Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/479 E. 2023/250 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/479
KARAR NO : 2023/250
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2022
KARAR TARİHİ : 04/04/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına kayıtlı … plakalı … hususi araç ile seyir halinde bulunduğu sırada, …’nın kullandığı ve … adına kayıtlı … plaka sayılı araç ile maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, hasarın oluşunda … plakalı araç sürücü … çevre yoluna giriş yaptığı sırada dikkatsiz ve özensizliği sonucu müvekkilinin aracına çarparak kazanın oluşumuna sebep olduğu, meydana gelen kazada … hasar dosya numaralı ekspertiz raporu ve kaza tespit tutanağında da görüleceği üzere davalı … bu kazada %100 kusurlu olduğunu, Davalı sigorta şirketince müvekkilin araç 60.230 TL sovtaj bedeli, 14.770 TL ise araç hasar tutarı olmak üzere toplamda 75.000 TL müvekkile ödeme yapıldığı, Müvekkilin aracının daha önce bir kazası olmamakla birlikte piyasa bedeli ödeme anı itibariyle ve 4.10.2021 tarihinde yapılan ekspertiz raporunda da görüleceği üzere, davalı sigorta şirketince yapılan ödemenin kat be kat üstünde olduğu, aracın emsal değerinin 100.000 TL – 110.000-TL civarı olduğu tespit edildiği, müvekkilinin hiçbir kusuru olmaksızın karıştığı kazada aracını kaybetmiş ve aracın piyasa değerinden çok daha düşük bir miktar ödenmesi sebebiyle hak kaybına uğradığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından yapılan araştırmalar sonucu aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 75.000,00 TL, aracın sovtaj değerinin 60.230,00 -TL olduğu tespit edilmiş olup, bu iki tutarın farkı olan 14.770,00 TL tazminat bedeli başvuran tarafa ödendiğini, Aracın rayiç değerinin tespitinde, kaza tarihindeki aynı marka model ve yaklaşık kilometredeki araçların ortalaması dikkate alınarak tespiti yapıldığını, müvekkil şirket poliçeden doğan sorumluluğu yerine getirilmiş olup, başvuran tarafın herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını, Uyuşmazlıktaki öncelikli çekişme ibra nedeniyle bakiye tazminat talebinde bulunup bulunulmayacağı hususunda olduğu, müvekkil şirket tarafından yapılan ödeme sonucu alınan ibraname ile sorumluluğu kalmadığı, dosyaya sunulu ve ödemelerden sonra düzenlenen ibranameden, davacının aracının geçirdiği kaza sonucu tam hasara uğraması nedeniyle rayiç değerinin 75.000,00 TL üzerinden değerlendirilip ödenmesini, bu tazminat bedelinin ödenmesi koşulu ile söz konusu zararın tamamen tazmin edildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın … hasar dosya numaralı ekspertiz raporu ve kaza tespit tutanağına göre söz konusu kazada kendisinin %100 kusurlu olduğunu ifade ettiği, ancak kusur değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, kaza açısından davacının kusurunun bulunup bulunmadığının, davacı kontrolündeki aracın hızının kazanın gerçekleştiği yol açısından uygun olup olmadığının ve kusur oranına etki edecek diğer hususların mahkemece araştırılarak yeni bir kusur değerlendirmesi yapılması gerektiği, sürücüsü olduğu aracın trafik sigortacısı … Sigorta A.Ş. Olduğu, ZMMS kapsamında karşı araçta meydana gelen gerçek zarar kalemlerinin sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığını, söz konusu kaza sonucu karşı tarafın aracında meydana gelen değer kaybının da gerçek zarar kalemleri arasında olduğundan bu durumdan sigorta şirketinin sorumlu tutulmasını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Abdullah Arslan cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
17/01/2023 tarihli 2 nolu celsenin 1 nolu ara kararı ile 6100 sayılı yasanın 324/2 maddesi gereğince bilirkişi incelemesi için gerekli ara kararının hiçbir tereddüte mahal vermeyecek derecede kurulduğu, bilirkişilere raporlarını sunmaları için 6 haftalık sürenin verildiği, davacı tarafça süresinden sonra 07/02/2023 tarihinde bilirkişi delil avansının yatırıldığı, avansın yatırılması için son günün 31/01/2023 olduğu, avansın son gün yatırıldığı, bilirkişilerin dosyayı 01/02/2023 tarihinde teslim alıp raporlarını 6 haftalık sürenin son günün teslim ettikleri mahkemece elektronik tebligat yoluyla raporların tebliğe çıkarılması, yasal 5 günlük sürenin sonunda tebliğ edilmiş sayılma hususu, rapora karşı 2 haftalık beyan süresinin son günü rapor beyanların sunulduğu halinde 03/04/2023 günü son beyan gününün olduğu, duruşmanın 04/04/2023 gününe bırakıldığı, davacı tarafın avansı kesin süreden 7 gün sonra yatırmakla bu haliyle duruşma atmasına yargılamanın uzamasına sebebiyet verdiği, mahkememizce duruşma gün ve saatlerinin bu benzeri hesaplar neticesinde mümkün olan en kısa tarih belirlenmek suretiyle verildiği, ancak 6100 sayılı yasının 324/1 cümle 1 ve 324/2 cümle 2 maddesi gereği avansın mahkemece verilecek kesin sürede yatırmaya dair hükmün emredici nitelikte olduğu, hükmü konuluş amacının yargılamaların keyfi olarak yapılmayan bazı işlemler neticesinde uzamasının önüne geçmek olduğu, mücbir sebebe dayalı olarak bir işlem yapılamaması halinde bu hususun mahkemelerce zaten dürüstlük ilkesi çerçevesinde değerlendirileceği, kesin süre geçtikten sonra ancak duruşma gününe kadar avansın yatırılması halinde yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediği görüşünün yasanın emredici hükmü karşısında gerekçesiz olduğu ve bu yöndeki savunmanın adil yargılanma hakkı, makul sürede yargılanma hakkı, hukuki güvenlik ilkesi gibi yargılamanın gözbebeği niteliğindeki ilkeleri zedeleyeceği, kaldı ki mahkemece yapılması emredilen bir işin tarafça yapılmaması halinde karşı taraf açısından usuli kazanılmış hak doğuracağı, usuli kazanılmış hak ilkesine göre de kesin süre geçtikten sonra ancak duruşma gününe kadar avansın yatırılması halinde yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediği görüşünün gerekçesiz ve zorlama bir savunma olacağı, ayrıca 6100 sayılı yasanın 94/2,3 maddesi gereği de kesin süre geçtikten sonra ancak duruşma gününe kadar avansın yatırılması halinde yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediği görüşünün gerekçesiz ve zorlama bir savunma olacağı, bu haliyla hiçbir somut gerekçeye dayanmadığı halde davacının kesin süre içerisinde bilirkişi delil avansının yatırmamasının sonuçlarına katlanması gerektiği ve bu haliyle davasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1)Davanın REDDİNE,
2)Alınması gerekli olan 179,90 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 80,70 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 99,20 TL nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3)Mahkememiz dosyasında yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)Davalı … Sigorta Anonim Şirketi kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne VERİLMESİNE,
5)2.000,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
6)Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/04/2023

Katip…
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı