Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/568 E. 2023/173 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/359 Esas
KARAR NO : 2023/116

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2022
KARAR TARİHİ : 17/02/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil alacaklı/davacı şirket tarafından borçlu/davalı … aleyhine Torbalı İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası kapsamında alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ancak işbu takibe davalı şirket tarafından itiraz edildiği, yapılan borca itiraz haksız ve mesnetsiz olup ve hukuka aykırı olduğu, müvekkili şirketin, ısıtma-soğutma-havalandırma sistemleri ve ürünleri ile klima santralleri ve aspiratör üretimi yaptığı, müvekkili tarafından faturaya konu ürünlerin davalıya verilmesi edimini gerçekleştirmiş olmasına rağmen davalı tarafından ürünlerin bedelinin ödenmediğini belirterek davanın kabulü ile davalı yan aleyhine Torbalı İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyası kapsamında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak kaydiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı taraftan havalandırma sistemi aldığı, fakat öncelikle yanlış cihaz geldiği sonra gelen cihazın da direnaj tavası içinde su kalması ve suyun çıkışına engel olması sebebi ile pas yaptığı ve dışarı akan suyun da pas olarak çıktığı, montaj ve dizayn sorunu nedeni ile cihazın imalatının kusurlu çıktığı, havalandırma sistemindeki kusurun giderilmesinin davacıdan talep edildiği fakat ” Almanyaya gelemeyiz” gerekçesi ile garanti kapsamında değerlendirilmesi gereken kusurun giderilmediği, bu sebeple müvekkil tarafından 11.11.2021 tarih ve 2.818 Euro bedelli faturanın tanzim edildiği, müvekkilinin fatura içeriği malın hatalı olması ve sonrasında gerekli desteğin sağlanmamaması nedeni ile 5.000 Euro alacağına kavuşamadığı ve zarara girdiği, müvekkilinin faturaya dayanan likit borcu olmadığından talep edilen %20 icra inkar tazminatı talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Torbalı İcra Dairesinin … esas sayılı dosya sureti,
-Torbalı Vergi Dairesinin 25/05/2022 tarihli yazısı ve eki,
-İstanbul Vergi Dairesinin 3005/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Bilirkişi …’ın 15/08/2022 tarihli bilirkişi raporu,
-Bilirkişi …’ın 04/12/2022 tarihli bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı aleyhinde ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacağa istinaden Torbalı İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 29/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 02/12/2021 tarihinde yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiği, davacının ticari satım sözleşmesi kapsamında davalıdan alacağının bulunduğu ve takibe yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ettiği görülmüştür.
Davacının davasını Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame ettiği, Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/02/2022 tarih ve … esas, … karar sayılı ilamı ile dava konusu uyuşmazlıkta İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, karara karşı tarafların kanun yoluna başvurulmadığı, dosyanın kesinleşme işleminin yapılarak mahkememize gönderildiği, dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasını aldığı, Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesince davalıya dava dilekçesinin tebliğ edilmediği sadece gerekçeli kararın tebliğ edildiği dikkate alınarak mahkememizce davalıya dava dilekçesi ile delillerini bildirmek üzere meşruhatlı davetiyenin tebliğe çıkartıldığı, buna ilişkin tebligatların davalıya 11/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının yasal süresinden sonra 30/06/2022 tarihinde davaya cevap verdiği görülmüştür.
Davalının süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini kabul ettiği, ancak davacının önce yanlış cihaz gönderdiği, daha sonra gönderdiği cihazda ise direnaj tavası içerisinde su biriktiği ve paslanma oluştuğu, montaj ve dizayn sorunu nedeniyle cihazın kusurlu olduğu, kusurun giderilmesinin davacıdan talep edildiği, ancak davacının yurt dışına servis hizmeti veremeyeceklerini bildirdiği, bu sebeple yurt dışında ürünün onarıldığı, masrafın kendileri tarafından karşılandığı, davacının eylemi sebebi ile kendilerinin yurt dışı müşterilerinden olan alacaklarını tahsil edemediği, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğini savunduğu, taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ihtilafsız olup, davacının bu ilişki kapsamında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu, satıma konu ürünün ayıplı olup olmadığı ile takibe yapılan itirazın haksız olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren ve ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de, davalının cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari satım ilişkisini kabul ettiği, 2004 sayılı İİK’nun 50 ve 6100 sayılı HMK nun 10 ve 6098 sayılı TBK’nun 89 maddeleri uyarınca satım sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin takipte davacı takip alacaklısının yerleşim yeri olan Torbalı İcra Dairelerinin yetkili olduğu, davalının takibe yaptığı yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce takibe dayanak faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise ne şekilde kayıtlı olduğu ve alacak miktarının belirlenmesine ilişkin olarak taraf defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine karar verildiği, bu kapsamda öncelikle davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verildiği, davalı defter ve kayıtları üzerinde yapılan 15/08/2022 tarihli rapora göre davalının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, 2021 yılı sonu itibariyle borç alacak bakiyesinin 15.937,38 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, davacı defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kendisi lehine delil vasfına sahip olduğu, takibe dayanak faturanın davacı defterlerinde TL cinsinden kdv hariç olarak 16.965,07 TL olarak kayıtlı olduğu, aynı faturanın davalı defterlerinde ise kdv dahil olarak 19.555,92 TL olarak kayıtlı olduğu, taraf defterleri arasında döviz cinsi yönünden herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı, davalının söz konusu faturaya ilişkin herhangi bir iadesinin olmadığı, davalı tarafından döviz cinsinden düzenlenen ve ayıbın onarım bedeli olarak yansıtıldığı ileri sürülen 2.818 Euro faturanın davalı defterlerinde 35.553,30 TL olarak kayıtlı olduğu ancak bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının onarım faturası ve ayıp savunmasının kabul edilmesi halinde davacının alacak talebinde bulunamayacağı, aksi halde takip tarihi itibariyle davalıdan 1.709 Euro tutarında alacaklı olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Davaya konu uyuşmazlıkta takip dayanağı olan faturaya konu malın davalıya teslim edildiğinin ve bedelinin davalı tarafından ödenmediğinin ihtilafsız olduğu, nitekim mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde de takip dayanağı faturanın her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğunun ve faturaya ilişkin davalı ödemesinin bulunmadığının tespit edildiği, davalı davacı tarafından kendisine teslim edilen ve kendisi tarafından da yurt dışı müşteriye ihraç edilen ürünün dava dışı müşteri kullanımındayken paslandığının tespit edildiğini, bu durumun ayıp teşkil ettiğini, ayıbın kendileri tarafından yurt dışında onarım yapılmak suretiyle giderildiğini ve buna ilişkin 23/11/2021 tarihli 2.818 Euro(35.553,30 TL) bedelli yansıtma faturası düzenlendiğini, borçlu olmadığını savunmuş ve bilirkişi ile tanık deliline dayanmış ve whatsapp yazışmaları sunmuş ise de dava dilekçesi ile ön inceleme duruşma gün ve saati ile delilleri bildirmeye ilişkin meşruhatlı davetiyenin davalıya 11/06/2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının yasal süresinden sonra 30/06/2022 tarihinde davaya cevap verdiği, yasal süresinden sonra davaya cevap veren ve davacının iddialarını inkar etmiş sayılan davalının ayıp savunmasında bulunamayacağı (savunmasını genişletip değiştiremeyeceği) ve delil bildiremeyeceği, bu nedenle mahkememizce davalının tanık dinlenmesi ile satıma konu makine üzerinde veya sunulan belgeler üzerinde makine mühendisi bilirkişi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin yerinde görülmediği, ayrıca davalı tarafından 23/11/2021 tarihli 2.818 Euro(35.553,30 TL) bedelli yansıtma faturası düzenlenmiş ve bu fatura davalı defterlerinde kayıtlı ise de bu faturanın davacı defterinde kayıtlı olmadığı, bu nedenle dava konusu uyuşmazlıkta alacak miktarının belirlenmesinde dikkate alınamayacağı, davacının takip konusu fatura nedeniyle davalıdan 1.709 Euro alacaklı olduğu, her ne kadar davacı takip talebinde 1 Euro’yu 14,04 TL olarak esas almak sureti ile 1.709 Euro’ya karşılık 23.989,65 TL alacak talebinde bulunmuş ise de Uyap üzerinden alınan Merkez Bankası döviz kurları kayıtlarına göre takip tarihi olan 23/11/2021 tarihi itibariyle Euro efektif satış kurunun 12,64 TL olduğu, buna göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 1.709×12,64=21.601,76 TL alacak talebinde bulunabileceği, tarafların sıfatına göre dava konusu takipte uygulanması gereken faizin avans faizi olduğu, ayrıca davacı alacağı faturaya dayanmakla ve bu fatura davalı defterlerinde kayıtlı olmakla likit olduğu, davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının oluştuğu, mahkememizce taraf defterleri üzerinde yapılan bilirkişi inceleme raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 21.601,76 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- 21.601,76 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 4.320,35 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli 1.475,61 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 409,69 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.065,92 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvuru harcı, 409,69 TL peşin harç, 1.500,00 bilirkişi ücreti, 353,10 TL müzekkere-tebligat-posta giderinden oluşan toplam 2.343,49 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi sebebiyle tarafların haklılık oranına göre (21.601,76/23.989,65=0,90) 2.110,22 TL’nin davalıdan tahsili davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. maddesi uyarınca takdir edilen 2.387,89 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE,
8-Torbalı Arabuluculuk Bürosu’nun 2022/7 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2023

Katip ..
e-imza

Hakim….
e-imza