Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/499 E. 2022/1163 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/499 Esas
KARAR NO : 2022/1163

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 26/11/2013
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22.12.2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Mahkememize verdiği 26/11/2013 tarihli dilekçesinde; BDDK kararı ile Esbank T.A.Ş.’ nin tüm aktif ve pasifleri ile Birleşik Fon Bankası A.Ş. bünyesinde devren birleştirildiğini, yasal halefiyet hakları nedeniyle Esbank TAŞ. Karşıyaka Şubesi’ den kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacakların takip ve tahsil hakkının Birleşik Fon Bankası A.Ş.’ ye intikal ettiğini, davalı borçluların Esbank TAŞ. Karşıyaka Şubesi ile … Şekerleme San. A.Ş. arasında imzalanan GKS’ de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, sözleşmeye istinaden İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü’ ne verilen 08/01/1999 tarihli 1.078.300.000-TL ile 986.100.000-TL bedelli 2 adet teminat mektubunun bankaya iade edilmediğini ve komisyon bedellerinin ödenmediğini, davalıların müvekkili banka ile imzalanan GKS’ den kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğinden müvekkili banka tarafından davalılara Beşiktaş 17. Noterliği’ nin … yevmiye numaralı 23/02/2007 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, bu ihtarnamede 7.312,41-TL teminat mektubu tazmini, 89,37-TL faiz, 4,47-TL Bsmv olmak üzere toplam 7.406,25-TL’ nin 2 gün içinde yatırılması yatırılmaması halinde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ihtarname tebliğine rağmen ödeme yapılmaması üzerinde İzmir 21. İcra Müd. … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe istinaden tahsilat yapılamadığını, daha sonra tazmin edilen teminat mektupları için ek ödemeye ilişkin borçlulara Beşiktaş 17. Noterliği’ nin … yevmiye numaralı 03/09/2012 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnamede 16/02/2007 tarihli tanzim talebine istinaden muhatap İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü’ ne 9.377,77-TL ödenmiş olduğunun bildirildiğini, müvekkili bankanın gümrük müdürlüğüne yapmış olduğu ödemelerin akabinde muhatap İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü tarafından 28/06/2012 tarihli … sayılı ödeme emri ile ek faiz talebinde bulunulduğunu, talep edilen 18.452,32-TL bedelin 02/07/2012 tarihinde muhataba ödendiğini, bu ödemeye istinaden İzmir 17. İcra Müd. … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, takip alacağının müvekkili bankaya devir edilen Esbank TAŞ ile davalıların müşterek ve müteselsilen kefil olduğu şirket arasında imzalanan GKS’ ye göre verilen teminat mektup bedeli komisyon ücreti, faiz ve Bsmv’ den kaynaklandığını, bu sebeple itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirtmiş, davalıların İzmir 17. İcra Müd. … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, Mahkememize verdikleri 30/12/2013 tarihli cevap dilekçesinde ; dava konusu teminat mektuplarının 1998 yılında verildiğinin iddia edildiğini, yasal 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, dava dışı şirketin cari hesabında ilk ödeme tarihi itibariyle 2.065,36-TL para bulunduğunu, bu bedelin her iki teminat mektubunun bedelini karşılamaya yettiğini, teminat mektubuna yönelik alacağın muhatabının … … A.Ş. olduğunu, kendilerinin borçtan sorumluluklarının söz konusu olmadığını ayrıca dava konusu edilen asıl borcun ödendiğinin davacı tarafça belirtildiğini, borç tamamen ödendiğinden faizin de talep edilemeyeceğini, hatalı işlem yapan tacir davacının bu kusuru kendilerine yükleyemeyeceğini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davanın reddine dair Mahkememizce verilen karar Y.19.H.D’ nin … E. … K. sayılı ilamı ile “Uyuşmazlığın tazmin edilen teminat mektupları bedeli ve ferilerinin kredi sözleşmesinin kefil olan davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğu , somut olayda dava dışı gümrük müdürlüğüne verilen ve kredi borçlusunun edimini teminat altına alan teminat mektuplarının tazmin isteme koşulları oluştuğu için gümrük müdürlüğünce davacı bankadan verilen garanti kapsamında ödenmesi istendiği ve gayrı kabil-i rücu kaydı bulunan teminat mektupları bedellerinin de bankaca ödendiği , bu durumda davacı bankanın kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ile birlikte kefillere sözleşme kapsamında müracaat hakkı mevcut olduğu , mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz ” olduğu gerekçesi ile bozularak gelmiş, dosya yeniden esasa kaydedilmiş ,Mahkememizce bozma ilamına karşı ısrar edilerek davanın reddine dair verilen karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2019/(…)…-… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile ” Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 48. maddesinde, “Bankalarca verilen … teminat mektupları, …, gayrinakdî kredilerin nakde tahvil olan bedelleri … izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun uygulamasında kredi sayılır” düzenlemesi mevcuttur.
Teminat  mektuplarının  hukukî niteliği kanunlarda belirtilmiş değildir. Yargıtay’ın 13.12.1967  tarihli  ve 1966/16  E., 1967/7 K.  sayılı  içtihadı birleştirme kararında, banka  teminat  mektuplarının  hukukî niteliğini teferruatlı olarak tartışmış ve bu mektupların kefalet niteliğinde olmadığını, garanti sözleşmesi sayılması gerektiğini kabul etmiştir. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre “…bankanın sıfatı teminatı veren olduğundan, taahhüdün, esas sözleşmeyi yapan taraflardan ve esas akitten ayrı ve tamamen müstakil olduğunu, banka taahhüdünün lehtarın borcunun geçerliliğine ve varlığına bağlı olmaksızın garanti taahhüdü olarak tecessüm edeceğini; asıl borçlunun ileri sürebileceği itirazlara bakılmaksızın borcun yerine getirilmemesinden doğan zararın tazmininin kabul edilmesi hâlinde, garanti verme durumunun söz konusu olduğu, üçüncü şahsın fiilini garanti edenin müstakil bir taahhüt altına girdiği…” belirtilmiştir. Keza, 1969 tarihli bir başka İçtihadı Birleştirme Kararında: “…Teminat mektuplarının mahiyet itibariyle Borçlar Kanunu’nun 110. [TBK m. 128] maddesinde sözü edilen üçüncü şahsın fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti akdi olduğu…” hüküm altına alınmıştır (11.06.1969 tarihli ve 1969/4 E., 1969/6 K. sayılı İBK).
Bilindiği üzere, banka teminat mektupları ile bankanın müşterisinin istemi üzerine müşterisiyle herhangi bir hukukî ilişkiye girme durumunda bulunan üçüncü kişiye, müşterisinin bu ilişkiden doğan borcunu yerine getirmemesi veya herhangi bir edimin ifa edilmemesi ile alakası olmadan, sadece korkulan bir olayın vukuu hâlinde belirli bir meblağa kadar ödemede bulunmayı garanti ettiği sözleşmedir (Tekinalp, Ünal: Banka Hukukunun Esasları, İstanbul 2009, s. 51).
Teminat  mektupları  ile ilgili sözleşme,  üçüncü  şahsın belli bir  fiilini  ya da  fiillerini  6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 128. maddesi kapsamında  taahhüt  niteliğinde bir garanti sözleşmesidir ve banka borcu ancak riskin doğması ile ortaya çıkar (Reisoğlu, Seza: Banka  Teminat  Mektupları ve Kontrgarantiler, Ankara 2003).  Teminat  mektuplarında  banka ile muhatap arasındaki garanti sözleşmesi soyut borç ikrarı niteliğinde değildir ve bankanın ödeme mükellefiyetinin doğu mu için, garanti sözleşmesi kapsamında kalan riskin gerçekleştiğinin muhatap tarafından ispat edilmesi gerekir (Doğan, Vahit: Banka Teminat Mektupları, Ankara 2015, s. 177).
Risk’in (riziko) sözlük karşılığı “bir şeyin kaybına, sair herhangi bir zararın ortaya çıkmasına sebebiyet veren gelecek ve belirsiz ya da zamanı belli olmayan bir olayın, tarafların iradesi dışında gerçekleşmesi”dir (Türk Hukuk Lügati, s. 287). Bir olayın meydana gelmesi veya gelmemesi muhakkak ise riskten söz edilemez. Risk, ekonomik açıdan zararlı bir olayın meydana gelmesi veya yararlı bir olayın meydana gelmemesi olarak da tanımlanabilir.  Teminat  mektuplarında  risk kavramı bu kadar belirsiz değildir, zira teminat mektuplarında lehtar ile muhatap arasında (kural olarak) sözleşmesel bir alt ilişki bulanmaktadır ve lehtarın, bu sözleşmeden doğan asli ve/veya yan edim yükümlerini vaktinde, tam ve gereği gibi ifa etmemesi hâlinde muhatap bakımından riskin oluştuğu söylenebilir. Garanti veren bankanın yükümlülüğü, garanti alanı (teminat  mektubu  muhatabını) müstakbel bir zarara karşı korur.
Yukarıda yapılan açıklamalar göstermektedir ki, bankanın  teminat  mektubu  verilmesini sağlamak amacıyla yapılan gayri nakdi kredi sözleşmesinden doğan borcunun doğrudan nakit çıkışı yapılması değil, bir riskin üstlenilmesi niteliğinde olduğu; risk gerçekleşip bankaca muhataba ödeme yapılmadıkça, diğer deyişle mektup bedeli tazmin edilmedikçe bankanın müşterisine rücu etmesinin de söz konusu olamayacağı anlaşılmaktadır. Mektup bedeli tazmin edilmeden ve rücu hakkı doğmadan takip yapılamaz (Bankacılık Kanunu, m.48).
Teminat mektubu veren banka ile muhatap arasındaki sözleşme garanti sözleşmesi niteliğindedir. Bankanın sorumluluğu fer’i değil, asıl borçtan bağımsız ve asli borçtur. Banka, teminat mektubunu düzenlerken nakit, menkul rehni, ipotek, teminat mektubu almak suretiyle verdiği teminat mektubu riski için kendisini güvenceye alabilir. Keza sözleşmede, istenecek her türlü ek teminatın verileceği veya lehtarın kredi riskinin artması, isteğe rağmen teminat mektuplarının iade edilmemesi, lehtarın durumu hakkında şüpheye düşülmesi, lehtarın mali durumunun sarsılmış olması gibi hâllerde veya hiçbir neden göstermeksizin; sözleşmedeki hükme dayanarak henüz nakde çevrilmeyen teminat mektup tutarının; lehtar, müteselsil borçlu ve kefilden depo edilmesini banka isteyebilir. Nitekim aynı hususlara, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 27.12.2017 tarihli ve 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Bu aşamada “Fon alacağı” kavramı üzerinde de durulması gerekmektedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun çeşitli hükümlerinde “Fon alacağı” kavramı kullanılmıştır. Bu kavram 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’na özgü ve Fon’un birden çok alacağını içeren bir üst kavramdır (Tekinalp, s. 300). Ancak Fon alacağı kavramı, Fon’un alacaklı sıfatı bulunan tüm hâller bakımından müşterek bir kavram olarak kullanılmamaktadır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu sisteminde Fon alacağı; birbirinden farklı türde alacakları bünyesinde barındıran bir üst kavram olması yanı sıra özel bir hukukî rejime de tabidir. Zira Kanun’da Fon alacağı olarak nitelenen alacakların takip ve tahsiline ilişkin olarak özel himaye araçlarına yer verilmiş, ayrıca genel hükümlerden ayrılarak uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu itibarla Fon alacağı kavramının aynı zamanda hukukî bir statüyü ifade ettiği, sadece bu statü içerisinde yer alan alacakların Kanun’un öngördüğü özel himaye rejimine tabi olabileceği anlaşılmaktadır.
Fon alacağı kavramının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun çeşitli hükümlerinde kullanılmasına ve hukukî bir statü ifade edip, kapsamında yer alan alacaklar açısından özel bir himaye rejimi sağlamasına rağmen, Fon alacağının ne olduğu ya da hangi alacakları kapsadığı hususunda açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla  Fon  alacağı  kavramına yüklenen anlamın ve kapsamın belirlenmesi, gerek özel himaye rejiminin uygulanması, gerekse  alacağın  tabi olduğu zamanaşımı süresi bakımından önem arz etmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun  Fon  alacağına  yüklediği hukukî statü, temel hak ve özgürlüklere yönelik kısıtlamaları bünyesinde bulundurduğu için  Fon’un  hangi  alacaklarının  “Fon alacağı” kapsamında olduğunun sadece kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu dışındaki şekli anlamda kanunlarla da Fon alacağı ihdas edilmesinin önünde bir engel bulunmamakla birlikte alt düzenleyici işlemlerle özel himaye rejimine tabi Fon alacağı ihdas edilemeyecektir.
Ayrıca; 5411 sayılı Bankacılık Kanun’un 132/8. maddesi;
“Bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca bir bankanın alacaklarının devralınması halinde bu alacaklar, devir tarihi itibarıyla Fon alacağı haline gelir ve bu alacaklarla ilgili olarak borçlu aleyhine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış bulunan takipler ile alacağın tahsiline yönelik davalara kaldığı yerden devam edilir” düzenlemesini içermektedir.
21.06.2001 tarihli, 24439 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 15.06.2001 tarihli ve 346 sayılı “…. Esbank A.Ş. ve İnterbank A.Ş. tüm aktif ve pasifi ile Etibank A.Ş. bünyesinde devren birleştirilmesine ve Etibank A.Ş.’nin de temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı Bankalar Kanunun 14. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarına ve 18. maddesine istinaden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmesine …” konulu kararıyla Etibank A.Ş. (İnterbank A.Ş. ve Esbank A.Ş.) TMSF’ye devredilmiştir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 20.03.2002 tarihli ve 653 nolu kararına göre İktisat Bankası T.A.Ş., Kentbank A.Ş. ve Etibank A.Ş.’nin Bayındırbank A.Ş. ile birleşmesine karar verilmiş olup, 05.04.2002 tarihinde Kentbank A.Ş., İktisat Bankası T.A.Ş. ve Etibank A.Ş.’ne Bayındırbank A.Ş. bünyesinde devren birleşmiştir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 26.09.2002 tarihli ve 826 nolu kararına göre Toprakbank A.Ş. Bayındırbank A.Ş. bünyesinde devren birleştirilmiştir.
5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 109. maddesi hükmü çerçevesinde, Fon Kurulunun 07.12.2005 tarihli ve 515 sayılı kararı ile Bayındırbank A.Ş. ana sözleşmesinin; 2. maddesinde belirtilen unvanı: “Birleşik Fon Bankası A.Ş.” olarak değiştirilmiştir. Söz konusu unvan değişikliği 19.12.2005 tarihli ve 6455 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanarak ticaret siciline tescil ve ilan edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı bankaya devredilen Esbank T.A.Ş. Karşıyaka Şubesi ile dava dışı … Şekerleme San. ve Tic. A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların da söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, sözleşme doğrultusunda İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü’ne verilen iki adet teminat mektubundan kaynaklanan ek faize ilişkin borcun ödenmediğinden bahisle İzmir 17. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında, davacı Birleşik Fon Bankası A.Ş. tarafından borçlular T.H. … Şekerleme San. Tic. A.Ş, …, …, …, … …, … … mirasçıları … ve … … aleyhine icra takibi başlatıldığı; takipte borç miktarının 19.706,77TL asıl alacak, 1.245,43 TL işlemiş faiz, 62,77 TL BSMV olmak üzere toplam 21.014,46 TL alacağın talep edildiği, ödeme emri tebliğ edilmeden borçlu …’in 19.11.2012, … vekilinin 20.11.2012, …’in 19.11.2012 tarihli dilekçeleri ile borca itiraz ettikleri, itiraz üzerine icra takibin bu borçlular yönünden durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Asıl kredi borçlusu lehine muhatap İzmir Gümrük Müdürlüğüne verilen 986,10 TL bedelli mektup için 4.479,47 TL olarak tazmin talep edilmiş, yine muhatap İzmir Gümrük Müdürlüğü’ne verilen 1.078,30 TL bedelli mektup için 4.898,30 TL olarak 16.02.2007 tarihinde tazmin talep edilmiş, 2.065,36 TL asıl borçlunun cari hesabından karşılanarak kalan 7.312,41TL banka kaynaklarından ödenmiştir. Bu ödemelerden sonra İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü 28.06.2012 tarihli ve … sayılı ödeme emri ile ek faiz talebinde bulunmuştur.
Genel kredi sözleşmesinin 41. maddesinde gayri nakdi kredi açılması ve kullandırılması hususu düzenlenmiştir. Maddede açıkça teminat mektubu düzenlenerek kredi açılabileceği, mektup bedelinin deposunun talep edilebileceği, mektubun tazmini hâlinde bedelinin sözleşme hükümleri kapsamında belirlenen faiz oranlarına göre ödeneceği belirtildiği gibi sözleşmenin 42. maddesinde de teminat mektubu verilmesinde bankanın yetkileri düzenlenmiş olup, bu maddenin ikinci bendinde açıkça bankanın faiz ödemeyi yükümlenmeye yetkili olduğu belirtilmiştir. Ödeme borcundan kefillerin asıl borçlu ile birlikte sorumlu olduğu sözleşmenin 15. maddesi ile kabul edilmiştir.
Sonuç itibariyle; somut olayda dava dışı gümrük müdürlüğüne verilen ve kredi borçlusunun edimini teminat altına alan teminat mektuplarının tazmin isteme koşulları oluştuğu için gümrük müdürlüğünce davacı bankadan verilen garanti kapsamında ödenmesi istenmiş ve gayrı kabil-i rücu kaydı bulunan teminat mektupları bedelleri de bankaca ödenmiştir. Bu durumda davacı bankanın ek faiz ödemesi kapsamında kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ile birlikte kefillere sözleşme kapsamında müracaat hakkı mevcuttur.
Önemle vurgulamak gerekir ki; dava konusu alacağın, devir tarihi olan 15.06.2001 itibariyle 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun  132/8. maddesi gereğince anılan Kanun’dan kaynaklanan fon alacağı hâline gelmiş olduğu da açıktır.
Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. ” gerekçesiyle bozularak gelmiş usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
İzmir 17. İcra Müd. … E. sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının Birleşik Fon Bankası A.Ş., borçluların T.H … Şekerleme San San Tic A.Ş, …, …, …, … …, … … mirasçıları …, … …, borç miktarının 19.706,77-TL asıl alacak, 1.245,43-TL işlemiş faiz, 62,77-TL Bsmv olmak üzere toplam 21.014,46-TL olduğu, ödeme emri tebliği yapılmadan borçlu …’ in 19/11/2012, … vekilinin 20/12/2012, …’ in 19/11/2012 tarihli dilekçeleri ile borca itiraz ettikleri, itiraz üzerine takibin bu borçlular yönünden durdurulmasına karar verildiği belirlenmiştir.
İlk bozma ilamı öncesi dava ve takip konusu edilen alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik olarak dosya ile davacı banka kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması için İstanbul Nöb. Atm’ ye talimat yazılmış, talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda; davacı bankanın davalı borçlular … ve …’ den 19.321,03-TL asıl alacak, 684,82-TL işlemiş faiz, 34,24-TL Bsmv, 311,77-TL masraf olmak üzere toplam 19.667,04-TL, davalı borçlu …’ den 19.333,35-TL asıl alacak, 673,45-TL işlemiş faiz, 36,67-TL Bsmv, 311,77-TL masraf olmak üzere toplam 20.352,24-TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça, davacı bankaya devir edilen Esbank TA.Ş. Karşıyaka Şubesi ile davalı dışı … Şekerleme San. ve Tic. A.Ş. arasında GKS imzalandığı, davalıların da söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, sözleşme doğrultusunda İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü’ ne verilen 2 adet teminat mektubu ile ilgili komisyon ücreti, faiz ve bsmv’ den kaynaklanan borcun ödenmediğinden bahisle davalılar hakkında icra takibi başlatıldığı, davalıların takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin davalılar yönünden durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, BDDK kararı ile tüm aktif ve pasifleri ile davacı Birleşik Fon Bankası A.Ş bünyesinde devren birleştirilen Esbank TAŞ. Karşıyaka Şubesi ile dava dışı … Şekerleme San. ve Tic. A.Ş. arasında GKS imzalandığı, her üç davalının da söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, sözleşme doğrultusunda dava dışı İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü’ ne 2 adet teminat mektubu verildiği, verilen 2 adet teminat mektubu bedelinin 16/02/2007 tarihinde faizi ile birlikte 9.377,77-TL olarak tazmin edildiği, tazmin tarihi itibariyle cari hesapta bulunan 2.065,36-TL’ nin mahsubu yapılarak geri kalan 7.406,25-TL yönünden davacı tarafça İzmir 21. İcra Müd. … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü’ nün 28/06/2012 tarihli yazısı ile gümrük beyannamesinden kaynaklanan gelir eksikliğinin banka hesabına aktarılmasının davacıdan talep edildiği, davacı tarafça talep doğrultusunda 18.452,32-TL’ lik ek ödeme yapıldığı, davacının yapmış olduğu ek ödemeyi davalılardan talep ettiği, Genel kredi sözleşmesinin 41. maddesinde gayri nakdi kredi açılması ve kullandırılması hususunun düzenlendiği , maddede açıkça teminat mektubu düzenlenerek kredi açılabileceği, mektup bedelinin deposunun talep edilebileceği, mektubun tazmini hâlinde bedelinin sözleşme hükümleri kapsamında belirlenen faiz oranlarına göre ödeneceği belirtildiği gibi sözleşmenin 42. maddesinde de teminat mektubu verilmesinde bankanın yetkilerinin düzenlenmiş olup, bu maddenin ikinci bendinde açıkça bankanın faiz ödemeyi yükümlenmeye yetkili olduğunun belirtildiği , ödeme borcundan kefillerin asıl borçlu ile birlikte sorumlu olduğunun sözleşmenin 15. maddesi ile kabul edildiği ve sonuç itibariyle dava dışı gümrük müdürlüğüne verilen ve kredi borçlusunun edimini teminat altına alan teminat mektuplarının tazmin isteme koşulları oluştuğu için gümrük müdürlüğünce davacı bankadan verilen garanti kapsamında ödenmesinin istendiği ve gayrı kabil-i rücu kaydı bulunan teminat mektupları bedellerinin de bankaca ödendiği , davacı bankanın ek faiz ödemesi kapsamında kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ile birlikte kefillere sözleşme kapsamında müracaat hakkı bulunduğu , davalıların icra takibine yapmış oldukları itirazın davalı borçlular … ve … yönünden 19.321,03-TL asıl alacak, 684,82-TL işlemiş faiz, 34,24-TL Bsmv olmak üzere toplam 20.040,04-TL, davalı borçlu … yönünden 19.333,35-TL asıl alacak, 673,45-TL işlemiş faiz, 36,67-TL Bsmv olmak üzere toplam 20.040,47-TL üzerinden haksız ve yersiz olduğu , bu miktarlar üzerinden icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğu, davacı tarafça icra takibinde talep edilen 311,77-TL masrafın icra gideri olarak icra müdürlüğünce nazara alınmasının gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABÜLÜ ile, davalıların İzmir 17. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın İPTALİ ile takibin ,
Davalılar … ile … yönünden 19.321,03 -TL asıl alacak, 684,82-TL işlemiş faiz, 34,24 TL BSMV olmak üzere toplam 20.040,09 -TL, ile asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işletilecek % 22,00 temerrüt faizi ve % 5 BSMV ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ,
Davalı … yönünden de 19.333,35 -TL asıl alacak, 673,45-TL işlemiş faiz, 33,67 TL BSMV olmak üzere toplam 20.040,47 -TL, ile asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işletilecek % 22,00 temerrüt faizi ve % 5 BSMV ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla DEVAMINA,
İcra takibinde talep edilen 311,77-TL masrafın icra gideri olarak icra müdürlüğünce nazara alınmasına,
Takibin devamına karar verilen alacak miktarı üzerinden hesaplanacak % 20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 1.368,96 TL harcın davalı tarafça tamamlanmasına ,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ ye göre hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 29 davetiye bedeli 389,00-TL, bilirkişi inceleme ücreti 400,00-TL, posta masrafı 25,00 TL olmak üzere toplam 814,00-TL yargılama giderinin red ve kabule göre 776,00 TL lik bölümünün davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan bölümünün davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili …’ın yüzüne karşı diğerlerinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/12/2022

Katip

Hakim