Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/4 E. 2022/177 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/4
KARAR NO : 2022/177

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 25/02/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … plakalı araç ile seyir halinde bulunduğu sırada …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkiline çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın asli kusurlu olduğunu, sigorta şirketinin kusurlu aracın zmms poliçesi ile araçta maydana gelen değer kaybından poliçe teminat limiti ile sorumlu olduğunu, sigorta şirketinin eksik ödeme yaptığını belirterek şimdilik 50 TL bakiye değer kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
DAVA:
Dava, 6098 Sayılı TBK’nın 71 ve 2918 Sayılı KTK’nın 85 ve devamı maddeleri uyarınca motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan maddi zararın ( değer kaybı) haksız fiil faili tarafından tazmini isteğine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 3. maddesinin ilk fıkrasında ise, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının kendisine ait araç ile davalının sevk ve idaresindeki aracın kazaya karıştığı, kaza neticesinde aracında hasar ve değer kaybı meydana geldiği, bu kaybın davalı haksız fiil faili sürücü ile davalının sürücüsü olduğu aracın zmms sigortacısı tarafından tazmin edilmesi gerektiği iddiası ile mahkememizin …/…esasına kaydedilen iş bu davayı ikame ettiği, mahkememizce davacı vekiline dava şartı zorunlu arabuluculuk tutanağı aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini sunmak üzere kesin süre verildiği, davacının kendisine yapılan usulüne uygun ihtarata rağmen tutanak aslını veya onaylı örneğini sunmadığı, bu nedenle davalı haksız fiil faili sürücü yönünden davanın ticari dava olmadığı ve dava şartı zorunlu arabuluculuğun davalı … yönünden gerekli olmadığı gerekçesiyle dosyanın tefriki ile mahkememizin 2022/4 esasına kaydedilmesine karar verildiği, bu dosyada yapılan araştırmaya göre davacı ve davalının tacir olarak ticaret siciline kayıtlı olmadığı ve vergi mükellefi olmadığı, tacir sayılan kimselerden olmadıkları, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin haksız fiilden doğduğu, bu durum karşısında, somut uyuşmazlıkta mutlak ticari davadan bahsedilemeyeceği gibi her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesini ilgilendirmesi koşulu gerçekleşmediğinden nispi ticari davadan da bahsedilemeyeceği, haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar verilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına ( İHTARAT YAPILMADI),
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA