Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/444 E. 2022/1143 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/444 Esas
KARAR NO : 2022/1143

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21.12.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği 03.06.2022 tarihli dava dilekçesinde ; davacı şirketin ana faaliyetlerinin, güneş enerjisi santrallerinin projelendirilmesi, ilgili hibe programlarının takibi, santralin inşası, enerji üretim süreçlerinin takibi ve santralin bakımı/onarımı olduğunu ,davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasında 17.03.2021 tarihinde imzalanan “…” Güneş Enerji Santrali Kurulum Sözleşmesi ‘ nin davalı tarafından ihlal edildiğini ,sözleşme konusu işin yüklenici davacı şirket tarafından tam ve zamanında yapılarak teslim edilmesine rağmen davalı tarafından gerekli ödemelerin yapılmadığını ,sözleşmenin 8. maddesinde ve Ek- 16.1. maddesinde belirlenen hükümlere göre davalının sözleşme tarihinde 20.000-USD, tesis kurulumu öncesi 180.000-USD ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) hibesi alınmasını müteakiben 50.000-USD ödeme yapma yükümlülüğü bulunduğunu , toplam sözleşme bedelinin yasal harçlar hariç olmak üzere 250.000-USD + KDV şeklinde düzenlendiğini , dava konusu icra takibinin açıldığı tarihe kadar davalı şirket tarafından toplam 197.524,61-USD tutarında ödeme yapılmış olup fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla, davalının davacı şirkete günümüz itibariyle 39.065,56-USD tutarında ana para borcu bulunduğunu , kesilen ticari faturalara itiraz edilmediği ve onaylanmış olduğunun Gelir İdaresi Başkanlığı E-Fatura sisteminde kayıtlı olduğunu , davacı şirket muhasebe yetkilileri tarafından borçlu şirketin muhasebe yetkililerinin olağan mutabakat için aranmış olmasına rağmen cevap verilmediğini , her ne kadar TKDK hibesinin 08.09.2021 tarihi itibariyle onaylanmış olsa da, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla, temerrüd başlangıcı olarak şimdilik 01.01.2022 tarihinin kabul edildiğini ve icra takibindeki işlemiş faizin bu tarih baz alınarak hesaplandığını , davalının 50.000-USD tutarındaki borcunun bakiye 39.065,56-USD kısmının TKDK hibesi alınmasıyla birlikte muaccel hale geldiğini , Sözleşmenin 8.3. maddesinde aylık gecikme bedeli olarak belirlenen %1 oranı uygulandığında icra takip tarihi olan 18.03.2022 itibariyle sözleşmeden doğan işlemiş faizin 984,46-USD olarak hesaplandığını ,yapılan şifahi görüşmelerden netice alınamayınca öncelikle Urla 2. Noterliği’nde 21.02.2022 tarihinde … yevmiye no ile düzenlenen ihtarname ile sözleşmeden doğan bakiye alacağın talep edildiğini ,ihtarnamenin borçlu tarafa tebliğine rağmen borçlu tarafın ödeme yapmamakta ısrar ettiği için İzmir 17. İcra Müdürlüğü … E. Nolu dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ancak borçlu tarafın icra takibine 30.03.2022 tarihinde haksız olarak itiraz ettiğini , dava konusu borcun sözleşmeden doğan likid para borcu olduğunun hem sözleşmeden, hem kesilen faturalardan hem de tarafların ticari defterlerinden rahatlıkla anlaşılabildiğini , bunun üzerine 09.05.2022 tarihinde sözleşmede belirlenen yetkili yargı çevresi olan İzmir’de dava şartı zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu , Arabuluculuk görüşmelerinin İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … Büro Dosya No, … Arabuluculuk Dosya Nolu arabuluculuk dosyası üzerinden yapıldığını ve 20.05.2022 tarihinde Arabuluculuk Anlaşamama Son Tutanağı’nın düzenlenmesiyle sürecin olumsuz şekilde noktalandığını , İzmir 17. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın haksız olduğunu , borcun varlığının davalı vekilinin ve muhasebecisinin malumu olması gerektiğini belirtmiş , borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin İzmir 17. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası üzerinden devamına, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, HMK m.329/1 uyarınca ödenmesi gereken en azından asgari ücret tarifesinde yazılı miktar kadar vekâlet ücretinin tamamının borçlu tarafından ödenmesine ve HMK m.329/2 uyarınca idari para cezası ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 21.06.2022 tarihli cevap dilekçesinde ; taraflar arasında imzalanan 17/03/2021 tarihli sözleşmeden de açıkça anlaşılacağı üzere sözleşmeye konu edimin ifa yerinin Nazilli olduğunu ayrıca davalı şirketin adresinin de Nazilli olduğunu , bu sebeple gerek BK’nın yetki ile ilgili düzenlemeleri gerekse usul ekonomisi açısından davada yetkili mahkemenin Nazilli Mahkemeleri olduğunu , yetkisiz mahkemede açılmış davanın usulden reddinin gerektiğini , davalı şirketin, … projesi kapsamında bir imalat yapmak üzere Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK)’ ya başvurduğunu , davalı şirket tarafından hibe desteğinden yararlanmak üzere TKDK’ ya yapılan başvuruya istinaden , … projesinin imalatına ilişkin teklif niteliğinde davacı şirket ile bir çerçeve sözleşme imzalandığını ,söz konusu sözleşmenin davalı şirkete ait GES projesinin tahmini maliyetini içeren bir çerçeve sözleşme niteliğinde olduğunu , başka bir anlatımla taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, TKDK’ya davacı şirket tarafından sunulacak projenin yaklaşık maliyetinin hesap edildiği bir teklif metni olduğunu , nitekim proje maliyetinin ve projenin uygunluğunun takdir ve tespitinin tamamıyla hibeyi veren TKDK’ ya ait olduğunu , taraflar arasında davaya konu teklif metninin imzalanmasının ardından davacı şirketin … projesi kapsamında TKDK’ ya bir proje sunduğunu , söz konusu projenin kabulü ve maliyet hesabının tamamıyla TKDK tarafından yapılmış olup, cevap dilekçesi ekinde sunulan belgeden de anlaşılacağı üzere KDV’ den istisna olmak üzere söz konusu projenin maliyetinin 1.741.014,96 TL olduğunun tespit edildiğini ,gerek TKDK ile taraflar arasında yapılan sözleşme gerekse devlet destekli hibeye ilişkin mevzuat gereğince söz konusu projelerin nihai maliyetinin tespiti yetkisinin tamamıyla TKDK’ ya ait olduğunu , bu sebeple … projesine ilişkin ne gibi imalatların yapılacağı ve söz konusu imalatlara ödenecek bedellerin tamamıyla TKDK tarafından kararlaştırıldığı ve bu konudaki karar verme mercinin TKDK olduğunu , davacının TKDK’ ya … projesi kapsamında bir proje sunduğu ve söz konusu projenin ve ilgili imalatların TKDK tarafından onaylanması sonucunda davacının projeye uygun şekilde proje alanında imalatlara başladığını , imalatların bitiminde TKDK’ nın yapmış olduğu değerlendirmede proje alanında Gerilim Enerji tarafından 1.655.592,78 TL imalat yapıldığının resmi şekilde tespit edildiğini , söz konusu 1.655.582,78 TL’ lik davacı tarafından yapılan imalat göz önüne alınarak, mevcut imalatın %55′ ine karşılık gelen hibe bedeli 910.570,52 TLnin TKDK tarafından davalı şirkete ödendiğini , proje alanında yapılacak imalatın ve söz konusu imalatların bedellerinin tespiti yetkisinin tamamıyla TKDK’ ya ait olup tarafların, TKDK tarafından yapılan tespitlerle bağlı olduğunu , hal böyle iken davacının TKDK’ nın belirlemiş olduğu imalatlardan ve imalat bedellerinden daha fazla alacak talebinde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını zira resmi kurum niteliğinde olan TKDK nin imalat bedellerini rayiçlere uygun olarak tespit ederek toplam maliyet bedeli hesabını yaptığı ve hibe bedelini toplam maliyet üzerinden hesapladığını , bu durumda TKDK’ nın belirlemiş olduğu maliyetlerden başkaca kalemler belirtilerek mükerrer şekilde davalıya fiyat teklifi mahiyetinde imzalanan sözleşmeye dayalı olarak bedel talebinde bulunmasının sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında kalacağını , söz konusu hukuki ilişkide TKDK tarafından onaylanmayan hiçbir imalatın kabul görmediğini , bu sebeple davada TKDK’ya da tebligat yapılmak suretiyle söz konusu kurumun davaya dahil edilmesi gerektiğini , TKDK tarafından yapılan maliyet hesabından sonra davalı şirketin, davacı şirkete , 23/09/2021 tarihinde 143.751 TL, 23/09/2021 tarihinde 51.920 TL, 17/03/2021 tarihinde 20.000 dolar, 02/04/2021 tarihinde 80.000 dolar, 17/05/2021 tarihinde 55.000 dolar, 14/06/2021 tarihinde 40.000 dolar, olmak üzere toplam 195.000 dolar+195.671 TL belgeli ödeme yaptığını , ödemeler göz önüne alındığında, TKDK tarafından resmi şekilde hesaplanan proje bedelinin ödenmiş olduğunu , hal böyle iken davacı yanın, söz konusu ödemelerden yaklaşık 1 yıl sonra, döviz kurlarının dalgalandığı ve Türkiye şartlarında her gün döviz alış satışlarının değiştiği bir ortamda imalatın tesliminden yaklaşık 1 yıl sonra kötü niyetli olarak 01/02/2022 tarihinde davalı şirkete e- fatura şeklinde bir fatura daha gönderdiğini ,söz konusu faturanın e- fatura şeklinde gönderildiğinden şirket muhasebesinin dikkatinden kaçtığı ve sehven kayıtlara işlendiğini ,imalattan bir yıl sonra döviz kurundaki olağanüstü artışın da olduğu göz önüne alınarak; fatura içeriğine bakıldığında faturaya konu kalemlerin TKDK tarafından ödenen bedelin içinde olan kalemler olduğu ve mükerrer şekilde davalıdan talep edildiğinin açıkça anlaşıldığını nitekim danışma bedeli olarak faturaya yansıtılan ücretin TKDK tarafından hibe kapsamında ödenmiş bir bedel olup, davalı şirketin hiçbir suretle davacı şirketten danışma hizmeti almadığını , davalı şirketin danışma hizmeti aldığı kişi ve kurumlara yapılan ödemelerin bilahare mahkemeye bildirileceğini , öte yandan nakliye bedeli, montaj bedeli ve benzeri kalemlerin tamamen hibe kapsamında olup TKDK tarafından maliyet hesabı yaparken dikkate alındığını , bu durumda davacı tarafından mükerrer şekilde istenen faturaya konu alacakların kabulünün mümkün olmadığını , bunun yanında söz konusu imalatlar için kanunen davacı şirketin KDV’ den muaf olmasına karşın kötü niyetle hareket ederek, mükerrer şekilde talep ettiği faturaya konu kalemler üzerinden KDV tahakkuku yaptırdığını oysa ki TKDK ile yapılan iş ve işlemlerde şirketlerin KDV muafiyeti bulunduğunu , davacı şirketin aynı iş kalemleri üzerinden KDV tahakkuk ettirerek haksız kazanç elde etme çabasında olduğunu , borcu kabul anlamına gelmemekle beraber, davacı yanın var olduğu iddia edilen alacağına aylık %1 oranında 01/01/2022 tarihinden başlamak üzere bileşik faiz talebinde bulunduğunu oysa ki kanunen döviz alacaklarında bileşik faiz istenmesinin mümkün olmadığını , bu sebeple borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının var olduğu iddia edilen döviz alacağına, faize ve oranına itiraz edildiğini , TKDK’ nın davaya dahil edilerek söz konusu projeyle ilgili bilgi ve belgelerin celbi ile anlaşılacağı üzere davacı şirketin işbu projeye ilişkin alacak olduğu bedelin tamamıyla TKDK tarafından belirlenen bedelle sınırlı olduğunu , davacı yanın gerçeği yansıtmayan ve yaklaşık bir yıl sonra kötü niyetle düzenlemiş olduğu faturaya ilişkin alacak talebinin kabulünün mümkün olmadığını , söz konusu fatura içeriğinin gerçeği yansıtmadığını , faturaya konu imalat bedellerinin TKDK tarafından hesap edilerek davalı şirketçe davacıya ödendiğini , mükerrer şekilde kötü niyetle gönderilen 01/02/2022 tarihli icra takibine konu faturanın kabul edilmediğini belirtmiş , davaya konu sözleşmenin ifa yerinin Nazilli olması sebebiyle yetkili mahkemenin Nazilli Mahkemeleri olması dolayısıyla yetkisiz Mahkemede açılan davanın usulden reddine, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, davacının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, sözleşmeye konu projenin hibe ile yapılması ve bu durumun taraflar arasındaki sözleşmede de açıkça belirtilmesi nedeniyle Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) nın işbu davaya ihbar edilerek davaya dahil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 17. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının … AŞ, borçlunun … İnşaat Turizm Otelcilik Tarım Hayvancılık Gıda ve Hizmet İşletmeleri İthalat İhracat San ve Tic Ltd Şti, borç miktarının 40.050,02 USD olduğu, ödeme emrinin borçluya 03.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 30.03.2022 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Dava dilekçesi ekinde bulunan 17.03.2021 tarihli “… Güneş Enerji Santrali Kurulum Sözleşmesinin” incelenmesinde sözleşmenin 15. Maddesinde “Bu sözleşmenin ve eklerinin uygulamasından doğabilecek her türlü anlaşmazlığın çözümünde Bornova Adliyesi Ticari Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir” düzenlemesinin bulunduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, taraflar arasında imza altına alınan sözleşme kapsamında sözleşme konusu işin davacı şirket tarafından tam ve zamanında yapılarak teslim edilmesine rağmen davalı tarafından gerekli ödemelerin yapılmadığından bahisle alacağın tahsiline yönelik olarak davalı hakkında icra takibi başlatılmış ve itiraz üzerine duran takibin devamına karar verilmesi için Mahkememize dava açılmış ise de; taraflar arasındaki ihtilâfın , davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasında 17.03.2021 tarihinde imzalanan “…” Güneş Enerji Santrali Kurulum Sözleşmesi ‘ isimli eser sözleşmesinden kaynaklandığı , uyuşmazlığın niteliği göz önüne alındığında , yetkili mahkemelerin HMK ‘ nun 6. maddesinde belirtilen genel yetkili mahkeme olan davalı gerçek ve tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi , HMK ‘ nun 10. maddesinde düzenlenen sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi veya HMK ‘ nun 17. maddesinde düzenlenen yetki sözleşmesi ile belirlenen yer mahkemesi olmasının gerektiği, davacı tarafça HMK.nun 17.maddesi doğrultusunda sözleşmenin 15. Maddesindeki düzenleme gereğince yetkili mahkemenin İzmir mahkemeleri olduğu belirtilerek davanın Mahkememize açıldığı ancak HMK ‘ nun 18/2. Maddesindeki “Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” düzenlemesi göz önüne alındığında sözleşmenin 15. Maddesindeki ” Bornova Adliyesi Ticari Mahkemeleri ” ibaresinin maddede belirtilen niteliğe haiz olmadığı bu husus göz önüne alındığında yetki sözleşmesinin geçerli olmadığı ve HMK’ nun 17. Maddesine dayalı olarak yetki sözleşmesi ile belirtilen yerde dava açılamayacağı , taraflar arasında ” Anahtar teslim güneş enerjisi yapım işi ” ile ilgili eser sözleşmesinin imza altına alındığı ve işin yapılma yerinin sözleşmede ” Nazilli/Aydın ” olarak belirtildiği , HMK ‘ nun 10. Maddesi göz önüne alındığında sözleşmenin ifa yerinin de ” Nazilli/Aydın ” olup yetkili mahkemenin Nazilli Asliye Ticaret Mahkemesi olmasının gerektiği , bunun yanında davalının yerleşim yeri adresinin de ” … Mahallesi … Caddesi No:… İç kapı no:… Nazilli Aydın ” olup HMK ‘ nun 6. maddesi gereğince yetkili mahkemenin de Nazilli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu ,Hakimler Ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu ‘ nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı gereğince yeni kurulan Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin Aydın ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği ve bu durumda yetkili mahkemenin de Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı bu durumda yetkili mahkemeyi seçme hakkının davalı tarafa geçtiği davalı tarafça ,HMK’ nın 6. maddesinde belirtilen genel yetkili mahkeme olan davalı gerçek ve tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinin yetkili mahkeme olarak seçildiği davalının yetki itirazının yasal süresi içinde yapıldığı ve yetkili mahkemenin de doğru olarak gösterildiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, Mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenler;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ’NE, dava dilekçesinin yetki yönünden REDDİNE, yetkili mahkemenin Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, karar kesinleştiğinde ve istek halinde HMK’ nin 20. Maddesi gereğince dosyanın yetkili Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
2-Karar kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmiş ise kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesine,
3-Gönderme başvuru dilekçesinin süreler geçtikten sonra verildiği tespit edildiğinde dava dosyasının ele alınarak davanın açılmamış sayılması yönünde karar verilmesine,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin HMK’ nin 331/2. mad. gereğince yetkili mahkemece nazara alınmasına,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar Davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av …’nunu yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır