Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/460 E. 2022/894 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/460
KARAR NO : 2022/894

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/06/2022
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirket arasında 2020 yılında sözlü olarak 2021 yılında ise yazılı olarak ticari satım sözleşmesi imzalandığı, 12.06.2021 tarihli Sözleşme uyarınca Müvekkilin, …….. Bahçe’de bulunan bahçesinden 43 tona tekabül eden 300 ağaçlık mandalinanın 30.11.2021 tarihine kadar kesilmesi karşılığında ise 3 taksit ile toplam 120.000 TL ücret alması konusunda mutabık kalındığı, davalının taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırı davrandığı, avalı sözleşmede belirlenen zamanda mandalinaları teslim almamış, kesim yapmamış, ürünleri ağaçların üzerinde bıraktığı, zamanında kesilmeyen mandalinalar için davalı taraf aransa da davalı herhangi bir aksiyon almadığı, davacının sözleşmeye uygun olarak edimlerini yerine getirmesine karşın davalının sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı zarara uğradığı, davalının edimlerini yerine getirmediği gibi yapması gereken ödemeleri yapmadığı kanıtlandığı, bu nedenle davacının yukarıda bilgileri yazılı icra dosyasına yaptığı itirazın haksız olduğu da kanıtlandığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin satış sözleşmesi olduğu noktasında duraksama bulunmadığı, 6098 sayılı yasanın 207. maddesi gereği satım sözleşmesine konu malın(satılanın) zilyetlik ve mülkiyetini devretme borcu, satıcının borcu olduğu, alıcının borcu ise bedel ödeme yükümlülüğünde olduğu, eğer satıcı bu borcu ifa etmeyi önermiş olmasına rağmen müvekkil ürünleri teslim almadıysa o zaman alacaklının temerrüdünün şartlarının oluşup oluşmadığına bakılacağı, davacı taraf davalıya 43 ton ürün teslimatı yapmadığı, teslim ettiği ürün miktarı 10.715 kilogram olup, bunun bedeli olan 30.000 TL para, 16.07.2021 tarihinde zaten kendisine banka kanalıyla ödendiği, yukarıda açıklandığı üzere, alacaklının temerrüdü durumu da mevcut olmadığı, satıcı, teslim ettiği malın karşılığı kadar bedel aldığı ve müvekkilden başkaca bir alacağı bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağa ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali davasına ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında satım sözleşmesi imzalandığı, davacı, davalı şirket aleyhinde sözleşmeden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, davacının itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemi ile işbu davayı ikamet ettiği, aksi kanunlarda belirtilmediği sürece malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, davacının tacir olmadığı,dava dilekçesi ile anlatılan hususun simsarlık sözleşmesi bağlamında değerlendirilmesi gerektiği, uyuşmazlığın 6102 sayılı yasanın mutlak ticari dava olarak nitelendirdiği bir uyuşmazlık konusunda olmadığı, ayrıca davacının tacir kaydının bulunmamaması, davalının acente kaydının olmaması ve bir arada değerlendirildiğinde tarafların ticari işletmelerinden kaynaklı bir uyuşmazlığın olmadığı, bu bağlamda uyuşmazlığın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesinin de mümkün olmadığı, 6102 sayılı yasanın göreve ilişkin sınırı çizerken ticari iş kavramından hareket etmediği, ticari işletme kavramından hareket edildiği, yapılan araştırma neticesinde davacının tacir olmadığı bundan dolayı görevli mahkemenin somut olayda İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olması sebebi ile görevsizlik kararı verilerek davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli mahkemenin İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ OLDUĞUNA,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına,
5-6100 sayılı yasanın 20. Maddesi(“Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, (…) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.”) gereği kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın görevli İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNE gönderilmesine, gereği kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına resen karar verileceğinin ihtarına,
Dair, 6100 sayılı yasanın 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize yahut mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır