Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/553 E. 2022/898 K. 28.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/553 Esas
KARAR NO : 2022/898

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2022
KARAR TARİHİ : 28/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari satım nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu, davalının kendisine gönderilen faturaya yasal süresinde itiraz etmediği ve defterine kaydettiği, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhinde takip yapıldığı, davalının takibe haksız yere itiraz ettiği ve davalıdan alacaklı olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin otomobil yedek parça üretim ve satışını yaptığını, davacının alacağının ise organik yarı kuru domatese ilişkin olduğu, müvekkillinin ticari faaliyeti ile davacının söz konusu alacağı arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığı, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığı, müvekkilinin ayrıca soğuk hava depolarının bulunduğu, davacıya depolama hizmeti verildiği, bu hizmet içinde davacı ile herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı, faturanın varlığının tek başına alacağın varlığını ortaya koymadığını, soğuk hava deposuna teslim edilen tüm ürünlerin eksiksiz şekilde davacıya teslim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6102 Sayılı TTK’ya 7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile eklenen madde 5/A maddesi ile “(1) Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanununa 7155 sayılı yasanın 23.maddesi ile eklenen 18/A maddesi ile de “(1) İlgili kunanlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…” hükmüne yer verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 115 maddesi ise “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiğilinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” şeklindedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, ticari satımdan kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhinde İzmir 27 İcra Müdürlüğünün 2022/7200 esas sayılı dosyasında 31/05/2022 tarihinde takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 08/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun yasal süresi içerisinde 07/06/2022 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacının itirazı üzerine iş bu davayı ikame ettiği, davalıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği, davalının ise davacı ile aralarında takibe dayanak fatura nedeniyle herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı ve borçlu olmadığını savunduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinin ekinde tüm taraflarca ıslak imzalanmış olmakla birlikte fotokopi niteliğinde dava şartı zorunlu arabuluculuk son oturum tutanağına ilişkin belge sunduğu ve bu belgenin arabulucu tarafından onaylanmış belge niteliği taşımadığı, bu sebeple mahkememizce arabuluculuk tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini sunmak üzere tensip tutanağı ile davacı vekiline kesin süre verildiği, tensip tutanağının 27/07/2022 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekilinin 26/07/2022 tarihinde uyap üzerinden daha önce dava dilekçesi ekinde sunduğu belgenin aynısını/fotokopisini sunduğu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A-2 maddesi hükmünün açık olduğu, dava dilekçesi ekinde veya mahkemece verilen kesin süre içerisinde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslı veya arabulucu tarafından bizzat aslı gibidir şeklinde onaylanmış ve bu onaylama şerhini içeren tutanağın sunulması gerektiği, davacı vekilinin arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını veya onaylanmış örneğini kendisine tanınan kesin süre içerisinde mahkememize ibraz etmediği/sunmadığı, mahkememizce kanuna uygun olarak davacı vekiline verilen ve kesin olan sürenin yeterli, emredilen işlerin, gerekli ve yapılabilir nitelik taşıdığı, ayrıca süreye uyulmamasının sonuçlarının açıkca anlatıldığı-ihtar edildiği, kesin süre içerisinde ara karar gereğinin davacı tarafından yerine getirilmemiş olmasının davalı yararına usuli kazanılmış hak doğurduğu, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmadığı, mahkememizin başvuru hakkının yasal bir takım şartlara tabi tutulduğu somut uyuşmazlıkta olduğu gibi yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek kadar aşırı gevşeklikten kaçınması ve yasa doğrultusunda işlem yapması gerektiği anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nun 114/2, 115/2 ve 6325 sayılı yasanın 18/A-2 bendi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. Maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 720,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye 639,34 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan masrafların kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2 ve 13/2 maddeleri uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/10/2022

Katip ….
E İMZA

Hakim….
E İMZA