Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/511 E. 2022/573 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/511
KARAR NO : 2022/573

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2015
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 07/05/2012 tarihli kaba inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükümleri gereğince iş bedeli olan 566.400,00 TL’nin % 10 tutarında 56.640,00 TL’ lik müvekkilinin teminat senedi verdiğini, davaya konu olan teminat senedi dışında sözleşmenin 12/2 maddesi gereği alınmış olan 72.000,00 TL avansın bir buçuk katı bedelinde 108.000,00 TL’lik bir başka senet de verildiğini, davaya konu olan teminat senedinde vade tarihi olmamasına rağmen davalı tarafça vade tarihi sonradan yazılarak müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, takip konusu yapılan senedin teminat senedi olduğundan kambiyo senedi vasfında bulunmadığını, müvekkilinin sözleşme gereğini yerine getirdiğini, işin büyük bir kısmını bitirdiği halde davalının sözleşme şartlarına uygun davranmadığını, yapması gereken ödemeleri yapmadığından, müvekkilinin ödeme güçlüğü çekmesine neden olduğunu, bu nedenle karşılıklı olarak sözleşmenin fesh edildiğini, sözleşme fesh edilmesine rağmen teminat senedinin kötü niyetli olarak takibe konu edildiğini, tarafların tacir olduklarını, davalıya ait defter ve kayıtlar incelendiğinde böyle bir borcun olmadığının ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… sayılı icra dosyasına dayanak teşkil eden senet teminat olarak verildiğinden müvekkilinin davalı şirkete borcu olmadığının tespiti ile davalı şirketin %20’den aşağı olmamak üzere haksız icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkil şirket arasında 07/05/2012 tarihli kaba inşaat sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmenin 12. maddesi gereğince teminat için senetlerde verildiğini, ancak davacının bundan sonraki beyanlarının gerçek dışı olduğunu, davacının 08/11/2012 tarihinde bitirilmesini taahhüt ettiği kaba inşaatı yarım bıraktığını, bu konuda müvekkili şirkete 06/11/2012 tarihli yazılı beyanda bulunduğunu, bu beyanında işi süresinde bitiremeyeceğini, işi bitirebilmek için en az 3-4 aya daha ihtiyacı olduğunu ve aralarındaki sözleşmeyi fesh etmek istediğini bildirdiğini, ayrıca yine kendi istemi ile üzerine düşen edimleri yerine getireceğini, yapılan fazla ödemeleri de iade edeceğini, teminat ve resmi olan cezaları ödeyeceğini beyan ettiğini, daha sonrada müvekkilinin de bu istemi 10/11/2012 tarihinde kabul ettiğini, 12/11/2012 tarihinde şantiyenin terk edildiğini, davacının davalıyı zarara uğrattığını, davacının inşaatı bitirmek için 4 aylık süre öngörmesi baz alınsa dahi ödemesi gereken sözleşmeden kaynaklanan ceza istemi hakkı bulunduğunu, bu nedenlerle sözleşmenin 14/1 md. göre teminat senedinin kullanılacağının net olduğunu, ceza bedelinin 70.000 TL den az olamayacağını, tüm bu nedenlerle açılan davanın haksız ve hukuk dışı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça şirketleri aleyhine hukuki dayanağı olmayan menfi tespit davası açıldığını, taraflar arasında 07/05/2012 tarihli inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşmeden doğan borçlarını ifa etmediğini, şirketlerine maddi ve itibari zarar verdiğini, yerine getirdiği eksik edimlerini kusurlu olarak yerine getirdiğini, kötü niyetli şekilde mal kaçırma girişiminde bulunduğunu, davacının şirketlerine borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu oluşturmadığını, Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere bir senedin teminat senedi olmasının kambiyo vasfını yitirmesine sebep olmadığını, davacının kötü niyetli takip başlattıklarına dair asılsız ithamda bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu kötü niyet tazminatının yersiz olduğunu, davacının şirketlerine vermiş olduğu zararlarının ve borçlarının olduğunun dilekçe ekinde sunacakları belgelerde sabit olduğunu, taraflar arasında imzalan sözleşmede teminat olarak senet verileceği belirtilmiş olmakla beraber senetlerin TTK anlamında teminat senedi değil, kambiyo senedi olduğunu, senet üzerinde kambiyo vasfını yitirecek, teminat niteliğine bürünecek şekilde teminat ibaresi gibi hiçbir kurucu unsur bulunmadığını, davacının sık sık işçilerin ücret ve SGK pirimlerini ödemediğini bu nedenle ödemelerin kendilerince yapıldığını, davacının takip sırasında kendi mal varlığı arsasını, alacağını ödememek için kardeşine muvazalı olarak devir ettiğini ve açılan tasarrufun iptali davası ile bu işlemin iptal edilerek İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasının kesinleştiğini, davacının Tüketici mahkemesinde açmış olduğu davanın da red edildiğini, davacının şirkete borçlu olduğunu, dolandırıcılık dahi teşkil edebilecek şekilde şirketlerinin zararına davranmaya devam ettiğini, haksız şekilde aleyhlerine açılmış olan bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle davacının senedin teminat senedi olarak açtığı menfi tespit davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalı ile aralarında düzenlenen sözleşme karşılığı düzenlenen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği ve iş bu davayı ikame ettiği, mahkememizin 07/02/2020 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamı davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, istinaf incelemesi neticesinde İzmir BAM … Hukuk Dairesi’nin 09/06/2022 tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile anılı ilamın kaldırılmasına karar verildiği ve dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği, anılan istinaf ilamı uyarınca mahkememizin dava konusu uyuşmazlıkta görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, mahkememizin istinaf ilamı ile bağlı olduğu, bu kapsamda yeniden inceleme yapılmaksızın istinaf ilamı doğrultusunda hareket edilmesi gerektiği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı, bu durumda davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILAMADI),
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.30/06/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA