Emsal Mahkeme Kararı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/383 E. 2022/837 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/383
KARAR NO : 2022/837

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2020
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda, tüm dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından İzmir 21.İcra Müdürlüğünde 26 Şubat 2015 tarihinde icra ve haciz açıldığını, O sırada 940,- TL toplam borcunun kaldığını ve bu borcun 2015 Mayıs ve Ağustos aylarında 2 parça olarak ödeyip kapatmayı planladığını, İcra takibine konulan borç toplamının 7.000-8.000 TL’ye çıktığını öğrenince belgelerin fotokopilerini istediğini, fakat kendisine vermediklerini bunun üzerine mahkemelik olduklarını, İcra Dairesine bile sokulmadığını, sonradan bazı belgeleri alabildiğini fakat bunların kendisinde olanlarla uymadığını, yani sahte olduğunu gördüğünü, Güya sözleşmeye gecikme durumunda aylık % 6 faiz alınır diye yazıldığını, kendinde olan sözleşmede bu ibarenin olmadığını, Borcu 10.000 TL’ ye çıkardıklarını, 940,- TL ana para borcu ve yasal masrafların tamamını avukatlık ücreti hariç ödediğini, ayrıca 940,- TL’ nin 2014 icra öncesi devlet faizini % 6’ dan, 2015 icra sonrası yine devlet faizini % 6’ dan, 2016 öncesi ile 2016 sonrası ve halen devam eden devletin icra faizi % 9‘ dan olmak üzere tamamını kendine göre hesaplayıp Adliye içindeki Vakıfbank’ a yatırdığını, İcra öncesi yatan paralar ise belgelerde yazılı olduğunu, 3 Şubat 2014 tarihli tahsilat makbuzlarında bunun yazılı olduğunu, Ana parayı sahtekarlık yaparak 2.500,- TL’ ye çıkardıkları yetmezmiş gibi Ayrıca % 6 aylık yalanını da eklediklerini, sahte faturaların kendisinin eline 2018’ lerde geçtiğini, İcra Dairesinin ise kendisi aylık % 6 faiz maddesini gözlerine soktuğu halde hesabın doğrusunu yapmadığı gibi 2016’ da kaçırılmış haciz trenini hala var zannederek kendisini hacizde tuttuğunu, Hacizdeki arabasının borcu yok iken 5.000,- TL’ yi bulduğunu, bu paranın yanlışta ısrar edenlere ödetilmesini istediğini, duruşmalı mahkeme istediğini, Ret edilerek suçluların kurtulmasını istemediğini, Haksız yere parasının çalmalarına ve Adli mercileri kullanarak yasal soyguna çevirmelerine fırsat verilmesini istemediğini, Kendisinin faturanın da sözleşmenin de sahte olduğunu iddia ettiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı dosyaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalı şirketten satın aldığı eşyalara dair kendisine karşı başlatılan takipteki miktar kadar borcu olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, davacı hakkında yapılan tacir araştırmasında davacının tacir olmadığının tespit edildiği, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1. maddesindeki tanımlara göre tüketici işleminin; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketicinin ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Yasa’nın 73/1.maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, dava konusu uyuşmazlığa bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu ve İzmir ilinde ayrı bir tüketici mahkemesi bulunduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMELERİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-6100 sayılı yasanın 20. Maddesi ve 362/1-c maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın İzmir Tüketici Mahkemeleri’ ne gönderilmesine, süresi içerisinden dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin taraflarca talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, kesin olmak üzere davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır