmanı ile düzenlenmiş olduğu ve …’e atfen atılı imzanın ise mavi mürekkepli kalem ile atılmış olduğu, mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, inceleme konusu belgede yer alan imza ve yazıların yaşı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği, inceleme konusu senette borçlu bölümünde atılı olan imza ile senetteki mevcut yazılarda herhangi bir çakışma mevcut olmadığından altta, üstte ya da öncelik hususunda bir tespite gidilemediği, söz konusu senedin imzadan faydalanılarak oluşturulduğunu gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı belirtilmiştir.
Mahkemece resen seçilen bilirkişi … tarafından düzenlenen 12.10.2020 tarihli raporda ise, inceleme konusu emre muharrer senet aslı üzerinde … isimli şahsa izafeten atılı imzanın … eli mahsulü olduğu, yazı yaşı ile ilgili kesin bir sonuca varılamayacağı, senet aslı üzerinde atılı bulunan imzanın hangi tarihte (2005 tarihinde mi ya da 2014 tarihinde mi) atıldığı hususunda herhangi bir fikir beyan edilemeyeceği, senet üzerindeki imzanın mı önce atıldığı ya da belge üzerindeki ibarelerin mi yazıcı ile önce oluşturulup-oluşturulmadığı hususunda müspet-menfi bir kanaatin belirtilemeyeceği, inceleme konusu senet aslı üzerinde atılı bulunan imzanın, mavi mürekkepli ve bilye uçlu bir kalem ile oluşturulan ıslak bir imza olduğu ve başka bir yerden taşındığına dair herhangi bir emarenin bulunmadığı kanaat ve görüşü bildirilmiştir.
Davalıların murisi … dosya içinde bulunan savcılık soruşturma evrakına yansıyan ifadelerinde, senedin tanzim edilmiş şekilde kendisine davacı … tarafından getirildiğini belirtmiştir. Davalıların murisi …’in dava konusu senedin tanzim edilmiş, yani, doldurulmuş şekilde kendisine getirildiği yönündeki beyanı karşısında, senedin imzalı boş bir belgeden yararlanılmak suretiyle sahte olarak oluşturulduğu yönündeki davacı iddiasının şüpheye yer bırakmayacak şekilde araştırılması ve irdelenmesi gerekmektedir.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Şube Müdürlüğü’nün 29.05.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, senet aslı üzerinde yazı yaşı hususunda herhangi bir tespite gidilebilmesinin mümkün olamadığı belirtildikten sonra söz konusu belgenin yüksek meblağına karşın matbu bir senet olmaması, imza ile yazılar arasındaki konumlandırılış ve uyumsuzluk göz önüne alındığında, tetkike konu senedin, …’in imzasının bulunduğu boş bir belgenin üzerine mevcut yazıların mürekkep püskürtmeli yazıcı yardımıyla doldurulması suretiyle oluşturulmuş bir belge olması ihtimal dahilinde değerlendirilmekte ise de, kati bulguların tespit edilememesi sebebiyle daha ileri derecede kesin bir kanaat beyanında bulunulabilmesinin mümkün olamadığı bildirilmiş ise de, daha sonra aldırılan İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi’nin … tarihli raporunda ve bilirkişi … tarafından düzenlenen 12.10.2020 tarihli raporda, Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Şube Müdürlüğü’nün 29.05.2017 tarihli raporunda ihtimal dahilinde olduğu açıklanan hususları ayrıntılı olarak irdeleyen bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu durumda İlk Derece Mahkemesi’nce Dairemizin daha önceki kararlarına yansıdığı şekilde üniversitelerin güzel sanatlar bölümünde görevli imza ve yazı konusunda uzmanlığı bulunan bilirkişilerden ve yine üniversitelerin bilgisayar mühendisliği bölümünde görevli yazılım, bilgisayar programları konusunda uzmanlığı bulunan bilirkişi/bilirkişilerden oluşan bir heyetten, dava konusu senedin yüksek miktarlı olmasına, düzenlenme ve ödeme tarihlerinin çok yakın olmasına, matbu bir senet olmamasına, tarafların kardeş bulunmasına göre, imza ile yazılar arasındaki konumlandırılış, uyum, yazı karakteri, kullanılan format, senet metnindeki yazı tipinin hangi bilgisayar programında kullanılan yazı tipi olduğu ve söz konusu bilgisayar programının hangi tarihte kullanılmaya başlandığı, toner, söz konusu yazıların birlikte ve sırası dahilinde yazdırılıp yazdırılmadıkları, imzanın konumu değerlendirilmek ve incelenmek suretiyle dava konusu senedin imzalı boş bir belgeden faydalanılmak suretiyle sonradan oluşturulup oluşturulmadığı, yazılar ile imzanın aynı anda yazılıp yazılmadığı, imzanın mı önce atıldığı yazıların mı önce yazıldığı, imza ve yazı yaşı konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp, dava dosyasına giren tüm deliller, tarafların bütün iddia ve savunmaları değerlendirilerek, soruşturma dosyaları getirtilip bu dosyalara yansıyan beyanlar ve deliller, icra hukuk dava dosyasına yansıyan beyanlar ve deliller (özellikle senedin ihdas nedeninin taliline ilişkin bir beyan olup olmadığı da değerlendirilerek) irdelenip değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması ve bu hükme yönelen davacı istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddi yerinde görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle mahkememizin 14/01/2021 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamının bozulmasına karar verildiği, dosyanın mahkememizin 2022/61 esasına kaydedildiği, mahkememizce 14/04/2022 tarihli ara kararla usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER;
İzmir …İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklısının davalı …, borçlusunun …, takip konusunun 5.500.000,00 TL asıl alacak. 999.982,88 TL işlemiş faiz, 16.500,00 TL komisyon olmak üzere toplam 6.516.482,88 TL alacak, takip dayanağının keşidecisi …, lehtarı …, 24/01/2014 keşide ve 24/02/2014 vade tarihli, 5.500.000,00 TL bedelli bono, takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, ödeme emrinin borçluya 19/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği ve derdest olduğu belirlenmiştir.
İzmir …İcra Hukuk Mahkemesinin 25/05/2016 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasının incelemesinde; davacısının …, davalısının …, davanın imzaya itiraz davası olduğu, 25/05/2016 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın 14/07/2018 tarihinde kesinleştiği, dosya içerisinde mevcut Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin … tarihli ve …-… sayılı raporunda ”…inceleme konusu senette … adına atılı borçlu imzası ile …’in mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’in eli ürünü olduğu, inceleme konusu senedin üst kısmının bilgisayar ve ekipmanı ile düzenlenmiş olduğu ve …’ e atfen atılı imzasının ise mavi mürekkepli kalem ile atılmış olduğu, mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanıla gelen bilimsel bir yöntem bulunmadığından inceleme konusu belgede yer alan imza ve yazıların yaşı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği ” hususunun belirtildiği belirlenmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı evrakının incelemesinde; müştekisinin …, şüphelisinin …, suçun resmi belgede sahtecilik, suç tarihinin 15/12/2015 olduğu, 31/03/2016 tarihinde Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin …tarihli raporu içeriğine göre bahse konu senetteki borçlu imzasının müştekinin eli ürünü olduğunun anlaşılması karşısında şüphelinin üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlemediği anlaşıldığından, şüpheli hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, karara itiraz edildiği, itiraz üzerine İzmir …Sulh Ceza Hakimliğinin 05/05/2016 tarih, …/… D.İş sayılı kararı ile 5271 sayılı CMK nın 173/3 md uyarınca itirazın reddine kesin olarak karar verildiği, karara karşı müşteki vekili tarafından kanun yarına bozma yoluna başvurulduğu, Yargıtay …Ceza Dairesi Başkanlığının 08/03/2017 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile “…somut olayda, müştekinin 16/11/2015 tarihli emniyette verdiği ifadesinde yer alan, kardeşi olan şüpheli ile aralarında husumet olması sebebi ile müştekinin herhangi bir senet vermediği ve imzalamadığı halde, şüpheliye olan borcu karşılığında 24/02/2014 ödeme tarihli 5.500.000,00 TL. bedelli senet verdiğinden ve borcunu ödemediğinden bahisle müştekinin hesaplarına haciz konulduğu ancak bu kadar büyük bir parayı şüpheliden almadığı, bu paranın bir anda temin edilmesinin imkansız olduğu ve şüphelinin geçmişe dayalı hesapları incelendiğinde böyle bir nakdi varlığının olmadığının anlaşılacağı, ayrıca anılan senedin de matbu bir senet niteliğinde olmayıp, A4 kağıda atılan açığa imzanın üzerinin sonradan doldurulması şeklinde olduğu yönündeki iddiaları karşısında; şüphelinin yeniden ayrıntılı beyanına başvurulup, borç verildiği iddia olunan paranın elden mi banka aracılığıyla mı verildiği, hangi tarihte hangi yolla paranın el değiştirdiği sorularak buna göre ilgili banka hesaplarındaki hareketlilik sorgulanıp, şüphelinin senedin düzenlendiği tarihte 5.500.000,00 TL. borç verebilecek maddi durumunun olup olmadığı hususu ile geçim kaynağı hakkında etraftan sorularak kolluk marifetiyle ayrıntılı bir şekilde sosyal ekonomik durum araştırması yapılıp ve taraflar arasında görülmekte olan başka dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile yetinilmeyip mümkünse imza yaşının da tespitini sağlayacak şekilde yeniden imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği, anlatılan araştırmalar yapıldıktan sonra imzanın müştekiye ait olduğunun tespit edilmesi halinde ise, müştekinin böyle bir senet vermediği iddiası karşısında resmi belgede sahtecilik değil ancak açığa imzanın kötüye kullanılması suçuna vücut verebileceği hususları gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden…” bahisle İzmir …Sulh Ceza Hakimliğinin 05/05/2016 tarih, …/… D.İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK nın 309. Maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına karar verildiği, dosyanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… esasına kaydedildiği, 27/09/2017 tarihinde şüpheli hakkında yeniden kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, karara müşteki tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine İzmir …Sulh Ceza Hakimliğinin 19/11/2017 tarih, …/… D.İş sayılı kararı ile 5271 sayılı CMK nın 173/3 md uyarınca itirazın reddine kesin olarak karar verildiği, karara karşı müşteki vekili tarafından kanun yarına bozma yoluna başvurulduğu, Yargıtay …Ceza Dairesi Başkanlığının …/… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile şüpheli … in 16/04/2018 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla 5237 sayılı TCK nın 64 md uyarınca bu aşamadan sonra soruşturma yapma ve dava açma olanağı kalmaması nedeniyle İzmir CBS tarafından verilen 27/09/2017 tarih ve …/… soruşturma, …/… karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci İzmir …Sulh Ceza Hakimliğinin 19/11/2017 tarih ve …/…D.İş sayılı kararının sonucu itibariyle doğru olduğundan, kanun yararına bozma isteminin CMK nın 309 md uyarınca reddine karar verildiği, söz konusu evrak içerisinde müşteki …’in 07/07/2017 tarihli Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde ”…bu kağıttaki imza bana aittir ancak ben herhangi bir şekilde senet olarak vermedim… ” şeklinde beyanda bulunduğu belirlenmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı evrakının incelemesinde; Müştekisinin …, şüphelisinin …, suçun resmi belgede sahtecilik ve açığa imzanın kötüye kullanılması iddiası olduğu, 07/03/2017 tarihinde soruşturma neticesinde soruşturmaya konu iddianın mükerrer soruşturma olduğu gerekçesi ile kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, müşteki tarafından karara itiraz edildiği, itiraz üzerine İzmir …Sulh Ceza Hakimliğinin 23/05/2017 tarih, …/… D.İş sayılı kararı ile 5271 sayılı CMK nın 173/3 md uyarınca itirazın reddine karar verildiği, dosya içerisinde müşteki … tarafından verilen 12/01/2017 tarihli şikayet dilekçesinde ”…ben olaya konu üzeri boş ve altında benim imza bulunan kağıdı Paris ‘ te ağabeyim …’e eşimi ve çocuklarımı Fransa’ ya gelebilmeleri için istek yapmak amacıyla vermiştim…” beyanının bulunduğu belirlenmiştir.
İzmir …Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas, …/… Karar sayılı dosyasının incelemesinde; Davacısının …, davalısının …, davanın tespit davası olduğu, 20/06/2017 tarihinde mahkememiz dosyasındaki iddialar ile söz konusu dosyadaki iddiaların aynı olduğu gerekçesi ile HMK nın 114/1-ı ve 115 md. gereğince davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verildiği, söz konusu dosyadaki dava dilekçesinde “…davalının davacının imzası bulunan üzeri boş A4 kağıdını hile ile ele geçirdiği… ” beyan ve iddiasının bulunduğu belirlenmiştir.
İzmir …Sulh Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasının incelemesinde; müşteki …’in vekili aracılığı ile 13/03/2012 tarihinde kardeşi şüpheli … tarafından kendisine hakaret edildiği ve tehditte bulunulduğu, şüphelinin kardeşi olan kendisinden sürekli olarak para istediği, bu nedenle tehdit ettiği, ayrıca kendisine 01/03/2012 tarihinde gönderdiği mesajlarda “10.ay ben seni rahatsız etmiyeceğim. Rahatına bak allahla baş başa kalınca dediklerimi düşün.” ve “işte o zaman yarın yanındayım kalanını sen düşün yalanım yok yapmazsam anamla zina etmiş olayım. Götün sıkıyorsa arada göstereyim leşini hoca bile yıkayamıyacak, dene de gör hemen ara” şeklinde gönderdiği mesajlarla tehditte bulunduğu iddiası ile 14/03/2012 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu, ayrıca 10/04/2012 ve 04/06/2012 tarihinde kolluğa başvurduğu, şüphelinin 14/03/2012, 15/03/2012 ve 20/05/2012 tarihinde kendisine gönderdiği hakaret ve tehdit mesajlarına ilişkin şikayette bulunduğu, kolluk tarafından düzenlenen 04/06/2012 tarihli telefon mesaj tespit tutanağı başlıklı belge içeriğine göre şüpheli …’in müşteki …’e “Kayseride ki bütün sülaleni yani hepsini … de benim sonum belli sen düşün burdaki şatonuda su basmış herşeyin rezil olmuş bakan eden yok” şeklinde mesaj gönderdiği, tanık olarak …’i bildirdiği, …’in soruşturma kapsamında 04/06/2012 tarihinde kolluk tarafından dinlenildiği, 06/03/2013 tarihinde şüpheli hakkında tehdit ve hareket suçundan iddianame düzenlendiği, tanık …’in kovuşturma kapsamında 06/05/2013 tarihinde mahkemece yeniden dinlenildiği, tanık … aleyhinde beyanlarda bulunduğu ve sanığın müştekiden sürekli para talep ettiği, müştekiye hakaret ve tehditlerde bulunduğunu beyan ettiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde 04/07/2013 tarih …/… esas, …/… karar sayılı ilam ile tanık …’in beyanları ile mesaj ve diğer yazışma içerikleri dikkate alınarak sanık …’e katılana söverek onur, şeref ve saygınlığına saldırdığı ve tehdit ettiği gerekçesiyle adli para cezası ve hapis cezası verildiği, CMK 231/5 md gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, karara karşı sanık müdafinin itiraz yoluna başvurduğu, itirazın İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin 11/09/2013 tarih, …/… Değişik İş sayılı kararı ile reddine karar verildiği, kararın 11/09/2013 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
İzmir ….Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının …/… sayılı dosyası incelemesinde; müştekisinin …, sanığın …, suçun adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs, suç tarihinin 14/02/2017 olduğu, dosyanın halen derdest olup, duruşma gününün 15/11/2018 tarihine bırakıldığı belirlenmiştir.
Mahkememizce ilk İstinaf ilamı öncesinde dava konusu edilen senedin davacının imzasının bulunduğu bir belgeden taşınarak ve bu şekli ile üzeri doldurularak oluşturulup oluşturulmadığı ile senetteki imza ve yazıların yaşlarının tespitine yönelik Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Şube Müdürlüğünden seçilecek üç kişilik bilirkişi kurulu vasıtasıyla inceleme yaptırılması için Ankara Nöbetçi ATM ye talimat yazıldığı, alınan 29/05/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; tetkike konu çizgisiz beyaz dosya kağıdına bilgisayar yazıcısı ile borçlusu …, alacaklısı … olarak düzenlendiği, 24/01/2014 keşide tarihli, 24/02/2014 ödeme tarihli, 5.500.000,00 TL lik senet aslı üzerinde yazı yaşı hususunda herhangi bir tespite gidilebilmesinin mümkün olmadığı, söz konusu belgenin yüksek meblağına karşın matbu bir senet olmaması, imza ile yazılar arasındaki konumlandırılış ve uyumsuzluk göz önüne alındığında tetkike konu senedin …’ in imzasının bulunduğu boş bir belge üzerine mevcut yazıların mürekkep püskürtmeli yazıcı yardımıyla doldurulması suretiyle oluşturulmuş bir belge olmasının ihtimal dahilinde değerlendirildiği, ancak kati bulguların tespit edilememesi nedeniyle daha ileri derecede kesin bir kanaatte bulunulabilmesinin mümkün olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
İlk İstinaf ilamı öncesinde davalı asil mahkememizin 09/11/2017 tarihli celsesinde alınan beyanında; sulh ceza mahkemesindeki yargılamadan sonra davacı ile görüşmeye devam ettiklerini, aralarında bir küslüğün olduğunu, bu küslüğün kendisinin davacıdan parasını istemesi sebebiyle olduğunu, ancak bunlara rağmen dava konusu edilen senedin davacı tarafından getirilip teslim edildiğini, davacı tarafa borç olarak peyder pey verdiği paranın en yüksek bölümünü hangi tarihte ve ne için verdiğini hatırlamadığını, borç olan paranın tamamını elden verdiğini beyan etmiş bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
İlk İstinaf ilamı sonrasında 18/07/2019 tarihli celsede davacı asilin alınan beyanında; dava konusu edilen belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu, söz konusu belgenin 2005 yılında kendisinin imzaladığı bir belge olduğunu, söz konusu belgeyi çocuk parası almak için imzalayıp bıraktığını beyan etmiş bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
İlk İstinaf ilamı doğrultusunda dava konusu edilen senetteki yazı ve imza yaşının tespiti ile senedin başka bir imza kullanılarak yaratılmış bir belge olup olmadığı konusunda İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinden rapor istenilmiş alınan 03/02/2020 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda; inceleme konusu senedin üst kısmının bilgisayar ve ekipmanı ile düzenlenmiş olduğu ve …’e atfen atılı imzanın ise mavi mürekkepli kalem ile atılmış olduğu, mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, inceleme konusu belgede yer alan imza ve yazıların yaşı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği, inceleme konusu senette borçlu bölümünde atılı olan imza ile senetteki mevcut yazılarda herhangi bir çakışma mevcut olmadığından altta, üstte ya da öncelik hususunda bir tespite gidilemediği, tüm bulgular birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu senedin imzadan faydanılarak oluşturulduğunu gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Alınan ATK raporunda imza ve yazıların yaşı ile ilgili mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, inceleme konusu belgede yer alan imza ve yazıların yaşı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği belirtildiğinden ilk İstinaf ilamı doğrultusunda dava konusu edilen senetteki yazı ve imza yaşının tespiti ile senedin başka bir imza kullanılarak yaratılmış bir belge olup olmadığı konusunda Mahkememizce resen seçilen … tarafından İstinaf ilamı doğrultusunda yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grofolojik ve grofometrik yöntemler ile gerekli laboratuvar incelemelerinin yapılarak rapor ibrazı için İstanbul ATM ‘ye talimat yazılmış, alınan 12/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu Emre Muharrer Senet aslı üzerinde … isimli şahsa izafeten atılı imzanın … eli mahsulü olduğu, …’ in dava dosyası içerisindeki mevcut (1993-2020 tarihleri arasında resmi işlem görmüş belgeler üzerinde atılı olduğu) mukayese imzaları üzerinde yapılan inceleme ve karşılaştırmada söz konusu mukayese imzalar arasında farklılıklar ve tutarsızlıklar bulunmadığı, birbirleri arasında istikrarlı oldukları ve zaman içerisinde değişiklik göstermedikleri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yazı yaşı ile ilgili çalışmalar devam etmekte olsa da bu çalışmaların genel kabul gördüğü kesin bir sonuca varılamadığından bu hususta bir kanaat belirtilemeyeceği, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesince düzenlenen 18/07/2019 tarihli duruşma tutanağında …’ in alınan beyanında, inceleme konusu emre muharrer senet aslı üzerinde atılı bulunan imzanın kendisine ait olduğunu ve bu imzayı 2005 yılında çocuk parası almak için attığını beyan etmekle söz konusu bu imza ve mukayese imzalar arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada, mukayese imzalar arasında herhangi bir değişikliğe rastlanılmadığından inceleme konusu emre muharrer senet aslı üzerinde atılı bulunan imzanın hangi tarihte (2005 tarihinde mi ya da 2014 tarihinde mi) atıldığı hususunda herhangi bir fikir beyan edilemeyeceği, inceleme konusu emre muharrer senet aslı üzerinde atılı bulunan imzanın mı önce atıldığı ya da belge üzerindeki ibarelerin mi yazıcı ile önce oluşturulup oluşturulmadığı hususunda müspet-menfi bir kanaatin belirtilemeyeceği, inceleme konusu emre muharrer senet aslı üzerinde atılı bulunan imzanın, mavi mürekkepli ve bilye uçlu bir kalem ile oluşturulan ıslak bir imza olduğu ve başka bir yerden taşındığına dair herhangi bir emarenin bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda üniversitelerin güzel sanatlar bölümünde görevli imza ve yazı konusunda uzman bilirkişilerden ve yine üniversitelerin bilgisayar bölümünde görevli yazılım, bilgisayar programları konusunda uzmanlığı buluşan bilirkişiden oluşan iki kişilik heyetten dava konusu heyetten senedin yüksek miktarlı olmasına, düzenlenme ve ödeme tarihlerinin çok yakın olmasına, matbu bir senet olmamasına, tarafların kardeş bulunmasına göre imza ile yazılar arasındaki konumlandırılış, uyum, yazı karakteri, kullanılan format, senet metnindeki yazı tipinin hangi bilgisayar programında kullanılan yazı tipi olduğu ve söz konusu bilgisayar programının hangi tarihte kullanılmaya başlandığı, toner, söz konusu yazıların birlikte ve sırası dahilinde yazdırılıp yazdırılmadıkları, imzanın konumu değerlendirilmek ve incelenmek suretiyle dava konusu edilen senedin imzalı boş bir belgeden faydalanılmak suretiyle sonradan oluşturulup oluşturulmadığı, yazılar ile imzanın aynı anda yazılıp yazılmadığı, imzanın mı önce atıldığı, yazıların mı önce yazıldığı, imza ve yazı yaşı konusunda ayrıntılı ve gereçeli rapor alınması için Ankara ATM ‘ye talimat yazılmış ,alınan 17/06/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; senedin önce enine ve boyuna iki katlamaya maruz bırakıldığı, katlanma yerlerinde yazılı alanlarla çakışmaların olduğu görüldüğü (Resim-1), tetkik konusu senedin üzerindeki imzanın başlangıcını oluşturan “Y” harfinin 4mm devamında ikinci bir benzer resmedilişte “Y” harfi fulaj izinin görüldüğü(Resim-2), evrakta kullanılan yazı tipinin Times New Roman olup 1990’lı yıllardan itibaren Microsoft Word kelime işlemcisi programında kullanıldığı, evrakta yazıların sol ve sağ tarafa yaslanmış olarak oluşturulmuş olduğu, sol taraftan 2,3cm, sağ tarafında 2,7 cm boşluk bırakıldığı (2.7/2.3 -1.17), Microsoft Word 2003’de sol taraftan 2.54 cm, saf taraftan 3.17cm (3.17/2.54—1.25) boşluk programla gelen ayarlarlandığı, sonraki Word versiyonlarında bu boşlukların eşitlendiği, programda bir miktar sol ve sağ sayfa boşluklar değiştirilmiş olsa da programın genel mantığına uyması nedeniyle yazının Microsoft Word 2003’de Times New Roman fontunda oluşturulduğu kanaatine varıldığı, Microsoft Word 2003 yılından itibaren kullanılmaya başlanıldığı, fontların 1990’lı yıllardan itibaren kullanıldığı, tonerin, belge düzenlenmesinde kullanılan yazıcının toner teknoloji kullanan yazıcı olmadığı ve mürekkep püskürtmeli yazıcılardan olduğu ve tetkik konusu belgenin katlanmış bölümüne denk gelen kısımda yüksek çözünürlükte büyütülmüş görsellerde kâğıt liflerinin alt katmanlarına inen mürekkep emilimi (Resim: 2’de) görüldüğü, bununla birlikte toner yazıcı ve mürekkep püskürtmeli yazıcılardan ömek detaylar resim 3’te bilgi amaçlı rapora eklendiği, evraktaki satırlar arası boşluklar üzerinden evraktaki yazıların tek bir programdan çıkarıldığı, Prof. Dr. …’un rapor görsellerinde de yer alan ve ayrıca … tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda da belirtilen, belgedeki imzanın içerisinde başlayan aynı paralellikte ve imzanın başlangıcını oluşturan “Y” harfiyle aynı resmediliş şekli ve tersim yapısı sergileyen 4mm devamında başka bir imzaya ait fulaj izi tespit edildiği, bu fulaj izinde, imzanın başlangıcını oluşturan “Y” harfinin yüksek kalem basıncı yansıtmasına rağmen devamında, hafif basınç izinin görülmesi ve bu ikinci imza fulaj izinin, imza yazısının altına geldiği tespit edildiği( Resim:2), fulaj izinin belge aslı üzerinde aynı türden boş bir kağıdın üzerine konularak (üstten taklit yöntemi gibi) imzanın, başlangıç ve bitiş uzunluğunun konumlandırılmak amacıyla kalemle tespit edilmesi ve bu aşamada fulaj izinin belge aslına da geçmiş olması yönünde değerlendirilmeye gidildiği, bahsedilen belge üzerindeki imzada görülen ikinci fulaj izinde imzanın referans iz olarak değerlendirilmesindeki tahmine götüren bulgunun ise başlangıcındaki güçlü kalem basıncının devamında, hafif basınç izi ile devam etmesi olduğu(Resim:2), tetkik konusu senet üzerindeki imzanın “imza” yazısının altına veya üstüne atılmayıp “imza” yazısının kağıt yönü, sol alt kısmına gelecek şekilde yazıdan uzak atılması, yazıyla kesişme riskine karşı tedbiren tasarlanma yönünde kuşku uyandırdığı, bilindiği gibi yazının üzerine atılan bir imzanın özellikle mürekkepli kalemlerde öncelik yönüyle tespit olasılığı bulunduğu, konum yönüyle yapılan değerlendırmede imza üzerindeki ikinci fulaj izinin üsteki bir belgeden geçme olmasına rağmen imzadaki fulaj izi kadar kağıt üzerinde yüksek kalem basıncıyla etkili derinlikte oluşunun sadece imzayı oluşturan “Y” harfi kaligrafik karakteriyle sınırlı oluşu ve ikinci fulaj izinin devamında hafif kalem basıncı nedenıyle kaligrifik unsur görülmeyişinin kuşku uyandırdığı, imza atıldıktan sonra üzerinden farklı bir kağıda (iz niteliğinde) “Y” harfi yapıldığı yönünde bir kanaat oluştuğu, mevcut bulgulara göre senedin katlı bir kağıt üzerine sonradan düzenlenerek basıldığı yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davacının iş bu dava kapsamında kardeşi olan davalı … ile aralarında herhangi bir alacak ilişkisi bulunmadığı, davalının sahte senede istinaden kendisi hakkında takip yaptığı, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı ve sahte olduğu iddiası ile menfi tespit isteminde bulunduğu, ayrıca davalı aleyhinde suç duyurusunda bulunduğu, davalı hakkında yürütülen soruşturmada davalının soruşturma aşamasında vefat etmesi nedeniyle kanun yararına bozma başvurusunun esas yönünden incelenmeksizin karara bağlandığı, her ne kadar davacı tarafından davanın ilk aşamasında imzanın kendisine ait olmadığı ileri sürülmüş ise de soruşturma kapsamında alınan rapor ve kendi beyanı ile imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, bu nedenle bu hususun inceleme dışı kaldığı, davacının, kardeşi davalı …’un kendisinin boş belgede bulunan imzasından yararlanmak suretiyle söz konusu senedi oluşturduğu iddiasının da bulunduğu, bu kapsamda yapılan incelemede mahkememizce alınan 29/05/2017, 12/10/2020 ve 17/0/2022 tarihli raporlarda söz konusu senedin matbu bir senet olmadığı, A4 kağıdı üzerine mürekkep püskürtmeli yazıcı yardımı ile oluşturulduğu, imzanın mavi mürekkepli bir kalemle atılmış ıslak imza olduğu, imzanın “imza” yazısının alt bölümünde sola kaymış şekilde konumlandırıldığı, imzanın bulunduğu bölümde benzer başka bir imzaya ait fulaj izinin mevcut olduğu yönünde müşterek görüş ve kanaatlerin bildirildiği, davalı
… mahkememiz huzurunda 09/11/2017 tarihinde alınan beyanında kardeşi davacı …’ya borç vermesi nedeniyle alacaklı olduğunu bildirmekle birlikte davacıya hangi tarihlerde ne şekilde borç para verdiğini açıklayamadığı, yine davalının dava dışı kardeşi …’in şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında alınan 10/01/2013 tarihli beyanında dava dışı kardeşi …’den 4.5 milyon Euro alacaklı olduğunu bildirdiği, davalı ile dava dışı kardeşi arasında yaşanan uyuşmazlığın davalının para isteğine ilişkin olduğu, davalının bu isteğinden kaynaklı olarak dava dışı kardeşi …’u tehdit ettiği ve …’a hakaret ettiği, davalının ceza dosyasına yansıyan hakaret ve tehdit içerikli mesajlarında davacı …’i de kastederek 04/06/2012 tarihli mesajında “Kayseride ki bütün sülaleni yani hepsini … Efendiyi de benim sonum belli sen düşün burdaki şatonuda su basmış herşeyin rezil olmuş bakan eden yok” şeklinde mesaj gönderdiği, davacı …’in davalı kardeşi … aleyhinde ve dava dışı kardeşi … lehine ceza mahkemesinde tanıklık yaptığı, davalı …’un yargılama neticesinde davacının tanıklığı da dikkate alınarak 2013 yılında ceza aldığı, dava ve takibe konu senedin bu tarihten sonra düzenlenmiş olduğu, davalı …’un mahkememiz huzurunda alınan beyanında alacağının geçmişten geldiğini ve borç verme tarihini hatırlayamadığını bildirmesine karşılık dava dışı …’un şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada davacı …’dan da alacaklı olduğuna dair herhangi bir beyan ve iddiasının bulunmadığı, bu halde dava konusu senedin yüksek miktarlı olmasına, düzenlenme ve ödeme tarihlerinin çok yakın olmasına, matbu bir senet olmamasına, tarafların kardeş bulunmasına göre, imza ile yazılar arasındaki konumlandırılış, uyum, yazı karakteri, kullanılan formatına ve imza üzerinde fulaj izine rastlanmasına göre dava konusu senedin imzalı boş bir belgeden faydalanılmak suretiyle sonradan oluşturulduğu kanaatine ulaşıldığı, her ne kadar bilirkişi incelemelerinde yazılar ile imzanın aynı anda yazılıp yazılmadığı, imzanın mı önce atıldığı yazıların mı önce yazıldığı, imza ve yazı yaşı konusunda bir kanaate varılamamış ise de bu durumun ıslak imza ile bilgisayar ortamında oluşturulan yazının çakışmamasından kaynaklandığı, 17/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere bu durumun sahtecilik yol ve yöntemlerinden biri olduğu, bu sebeple bu hususun başlı başına davacı aleyhine yorumlanamayacağı, her ne kadar boş kağıda imzanın sonradan doldurulup senet haline getirilmesi mümkün ise de, belgenin imzalayan tarafından senet doldurulması iradesiyle imzalanıp karşı tarafa verilmesi, yani bu yöndeki iradenin/manevi unsurun oluşmasının önem taşıdığı, oysa somut olayımızda senedin rızayla verilen imzaya istinaden oluşturulduğu kati olarak sübut bulmadığı gibi, yan deliller olan inceleme raporları, davacı ile davalı ve dava dışı kardeş … arasında senet tarihi itibarıyla mevcut olan husumet, buna rağmen 1 yıl sonra 1 ay vadeli senedin davalıya verilmesinin hayatın olağan akışına ve olayların akışına aykırılığı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının rızasıyla senet oluşturulması için imzalı belge verdiği sübut bulmadığı, davalının söz konusu senedi borçlanma iradesi ile kendisine teslim edildiğinin ispatlaması gerektiği davalının bu yönde herhangi bir delil sunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın mahiyeti, geçmiş husumet ve mahkememiz kabulüne göre davalının haksız ve kötüniyetli olarak takip yaptığı kanaatine ulaşıldığından davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile, dava ve İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında takip konusu edilen 24/01/2014 keşide , 24/02/2014 ödeme tarihli 5.500.000,00- TL bedelli bono dolayısıyla davacının davalılara borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Takibin davacı yönünden derhal DURDURULMASINA,
2-İİK 72/5 md gereğince takip çıkış miktarı üzerinden hesaplanan 1.303.296,58 TL tazminatın davalılardan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafın teminatın iadesine yönelik talebinin bu aşamada REDDİNE,
4-Alınması gerekli 445.140,87 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 111.285,24 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 333.855,63 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 111.285,24 TL peşin harç, 33.128,00 TL senet sigortalı kargo gönderim bedeli, 5.500,00 TL bilirkişi ücreti, 1.206,25 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 151.147,19 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendileri üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. fıkrası uyarınca 153.789,82 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
8-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
9-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir … Sulh Ceza Mahkemesinin …/… esas, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosya asılları ile davacının imza ve yazılarının bulunduğu belge asıllarının ilgili kurumlara İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere hakim … ‘ ın karşı oyu ve oy çokluğu ile verilen karar davacı asil … ile davacı vekili Av …, bir kısım davalılar vekili Av …, davalı asil … ile Davalı … vekili Av …’ın yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Karşı Oy
Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

Karşı Oy: Davanın reddine karar verilmesi görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun davanın kabulüne yönelik görüşüne katılmamaktayım.

Başkan …
e-imzalıdır

KARŞI OY GEREKÇESİ : Her ne kadar davacı tarafça, İzmir …İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasında takip konusu edilen 24/01/2014 keşide, 24/02/2014 ödeme tarihli, 5.500.000,00 TL bono dolayısıyla davalı tarafa borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak Mahkememize menfi tespit davası açılmış ise de ; davacı tarafça İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 16/10/2015 tarihli dilekçede davacının takibe konu edilen senedi düzenleyip davalıya vermediği, böyle bir senet imzalamadığı belirtilerek imzaya itiraz edildiği ancak davacı asilin İstinaf ilamı sonrasında 18/07/2019 tarihli celsede dava konusu edilen belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu, söz konusu belgenin 2005 yılında kendisinin imzaladığı bir belge olduğunu, söz konusu belgeyi çocuk parası almak için imzalayıp bıraktığını belirttiği ve dava konusu belgedeki imzayı kabul ettiği bu husus göz önüne alındığında dava dilekçesindeki imza sahteciliği iddiasının ispat edilemediği , davacı tarafça dava ve takip konusu edilen senedin davacının elinden hile ile alınan bir belgenin üzeri doldurularak senet haline getirildiği iddiasının öne sürüldüğü ve imza ve yazı yaşı tayini ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiği, imza ve yazı yaşı ile ilgili alınan Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Şube Müdürlüğü’nün 29/05/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan … tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla bilirkişi … ‘ dan alınan 12/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda ve Ankara ATM vasıtasıyla alınan 17/06/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yazı yaşı ile ilgili çalışmaların devam etmekte olduğu , bu çalışmaların genel kabul gördüğü kesin bir sonuca varılamadığı, mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, inceleme konusu belgede yer alan imza ve yazıların yaşı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği yine alınan tüm raporlarda da belirtildiği üzere dava konusu edilen “Emre Muharrer Senet ‘ in davacı …’ in imzasının bulunduğu boş bir belge üzerine mevcut yazıların mürekkep püskürtmeli yazıcı yardımıyla doldurulması suretiyle oluşturulmuş bir belge olduğu ve imzanın başka bir yerden taşındığına dair herhangi bir emarenin bulunmadığı, davacının geçerli imzasını taşıyan belgenin daha sonradan doldurulmasının mümkün olduğu, senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacı tarafça senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı, Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde davalıların murisi …’in dava konusu senedin tanzim edilmiş, yani, doldurulmuş şekilde kendisine getirildiği yönündeki beyanı kabul edildiğinde ise yine davacının dava konusu edilen senedin doldurulmuş olarak davalıya teslim edilmediği aksine davacının imzasının bulunduğu boş bir belgenin DAVALI TARAFINDAN senet haline getirildiği iddiasının da alınan son bilirkişi kurulu raporu da dahil olmak üzere tüm bilirkişi raporlarında senetteki imza ve yazıların yaşına yönelik bir tespit yapılamadığından senetteki yazı ve imzanın aynı zamanda düzenlenmiş olduğunun kabulünün gerektiği hususu dikkate alındığında usulüne uygun deliller ile kanıtlanamadığı ,tüm bu hususlar göz önüne alındığında davanın reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun davanın kabulüne yönelik kararına katılmamaktayım.

Başkan …
e-imzalıdır