Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/547 E. 2022/826 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/547
KARAR NO : 2022/826

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/07/2022
KARAR TARİHİ : 14/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait iş makinasının arızalanması üzerine davacı şirketten servis hizmeti talebinde bulunulduğu, bu kapsamda davalıya servis hizmetinin verildiği, buna ilişkin fatura düzenlendiği, davalının faturaya süresinde itiraz etmediği halde kısmi ödeme yaptığı, aradan 8,5 ay geçtikten sonra faturanın işçilik bedeli yönünden haksız yere iade edildiği, davacı personelinin İzmir ilinden … ili, … ilçesinde bulunan davalıya ait işyerine gittiği, fatura içeriğinin kesinleştiği, takibe yapılan yetki itirazının yerinde olmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazlarının bulunduğu, müvekkilinin talebi üzerine davacının servis personelini gönderdiği, ancak yapılan incelemede aracın servisin bulunduğu mahale götürülmesi ve bu şekilde arızanın tespiti ile onarımının mümkün olduğunun bildirildiği, davacı şirket tarafından onarıma ilişkin hiçbir işlem yapılmadığı halde işçilik ve yol ücreti olarak fatura düzenlendiği ve kendilerine gönderildiği, yol ücretinin davacı şirket ödendiği, bakiye kısım yönünden ise iade faturası düzenlendiği, davacı şirketin servis formunda belirttiği üzere yapılan herhangi bir arıza tespiti ve onarımının olmadığı, davacının hizmet sunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER:
-Davacı tarafından sunulan servis formu, fatura, cari hesap dökümü,
– İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;davacının, davalı şirket aleyhinde İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 05/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 07/03/2022 tarihinde yasal süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacının iş bu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame ettiği, davacının davalı şirkete servis ve işçilik hizmeti sunduğu, bu kapsamda fatura düzenlediği, ancak davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığı, bakiye kısmın ödenmediği, davalının bakiye kısım yönünden borçlu olduğu ve İzmir İcra Dairelerinin yetkili olduğunu iddia ettiği, davalının ise servis hizmeti aldığını kabul etmekle birlikte davacı tarafından arıza tespiti ve onarımına ilişkin herhangi bir işlem gerçekleştirilmediği, yol ücretinin ise davacıya ödendiğini savunduğu, her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğindeki uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu hususunun ihtilafsız olduğu, mahkememizce öncelikle davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazına ilişkin inceleme yapıldığı, bu kapsamda yapılan incelemede takip dayanağı faturada her ne kadar taraflar arasında doğacak ihtilaflarda İzmir mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğu davacı tarafından faturaya şerh olarak işlenmiş ise de bu kaydın yetki sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceği, 6100 sayılı HMK’nun 17 vd. Maddeleri uyarınca yapılmış ve geçerli olan bir yetki sözleşmesi bulunmadığından taraflar arasındaki yetki ihtilafının İİK ve HMK’nun genel hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, davalı tarafından sözleşme ilişkisi kabul edilmekle birlikte davacının 2004 sayılı İİK’nun 50, 6098 sayılı TBK’nun 89 ve 6100 sayılı HMK’nun 10.maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer yani alacaklı olarak kendi yerleşim yerinde takip başlatmasının mümkün olduğu, ancak davacının şirket merkezinin İzmir ili Menderes ilçesinde bulunduğu, bu nedenle davacının Menderes icra müdürlüğünde veya genel yetki kuralı uyarınca davalının yerleşim yerinde takip başlatması gerektiği, ancak davacının İzmir icra müdürlüklerinde davaya konu takibi başlattığı, İzmir icra müdürlüklerinin takibe konu uyuşmazlık yönünden yetkili olmadığı, davalının icra dairesinin yetkisine itirazının usûlüne uygun olduğu, bu durumda İzmir İcra Dairelerinin takipte yetkili olmadığı, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takibin bulunmasının dava şartı olduğu, dava şartlarının mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7 ve 13/1. maddesi uyarınca 1.869,78 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 341 vd. Maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA