Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/49 E. 2022/1020 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/49 Esas
KARAR NO : 2022/1020

DAVA : Menfi Tespit (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/01/2022
KARAR TARİHİ : 16/11/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Cad. No:…/… Bornova İzmir adresinde ‘…” isimli işyerini işlettiğini, müvekkilinin bu işyeri için davalı şirket ile … nolu perakende satış sözleşmesini imzaladığını, bu işyerine gelen elektrik faturalarının her ay düzenli olarak ödendiğini, birikmiş elektrik borcunun bulunmadığını, ancak davalı şirket tarafından kaçak elektrik kullandığı gerekçesi ile müvekkiline ceza kesildiğini, kesilen cezanın yerinde olmadığı gibi, faturanın Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine de uygun olarak düzenlenmediğini, 11.12.2021 tarihinde davalı şirket görevlilerinin müvekkilince işletilen işyerine gelerek denetim yaptığını ve kaçak elektrik kullanıldığından bahisle tutanak düzenleyerek müvekkiline toplam 295.894,52 TL tutarında fatura gönderildiğini, müvekkilince söz konusu kaçak elektrik faturasına itiraz dilekçesi verildiğini, ancak davalı şirket faturanın ödenmemesi halinde elektrik enerjisinin kesileceğini bildirdiğinden, müvekkilinin söz konusu borcu taksitlendirerek ödemek üzere protokol imzalamak zorunda kaldığını, aradan süre geçmesine rağmen müvekkilinin itiraz dilekçesi konusunda davalı şirket tarafından işyerinde tekrar inceleme yapılmadığını, elektrik enerjisinin kesilmesi halinde bütün ticari faaliyeti duracağından müvekkilinin söz konusu borcun ilk taksiti olan 77.000,00 TL’sını ödemek zorunda kaldığını, davalı şirket tarafından 20.12.2021 tarihinde denetim yapılarak tutanak düzenlendiğini, bu tarihten itibaren müvekkilinin işyerinde kaçak elektrik kullanımına son verildiğini, tutanaktan önce ortalama 3.000 TL olan elektrik faturalarının, tutanak tarihinden sonra 4.891 TL olarak geldiğini, yani faturada aylık 1000, 2000 TL’lık bir artış olduğunu, davalı şirket tarafından yapılan kaçak kullanım faturası hesabında bir usulsüzlük olduğunu, tutanak öncesi ve sonrası fatura farkı bu seviyede iken müvekkiline 295.894,52 TL tutarında fatura çıkarılmasının bu faturanın hatalı olduğunu gösterdiğini belirterek müvekkilinin 20.12.2021 tarihli ve 295.894,52 TL tutarlı faturadan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 1.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket görevlilerince 11.12.2021 tarihinde davacının işyerinde yapılan denetimde, branşman kablosunun sayaca girmeden önce harici kontaktör yardımı ile sayacın devre dışı bırakılarak kaçak elektrik kulfanıldığının tespit edildiğini ve bu harici hat üzerinden beslenen makinelerin güç tespiti yapılarak 41,076 KW olduğunun belirlendiğini, kaçak kullanım tutanağının … tarafından imzalandığını, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği gereğince, tespit edilen kurulu güç üzerinden ve işyerinin 2 vardiya çalıştığı kabul edilerek, 180 gün için kaçak faturası, 180 gün için ise ek tüketim faturası tahakkuk ettirildiğini, bu hesaplama sonucu 206.992,8 kWh karşılığı 295.894,52 TL tutarında fatura tahakkuk ettirildiğini, davacı şirketin müvekkil kuruma dilekçe ile müracaat ederek taksitle ödeme yapmak istediğini belirttiğini, hatta ilk taksit ödemesini yaptığını, ancak daha sonra diğer taksit ödemelerini yapmadığı gibi haksız olarak iş bu davayı açtığını, Kaçak Elektrik tutanağı ve kaçak elektrik faturasının ilgili Yönetmelik gereğince düzenlendiğinin açık olduğunu, aksi kanıtlanmadıkça kaçak elektrik kullanan davacının bu kaçak elektrik kullanım bedelini ödeme mecburiyetinde olduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı olarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Dava, kaçak elektrik tutanağına istinaden düzenlenen fatura nedeniyle menfi tespit isteğine ilişkindir.
DELİLLER:
-Faturalar, ödeme protokolü,
-… Perakende A.Ş’nin 17/02/2022 tarihli yazısı ve eki,
-Mahkememizce mahallinde yapılan keşif, tanık beyanları,
-Bilirkişi…’nın 28/07/2022 tarihli bilirkişi raporu,
-İzmir 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Değişik İş sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. Maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir. Her bir vakıa bakımından lehine hak çıkarma çerçevesinde ispat yükü kuralları belirlenir. Ancak kanunda özel olarak ispat yükünün belirlendiği hallerde, genel kurala göre değil, kanunda belirtilen şekilde ispat yükü belirlenecektir. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı halinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Karine söz konusu olduğunda, karine temeli ile karine sonucunu birbirinden ayırt etmek gerekir. Karineye dayanan taraf, sadece karine sonucunu ispat yükünden kurtulmuş olur, ancak karine temelini ispat etmek yükü altındadır. Bu durumu vurgulamak için, fıkrada açık düzenleme yapılmıştır. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Fıkrada, özellikle aksini ispat kavramına yer verilmiştir. Zira, aksini ispat ve karşı ispat farklı kavramlardır. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir (6100 sayılı HMK. 190. madde gerekçesi).
Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, İzmir ili, Bornova ilçesinde alkol ürünlerinin satışını gerçekleştiren işyeri bulunduğu, davalı tarafından bu işyerinde kaçak elektrik kullanıldığından bahisle 20/12/2021 tarihli 295.894,52 TL’lik fatura düzenlendiği, ancak kaçak kullanım yapılmadığı, elektriğin kesilmesi baskısı ve ticari faaliyetin sürdürülmesinin gerekmesi nedeniyle davalı ile ödemeye ilişkin protokol yapılmak zorunda kalındığı, bu kapsamda ilk taksitin ödendiği, alınan ihtiyati tedbir kararı ile elektriğin kesilmesinin önlendiği, düzenlenen faturanın usulsüz olduğunu iddia ettiği ve iş bu dava ile menfi tespit isteğinde bulunduğu, davalının ise davacının harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığı, işyerinin niteliğine göre çalışma süresinin belirlendiği, yapılan hesaplamanın yönetmeliğe uygun olduğunu savunduğu, taraflar arasında davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı ve davacı adına yapılan tahakkukun mevzuata uygun olup olmadığı, davacının söz konusu kaçak kullanım faturası nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu değil ise borçlu olmadığı miktarın ne kadar olduğu hususlarında ihtilaf bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce dava konusu aboneye ilişkin geçmiş fatura kayıtları ile dava konusu kaçak tespitine ilişkin kayıtların dosyaya kazandırıldığı, mahalinde bilirkişi refakatinde keşif yapıldığı, tanıkların dinlenildiği ve dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen 28/07/2022 tarihli raporda, davaya konu işyerinin yaklaşık 100 m2 genişliğinde olduğu, işyerine ait elektrik sayacının işyerinin arka bölümünde bulunduğu, bu işyerinin yaklaşık 60 m2’lik bölümünün satış mağazası, yaklaşık 40 m2’lik bölümünün ise depo olarak kullanıldığı, işyerine ait elektrik sayacının tutanaktan sonra değiştirildiği, keşif sırasında yeni sayaç üzerinden mevcut değerlerin okunduğu, işyerinde bulunan elektrikli cihazların sayılarının, cinslerinin ve kurulu güçlerinin ayrı ayrı tespit edildiği, ayrıca keşif sırasında işyerinde bulunmayan ancak davalı kurum tarafından kaçak tespiti sırasında işyeri içerisinde olduğu tespit edilen cihazlar yönünden de kaçak tespit tutanağındaki kurulu güçlerin esas alındığı, bazı cihazların (Diamond marka klima gibi) maksimum gücü etiketinde yazılı olduğu halde davalı kurum tarafından daha yüksek güçlerin esas alındığı, klima ısı pompası gibi cihazlarda cihazın anma gücü yani şebekeden çektiği güce göre kurulu gücünün belirlenmesi gerektiği, hava perdesi için esas alınan kurulu gücün işyerinin elektrik tesisatı ile uyumlu olmadığı, davacının 13/11/2020 tarihinde ticarethane grubu üzerinden perakende satış sözleşmesi imzaladığı, işyerinin kurulu gücünün 5 kw olduğu, davalı kurumun 11.12.2021 tarihinde bu işyerinde yaptıkları denetleme sırasında ‘kullanıcının branşman kablosunu sayaca girmeden ek almak suretiyle, harici hat çekerek kaçak elektrik kullandığı’ tespit edildiği ve …-… seri nolu Kaçak Elektrik Kullanım Tespit Tutanağı düzenlendiği, tutanakta işyerinin tekel bayi olarak faaliyet gösterdiği ve 2 vardiya çalışma olduğu, branşmandan çekilen harici hattan kontaktör yardımı ile bütün işyerinin beslenmekte olduğunun belirtildiği, kaçak elektrik tespit tutanağının işyeri yetkilisi … tarafından da herhangi bir şerh düşülmeden imzalandığı, kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlenmesi sırasında branşman kablosuna sayaca girmeden önce yapılan müdahale de … Elektrik Dağıtım A.Ş. görevlilerince resimlendiği, bu tutanağın düzenlenmesi sırasında … Elektrik Dağıtım A.Ş. görevlilerince …-… seri nolu protokol ile güç tespiti de yapıldığı ve işyerindeki elektrikli cihazların kurulu gücünün 41.076 W olarak tespit edildiği, tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42/1-b maddesine göre değerlendirme yapılıp hesaplama yapıldığı, tutanakta harici hat üzerine kontaktör düzeneği kurulduğu, bu düzenek sayesinde işyerinin tüketiminin tamamının harici çekme hat üzerinden geçtiği, işyeri tüketiminin kontaktör düzeneği sayesinde istenildiğinde sayaç üzerinden istenildiği zaman ise sayaç dışından geçirildiğinin belirtildiği, bu durumda kaçak elektrik kullanımının somut olayda anılan yönetmeliğin 42/1-c maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu hükümde “Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşması mevcutken, sayaçlara veya ölçü sistemine müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi”nin kaçak elektrik kullanımı olarak tanımlandığı, buna göre hesaplama yapılması gerektiği, davalı kurum tarafından yapılan güç tespitinin hatalı olduğu, davalı kurum tarafından işyerinde esas alınan kurulu gücün ne işyerindeki tek fazlı sayaç üzerinden ne giriş sigortaları üzerinden ne de işyerine gelen branşman kablosu üzerinden fiilen ve teknik olarak çekilmesinin mümkün olmadığı, yapılan hesaplamaya göre davacı işyerinin kurulu gücünün 17,523 kw olarak tespit edildiği, anılan yönetmeliğin 42,44 ve 45. Maddelerine göre abonelikte son endeks okumasının yapıldığı 11.11.2021 tarihi ile kaçak tutanağının düzenlendiği 11.12.2021 tarihi arasındaki 30 günlük sürenin kaçak kullanım süresi olarak alınması, tüketim inceleme tablosunda tüketimin bariz olarak düşmeye başladığı 12.02.2021 tarihi ile son endeks okumasının yapıldığı 11.11.2021 tarihi arasındaki 273 günlük döneme de Yönetmeliğin 45.1.ç maddesinde belirtildiği şekliyle geriye dönük normal tüketim (kaçak ek tüketimi kıyaslama) faturası tahakkuk ettirilmesi gerektiği, tespit edilen kurulu güç değerinin yönetmeliğe göre %60 kullanım faktörü ile çarpılması gerektiği, herhangi bir işyerindeki tüm elektrikli cihazların aynı anda ve sürekli çalışmasının mümkün olmadığı, örnek olarak davacının işyerinde en büyük elektrik tüketen cihazlar olan soğutucu dolaplar ve klimalar tümü birlikte çalıştırılsa dahi, istenilen dolap içi soğukluğu yada işyeri içerisinde ayarlanan ısı sağlandığında, klimalar ve soğutucu dolapların termostat yardımıyla devreden çıkacağı, elektrikli cihazların çalışma mantığı ile ilgili bu hususlar nedeniyle Yönetmelik düzenlenirken tespit edilen kurulu güç değerinin %60 kullanım faktörü ile çarpılarak “bağlantı gücünün’ bulunması ve bu güce göre hesaplama yapılması düzenlenmesi yapıldığı, keşif sırasında yapılan incelemeye göre işyerindeki elektrikli alıcıların kurulu gücünün 17,523 KW olarak tespit edildiği, kaçak elektrik miktarı hesaplanırken bu kurulu güç değerinin %60 kullanım faktörü ile çarpılmasının zorunlu olduğu, davalı tarafından davacının işyerinin 2 vardiya günde 14 saat çalıştığı varsayımı ile hesaplama yapıldığı, bu değerlendirmenin doğru olduğu, zira tanık ifadelerinde de işyerinde çalışmanın sabah 10.00’da başladığı, akşam saat 22.00’ye kadar devam ettiği, bazen kapanış saatinin 23.00 olduğunun belirtildiği, işyerindeki bir kısım soğutucuların gece çalışacağı dikkate alındığında günlük çalışma süresinin 14 saat olarak alınmasının uygun olduğu, ayrıca davacıya ait işyerinin tüketim kayıtlarının incelenmesi ile gündüz tüketimin ağırlıklı olduğu, puant ve gece tüketimlerinin var olduğunun görüldüğü, bu nedenle işyerinin günlük çalışma süresinin 14 saat 2 vardiya olarak alınmasının uygun görüldüğü, işyerinde ağırlıklı olarak soğutucu dolap ve klima kullanımı olması nedeniyle kış tüketiminin daha düşük, yaz tüketimlerinin çok daha yüksek olması gerektiği, tüketim inceleme tablosunda abonelikten sonraki ilk bir ayda tadilat nedeniyle tüketimin çok düşük olduğu, tadilattan sonra tüketimin kış dönemi olmasına rağmen günlük 90,9 kWh değerine yükseldiği, ancak 12.02.2021 tarihinden sonra Mart-Nisan- Mayıs aylarında artması gerektiği halde düştüğünün görüldüğü, bu nedenle kaçak elektrik kullanım başlangıç tarihi olarak 12.02.2021 tarihinin esas alındığı, bu kriterlere göre yapılan hesaplamada kaçak elektrik kullanım nedeniyle düzenlenmesi gereken toplam fatura bedelinin 27.878,01 TL olduğu, davacının 295.894,52 TL’lik faturanın bakiye kısmı olan 268.016,51 TL’lik kısmından borçlu olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Davalı kurum tarafından davacıya ait işyerinde kaçak kullanım yapıldığı gerekçesi ile kaçak elektrik tahakkukunun yapıldığı, davacının iş bu davada kaçak elektrik kullanmadığı ve kaçak elektrik kullanmış olsa dahi yapılan tahakkukun hatalı olduğunu iddia ettiği, davasını kısmi dava olarak ikame ettiği, davacı tarafından yapılan hesaplama yöntemine de itiraz edildiğinden mahkememizce davacının iş bu davayı kısmi dava olarak ikame etmesinde hukuki yararı bulunduğunun kabul edildiği, mahkememizce dava konusu işyerinin nitelikleri, kurulu gücü, çalışma şekli ve yapılan kaçak tespitinin doğru olup olmadığına ilişkin keşfin icra edildiği, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından saptandığı üzere ve davalı kurum tarafından da dosyaya sunulan belgelere göre davacının harici hat üzerine kontaktör düzeneği kurduğu, bu düzenek aracılığı ile işyerinde kullanılan elektriğin sayaçtan geçişini kontrol ettiği, bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere davacının söz konusu eyleminin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42/1-c maddesine uyduğu, bilirkişi tarafından dosyadaki belgeler ve keşifte yapılan tespitlere göre yapılan hesaplamanın anılan yönetmeliğin 42,44 ve 45 maddelerine uygun olduğu, mevcut verilere göre davalı tarafından yapılan eylemin nitelendirilmesi, kurulu güç değerlendirilmesi, kullanım faktörünün dikkate alınmamasına ilişkin uygulamanın yerinde olmadığı, buna göre davalının söz konusu kaçak kullanım nedeni ile davacıdan 27.878,01 TL alacaklı olduğu, bakiye 268.016,51 TL’lik kısım yönünden davacının davalıya borçlu olmadığı, ancak davacının dava öncesinde davalı ile ödeme protokolü yaptığı, bu kapsamda davalıya 77.000,00 TL ödeme yaptığı, davacının 295.894,52 TL’lik faturadan yapmış olduğu bu ödemeyi mahsup ederek bakiye 218.894,52 TL yönünden davasını ıslah ettiği ve 49.121,99 TL’lik (268.016,51-218.894,52) kısım yönünden ileride istirdat davasını açacağını bildirdiği, mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamı ve işyerinin niteliklerine uygun, gerekçeli, objektif ve denetime elverişli olduğu, tarafların iddia ve savunmalarını karşıladığı, iddianın ileri sürülüş biçimi ile mahkememizce yapılan incelemenin niteliğine göre başkaca araştırma yapılmasına lüzum bulunmadığı, taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne davacının … tesisat nolu aboneliğe ilişkin 20/12/2021 tarih ve … numaralı fatura nedeniyle davalıya 218.894,52 TL borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile davacının … tesisat nolu aboneliğe ilişkin 20/12/2021 tarih ve … numaralı fatura nedeniyle davalıya 218.894,52 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Alınması gerekli 14.952,68 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harç ile 3.722,00 TL ıslah harcı toplamı olmak üzere 3.802,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.149,98 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 3.722,00 TL ıslah harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 571,90 TL keşif harcı ve 119,50 TL müzekkere-tebligat giderinden oluşan toplam 5.324,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-4. fıkraları uyarınca 33.645,23 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
6-Dava konusu uyuşmazlığın dava şartı zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı anlaşılmakla, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun …/… sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-… nolu aboneliğine ilişkin olarak elektrik hizmetinin kesilmemesine dair mahkememizin …/… D.İş sayılı kararı ile uygulanan tedbir kararının kararın kesinleşmesine kadar DEVAMINA,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2022

Katip …
E İMZA

Hakim …
E İMZA